« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 May

2019

ALİ PAŞA, Sürmeli

Feridun Emecen 01 Ocak 1970

Dimetoka’da doğdu. Sokulluzâdeler’den İbrâhim Han kethüdâsı Osman Ağa’nın yanında yetişti. Resmî görevlerinde süratle yükselerek önce arpa emini*, arkasından da Tersâne-i Âmire emini oldu. 16 Aralık 1688’de başdefterdarlığa getirildi, 13 Ocak 1690’da azledildi. Azlinden sonra defterdar vekilliğinde bulundu; 31 Ağustos 1691’de tekrar başdefterdar oldu. Bu görevi sırasında kendisine vezirlik pâyesi verildi. 1692’de önce Kıbrıs eyaletine tayin olundu, kısa süre sonra da Trablusşam eyaletine nakledildi. Ali Paşa bu valiliği sırasında, o bölgelerde isyan eden Serhanoğulları’nın isyanını bastırmakla görevlendirildi ve bu görevinde başarılı oldu. 12 Mart 1694’te Mustafa Paşa’nın yerine sadrazamlığa getirildi. 22 Nisan 1694’te Edirne’ye giderek II. Ahmed’in huzuruna çıktı ve padişah tarafından ordunun başında sefere çıkmak üzere serdâr-ı ekrem tayin edildi.

Ali Paşa başarısızlıkla sonuçlanan ve oldukça meşakkatli geçen Varadin Seferi’nden döndükten sonra idareyi tek başına ele almak istedi ve bunun ancak padişahın çevresindeki nüfuzlu kimselerin uzaklaştırılmasıyla mümkün olabileceğini anladı. Bunlardan Şeyhülislâm Ebûsaidzâde Feyzullah Efendi, Reîsülküttâb Ebûbekir Efendi ve Rumeli kazaskeri Yahyâ Efendi gibi bazı nüfuz sahibi kimseleri çeşitli isnatlarla uzaklaştırmaya muvaffak oldu. Böylece tesir ve nüfuzu artan Ali Paşa önemli memuriyetlere kendi yakınlarını tayin ettirerek çevresini güçlendirmeye çalıştı. Fakat II. Ahmed’in ölümü ve yerine II. Mustafa’nın geçmesi onun için bir dönüm noktası oldu. II. Mustafa’nın bizzat sefere çıkma isteğine çeşitli bahaneler ileri sürerek engel olmaya çalışması padişahın memnuniyetsizliğine yol açtı. Ayrıca yeni padişahın vaktiyle Ali Paşa tarafından uzaklaştırılan bazı kimseleri eski görevlerine iadesi, bu arada hocası Erzurumlu Seyyid Feyzullah Efendi’yi davet etmesi, Ali Paşa’nın mukadder âkıbetini hazırladı. Feyzullah Efendi’nin şeyhülislâmlığa tayininin kendisi için iyi olmayacağını düşünen Ali Paşa, Sâdık Mehmed Efendi’yi şeyhülislâm tayin ettirdi; ancak bu siyasî manevra Feyzullah Efendi’nin kendisine kin beslemesine yol açtı. Nihayet, Cisr-i Mustafa Paşa mevkiinde yeniçerilerin çıkardıkları isyanda parmağı olduğu, askeri seferden alıkoymaya çalıştığı ve Anadolu’daki bazı servet sahiplerinden zorla para toplattığı gibi isnatlarla, fakat gerçekte Feyzullah Efendi’nin tesiriyle 1 Mayıs 1695’te azledilerek 300 akçe emeklilik maaşı ile Çeşme’ye sürüldü. Ancak daha Çeşme’ye varmadan geri çağrılıp 28 Mayıs’ta Edirne’ye getirtildi ve ertesi sabah idam edildi. Cesedi iki gün kadar teşhir edildikten sonra Tunca kenarındaki Kasım Çelebi Camii hazîresine defnedildi. Mallarının, eşya ve nakit parasının tesbiti sırasında epeyce borcu olduğu ortaya çıkmış, hatta malının borcunu karşılamadığı görülmüştür.

Bir yıl iki ay kadar sadâret makamında bulunan ve öldürüldüğü sırada elli yaşını geçmiş olan Ali Paşa, gözlerine sürme çektiği için Sürmeli lakabı ile şöhret kazanmıştır. Devlet işlerinde kabiliyetli, akıllı ve tedbirli bir kişi idi. Dîvân-ı Hümâyun toplantıları onun sadâreti zamanında iki günden eskisi gibi dört güne çıkarılmıştı (bk. Defterdar Mehmed Paşa, II, 686-687; Râşid, II, 287-288). Birtakım hayratı da bulunan Ali Paşa’nın Kadıköy’de iki, Galata’da da bir çeşmesinin halen mevcut olduğu tesbit edilmiştir.

Ziyaret -> Toplam : 125,40 M - Bugn : 160339

ulkucudunya@ulkucudunya.com