« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

06 Ağu

2008

Can Yücel'in arzu ettiğinden daha kibar bir gün

LALE MÜLDÜR 01 Ocak 1970

Hüseyin Alemdar bir gün bana gelip dedi ki, "Ya böyle böyle bir Can Yücel günü var. Karşıda Cemal Süreya merkezinde yapılacak. Gelir misin?" Biraz düşündüm, sonra "Olur" dedim ve bir taksiyle oraya gittik. Can Yücel'le çok iyi anılarım olamadı aslında. İlkinde yurtdışından yeni dönmüştüm. Pera'yı İlhan Berk'le gezdikten sonra, Yakup'a geçip oturmuştuk. Bir adam yaklaştı ve başladı bana kızmaya, "Sen böyle bir adamla oturacağına, git şununla otur falan filan" diye. Bu arada İlhan Berk için de ağza alınmayacak şeyler söylüyordu. İlhan hiç bozmadı, bozulmadı.

Ben tabii Avrupa'dan yeni dönmüşüm, şairlerin arasında böyle şeyler olabileceğinden, daha doğrusu Türkiye'nin kendisinden habersizim, şok oldum kaldım. Sonra birilerinden duydum, Yakup'ta benim için "Ağladı" filan demişler. Yooo, sadece çok kızgındım. Sonradan Osman Kavala'nın karısı, Tarık Buğra'nın kızı Ayşe'yle konuştuk. O da öyle dedi Can Yücel için, "Memleket terk ettiren adam", çünkü ben geldiğime pişman olmuştum.

Bir kez daha karşılaştım yıllar sonra TÜYAP'ta. Yine çok özel bir soru sordu bana. O kadar özel ki yaralayıcı. Ve bir anda anladım ki her şey konuşuluyor ve duyuluyor şairler arasında...

Sonra ise birtakım yakın arkadaşlarından beni sevdiğini duydum. Her neyse sonra kızıyla karşılaştım ve sevdim onu. Su Yücel! Cemal Süreya'nın oraya gittik, baktım bir kadın, Cemal'in eşi. Onunla tanıştım ama birbirimizi tanımadık.

Yine ilk geldiğim sıralar Ece Ayhan beni gece 12'de Cemal Süreya'ya götürmüştü. Karısı da barbunya falan yapıyordu oralarda bir yerlerde. Tabii ben Ece Ayhan dışında kimseyi çok tanımadığım için ağzımı hiç açmadım. Cemal Süreya sürekli nasıl Türkiye'de kendisine iş verilmediğinden yakınıyordu. Düşünün iyi bir işi olmasına rağmen, 10 saat bundan konuştu. Ya ben ne yapayım? Sonra da beni kızına benzetti, kibarca ayrıldık.

Buna karşılık Fatih Özgüven bir gün beni Tomris Uyar'lara götürdüğünde, o olağanüstü adamla, Turgut Uyar'la karşılaştım. Çok iyi anlaştık ve bana dedi ki, "Eğer bu kadar yaş farkı olmuş olmasaydı, sizinle muhakkak evlenmiştim". Ve hemen şiir dosyamı istedi.

Keza Edip Cansever'le de öyle oldu. Bir gün Murathan Mungan beni Bebek'teki eski Şadırvan'a, onun yanına götürdü ve o şöyle dedi: "Yeni Türk şiirinde, en merak ettiğim isim sizsiniz. Bana derhal dosyanızı verin." Murathan Mungan pek bozulmuş gibi görünmedi ama ben 'underground' dönemimden bu kadar ünlü olduğum halde, şair filan olma niyetinde olmadığım için dosyayı ona vermeden İngiltere'ye geri gittim.

O sıralar daha bu isimlerin öneminin farkında bile değildim, Ece Ayhan dışında. Ece Ayhan'ı ise 14 yaşında Robert Kolej'in kütüphanesinde ilk alan bendim. Kimseden duymayarak ve onu çok çok beğenmiştim, tabii teknik olarak, her zaman içerik olarak değil. Tuhaftır o da benim için "Teknik olarak benden üstün, ama içerik olarak sevmiyorum" diyormuş.

Tabii aslında bu Can Yücel anma günü, Turgut Uyar'ın ölüm gününde yapıldı ama neyse. Aslında Can'ın da birkaç tane çok güzel şiiri var. Biraz dinledim, sonra eve döndüm.

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 7970

ulkucudunya@ulkucudunya.com