İlhan Cihaner: ‘Seçimler siyasi faaliyet değildir’ demeci tarihe geçecektir
Zafer Arapkirli 01 Ocak 1970
Eski CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, Seyr-i Sabah programında Binali Yıldırım’ın TBMM başkanlığından istifa etmeden belediye başkan adayı olmasını değerlendirdi. Cihaner, Yıldırım’ın "Seçimler siyasi faaliyet değildir" demecinin Türk siyasi tarihine geçecek nitelik taşıdığını vurguladı.
Binali Yıldırım, anayasanın 94. maddesindeki "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasî partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar" maddesine rağmen belediye başkanı adaylığını koyuyor. Yıldırım, gazetecilere yaptığı açıklamada "Anayasa 94'e göre siyasi faaliyetler yapılır mı? Yapılmaz… Bizim yaptığımız bir siyasi faaliyet yok. Seçim bir siyasi faaliyet değildir. Seçim aday olduğunuz işle ilgili vatandaşlara ne yapacaksınız, niye aday oldunuz, bunu anlatmaktır" diyerek yeni bir tartışma başlattı. Eski CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, Seyr-i Sabah programında bu açıklamayı siyaset tarihine geçecek oksimoron bir kavram olarak tanımladı. Cihaner, 2015 yılında Atila Sertel davasında Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararı hatırlatırken Yıldırım'ın istifa etmesinin bir zorunluluk olduğunu dile getirdi:
‘ANAYASA TARTIŞMAYA AÇIK DEĞİLDİR'
"Binali Yıldırım'ın söylediği siyaset tarihine geçecek, net açık, tartışmasız, oksimoron kavramını gösteren bir söylem oldu: Seçimler siyasi değildir demeci gerçekten çok vahim bir durum. Siyasi mizah konusunda tarihe geçecek bir kavram oldu bu. Anayasa üstünde kimsenin bir takdir yetkisi olamaz. İmamoğlu bu konuda konuştu, umarım bu bir iletişim taktiğidir. Eğer bir hukuk devleti kurmaya çalışıyorsak anayasa tüm kuralların üstündedir. Yoruma açık değildir. Anayasal metin herkesin sorunudur. Bu kadar açık bir anayasa hükmünü bir şekilde kötüye kullanıp kasıtlı olarak göz ardı ediyorsanız sizin bundan sonra ne yapacağınızın da göstergesidir. Sizi hiçbir hukuki kural durduramaz.
Meclis Başkanı'nın istifa etmeden belediye başkan adayı olabileceğini söyleyenler bir başka yasaya, milletvekillerinin istifa etmeden aday olabileceği hükmüne dayanıyorlar. Bu da tam tersi istifa etmeden siyasi faaliyete katılamayacağının ispatı. Burada yalnızca milletvekillerinden bahsediliyor. Anayasa hükmü özel hükümdür hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıktır. Binali Yıldırım o zaman bütün milletvekilleri de istifa etsin dedi. Bu ve siyasi değildir demesi bir yerlerde siyasi ve ihtimal vermek istemediğim bir etik sıkıntıyı gösteriyor. 94. madde siyasi faaliyetlere katılamaz diyor. Bunu söylediği anda TBMM Başkanı sıfatıyla parlamento muhabirlerine yaptığı konuşmada söylüyor bunu.
Diyelim ki siz aday oldunuz, parlamento muhabirlerini çağırsanız, TBMM çatısı altında sizin toplantınıza gelirler mi? Çünkü parlamento çatısı altında hala TBMM başkanı sıfatını ve yetkilerini kullanıyor. TBMM başkanlığına partiler şahısları aday gösteremez. Tarafsızlığının göstergesi de budur. Geniş kapsamlı bir uzlaşma aranıyor. Göz ardı edilen bir diğer şey de Binali Yıldırım tartışmayı cumhurbaşkanının tespitine kadar bekleyip bence konu kapanmıştır dedi. Hukuk devletinde racon kesmek olmaz.
‘ATİLA SERTEL OLAYINDA ANAYASA MAHKEMESİ KARARI ÖNEMLİ'
Atila Sertel olayını hatırlatmak istiyorum: 2015 senesinde aday olmak istedi. Hem gazeteciler federasyonu başkanı hem Gazeteciler Cemiyeti başkanıydı. Bunlardan istifa etmediği için adaylığı düşürüldü. Demek ki bu Anayasa hükmüne uymamanın bir yaptırımı var. Hukukta yaptırımlardan biri de tam kanunsuzluk halidir. Bir adayın adaylığı gerektirdiği koşullar ortaya çıkarsa Yüksek Seçim Kurulu seçildikten sonra bile onun adaylığını tam kanunsuzluk haliyle iptal edebilir.
YSK devreye girmediği için, henüz adaylık başvurusu yapılmadığı için ki bu süre 19 Ocak'ta belli olacaktır, bir görüş oluşturulmadı henüz. Anayasa Mahkemesi'nin Atila Sertel başvurusu kararının gerekçesinde şöyle bir ibare var: 2939 sayılı milletvekili seçimi kanunun 18. maddesinin amacının kamu görevlilerinin seçimlerde diğer adaylara karşı kamu gücünü kullanmalarına engel olarak adil ve eşit koşullarda yarışmalarını sağlamak olduğunu belirtmiş, kamu görevinden istifa etmeyen başvurucunun milletvekili adaylığının iptal edilmesi istenmiştir. Kanun koyucu bu kanun maddesini niye getirmiş? Anayasa Mahkemesi kararından anlaşılacağı üzere elinde kamu gücünü bulunduranların bunu rakiplerine karşı kullanmaması istenmiştir. Şu anda Binali Yıldırım parlamentoda kendisini zorda bırakacak bir soru önergesini reddedebilir. Veya rakibi hakkındaki dokunulmazlık dosyasını öne alıp gündeme getirebilir.
Cumhurbaşkanı'nın durumu etik anlamda da önemli. Çok üzerinde durmuyoruz ama anomi diye bir kavram var sosyal bilimlerde. Toplumu bir arada tutan normların ortadan kalkmasına denir bu. Tam da burada YSK'nın devreye girinceye kadar parlamentoda duran partilerin buna tepki vermesi lazım. Siyasi etik ve anayasa göz ardı edilemez. Madem biz hukuksuzluktan şikayet ediyoruz bunu kampanyanın bir unsuru haline getirmeyeceğiz dememesi lazım siyasi partilerin. Bu kadar açık bir anayasa hükmü uygulanmadığı zaman sizin hak ve özgürlüklerin uygulanmaması durumunda diğer hükümler uygulanmadığında sesinizi çıkaramazsınız. Bu tüm yurttaşların sorunu. Bunların tamamı muhalefetin aleyhine işleyecektir. Madem böyle bir eşit adil yarış talep ediyoruz, anayasanın öngördüğü kuralların en açık olanına uyun. İstifa edinceye kadar propaganda olarak bu konuşulmalı."