« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

10 Haz

2019

CENGİZ AYTMATOV`U DÜŞÜNÜRKEN... (Layli Ülkübaeva)

01 Ocak 1970

Dünya klasik edebiyatını benzersiz, derin felsefi düşüncelerle ve hümanizmle dolu eserleriyle zenginleştiren Cengiz Aytmatov’un kişiliğini, yazarlık özelliğini, toplumsal faaliyetlerini bir sözde anlatmak mümkün değildir. Çünkü o; dar çerçevelere sığdırılamayan, XX. ve XXI. asrın bir dev adamıdır.

Bence, Cengiz Aytmatov`un fenomenini anlamak için her şeyden önce aşağıdaki sorulara cevap aramamız gerekecek:

1) Cengiz Aytmatov, Kırgız halkı, Kırgız edebiyatı, medeniyeti ve tarihi için kimdir?

2) Cengiz Aytmatov, Sovyet dönemi edebiyatı ve medeniyeti için kimdir?

3) Cengiz Aytmatov, dünya edebiyatı için kimdir?

4) Cengiz Aytmatov, Türk halkları, Türk Dünyası için kimdir?

Cengiz Aytmatov, yüce Tanrının Kırgız halkına bağışladığı Çoban Yıldızıydı. Kendisinin Manas Destanı, manasçılar hakkında yazdığı makalelerinin birisinde Manas Destanının dev halkın yarattığı özel dünya olduğunu belirleyerek, destanı yaratan halkın ünikliğini de özellikle vurgulamıştı. Kırgız halkının tarihinde halk bahadırı Manas, medeniyetinde ise Manas Destanı nasıl bir yer tutuyorsa, Cengiz Aytmatov da günümüz destanlarını yaratan mükemmel bir yazar olarak Kırgız halkının tarihinde, medeniyetinde de öyle bir yer tutan ve ebediyen yaşayacak olan yüceliktir.

XX. asrın 50`li yıllarında edebiyat dünyasına gelen Cengiz Aytmatov, kısa zaman içerisinde (1957, 1958 yıllarında) Yüz Yüze, Cemile gibi hikâyelerini yazarak devrime kadar sözlü ve yazılı olarak yaşayan ve devrimden sonra yazılı olarak yeniden yapılanmaya başlayan Kırgız edebiyatını profesyonel edebiyat seviyesine ulaştırdı. Yüz Yüze, Cemile, İlk Öğretmen, Samançı Yolu adlı hikâyeleri için 1963 yılında Sovyet Devletinin edebiyat alanında en değerlisi sayılan Lenin Ödülünü kazandı. Bu olay genç Kırgız edebiyatı için büyük bir başarıydı. Cengiz Aytmatov eserleri ile Kırgız edebiyatına derin psikolojizmi, kuvvetli dramatizmi, lirizmi beraberinde getirerek, daha önce Kırgız edebiyatında olmayan Seyde, Ismayıl, Cemile, Daniyar, Seyit, Altınay, Tolgonay gibi yeni karakterleri yarattı ve onların kişilik özelliklerini ustaca açıklayabildi. Böylece Cengiz Aytmatov`un edebiyata gelmesiyle Kırgız edebiyatının yeni devri başlamış oldu. Kırgız edebiyatı sadece o devrin çok uluslu Sovyet edebiyatından değil, Dünya edebiyatında yerini buldu.

Cengiz Aytmatov`un eserleri ulusal medeniyetin yeni seviyeye çıkmasını da sağladı. Onun eserlerini esas alarak çekilen filmler (Beyaz Gemi, Samançı Yolu, Selvi Boylum Al Yazmalım), oynanan dramlar, yaratılan besteler ve şiirler Kırgız sanatının yeni devrini başlatarak Kırgızları dünyaya tanıttı.

Cengiz Aytmatov yüce yeteneğiyle Kırgız halkını dünyaya tanıttı ve onun kabiliyeti nedeniyle Kırgız edebiyatı, medeniyeti dünya uygarlığında kendine ait yerini buldu.

Demek ki Cengiz Aytmatov, Kırgız halkı, Kırgız tarihi ve Kırgız medeniyeti için tamamen yeni bir dönem, yeni bir devir değerindedir.

Cengiz Aytmatov, Sovyet Edebiyatı için ansızın bulunmuş ve pahası biçilmez büyük bir keşifti. O, Rus ve Sovyet edebiyatının temelini atan Tolstoy, Dostoyevski, Bulgakov, Pasternak, Şolohov, Çehov, Leonov vb. gibi yazarların zengin geleneklerini eserlerinde devam ettirmesi ile yetinmeyerek, klasik Rus ve Sovyet edebiyatlarını, kendisinin de edebi estetik yeni keşifleriyle zenginleştirmişti.

Cengiz Aytmatov, yarattığı derin psikolojik karakterlerinin hareketleri aracılığıyla Batı ve Doğunun felsefi dünya tanımını ortaya koyarak, günümüzün küresel sorunlarını sert bir şekilde araştırıp (özellikle Gün Olur Asra Bedel, Kıyamet, Kassandra Harfi romanlarında), Sovyet edebiyatının dünyevi şöhretinin artmasına katkıda bulunmuştu.

Cengiz Aytmatov`un Dünya Edebiyatı için kim olduğu konusuna değinirsek, kendisinin küçük halkın ve genç edebiyatın temsilcisi olmasına rağmen, kısa zaman içerisinde Aytmatov, Dünya Edebiyatının Şekspir, Balzak, Bayron, Heminguey, Gabriel Garsia Markes, Kafka v.b. gibi dev temsilcileri seviyesine ulaşarak, dünyanın en çok okunan yazarlarından oldu ve bu yükseklikte ömrünün sonuna kadar kaldı. Yukarıda isimlerini belirttiğimiz dünyevi yazarların eserlerinde yer alan insanlığın sorunları, Cengiz Aytmatov`un eserlerinde de ciddi bir şekilde ele alınarak, eserleri evrenselliğe dönüştü.

Nihayet Cengiz Aytmatov`un Türk halkları, Türk Dünyası için kim olduğu konusuna gelelim. Her şeyden evvel o, Türk Dünyasının gururu, şöhreti ve namusudur. Türk halkının büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milleti için ne kadar dev, hürmetli ise, Kazak halkının temsilcisi Muhtar Avezov Türk halkları için kim ise, işte Cengiz Törekul oğlunun da değeri Türk halkları için aynıdır. Çünkü Cengiz Aytmatov da tıpkı Mustafa Kemal Atatürk ve Muhtar Avezov gibi kendi kaderini bütün Türk halklarından ayrı olarak düşünemezdi. O, Türk halklarının huzur içinde yaşamasını istemişti ve ömrünün sonuna kadar kendisinin Türk halkının oğlu olmasıyla sınırsız gurur duymuştu. Türk halklarının dili, dini, felsefesi, etnomedeniyeti, etnopedagojisi v.b konular Aytmatov`u hep düşündürürdü. Yazarımız daima bu konularla ilgili düşüncelerini keskin bir şekilde bildirmiş, bu gibi meselelerin olumlu çözülmesi için hayatının sonuna kadar çalışmıştı. Küreselleşme sürecindeki Türk Uygarlığının yeri, rolü hakkında her zaman düşünerek, büyük İnsan olarak fikrini daima bildirmişti.

Biraz da Cengiz Aytmatov`un yazarlık özelliği konusu üzerinde durmak istiyorum. Kabiliyetli genç Cengiz Aytmatov, ilk eserlerini liro-romantik üslupta yazmıştı. Onun Cemile adlı eserini ünlü Fransız yazarı Louis Aragon kendi diline çevirip bu eserin aşk hakkındaki en güzel beyan olduğunu belirtmişti. Eserde kocasının savaşta olmasına rağmen Cemile, o dönemde Kırgız halkının stereotipik bakışların zincirini vurarak, talihi için kesin adımlar atar. Ömür boyu düşüncelerinde yaşamını sürdüren idealini, Cemile Daniyar`da bularak, bir sürü psikolojik endişeleri geçirdikten sonra onunla mutlu ve aşk dolu hayata başlamak ister. Bunun gibi olayı en yüksek edebi seviyede ve derin psikolojik şekilde beyan etme Kırgız millî edebiyatında daha önce hiç olmamıştı. Binaenaleyh Cengiz`in Cemile eseri, asker kaçağını tasvir eden Yüz Yüze adlı eseri de Kırgız halkı arasında değişik, zıt fikirleri yaratmıştı. Oysa bu eserler genç Cengiz`in özel yeteneğinden haberdar eden ilk başarısı idi.

Cengiz Aytmatov`un ilk eserleri arasında Samançı Yolu hikâyesi edindiği Hümanizm fikri dolayısıyla günümüzde de aktüelliğini kaybetmemektedir. Bu eserde Cengiz Aytmatov ilk kez insanları, tabiatı mahveden savaşı yaratma ve yok etmenin sadece ve sadece İnsana bağlı olduğunu belirtir, bütün her şeyden insanın sorumlu olduğunu vurgulayarak insanlığa hitap eder.

Sovyet dönemindeki siyasetin yanlış yürütülmesi ve Komünist partisinin idarecilerinin yanlış hareketlerinden dolayı ulusların kendi millî özelliklerini unutmaya başladıklarını, sözün değerinin azaldığını, hayatta yapmacık davranışın gün geçtikçe çoğaldığını, saf insanlara saygı duymanın artık utanç ve ayıp sayıldığını, atalarını tanımayan Mankurtların olduğunu ve sosyal bağımlılık konusunu Cengiz Aytmatov Elveda Gülsarı, Beyaz Gemi, Gün Olur Asra Bedel adlı romanlarında halk mitlerini, hikâyelerini ve hayali süjeleri ustaca kullanarak keskin tasvir etmişti.

“Ne yaptığında insanoğlu insan olur?”, “İnsan için her gün insan olmak zordur” diyen basit, fakat felsefi anlamı derin olan düşüncelerini Cengiz Aytmatov Kıyamet, Kassandra Harfi romanlarında en güzel şekilde yansıtmıştır. Bu eserlerde, yazarın kendi sözleriyle söylersek, tabiatın başka varlıklarından farklı olarak insan zekâya sahip olup da insanlık özelliğini değil fesadını arttırdığından dolayı farkına varmadan hayatını zorlaştırdığını, kıyametini yanlış hareketleriyle yaklaştırdığını anlatır. “Günümüzün Tanrısı, İnsanın ta kendisidir” der Cengiz Aytmatov. Bu yüzden her eserinde görüldüğü gibi yazar, İnsanın zeki ve sorumlu olmasını ister. “İnsanın zekâsında uygarlık yaşamayınca dünyanın iyi yönde gelişmesi zordur” Bu Aytmatov`un inancıdır, Aytmatov`un felsefesidir. Ömrünün sonuna kadar bu fikirleri geliştirerek alegorik, metaforik karakterler aracılığıyla okuyucusunun ruh dünyasına aktarmaya çalıştı yazar. Onun yazdığı Dağlar Devrildiğinde (Ebedi Nişanlı) adlı son romanı da son dönemlerdeki toplumsal, siyasi ve ekonomik hayatımızdaki gerçekleşmekte olan değişmelerin, modern insanın manevi değerleri algılamasına, psikolojisine nasıl tesir ederek, ebedi dağları bile nasıl devirmekte olduğunu yansıtan eseridir.

Cengiz Aytmatov`un eserleri, insanı daima geçen tarih, bu gün ve gelecek hakkında düşündürür. Her nesil onlardan aklındaki sorulara cevap bulabilir, ruhi ve estetik zevk alır.

Cengiz Aytmatov Kırgızistan’ın Belçika-Hollanda-Lüksemburg elçisi olarak da çalışmasını, genç Kırgızistan’ın siyasi, ekonomik ve medeni gelişmesinde katkılarını, bugün gurur ve minnettarlıkla anıyoruz.

Cengiz ağabeyimiz çok saf ve tıpkı Alp Manas gibi cömert insandı. Kimseyi incitmez, kimseye kötülük istemez, asla böbürlenmez ve adildi. O, hangi ulusun temsilcileri olursa olsun, bütün zamandaşlarına söyleyeceklerini muhteşem eserleri, oradaki karakterleri aracılığıyla aktardı. Onun edebi mirası; Hümanizmin bayrağını tutan, felsefi düşüncelere dolu, İnsandaki insanlığı geliştirmeye, toplumu her türlü pisliklerden arındırarak iyileştirmeye yönelmiş, pahası biçilmez bir mirastır. O, arka arkaya yetişen her nesil için hiç tükenmeyecek ruhani zenginliktir. Dünyada insan ve insanlık varken Cengiz Aytmatov`un ismi silinmeyecektir. Yazarın Beyaz Gemi hikâyesindeki çocuğun ölümüyle ilgili düşüncesinde bildirdiği gibi “...bizim de tatminimiz odur”...

Ziyaret -> Toplam : 125,44 M - Bugn : 21283

ulkucudunya@ulkucudunya.com