« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

08 Nis

2019

Bu imparatorluk olmasaydı Mimar Sinan olmazdı

İlber Ortaylı 01 Ocak 1970

Devşirme asker kayıtlarından etnik gerçekler pek çıkmaz. Rumeli ve Anadolu’dan devşirildiği belirtilir. Sinan’ın her zaman akrabalarıyla ile ilişkisi vardı ama bu isimlerin Kapadokya’nın hangi gayrimüslim zümresine dahil olduğu bilinmiyor. Şurası bir gerçek: Bu imparatorluk olmasa böyle bir mimar da olmazdı. Zaten olamadığı da görülüyor. Bazı şeyler ve bazı adamlar belirli dönemlerin ürünüdür.

15. asrın sonunda Karaman eyaleti Karamanoğulları’nın yönettiği bölgenin adıydı. Bunun merkezinde Konya ve mülhakatı yer alıyorsa da bugünkü Niğde, Aksaray, Nevşehir, hatta İçel, Isparta’nın bir kısmı ve Akşehir de bu büyük eyaletin parçasıydı. Toroslar kuzeyi ve güneyiyle neredeyse Karaman’ın elindeydi. Eyaletin ahalisi ve ileri gelenleri Osmanlı için hassasiyet arz eden bir zümreydi. Çünkü iki beyliğin rekabeti imparatorluğun olgunlaştığı döneme kadar devam etmiştir. Bunun en belirgin sonuçlarından biri İstanbul dahil fethedilen Rumeli bölgelerine Karaman halkının “sürgün” yöntemiyle yerleştirilmesiydi.

Devşirme asker kayıtlarından etnik gerçekler pek çıkmaz. Rumeli ve Anadolu’dan devşirildiği belirtilir. Sinan’ın her zaman akrabalarıyla ile ilişkisi vardı ama bu isimlerin Kapadokya’nın hangi gayrimüslim zümresine dahil olduğu bilinmiyor. Şurası bir gerçek: Bu imparatorluk olmasa böyle bir mimar da olmazdı. Zaten olamadığı da görülüyor. Bazı şeyler ve bazı adamlar belirli dönemlerin ürünüdür.

15. asrın sonunda Karaman eyaleti Karamanoğulları’nın yönettiği bölgenin adıydı. Bunun merkezinde Konya ve mülhakatı yer alıyorsa da bugünkü Niğde, Aksaray, Nevşehir, hatta İçel, Isparta’nın bir kısmı ve Akşehir de bu büyük eyaletin parçasıydı. Toroslar kuzeyi ve güneyiyle neredeyse Karaman’ın elindeydi. Eyaletin ahalisi ve ileri gelenleri Osmanlı için hassasiyet arz eden bir zümreydi. Çünkü iki beyliğin rekabeti imparatorluğun olgunlaştığı döneme kadar devam etmiştir. Bunun en belirgin sonuçlarından biri İstanbul dahil fethedilen Rumeli bölgelerine Karaman halkının “sürgün” yöntemiyle yerleştirilmesiydi.

Yavuz Sultan Selim’in seferlerine katılmak demek, içinde 3 bin yılın mimari eserlerini barından bir dünyayı gezmek demektir. Suriye’nin Emeviye devri eserleri, Roma devri eserleri, Bizans’ın kalıntıları, Haçlı döneminin kaleleri, bugünkü Lübnan’da yani Trablusşam ve Cunya İskelesi’nin civarında Baalbek’te 3 büyük Roma mabedi ve Finike döneminin kalıntılarını ama asıl önemlisi Firavunlar devri Mısır’ından Bizans döneminin sonuna kadar bir yanda piramitler, bir yanda çöldeki manastırlar, Memluk Kahiresi’nin ince eserleri, her yerdeki köprüler ve doğup büyüdüğü Anadolu’daki Selçuklu kervansarayları hepsi bu çocuğun zihnine kazınmıştır. Genç yaşlarda Kanuni’nin seferlerine katıldı. Bütün Balkanlar ve Avrupa’nın, eski Yunan’ın, Roma’nın ortaçağ Bizans’ının yapılarını inceledi. Roma mimarisinin merkez kubbeli eserleri bütün incelikleriyle onun zihnine çakıldı.

MİMARIN PORTRESİ

Doğu Akdeniz’in inşaatta çalışan çocuğu zaten çok şey öğrenir ama buna ilaveten şayet dört bucakta fütuhat peşinde koşan bir imparatorluğun istihkam bölüklerinin köprücüleri arasındaysa çabuk olgunlaşır, çok şey görür hele bir müddet sonra bir imparatorluğun mimar başı ağası (ağa yeniçeri generali demektir) olarak dört bir taraftaki tasarımlarıyla ünlenirse mimarın portresi ortaya çıkar. Nedendir bilinmiyor, hiçbir köprüye onun adını vermedik. Yine nedendir bilinmiyor, bir zamanlar banknotların üstündeki portresi başkalarıyla değişti. Mimar Kemaleddin dünyanın önüne çıkarabileceğiniz bir mimar değildir, kuşkusuz bizim mimari tarihimizin önemli bir ustası olabilir ama banknotlara resmi basılanlar dünyanın hiç değilse tarih, coğrafya meraklısının tanıdığı kimseler olmalıdır.

DÖNEMİNİN ÜRÜNÜ

Mimar Sinan’ı Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin önündeki heykelinden başka bir heykelle temsil etmedik, nihayet Güzel Sanatlar Akademisi’nin adını üniversiteye çevrilirken onunla andılar. 8 Nisan onun ölüm yıldönümü. 98 yaşında bu dünyadan göçene kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun çehresine belirli çizgilerle damgasını vurdu. Etnik menşei hâlâ tartışılır, üstelik de çok renkli atıflarda bulunurlar. Devşirme askerlerin kayıtlarından etnik gerçekler pek çıkmaz. Rumeli ve Anadolu’dan devşirildiği belirtilir. Sinan’ın her zaman akrabalarıyla ile ilişkisi vardı ama bu isimlerin Kapadokya’nın hangi gayrimüslim zümresine dahil olduğu bilinmiyor. Şurası bir gerçek: Bu imparatorluk olmasa böyle bir mimar da olmazdı. Zaten olamadığı da görülüyor. Bazı şeyler ve bazı adamlar belirli dönemlerin ürünüdür.

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 50629

ulkucudunya@ulkucudunya.com