İMAMZÂDE ESAD EFENDİ (ö. 1851)
Recep Cici 01 Ocak 1970
Osmanlı âlimi, kazasker.
İstanbul’da doğduğu belirtilirse de doğum tarihi, çocukluğu ve öğrenimi hakkında bilgi verilmemektedir. Zeyrek Camii imamlarından Abdullah isimli Konyalı bir zatın oğlu olup babasına nisbetle “İmamzâde” lakabıyla şöhret bulmuştur. Bazı kaynaklarda babasının adı Ahmed diye geçer (Ebül‘ulâ Mardin, II-III, 155). Bir müddet dersiâm ve müderris olarak görev yapan Mehmed Esad Efendi Ramazan 1232’de (Temmuz 1817) Kudüs, Rebîülâhir 1239’da (Aralık 1823) Mısır, 1243’te (1827) Medine, 1245’te (1829) Halep kadılıklarına getirildi ve aynı yıl Mekke kadılığı pâyesi aldı. Daha sonra evkaf müfettişliği yaptı; bu sırada İstanbul kadılığı pâyesi aldı.
Esad Efendi, 1254’te (1838) kurulması kararlaştırılan rüşdiye mektepleri hakkındaki bazı düşüncelerini 1255 yılı Muharrem ayı başlarında (Mart 1839 ortaları) hükümete bir lâyiha şeklinde sundu. Lâyihada ortaya konulan görüşler dikkate alınarak sıbyan mektebini bitirenlerin devam edeceği Mekteb-i Ulûm-i Edebiyye ve Mekteb-i Maârif-i Adliyye adıyla iki mektep kuruldu. Esad Efendi, Anadolu kazaskerliği pâyesiyle bu mekteplerin nezâretine tayin edildi. 1256 (1840) yılında Rumeli kazaskerliği pâyesi aldı. Zilkade 1265’te (Ekim 1849) Nezâret-i Mekâtib müdürlüğüne getirildi ve Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyye üyesi oldu. Esad Efendi 3 Cemâziyevvel 1267’de (7 Mart 1851) vefat etti. Kabri Süleymaniye Türbesi civarındadır. Bazı kaynaklarda ölüm tarihi 1276 (1859) olarak gösterilirse de (Osmanlı Müellifleri, I, 244) mezar taşındaki kitâbede yukarıdaki tarih kayıtlıdır.
Doğru sözlü ve sözünü sakınmayan bir kişi olduğu kaydedilen Esad Efendi’nin padişah nezdinde de itibar gördüğü anlaşılmaktadır. 1226-1240 (1811-1825) yıllarında muhatap ve 1241-1251 (1826-1835) yıllarında mukarrir olarak huzur derslerine katılmıştır. Halvetiyye tarikatının Yiğitbaşı şubesine mensup olan Esad Efendi, yeniçeriliğin kaldırılması esnasında ulemâdan diğer zevat gibi padişahın yanında yer almıştır. Oğlu Mehmed Mesud Efendi Yenişehir ve Filibe kadılığı yapmıştır.
Eserleri. 1. Dürr-i Yektâ. Hanefî fıkhında sahih kabul edilen görüşlerden derlenerek kaleme alınan Türkçe bir ilmihal olup çeşitli baskıları yapılmıştır (meselâ İstanbul 1243, 1256, 1260, 1284, 1288, 1294, 1306, 1308, 1318, 1328, 1339). Rüşdiye mekteplerinde ders kitabı olarak okutulan eser, sonradan üzerinde bazı düzeltmeler yapılarak Musahhah Dürr-i Yektâ adıyla da basılmıştır (İstanbul 1313, 1316, 1318, 1321, 1329). 2. Dürr-i Yektâ Şerhi. Bizzat müellifin kendi eserine yazdığı şerhtir. Çok sayıda baskısı bulunan eser (meselâ İstanbul 1267, 1282, 1293, 1306, 1309, 1311, 1314, 1315, 1322), A. Reşit Avanoğlu ve A. Faruk Meyan tarafından Latin harfleriyle de yayımlanmıştır (Dürr-i Yektâ Şerhi: Dinde Seçme İnciler, İstanbul 1971, 1975). 3. Şerhu’s-Sirâciyye fi’l-ferâiz. Secâvendî’nin ferâize dair eserinin Türkçe şerhidir. Bahr-i fâiz fî ilmi’l-ferâiz veya Cerîdetü’l-ferâiz adlarıyla da anılan şerhin 1249’da (1833) tamamlandığı anlaşılmaktadır (yazma nüshaları için bk. Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 319, Kasîdecizâde Süleyman Sırrı, nr. 259; İÜ Ktp., TY, nr. 1241, 2133). 4. Feth-i Kostantıniyye (Letüftehanne’l-Kostantıniyye Hadisinin Şerhi). Sultan II. Mahmud tarafından yaptırılan, İstanbul’da medfun ashâb-ı kirâmın kabir yerlerine dair çalışmalar vesilesiyle padişaha takdim edilmek üzere kaleme alınmıştır. Eserde fetihle ilgili hadis açıklanır ve Emevîler ile Abbâsîler döneminde İstanbul’u almak için gerçekleştirilen seferler hakkında kısaca bilgi verilir. Daha sonra İstanbul’un Fâtih Sultan Mehmed tarafından fethi, Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin kabrinin yerinin bulunması ve ashaptan İstanbul’da medfun olan diğer zevatın mezar yerleri hakkındaki mâlûmat özetlenir (İstanbul 1273, 1285).
Esad Efendi’nin Bakara sûresinin 212. âyetinin Türkçe tefsiri (İÜ Ktp., İbnülemin, nr. 2649, vr. 30-33) ve Mülte?a’l-eb?ur’da süt akrabalığı konusundaki istisnaları açıklamak için kaleme aldığı iki risâlesinden başka (Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 319, vr. 112-113, Kasîdecizâde Süleyman Sırrı, nr. 259, vr. 110-111; İÜ Ktp., TY, nr. 2133, vr. 229-231) Ten?idü İmâmzâde Es?ad: Risâle fî tel?î?i’l-ma?nâ ve ta??î?i’l-i?râb, Risâle fi’l-ebvâb, Risâle fî tefrî?ı’l-?aziyye ve’t-ta?dî?, Risâle fi’l-?isâb, Risâle fî vaz?i’l-?adem ve ref?ihâ fi’s-sücûd (Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 197, Hasan Hüsnü Paşa, nr. 768; Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, nr. 4457), Es’ile ve ecvibe adlı risâleleriyle mantık ilmi ve Arap gramerine ilişkin temel bilgiler için hazırladığı tablonun Mecmû?atü’r-resâ?il adı altında tıpkıbasımı yapılmıştır (bk. bibl.). Ayrıca hat sanatıyla meşgul olduğu anlaşılan Esad Efendi’nin bizzat kendi el yazısıyla bir meşk murakkaı da mevcuttur (Murakkaât, MÜİF Ktp., Genel, nr. 593). Güzelhisârî’nin Hilyetü’n-nâcî adlı eseri bazı müellifler tarafından, muhtemelen baskıya esas alınan nüshanın başına yazdığı takrizden dolayı Esad Efendi’ye nisbet edilmiştir (Osmanlı Müellifleri, I, 244; Hediyyetü’l-?ârifîn, II, 372; Kehhâle, IX, 49).