« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 May

2019

YSK'nın yarattığı gerçek nedir?

Ahmet GÜRSOY 01 Ocak 1970

Ne anladınız YSK'nın iptal gerekçesinden? Hangi hukuki müeyyideye dayanarak iptal edildiği ve/veya iptal edilen seçimin herkesi ikna edecek hukuki delilleri ortaya konulmuş mu?
Kesinlikle hayır.
YSK, hukuk fakültelerinde 'adalet krizine' örnek olacak ders olarak okutulabilir.
Peki, YSK'nın gerekçeli kararından hangi sonuçlar çıkıyor?
Birincisi, YSK, siyasete boyun eğmiştir.
İkincisi, hâkime, mahkemeye, hukuka olan güveni sarsmıştır.
Üçüncüsü, AKP iktidarında sağlıklı bir hukuk düzeni ve adalet sistemi olmayacağının delilini ortaya koymuştur.
Dördüncüsü, YSK, geçmişte aldığı tüm kararları tersyüz ederek kendi kendini tekzip etmiş ve bu haliyle tarihe not düşmüştür.
Beşincisi, Türk demokrasisinin temeli anayasada yazılı olan "TC devleti bir hukuk devletidir" realitesini zaafa uğratmıştır.
Altıncısı, Uluslararası camiada Türkiye'nin imajını aşağı çekmiştir.
Yedincisi, daha önce altına imza attığımız uluslararası sözleşmelere aykırı kararlar alarak gelişmiş ülke standartlarının dışına çıktığımızı dünyaya göstermiştir.
Sekizincisi, bu karar, AKP hükümetlerinin tümüne hem dünya ve hem de milli tarih önünde değer kayıp ettirmiştir. AKP, bu kararla dediğini yaptırmış ve fakat yaptırdığı işle kendine kara çalmıştır.
Dokuzuncusu, demokrasiye zarar vermiştir. Halk bir daha seçim yapılır mı yapılmaz mı, bundan sonra gene olur mu tartışması yapmağa başlamıştır.
Onuncusu, Ülkede yaşanan haksızlığı ve meşrulaştırmak için YSK'nın söylemediklerini raporlaştırmış gibi yazan iktidar basınının yalancılığını, yüzsüzlüğünü tescillemiştir.
On birincisi, YSK başkanıyla birlikte dört kişinin düştüğü şerh, acı gerçeği özetlemiş, yapılan haksızlıklara hukuk diliyle cevap vererek tüm olumsuzluklara rağmen vicdanı ve adaleti tam hâkimlerin varlığına olan inancımızı pekiştirmiştir.
Sonuç olarak Türkiye, yerinden oynatılan tüm taşları ait olduğu yere koymak için "temiz eller" yönetimine ihtiyaç duymaktadır.
***
ŞU DÖRT NEDENLE "DERSİM'E" KARŞIYIM.
BİR: Türkülere, destanlara konu olan "Dersim", Tunceli'yi de içine alan ve Tunceli'nin dışına taşan büyük coğrafyanın adıdır. Doğrudan Tunceli ile özdeşleştirilemez.
İKİ: Yakın tarih içinde yaşanan olaylar, tüm Tunceli halkının katıldığı olaylar değildir. Belirli aşiretlerin devlete isyanıdır. Bu isyan onaylanamaz, sonucunda gerçekleşen olgular yok sayılamaz.
ÜÇ: Yörenin halkı buranın isminin "Dersim olmasını istiyor" deniliyorsa, o "halk", yaşamakta olan Tunceli'li yurttaşlarımızın tamamı olamaz. Olsa olsa politize edilmiş marjinal grupların (ör: PKK ya da TKP gibi) öne çıktığı ve kendini halkın temsilcisiymiş gibi gösterdiği bir yanılsamadır. Dolayısı ile Türkiye gerçeğini yansıtmaz. Olsa olsa uçtaki (marjinal) gerçeği yansıtır.
DÖRT: Dersim adını Tunceli yerel yönetiminin değiştirme yetkisi yoktur. Tunceli, bütün Türkiye'nin ayrılmaz, bölünmez, gerçek parçasıdır. Dolayısı ile kültürel-biyolojik kurama göre, bir bütün olan ülke vücudunun bir parçasıdır. Bu durumda, Tunceli'de kanayan ya da kanatılan bir yara, vücudun diğer organlarını da acıtır. Bu sebeple kabul edilemez.

Ziyaret -> Toplam : 125,37 M - Bugn : 132486

ulkucudunya@ulkucudunya.com