« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

24 Mar

2019

Meydan okunan meydanda işsiz dolaşmak

İbrahim Kahveci 01 Ocak 1970

Nereden bakarsanız bakın tutmayacağı kesin olan bir 2023 hedef listesi elimizde dolaşıyor. Bırakın 2023 hedeflerini, bugün 2007-08 yılı değerlerine düşen bir ekonomik gerileme dönemi içerisindeyiz.

Yabancı sermaye azalınca büyümemiz bitti, yabancı sermaye küçük bir çıkış yapınca da ekonomimiz çöktü. Ama meydanlarda hiç öyle demiyoruz. Meydanlarda adeta dünyaya meydan okuyoruz.

Geçen hafta yaşanan Alman turist olayı buna bir örnektir. Öyle ülkemize gelip rahat rahat tatil yapamazlar diyerek meydan okuduk: “Avrupa’da, Almanya’da öyle terör örgütünün toplantılarına katılıp da ondan sonra gelip Bodrum’da, Muğla’da tatil yapanlar var ya, onlar için de tedbir aldık şimdi. Hadi gelsinler bakalım havalimanlarından içerisi girsinler. Tak, gözaltına alıp, yallah...” dedik.

İşte bu cümle ya da bu meydan okuma, ülkemize nereden bakarsanız bakın yaklaşık 1 milyar euroya mal oldu.

Alman turistlerin tam da turizm fuarı ile Türkiye’de rezervasyon yaptırdıkları bir dönemde bu açıklamayı yaptık.

Geçen hafta Frankfurt’a gitmiştim. Bizim ülkemizde kimseden (Karar Gazetesi hariç) ses çıkmıyordu ama Almanya adeta sallanıyordu. “Türkiye’ye gitmeyin, tutuklanabilirsiniz” çağrıları yapılıyordu.

Yazık değil mi güzel ülkemize...

Bugün ülkemiz çok ciddi bir ekonomik sıkıntı altında bulunuyor. İç tüketim krizi 2001 ve 2008-09 krizi ile eş değerde daralmıştır (hanehalkının hissettiği kriz). İşsizlik ise 2001 krizinin bile çok üzerine çıkmış durumdadır. İşsiz sayısı 2008-09 krizine ise çok yaklaşmıştır ama sayı olarak ilk kez 4 milyonunun üzerine çıkarak rekor kırdık.

İnsanların sofralarındaki gıda tüketiminden bile kısmak zorunda kaldıkları bir dönem yaşıyoruz. Buna yoksulluk deniliyor, buna açlık deniliyor.

Bu yıl ekonomide belki de tek güzel haber turizmden geliyordu. Hatta 2023 hedefleri içerisinde belki de sadece turizm hedefini yakalamak durumundaydık. Ama iç siyaset uğruna, seçim uğruna bunu da kaybediyoruz.

Elbette istihbarat olabilir ve suç işleyen varsa soruşturma ve sınır dışı etme milli ülke olarak hakkımızdır. Ama bunu meydanlarda milli duyguları köpürtmek için söyleyemeyiz. Ciddi ülkeler dış politikalarını ve ekonomilerini seçimlere ve meydanlara heba etmezler. Veya etmemelidirler.

Bugün meydanlarda milli duyguları harekete geçirmek, milli duygular üzerinden siyaset yapmak belki bir şeyler kazandırabilir. Ama aynı meydanların 4 milyon 300 bini aşan dar tanımlı işsizlerin de boş vakitlerinin volta yeri olduğunu aklımıza getirmeliyiz.

Bugün ülkemizde geniş tanımlı 8 milyona ulaşan işsiz var.

Nereden bakarsanız bakın en azından 15-20 milyon kişi işsizlikten evine mahcup gidiyor. Sofrasına mahcup oturuyor, belki de yarı aç kalkıyor.

Sizi hiç marketlerdeki çocuk maması hırsızlığı duygulandırmıyor mu?

Bebeğine mama alamayacak parası olmadığı için mahcup kalan bir anneyi veya babayı düşünebiliyor musunuz? Milli duyguları pompalayarak o bebeklerin karnını doyurabilir miyiz?

Siz hiç miting meydanları boşaldığında o meydanlarda işsiz kaldığı için dolaşan insanları görebiliyor musunuz?

Belki sayısal olarak 28 milyon çalışan milli irade oluşturup 8 milyon işsizi susturabilir. Onların sesini kısabilir. Ama gece açlıktan ağlayan bebeğinin sesini nasıl susturabiliriz.

Milli irade ile aç kalan bebeğin karnı doymayacağı gibi, sesi de kısılamaz.

Sadece turizmde bu yıl Almanya üzerinden 1 milyar euro kaybettik sayılır. Acaba kaç kişi bu nedenle işini kaybetmiş olacak? Kaç kişi daha işsiz kalacak?

Meydanlardaki veya sandıklardaki tercihler birilerinin işsizliğini aklayabilir mi? Acaba 20-30 milyon kişinin oyu 1 kişinin haklarının çiğnenmesine izin vermiş olabilir mi? O zaman 28 Şubat sürecinde neden “hak” diye o kadar direttik? O günlerde de seçimle gelmiş iktidarlar vardı. O günlerde de “Milli irade-yargı” deniliyordu.

Kısaca aklımızı başımıza almamız gerekiyor.

Toplumun tabanına hoş gelebilecek ama yarınlarımızı karartacak söylemlerle bir irade oluşturabiliriz. Unutmayalım ki, siyaset toplumun önünde yürüyerek toplumun ileri gitmesini sağlayacak bir kamusal görevdir. Yoksa siyaset, toplumu kulağa hoş gelen milli cümlelerle yolundan geri çevirecek bir yönetim olmamalıdır.

Ziyaret -> Toplam : 125,32 M - Bugn : 81385

ulkucudunya@ulkucudunya.com