Türkiye -Amerika -Rusya arasında ip
Ahmet Taşgetiren 01 Ocak 1970
F-35 ve S-400 geriliminde yeni bir safhadayız.
ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan’ın, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a gönderdiği mektup en son gerilim unsuru. Mektubun dili, 5 Haziran 1964 tarihli meşhur “Johnson Mektubu”na benziyor.
Neler var mektupta?
Tam metninin tercümesi için Murat Yetkin’in “Yetkin Report” sitesinde verilen mektuptan şu cümlelerin altı çizilebilir:
- ABD, ABD-Türkiye diyaloğuna ve stratejik ortaklığına büyük değer vermektedir. Ne var ki, Türkiye’nin S-400 sistemleri üzerine eğitim almak için Rusya’ya personel gönderdiğini öğrenmekle hayal kırıklığına uğradık.
-Eğer Türkiye S-400 tedarik ederse, ülkelerimiz Türkiye’nin F-35 programını sürdürmemesi üzerine bir plan geliştirmek zorundadır.
-Türkiye S-400 teslimatını kabul ettiği takdirde F-35 almayacaktır. S-400 tutumunuzu değiştirme seçeneğiniz halen bulunmaktadır.
-Haziran 2019 Brüksel toplantımız öncesinde, ABD’nin Türkiye’nin 31 Temmuz itibarıyla F-35 programına katılımını askıya almak üzere [planladığı] eylemlerinin bir özetini [mektuba] ekledim.
-Milli Savunma Bakanlığını Türk personele Birleşik Devletlerde yeni F-35 eğitim programı başlatmasını önermediğimizi, yakın gelecekte [mevcutların] geri çekilmesini beklediğimizi bildirdik.
-12 Haziran 2019’da yapılacak yıllık F-35 İcra Kurulu Başkanları Yuvarlak Masa toplantısına Türkiye’nin katılımını öngörmemekteyiz ve programın yönetişim belgelerinin güncellenmesi de Türkiye’nin katılımı dışında ilerleyecektir.
-F-35’ler dair bütün eylemler Türkiye’de S-400 mevcudiyetinin riskleri üzerine temellendirilmiştir ve Rusya’ya ilişkin Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlarla Karşıkoyma Yasası (CAATSA) yaptırımlarından ayrıdır.
-Kongre’de her iki parti [Cumhuriyetçi ve Demokrat] tarafından S-400 edinmesi halinde Türkiye’ye CAATSA yaptırımları uygulanması konusunda güçlü irade mevcuttur.
-F-35 gibi platformların güvenliğini tehdit etmesine ek olarak, Türkiye’nin S-400 tedariki ulusunuzun Birleşik Devletlerle ve NATO bünyesinde işbirliğini geliştirme ve koruma imkânlarını aksatacak, Türkiye’nin Rusya’ya stratejik ve ekonomik aşırı-bağımlılığına yol açacak ve Türkiye’nin savunma sanayi ve iddialı ekonomik kalkınma hedeflerini baltalayacaktır.
-Bu yolda devam[ınız] istihdamda, milli gelirde ve uluslararası ticarette kayıplara neden olacaktır. Başkan Trump’ın hâlihazırda 20 milyar dolar olan ikili ticaret hacmini 75 milyar dolara yükseltme kararlılığı da, ABD’nin CAATSA yaptırımları ilanıyla tehlikeye düşebilecektir.
Shanahan’ın mektubu “konuyu derin güvenlik işbirliğimizin diğer boyutlarını koruyacak saygılı bir şekilde ele alıyoruz” diyerek bitiriliyor.
Mektup, bizim Milli Savunma Bakanlığımız tarafından belki bu son cümleden yola çıkarak, gerilimi – tehdidi vs’yi kamufle edecek şekilde kamuoyuna yansıtıldı. Şu ifadelerle:
“İki ülke arasındaki savunma ve güvenlik konularını kapsayan söz konusu mektupta, mevcut sorunlara stratejik ortaklık çerçevesinde ve kapsamlı güvenlik işbirliğini muhafaza edecek şekilde bir çözüm bulunması yönünde beklenti dile getirilmekte ve görüşmelere devam edilmesinin önemi ifade edilmektedir”
Bu açıklama Shanahan’ın mektubunun Ankara’da bu nitelikte okunduğu, dolayısıyla F-35 geriliminin çok ciddiye alınmadığı anlamına mı geliyor yoksa Türkiye’nin kamuoyuna “tehdit” boyutundan arındırarak yansıtma ve ABD aleyhtarlığına yol açmama gereği duyduğu anlamına mı?
Amerikan tarafı bu mektubu yazdığına göre bunun kamuoyuna yansıyacağını dikkate almamış olamaz. Acaba onlar neyi hesaplamış olabilirler?
-Amerikan aleyhtarlığını daha da artırmayı. Bu absürd olurdu.
-Tehdit edip göz korkutmayı.
-Kamuoyunda ekonomik riskler sebebiyle Hükümete baskı olma ihtimalini.
Durum bu: Amerikan tarafı deyim yerinde ise bir çok koldan bastırıyor.
Ankara rahat mı? Öyle gözükmüyor. MSB’nin açıklaması sıkıntılı. “Kim oluyorsun sen!” boyutunda değil. Ay sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’la yapacağı görüşmeye bağlı umutlar var ama, o umutların ne olduğu da net değil.
Rusya ise Türkiye’ye S-400 satışı ile çok önemli bir stratejik – politik hamle yaptığını bilerek pusuda bekliyor. Bu arada Suriye’de, İdlib’de, Türkiye’nin asla olumlamadığı operasyonlarda Esed güçleri ile birlikte hareket etmekten kaçınmıyor.
Türkiye – ABD – Rusya ekseninde yaz çok sıcak geçecek vesselam.