« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Ağu

2008

Hilâfet Osmanlı’ya Geçti

01 Ocak 1970

Hilâfet nedir?



Gerçek manada hilâfet, Peygamberimiz, Hazret-i Muhammed-Mustafa salla'llâhu aliyhi ve sellem Efendimize niyâbet(nâiplik vekâlet) manasina hilâfet Hulefâ-i Râsidîn, (Allah onlardan râzi olsun) dört Büyük halife zamani ki, Peygamberimizin irtihalinden sonraki otuz seneye inhisar eder.



Asr-i Saâdeti tâkip eden bu otuz seneden sonra hilâfet yoktur, bundan sonra Emevî hükümdarlarindan Ömer bin Abdülazîz gibi pek çok veli ve muhterem zevât melîk ve emîr olarak gelmislerse de, bunlara halife denilmez, bunlarin devirlerine de Devr-i Hilâfet denilmez.



Peygamberimizin, "Benden sonra hilâfet otuz senedir, ondan sonra ise melikler ve emirlikler gelecektir." buyurduguna dâir, rivâyetler vardir. Kelâm Ilminde Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in i'tikadina göre, Peygambere nâip olma (niyâbet) O'nun adina müslümanlarin umûrunu idâre etmek manasindaki hilâfet, sirasiyla, Hazret-i Ebû Bekr el-Siddik'in halifeligi ki, takrîben iki yil devam etmistir, Hazret-i Ömer el-Fâruk'un halifeligi ki, takrîben 10 yil devam etmistir, Hazret-i Osman Zinnûreyn'in halifeligi ki, takriben 12 yil devam etmistir, Hazret-i Alî Kerreme Allahû Vechehû'nun halifeligi takrîben alti yil devam etmistir.



Görülecegi üzere gerçek manâda hilâfet, Peygambere niyâbet ve vekâlet manasiyla yukarida saydigimiz Râsidîn(olgun) halifeler dönemiyle sinirlidir. Pekiyi!.. Yavuz Sultan Selim'den itibâren Osmanli Sultanlarinin halifeliklerini nasil te'lif edecegiz?..



Ridâniye Savasinda, Memlûk Sultaninin maglûbiyyeti üzerine kendisine bagli bulunan Haremeynisserîfeyn'in hükümdarlarinin da kendiliginden teslim olmasi ve Peygamberimize ve Hulâfâ-i Râsidîn(olgun halifeler) ve diger büyük sahâbîlere ait Mukaddes emânetlerin teslimi, Misir'da ve Mekke-Medine de hutbe okutulmasindan i'tibâren, Yavuz Sultan Selim ve ondan sonra gelen Osmanli Pâdisahlarina halifelik unvani verilmesi günün sartlarina uygun siyâsî ve izâfî bir durumdur.



Gerçekten Osmanli Devlet-i Aliyye'miz, bu siyâsî ve izâfî hilâfeti yerinde kullanmis, bu sâyede Yemen'den Endonezya'ya, Afganistan'dan, Kenya'ya kadar pek çok Islâm devletini ve müslüman toplulugu Batili yamyamlarin sömürüsünden kurtarmistir.



Ayni siyâset, o gün için, Sah Ismâil'in temsil ettigi Sia'nin, Islâm Alemi üzerindeki emellerini ve te'sirini bir daha dirilmemek üzere yok etmistir.



Osmanli Devlet-i Aliyye'mizin külleri üzerine, yepyeni Millî bir devlet kuran Cumhuriyetçiler de ayni siyâseti tâkip etmisler, siyâsî ve izâfî hilâfetin gücünden azamî derecede istifâde etmislerdir. Saltanatin lagvinden sonra bir müddet daha hilâfeti devam ettirmeleri bundandir.



Siyâsî ve izâfî hilâfet sâyesindedir ki, Hind müslümanlari basta olmak üzere Hilâfet Sûrâ'lari teskil ederek, Kurtulus Savasimiza Hindistan'dan, Afganistan'dan, Endonezya'nin Ache Adasindan önemli miktarlarda altin-gümüs nakdî yardimlarla katilmislar, maddî durumlari müsâit olmayan Afrika müslüman topluluklarindan bir kismi da, bizzat asker olarak yardimimiza kosmus, Mehmetçiklerle birlikte savasmislar, kâhir ekseriyyeti sehid olmus, gâzi olanlar memleketlerine geri dönmemisler, dönememisler müslüman Türk Milletinin engin misafirperverliginin birer nümûneleri olarak Memleketimizin muhtelif yerlerinde iskan ettirilmislerdir.



Bugün Memleketimizin Ekonomisinde önemli aktörlerden ve gurur kaynaklarimizdan birisi olan T.Isbankasi'nin, Hind müslümanlarinin gönderdigi para ile kuruldugunu hatirlatmak isterim.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 24507

ulkucudunya@ulkucudunya.com