Maximilien de Robespierre
01 Ocak 1970
RobespierreMaximilien François Marie Isidore de Robespierre (6 Mayıs 1758 - 28 Temmuz 1794) Fransız devriminin liderlerinden, İrlanda asıllı avukat.
Robespierre ailesinin İrlanda asıllı olduğu söylenir. Robespierre, Arras'da bir süre okula gittikten sonra., Paris'te Louis Le Grand Koleji'nde okudu. 1781'de baba mesleğini seçerek avukat oldu ve Arras'da çalışmaya başladı. 1788'de Etats Generaux Meclisi'nin seçilmesi ve toplanmasıyla ilgili tartışmalara katıldı. Bu meclise girmek için Artois'dan Tiers-Etats temsilcisi seçidi. Sadık bir Rousseau'cu olması sebebiyle aşırı solda sayılıyordu, nitekim hemen Jakoben kulübüne üye oldu. Zengin burjuvazi yerine, Paris halkını tutuyor, onlara dayanıyordu. Bütün söylevlerinde demokrasiyi savundu, ve genel oydan yana çıktı. Halk onu "Incorruptible" (Bozulmaz, satın alınamaz, yıkılmaz) olarak adlandırıyordu. Robespierre, katıksız bir demokrasi adına Jirondener'le çatışıyordu. Avusturya'yla savaşmak söz konusu olunca buna karşı çıktı, çünkü militarizmden korkuyordu. Cumhuriyet ilan edildikten sonra, geri dönülmesini kesinlikle önlemek için Saint-Just , Marat, ve Danton'la birlikte 21 Ocak 1793'te kralın idam edilmesini sağladı. Paris Komünü'nü örgütleyerek demokrasinin halk arasında kökleşmesini istiyordu. Rousseau gibi Robespierre de siyasal yönetimin eskiden beri büyük çoğunluğun bir azınlıkça sömürülmesi ve ona boyun eğdirilmesi için kullanıldığına inanmaktaydı. Ona göre yasa dediğimiz şeyler, bu çabaları sistemleştirmek içindi. Yasamacılar, halkın güçlerini serbest bırakmak ve özgürlük, onur, mutluluk, kendi kendini yönetme özlemlerini doyurmayı düşünmüşlerdir. Oysa bu yapay zorlama bir kez ortadan kalksa, hemen uyumlu bir toplum doğacak ve aralıksız sürüp gidecektir. Robespierre ve öteki Jakobenlerin terörden umdukları, geçici bir diktatörlükten sonra Aydınlanma Çağı felsefecilerini öngördükleri bu doğal düzene ulaşmaktı. Fakat, Robespierre'in kendisi de bu terör döneminin bir kurbanı olarak 28 Temmuz 1794'te giyotinle buluştu.
Sözlerinden
"Yahudiler hakkında sınırsızca abartılmış ve çoğu zaman da tarihe aykırı şeyler söyleniyor. Birçok halkın içinde yaşarken kurbanı oldukları eziyetleri nasıl inkar edebiliriz? Tam tersine biz, onlara hiçbir insani gücün onları mahrum bırakamayacağı insanın zaman aşımına uğramayan haklarını geri vererek ulusal suçlarımızın kefaretini ödemeliyiz. Onların üzerine hala kötülükler, önyargılar, mezhepçilik ruhu ve abartılmış etkiler yüklemeye devam ediyoruz. Ama bizim kendi adaletsizliklerimiz olmasaydı, onlara yükleyecek neyimiz olurdu? Onları bütün onurlardan, hatta genel saygınlık hakkından bile dışladıktan sonra, onlara kazançlı spekülasyon nesnelerinden başka bir şey bırakmadık. Onlara mutluluğu geri verin, insan ve yurttaşlık haysiyetini geri vererek onlara vatanı, erdemi geri verin; şunu iyice anlayalım ki, ne denirse densin, aramızda yaşayan kalabalık bir insan topluluğunu onursuzlaştırmaya ve boyunduruğa mahkum etmek asla politika olamaz." -- Kurucu Meclis'te Yahudilerin oy kullanma hakkı üzerine yaptığı konuşmadan (23 Aralık 1789)
"Yasa onlar için yapıldığı insanların büyük çoğunluğu onun yapılışına hiçbir zaman katılamazlarsa, gerçekten genel iradenin ifadesi olabilir mi? Hayır." -- Kurucu Meclis'te yaptığı 25 Ocak 1970 tarihli konuşmadan
"Kolonilerinizin [sömürgelerinizin] korunması büyük bir çıkardır; ancak bu çıkar Anayasanıza göre görecelidir; ve ulusun ve aynı zamanda kolonilerin yüksek çıkarı sizin özgürlüğünüzü korumanızdır ve bu özgürlüğün temellerini kendi ellerinizle baltalamamanızdır. Öyle değil mi? Onları özgürlüğünüzü kaybetmek pahasına elinizde tutuyorsanız, çürüyüp gitsin kolonileriniz. Evet, kolonilerinizi kaybetmekle, onlara mutluluğunuzu, onurunuzu, özgürlüğünüzü feda etmek arasında tercih söz konusuysa, tekrar ediyorum: çürüyüp gitsin kolonileriniz!" -- Kurucu Meclis'te renkli insanların hakları hakkında yaptığı konuşmadan (13 Mayıs 1971)
"Bir politikacının kafasında doğabilecek en ölçüsüz düşünce, bir halkın başka bir halka kendi yasalarını ve anayasasını benimsetmek için, elinde silahla onun ülkesine girmenin yeterli olacağına inanmaktır. Kimse silahlı misyonerleri sevmez; ve doğanın ve sağduyunun vereceği ilk fikir, bu kişileri düşmanlar olarak geri püskürtmek olacaktır." -- Jakobenler Kulubündeki ilk konuşmasından (2 Ocak 1979)
"Özellikle özgürlüğün düşmanları için sızlanan duyarlılık beni kuşkulandırır." -- Ulusal Konvansiyon'da Jean-Baptiste Louvet'ye verdiği cevaptan (5 Kasım 1972)
"Yurttaşlar, devrimsiz bir devrim mi isterdiniz?" -- Ulusal Konvansiyon'da Jean-Baptiste Louvet'ye verdiği cevaptan (5 Kasım 1972)