ZEYNEB bint CAHŞ
Muhammed Hamidullah 01 Ocak 1970
Annesi Resûl-i Ekrem’in halası Ümeyme bint Abdülmuttalib’dir. Baba tarafından Kureyş’in Esed b. Huzeyme kabilesine mensuptur. Dedesi Riâb kabileler arası savaşlardan birinde vatanını terkederek Mekke’ye gelmiş ve Ümeyyeoğulları ile dostluk kurmuştur (İbn Habîb, el-Münemma?, s. 357). Babası Cahş ise bi‘set zamanında ölmüş, bütün çocukları İslâm’ı kabul etmiş, daha sonra ailenin tamamı Medine’ye hicret etmiş, Mekke’de terkettikleri yerlere de Kureyş el koymuştur.
Hicretten sonra Hz. Peygamber, Zeyneb’e istediği takdirde kendisini evlendireceğini söylemiş, Zeyneb bunu Resûl-i Ekrem’in kendisiyle evlilik teklifi olarak anlayıp, “Sen nasıl istersen” demiş, fakat Resûlullah âzatlısı ve evlâtlığı Zeyd b. Hârise’nin adını söyleyince Zeyneb, onunla nikâhlanmaya niyeti olmadığını belirtmiş, erkek kardeşi de bu evliliğe karşı çıkmıştır. Esasen Resûl-i Ekrem bu evlilikle, İslâm’da hür ve kölelerin birbiriyle evlenmelerinde bir sakınca bulunmadığını göstermek istemiştir. Zeyneb konu üzerinde düşüneceğini söyleyince Resûl-i Ekrem o sırada nâzil olan şu âyeti okudu: “Allah ve resulü bir konuda hüküm bildirdiği zaman ne bir mümin erkeğin ne de bir mümin kadının o konuda başka bir tercihte bulunması doğru olmaz. Allah’a ve resulüne isyan edenler doğru yoldan açıkça sapmışlardır” (el-Ahzâb 33/36). Bunun üzerine Zeyneb, “Size göre Zeyd benim için uygun bir eş midir?” diye sordu; Hz. Peygamber’in onu uygun gördüğünü söylemesi üzerine Zeyd ile evlenmeyi kabul etti, erkek kardeşi ve ailesi de bu karara razı oldu (Taberî, XX, 271). Sonuçta mehir olarak 10 dinar ile 60 dirhem para, bir çarşaf, bir örtü, bir kadın gömleği, 50 müd hububat ve 30 müd hurma belirlendi.
Zeyd b. Hârise daha önce Üsâme b. Zeyd’in annesi olan, yaşça kendisinden büyük Habeşî Ümmü Eymen’le evliydi. Sonradan evlendiği Zeyneb hırçın bir mizaca sahipti (Müslim, “Fezâ?ilü’?-?a?âbe”, 83; Nesâî, “?İşretü’n-nisâ?”, 3) ve eşler arasında sevgi bulunmadığından bu evliliğin fazla sürmeyeceğini her iki taraf da biliyordu. Nitekim nikâhtan yaklaşık bir yıl sonra Zeyd, Hz. Peygamber’e gelerek, “Yâ Resûlellah! Halanızın kızı çok konuşuyor ve sözleriyle beni incitiyor” dedi. Hz. Peygamber onu yatıştırmaya çalıştıysa da şikâyetler giderek arttı. Aralarındaki ilişkinin düzelmeyeceği anlaşılınca Resûl-i Ekrem buna bir son vermenin yollarını düşünmeye başladı. Yaşanan bu sıkıntı ve çözümü gelen bir vahiyde yer alıyordu: “... Biz onu -Zeyneb’i- sana nikâhladık ki evlâtlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde müminlere bir güçlük olmasın ...” (el-Ahzâb 33/37-38).
Katâde b. Diâme ile Vâkıdî’ye göre boşanma 5 (627) yılında, Ma‘mer b. Müsennâ’ya göre ise 3 (625) yılında gerçekleşmişti. Doğru olan muhtemelen ikinci rivayettir. Çünkü İbn Sa‘d’a göre Zeyneb 20 (641) yılında vefat ettiğinde elli üç, Hz. Peygamber’le nikâhlandığında otuz beş yaşındaydı. Hz. Peygamber’in Zeyneb’le evlenmesi konusunda yaygınlık kazanmış bazı rivayetler vardır. Bunlardan birine göre Resûl-i Ekrem, Zeyd ile görüşmek üzere onun evine gitmişti. Rivayetlerin çoğuna göre o sırada Zeyd evde yoktu. İbn Habîb’e göre ise Zeyd evdeydi ve abdest almaktaydı (el-Mu?abber, s. 85). Bu sebeple Resûlullah birkaç dakika bekledi. Bu esnada kapının üzerinde asılı yün perde rüzgârdan açılınca Resûlullah Zeyneb’i gördü. O da Peygamber’in dışarıda beklemesinden dolayı telâşa kapılarak aceleyle ve özensiz bir şekilde kapıya geldi. Zeyneb, Resûl-i Ekrem’i içeriye davet ettiyse de o girmedi ve, “Kalpler üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunan Allah noksan sıfatlardan münezzehtir” diyerek dönüp gitti (Müttaki el-Hindî, X, 364). Resûlullah bu sözüyle kalplerin acayip halleri bulunduğunu, bunu da Cenâb-ı Hakk’ın yarattığını anlatıyordu. Zira Zeyd b. Hârise, siyah tenli bir Habeşî olan Ümmü Eymen’e muhabbetle bağlandığı halde Zeyneb gibi güzel bir kadınla ünsiyet edememişti.
Zeyd eve gelince Zeyneb olanları anlattı ve Resûl-i Ekrem’in sözünü nakletti. Bunun üzerine Zeyd, muhtemelen Zeyneb’den ayrılma vaktinin geldiğini düşünerek Hz. Peygamber’in yanına gitti ve Zeyneb’i boşama konusunda ısrarlı olduğunu bildirdi. Resûl-i Ekrem onu, “Böyle yapma, Allah’tan kork” diye birkaç defa uyardıysa da Zeyd eşini boşadı ve birkaç gün sonra boşama kararını Hz. Peygamber’e bildirdi. Neticede Hz. Peygamber, Zeyneb’le evlenmeye karar verdi ve bunu haber vermek üzere Zeyd’i Zeyneb’in evine gönderdi. Nikâh haberini Zeyneb’e Ümmü Râfi‘in ilettiği de söylenmektedir. Resûl-i Ekrem Zeyneb’le evlenince müşrikler ve münafıklar bu evlilikle ilgili dedikodular yaymışlarsa da yukarıda zikredilen âyetle bu evlilik tezkiye edilip onaylandı; ayrıca evlâtlığın boşadığı kadınla evlenilemeyeceğine dair Câhiliye âdeti de ortadan kaldırılmış oldu. Zeyneb, “Benim nikâhımı gökte Allah kıydı” diyerek Resûl-i Ekrem’in diğer eşlerine karşı övünürdü (Buhârî, “Tev?îd”, 22). Zeyneb’e 400 dirhem mehir tayin edildi. Örtünme âyeti de (el-Ahzâb 33/53) onun düğün yemeğinden sonra nâzil oldu (Buhârî, “Tev?îd”, 22) ve müslümanlara yemeği yedikten sonra ev sahibinin yanında oturup lafa dalmamaları gerektiği bildirildi.
Hz. Peygamber ibadet ve riyâzete düşkünlüğünden dolayı Zeyneb bint Cahş’a ayrı bir sevgi beslerdi. Bu sebeple Hz. Âişe ile Hafsa’nın onu “biraz” kıskandıkları rivayet edilmiştir (Buhârî, “?alâ?”, 8; Müslim, “?alâ?”, 20). Zeyneb’in güzel vasıfları Resûl-i Ekrem üzerinde etkili olmuş, bundan dolayı bazı hükümler nâzil olmuştur (bk. BAL). Zeyneb Resûl-i Ekrem ile birlikte Tâif Muhasarası’na katılmış, Hz. Peygamber hac yolculuğu sırasında Zeyneb’e yanında bulunan fazla develerden birini devesi hastalanan eşlerinden Safiyye bint Huyey’e vermesini teklif ettiğinde Zeyneb’in, devesini bir yahudi kızına vermek istemediğini söylemesine gücenmiş, üç aya yakın bir süre onun yanına gitmemişti (Müsned, VI, 337-338). Zeyneb, Hz. Peygamber’le evlendiğinde otuz beş yaşında olduğuna göre hicretin birinci yılında Zeyd ile evlendiği sırada en az otuz (veya otuz üç) yaşında bulunması gerekir. Bazı tarihçiler emsallerine bakarak onun bu kadar geç evlenmesini izah edememişler, “Ben Kureyş’in kocasız bir kadınıyım” demesini “dul kadın” diye açıklamışlardır. Bu sözden hareketle Zeyneb’in İslâm’dan önce başından bir evlilik daha geçtiğini ileri sürmüşlerse de bu görüşün sağlam delilleri yoktur. Zeyneb bint Cahş vefat ettiğinde cenazesi Habeşliler’in kullandığı bir nevi tabutla taşındı ve mezara indirilirken başkalarının görmemesi için üzerine bir örtü çekildi. Hz. Ömer onun kabrinin üzerine türbe yaptırmıştır.
Kısa boylu olduğu rivayet edilen Zeyneb bint Cahş çok cömert ve kanaatkâr bir hanımdı. Vefat ettiğinde geride bir dirhemi bile kalmamıştı. Bir defasında Hz. Peygamber eşlerinin içinde kolu en uzun olanın kendisine en önce kavuşacağını söylemiş, kol uzunluğuyla cömertliği kastetmiştir. İbn Sa‘d’ın kaydına göre Zeyneb el işçiliğine önem verir, deri tabaklama, deri dikme, boncuk dizme gibi işlerden elde ettiği parayı Allah yolunda harcardı (Hâkim, IV, 26-29; İbn Hacer, IV, 314). Hz. Ömer zamanında kendisine tahsis edilen yıllık 12.000 dirhemi elini bile sürmeden fakirlere dağıtmıştı. Hadis kitaplarında yirmi rivayeti bulunan (İbn Hazm, s. 285) Zeyneb bint Cahş hakkında çeşitli eserler kaleme alınmıştır. Bunlardan Zâhir b. Avvâd el-Elmaî’nin Ma?a’l-müfessirîn ve’l-müşteşri?in fî zevâci’n-nebî ?allallahü ?aleyhi ve sellem bi-Zeyneb binti Ca?ş’ı (Riyad 1396/1976), Latîfe Muhammed Sâlih el-Ferfûr’un es-Seyyide Zeyneb ra?ıyallahu ?anhâ ümmü’l-mü?minîn’i (Beyrut 1977) ve Muhammed Sâlim Ciknî’nin et-Ta??i? fî ?aziyyeti zevâci’n-nebî ?allallahü ?aleyhi ve sellem bi-Zeyneb binti Ca?ş ra?ıyallahu ?anhâ fî ?av?i’l-Kitâb ve’s-Sünne adlı eseri (Beyrut 1989) zikredilebilir.