Türkiye'nin röntgeni
Taha AKYOL 20 Mart 2007
TARHAN Erdem ülkemizdeki en itibarlı birkaç araştırmacıdan biri. Bugünden itibaren Milliyet'te yayımlanan "Biz kimiz?" araştırmasında Türkiye'nin röntgenini göreceğiz.
"Kim" olduğumuza dair çeşitli genellemelerimiz vardır. "İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitle" olmak özlemi, çok kavimli bir imparatorluğun parçalanması sürecinde iki yüzyıl süreyle yaşadığımız acılardan doğan bir duygudur.
Onun için "yüzde 99'u Müslüman olan Türk milleti" demek pek çoğumuza çok doğal gelir. Ama artık "Aleviler"in ve "Kürtler"in bulunduğunu, Müslümanlık konusunda çok farklı anlayışlara sahip olduğumuzu görüyoruz.
Tarhan Erdem'in araştırmasına göre, hemen herkesi kapsayan ortak özlem "refah ve huzur içinde yaşamak"tır. Artık bunu sağlamanın yolu, zoraki 'tek tipleştirme' politikaları değil, farklılıkları görerek, hoşgörü göstererek beraber yaşamaktır.
'Biz'ler kimdir?
"Biz kimiz?" sorusuna bazı vatandaşlarımız "Biz Kürdüz" diye cevap veriyor. Hatta 20-25 milyon nüfustan bahsedenler var. Erdem'in araştırması bu konudaki gerçeği ortaya koyuyor. Başka gerçekleri de ortaya koyuyor: Genellemelerin yanlışlığı...
Türkiye'deki Kürtlerin hepsinin siyasi kanaati, dindarlık derecesi, mesleki ve sosyal aidiyeti, ülke ve şahıs olarak 'gelecek tasavvuru' aynı mı?
Aynı olmadığı, tek bir partiye oy vermemelerinden de belli.
"Tek tip" Kürt de yok.
"Tek tip" nüfus anlayışı totaliter bir yanılgı olduğu gibi, sosyolojik olgulara da aykırıdır.
Tarhan Erdem'in araştırması gösteriyor ki "Ülke insanı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı için kökenden daha çok duygu ve inancı öne çıkarıyor."
Demek ki vatandaşlık bilinci ile duygular ve inançlar "köken" faktörünü sınırlandırıyor, dengeliyor. Siyaset biliminde "çoklu kimlikler" denilen olgu bir kişinin sahip olduğu dini, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik ve etnik çeşitli kimliklerin bir tek kimliğin aşırılaşmasını önlemesi... Dindarlığın etnik milliyetçiliği, vatandaşlık bilincinin dinsel aşırılığı önlemesi, sosyal statünün ılımlılık yaratması gibi.
Genelde insanlarımız "etnik kimliğini öne çıkarmaksızın yurdunu sevmekte ve sevgiyi yurttaşlık bağının ön şartı olarak görmektedir."
Yarın farklı olacak
Araştırmaya göre insanlarımızın dörtte biri bulunduğu mekândan Türkiye'nin başka bir yerine göçmek istiyor! Çocukları için beklentisi daha yüksek!
Bu muazzam, önüne geçilmez, sevindirici ve aynı zamanda kaotik ve riskli bir süreçtir; savruluyoruz, iç içe geçiyoruz, adeta yeniden diziliyoruz.
Yarının röntgeni farklı...
Araştırma gösteriyor ki iç göç, şehirleşme, eğitim, sosyal statü gibi dinamikler hem toplumsal yapıyı değiştiriyor, hem kimlik algılamalarını ciddi surette etkiliyor.
Kimlik değerlerin katı olduğu kırsal kesim çözülüyor. Şehirlerde ise gettolaşma sertlik eğilimi yaratıyor; ama yine şehirlerde gelişen iş ve sosyal ilişkiler ile statü yükselmesi ılımlılık ve bütünleşmeyi güçlendiriyor.
Diğer etken, eğitim... Eğitim düzeyinin değişmesi, değerler algılamasını etkiliyor.
Nereye gidiyoruz? Bol kasisli, tehlikeli virajları olan bir yoldan daha iyi bir Türkiye'ye gidiyoruz.
Tarhan Erdem'i ve Milliyet'i kutluyorum, bugünümüzün ve yarınımızın röntgenini çektikleri için.