Nefretle yarışmak
Banu Güven 01 Ocak 1970
"Cumhurbaşkanı 'Onlara oy verirseniz siz de hain ve terörist bir ittifakın parçası olursunuz' demiş oldu." İktidarın yerel seçim stratejisinin düşündürdüklerini Banu Güven DW Türkçe’de yazdı.
Terör, terörist, bölücü lafları hiçbir dönemde bu kadar sık ve geniş bir tanımla kullanılmadı herhalde. Muhalefet böyle külliyen "terörist" ilan edilmedi. Bu kadar çok siyasetçi, gazeteci ve akademisyen yargılanmadı, hapse atılmadı. Milletin seçimde sandıktan çıkan temsilcileri, milletvekilleri ve parti liderleri, cumhurbaşkanı adayları, diktatörlük değil, demokrasi olduğu iddia edilen bir düzende cezaevine atılmadı, uzun yıllar orada kalmaya mahkum edilmedi. Meclisin üçüncü büyük partisine "terörist" muamelesi yapılmadı. Milletvekilleri sokakta darp edilmedi. Cumhuriyet tarihi haksızlıklar ve antidemokratik uygulamalarla, ayrımcılıkla dolu olsa da, iktidar tarafından bir kesime karşı hiç bu kadar büyük bir nefret kusulmadı, böyle bir nefret dili kullanılmadı. Bu tavrı arkasına alan katiller, mafya liderleri hiç böyle açıktan el üstünde tutulmadı. Üstelik ne 1980 yılındayız, ne de 1990'larda. 2020'ye geldik dayandık. Hayal ettiğimiz çoğulcu, katılımcı demokrasi milyonlarca ışık yılı uzakta sanki. Biz de uzayın olmak istemediğimiz bir yerindeyiz. İçinde bulunduğumuz "aynı gemide” farklı bir sınıfta, mecbur bırakıldığımız bir yolculuktayız.
Geminin kaptanı geçenlerde tam orta yerden kalın bir çizgi çekti malumunuz. "Bugün Türkiye'de iki ittifak karşı karşıyadır" deyip, Türkiye'de 17 milyon kişinin oy verdiği Millet İttifakı'na "İllet İttifakı" dedi, muhalefeti toptan hainlikle, teröristlikle suçladı. Yerel seçimde bu ittifaka kayabilecek oyların önüne "HDP ile gizli ittifak içindeler" diyerek set çekmeye çalıştı. Yerel seçime doğru son bir aya girerken yaptığı bu hamleyle demokratik bir mücadeleyi karalamak için elinden geleni ardına koymayacağını ilan etmiş oldu. Amaç, kararsız seçmeni korkutarak kendi safına çekme çabasının yanında, HDP'ye de oy verenlerle birlikte 23 milyon seçmene de "Onlara oy verirseniz siz de hain ve terörist bir ittifakın parçası olursunuz” mesajını vermekti. O ittifakın karşısına da 15 Temmuz referansıyla tanımladığı bir "halk" ve "millet" koydu.
15 Temmuz'da darbeye karşı olan herkes sesini yükseltti. İnsanlar darmaduman olmaya başından mahkum görünen darbe girişimini sokakta hızla geri çevirdi, ama akıllarda kalan sadece kahramanlık hikayeleri değil maalesef. Günahsız Hava Harp Okulu öğrencileri, iktidar onaylı millet olmaktan güç alan bir kalabalık tarafından kesici ve delici aletlerle vahşi bir şekilde linç edilmişti. O linççilerin yargılanması için geçtiğimiz günlerde yine izin çıkmadı, takipsizlik kararı verildi. İktidar tanımlı millet zırhını kuşananlara bir yeşil ışık daha yakılmış oldu.
Yıllar içinde gazeteci Hrant Dink'in katiliyle polisin fotoğraf çektirmesinden, cezaevindeki eski milletvekili Aysel Tuğluk'un annesinin cenazesini linç etmeye çalışan saldırganla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun fotoğraf çektirmesine kadar bir mesafe kat edildi. İçişleri Bakanı o fotoğraf için "Mahalle eşrafı fotoğraf çektirmek istedi" açıklamasını yapmıştı. Saldırganlar nasıl da rahat bir ortamdaydı böyle? Ölmüş bir insanı linç etmeye çalışan, sonra İçişleri Bakanı'yla fotoğraf çektirebilen o kişi, bugün "mahalle eşrafının" muhtar adayı. "İllet İttifakı”na karşı Cumhurbaşkanı'nın Cumhur İttifakı'nın bir neferi. Bu memlekette nelere yeşil ışık yakıldığının resmi.
Bunlar kahraman, başka herkes hain öyle mi?
AKP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki bu stratejiyi uygulayacağım derken iyice abarttı da biraz güldük neyse ki. Özhaseki, Millet İttifakı'na oy verilirse parkların PKK ve DHKP-C'lilerle dolacağını, su faturalarını da militanların getireceğini söyledi. "Allah korusun, başımıza gelecek felaketleri bir düşünün” dedi. Hayal alemine verdi coşkuyu…
Kim bilir seçim gününe kadar daha neler göreceğiz, neler duyacağız? Kimlerin sırtı sıvazlanacak, daha kimler "hain, terörist” olacak? Bu söyleme bu saatten sonra daha kaç kişi kanacak da, kararını değiştirecek?
En önemli soru: Seçimleri de kazanmak, daha fazla güç sahibi olmak için böyle böyle büyütülen bu nefret, bu sefer nerede, kime patlayacak?
Deutsche Welle Türkçe