« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 Şub

2019

Karl Jaspers

01 Ocak 1970

Alman felsefecisi (Oldenburg, 1883 – Basel, 1969).

Bilim adamı olarak yetişen Karl Jaspers, Allgemeine Psychopathologie (Genel Psikopatoloji, 1913) adlı kita­bıyla kendini tanıttı ve bu yapıtında pozitivizmin savlarına karşı çıktı, jaspers’e göre, evrensel olarak geçer­li bir bilgi ortaya koyma, olayların be­lirsiz yanlarını anlaşılabilir şeyler ha­line getirme ve bilginin birliğini kur­ma amacı güden bilim, bu başarıyı gösterememiştir. Zaten felsefe de, bi­linçli öznenin, bilim tarafından irde­lenen nesneler dünyasının ve felsefem­le dinin mutlaklarının karşısına ken­dini koyduğu anda, bu başarısızlığın ortaya çıktığı yerden başlar.
İki Kutup Arasında Gidip-Gelme

Jaspers’in Kierkegaard üe Nietzsche’ ye ve onların, “hegelci sistem”deki bütünselleştirici ya da totaliter savla­ra karşı çıkışlarına dayandığı sık sık söylenmiştir ve bunu kendi de belir­tir. jaspers’in bu başkaldırıyı, tutarlı bir varoluşçuluk doğrultusunda geliş­tirdiği söylenebilir. Gerçekten de, Jas­pers’in diyalektiği, Pascal’ınkine çok yakındır. Tıpkı Pascal gibi Jaspers de, insanoğlunun kendini yitirmeden hiç­bir zaman ulaşamadığı İki çelişkin ku­tup arasında gidip geldiğini söyleye­rek “varoluşu aydınlatmaya” çalışır. Sözgelimi, toplumsal düzenin kökten reddedilmesi bireyi bir hiç haline ge­tirir, ama birey tepeden tırnağa bu düzenin malı olursa, kendini gene ay­nı biçimde yitirmiş olur. Gerçek varoluşsal özgürlük de, bütün edimlerimi­zin belirlenmiş olduğunu ileri süren bir “doğalcı etik” ile doğayı reddeden “kahramanlığa dayanan etik” arasın­da yer alır. İletişim sorununu incele­yen Jaspers, insanlar dünyasının red­dedilmesi ile başkalarını yenmeye, zorlamaya ya da baştan çıkarmaya dayanan tutumlardan birine düşme­den iletişime varılabileceğini ileri sü­rer. Gerçek iletişim, herkesin ötekine karşı kendi tekilliğini ortaya koyduğu, ama gene de onunla birleştiği bir “sevgiye dayanan çatışma”dır.
Dört “Sınır Durum”

Bu açıklamalar, jaspers’in sınır durumlar kavramı için de geçerlidir. Sı­nır durumlar, hiçbir zaman içine gir­meyebileceğimiz durumlara (sözgelimi, evlenme ya da siyasal yaşam) kar­şıt olarak insanın varlığına içten iliş­kin olan durumlardır. Bu dört “sınır durum” şunlardır; Ölüm, acı çekme, mücadele ve hata. Burada da aynı di­yalektik geçerlidir. Ölümdeki iki ku­tup, bir yandan maddeci boyun eğiş, öbür yandan kişisel ölümsüzlüğe ina­narak ölümü reddediştir. Acı çekme­nin iki aşırı ucu, tam anlamıyla mut­lu bir dünya üstüne kurulan ütopik bir düş ile mutsuzluk içindeki umutsuzluk dolu bir hoşgörüdür; mücadelenin ku­tuplarıysa, dinsel karşı koymayış ile nietzscheci güçlü olma isteğidir. Bütün bu kutuplar, en son iki sınırda gruplandırılabilir: Gizemcilerin ulaş­tıklarını söyledikleri ve anlatmaya ça­lıştıkları “öte-dünya”ya ya da aşkınlığa yönelmek ve bilimin açıkladığı gizemsiz bir dünyada pozitivist bir an­layışla yaşamaktır. Gerçek felsefe bunların her ikisini de reddeder. Jas­pers pozitivizmi reddetmektedir, ama bir “mutlak sen”le iletişim kur­duğunu ileri süren dinsel davranışı ve onun yaşama boğuntusuna karşı ça­re olarak ileri sürdüğü dogmatik ke­sinlikleri de reddetmektedir. “Yüce bir din sapkını” olan felsefeci, elinden her zaman kaçan bir aşkınlığın “şif­resini çözmeye” çalışmakta; bilinçli ve uzlaşmaz bir tedirginliği temel tu­tum olarak benimsemektedir.
Karl Jaspers’ın Başlıca Eserleri

Allgemeine Psychopathologie (Genel Psikopatoloji, 1913); Psychologie der Weltanschauungen (Dünya Görüşü­nün Psikolojisi, 1919); Die geistige Situation der Zeit (Çağımızın Ruhsal Durumu, 1931); Philosophie (Felsefe, 1932); Vernunft und Existenz (Akıl ve Varlık, 1935); Eristenzphilosophie (Varoluş Felsefesi, 1938); Philosophie und Welt (Felsefe ve Dünya, 1958); Die Atombombe und die Zukunft des Menschen (Atom Bombası ve İnsan­lığın Geleceği, 1958); Die İdee der Universitat (Üniversite Düşüncesi, 1961 ; Der philosophische Glaube angesichts der Offenbarung (Dinsel İnanç Karşısında Felsefi İnanç, 1962 ; Kleine Schule des philosophischen Denkens (Felsefi Düşüncenin Küçük Okulu, 1964); Hoffnung und Sorge (Umut ve Kuşku, 1965); vb.

Ziyaret -> Toplam : 125,42 M - Bugn : 8334

ulkucudunya@ulkucudunya.com