Bir tek altın tozlu et kalmıştı!
Esfender Korkmaz 01 Ocak 1970
Bir gazetede yer alan ve aynı zamanda sosyal medyada paylaşılan bir habere göre, Etiler'deki bir et lokantasında altın tozuyla kaplı etin fiyatı 6 bin lira ile 9 bin lira arsında servis ediliyormuş. Reklam amacıyla da yapılsa, böyle bir uygulama medeni toplumlarda tepki görür.
Türkiye fırsatlar ülkesidir. Ancak alın teriyle para kazanmış hiçbir insan bir porsiyon ete 6 veya 9 bin lira ödemez. Ya petrol paralarını halktan çalan yöneticiler öder, ya da yasal olmayan yollardan spekülatif para kazananlar öder.
10 sene önce olsaydı bu olay bizde daha çok tepki görürdü. Mamafih 2007 yılında bir firma, normal çikolatanın on katı fiyatla satılan altın tozlu çikolata ithal etti. Sonrasında devam etmedi. Hatta altın tozu kaplı çikolatayı ithal eden firma sahibi de, her gün 0.2 gram altın yemenin vücuttaki toksinleri artıracağını açıklamıştı.
Bugün bu tür olaylara karşı tepkiler neden azaldı?
1. Gelir ve servet dağılımı bozuldu. Fakir ve zengin arasındaki fark açıldı. Zengin aldırmıyor, fakir ekmek derdine düştü.
OECD 'nin 2018 sonunda yayınladığı bir rapora göre Türkiye servet dağılımı açısından Avrupa ve Asya'nın en adaletsiz ülkelerinden birisidir. Türkiye'de servetin yüzde 54'ü nüfusun yüzde birinin elindedir ve OECD ülkeleri içinde son 10 yıl içinde servet dağılımı en hızlı bozulan 3 ülkeden birisidir. Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Kuruluşu (OECD ) daha önce de 21 Mayıs 2015 tarihinde üye ülkelerde gelir dağılımı raporu açıklamıştı. Bu rapora göre de o zaman 34 üye ülke arasında gelir dağılım adaletsizliği sıralamasında Şili ilk sırayı alırken bu ülkeyi Meksika, Türkiye, ABD ve İsrail izlemişti. Gelir dağılımın ne kadar bozuk olduğunu gösteren dolaylı belirtiler de vardır. Söz gelimi, Türkiye de lüks araba oranı zengin ülkelere göre daha yüksektir.Gelir dağılımı aşırı bozulunca, gösteriş amaçlı tüketim de artar. Bazı insanlar herkesin yapamadığını yapmaktan tatmin duyar.
Öte yandan servet yanında, gelir dağılımının da bozuk olması, Türkiye de aynı zamanda arz-talep dengesini de bozdu. İkili bir ekonomik yapı ve üretim yapısı oluştu. Bir kısım üretim daha lüks ve daha kaliteli, bir kısım üretim ise daha ucuz ve kalitesiz yapılmaya başlandı. Bazı mallarda kitle üretim yerine düşük kapasitede bölünmüş üretim biçimleri geldi. Lüks üretimde karlılık oranı daha yüksektir. Firmalar az üretim yapar ve fakat çok kar elde eder. Bu durum piyasa düzenini bozdu.
Bana göre, altına bulanmış kebap satanlarla, toplumun zaruri ihtiyaçlarını karşılayan üreticilerin vergileri de farklı olmalıdır. Söz gelimi altına bulanmış kebapta KDV oranı yüzde 100, kurumlar vergisi oranı da daha yüksek olmalıdır.
2. Orta gelir gurubu azaldı.
Toplumun sesi, siyasilerin orta direk dediği, orta gelir gurubudur. Bu gurup sosyal sorunlara karşı daha duyarlıdır .
Türkiye de orta gelir gurubu da azaldı. Orta gelir tuzağı, orta gelir grubunun arttığını göstermez. Çünkü ortalama fert başına gelir bir ortalamadır.
Diyelim ki bir köyde 100 kişi yaşıyor. Herkesin yıllık geliri eşit ve 1000 liradır. Köyün yıllık toplam GSYH 100 bin liradır. Ortalama fert başına gelir de 1000 liradır. Köye tek başına geliri 102 bin lira olan bir kişi geldi. Köyün toplam GSYH'sı 202 bin liraya çıkar. Ortalama fert başına geliri ise iki katına çıkarak, 2000 lira olur. Ancak köylünün cebine ilave bir gelir girmez.
Türkiye 10 senedir orta gelir tuzağındadır. 2008 de fert başına gelir 10.436 dolar idi. 2018 de 9632 dolar oldu.
3. Demokraside geri düştük. Biat kültürü oluştu. Toplumsal duyarlılık azaldı.