Sandık sanmadık...
Ahmet Tan 01 Ocak 1970
Seçim siyaset için; ama siyaset yasak bugün.
Yasağın siyaseti oylanacak.
Ama soyut konuşmak-yazmak hatta şarkı söylemek bile serbest:
“İstanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar?!”
Soyutun soymakla ilgisi yok, derin fikirlerle alakası çok.
ABD’nin 3. Bakanı Thomas Jefferson (1801-1809) iki yüz küsur yıl önce demiş ki: “Halk, iktidardan korktuğu zaman tiranlık; iktidar halkdan korktuğu zaman özgürlük vardır!”
Bizim Jeffersonumuz da rahmetli Süleyman Demirel. Neyi ima ettiğini halkın ferasetine tevdi edip deterjan reklamcısı gibi konuşmuştu
“Bugünün güneşiyle dünün çamaşırlarını kurutamazsınız.!”
*
İngiltere Başbakanı Benjamin Disraeli (1804-1881) en gerçekçi tüyönün sahibidir.
“Bir insan hakkında fıkralar yapılmaya başladı mı, artık onun istifası gelmiştir.”
*
Savaş Sanatı’nın ölümsüz yazarı Çinli asker, filozof Sun Tzu’nun liderlere en harbi tavsiyesi şudur:
“Lider örnekle liderlik eder, güçle değil.”
*
ABD’nin köle ticaretine son veren Başkanı Abraham Lincoln (1861- 65) ise ilginç bir ölçü koymuştu:
“Bir ülke, yarı köle yarı özgür insanlardan oluşursa yaşayamaz.”
İngiltere Başbakanı Churchill de (1940-45/1951-55) işportaya düşmüş siyasetçinin koreograifisini şöyle açıklıyor:
“Bazı insanlar prensipleri için partilerini değiştirir, bazıları partileri için prensiplerini değiştirir.”
*
Amerikan medya patronu W. R. Hearst’e göre de siyaset bir fedakârlık mesleğidir:
“Bir politikacı işini kaybetmemek için her şeyi yapar. Hatta vatansever bile olur.”
Yine İngiltere Başbakanı Churchill meslek sırrı verir gibi konuşmuştur:
“Politika gerçekleri gizleyip yalan söylemek değildir; gerçeklerin istediğiniz yanını göstermektir!”
*
Holywood yıldızları da siyasetin bir rol yapma sanatı olduğuna parmak basarlar. 100. doğum gününden önce Bop Hope (1903-2003) şu açıklamayı yapmıştı:
“Siyasi propaganda öyle bir sanattır ki, insan başkasının ayağına basarken, kendisi ah der.”
*
Sadece politikacılar değil ihtilalciler de açık sözlü ve içten konuşurlar. Che Guevara’nın (1928-1967) gerçekçiliği benim diyen politikacıda yoktur:
“Ben kurtarıcı değilim. Kurtarıcı diye bir şey yoktur. İnsanlar kendilerini kurtarırlar.”
*
İşin tuhafı ABD’nin efsenevi Başkanı Roosevelt (1901-1909) ise ihtilalci gibi konuşur:
“Bir oy tüfeğe benzer, işlevselliği kullanıcının karakterine bağlıdır.”
*
Sadece gaz odası sabun değil, siyaset ve propaganda deyince de boyu devrilesi Hitler’i anmamak olmaz elbet:
“Eğer bir yalanı yeterince uzun, yeterince gürültülü ve yeterince sık söylerseniz, insanlar inanır. İnsanları, bir yalana inandırmanın sırrı, yalanı sürekli tekrar etmektir. Sadece tekrar, tekrar ve tekrar!”
*
Elbette siyaset aşk ise, aşkın en eskisi, en aşkını Platon’dan beri (MÖ 427 - MÖ 347) platonik olmayanıdır.
Şöyle demiş bizim eskilerin Eflatun da dediği Platon:
“Siyasetle uğraşmamanın cezası, sizden daha aptal olanlar tarafından yönetilmektir.”
*
Bir başka ABD Başkanı Ronald Reagan (1981-89) ise tecrübesini değilse de gözlemini konuşturur:
“Siyasetin en eski ikinci meslek olduğu iddia edilir. Şunu fark ettim ki ilk mesleğe çok yakın bir benzerlik gösteriyor.”
*
Alafranga, “Hayat bumerangtır!” ama bizim atasözümüz en keskinidir:
“Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.”
*
Kızılderililerin, beyaz adamlara uzun adamlara atını tekmeyen kovboylara vasiyetidir:
“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; uzun adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”
*
Aziz Nesin’in (1915-1995) yüzde 60 değil, yüzde 100’ümüz adına tekrarladığı bir sözdür: “Bazı siyasetçiler vatanı, bir mandıra sahibinin mandırasındaki koyunları, inekleri sevdiği gibi eti sütü için severler!”
*
Şarkılara yasak yok demiştik:
“İstanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar
Düşsün suya yer yer (siz sandığa da diyebilirsiniz) erisin eski zamanlar,
Sarsın bizi akşamda şarap rengi dumanlar.
Bir tatlı huzur almaya geldik sandıktan, ah sahdıktan..”
(B.Kemal Çağlar-M.N.Selçuk