Büyük uzlaşma
Ahmet Bican Ercilasun 01 Ocak 1970
İstanbul seçimlerinden söz etmeyeceğim. Daha geniş ve daha kalıcı bir uzlaşmayı anlatmaya çalışacağım.
İki büyük tehlikeye karşı, bir süreden beri, yavaş yavaş ve alttan alta bir uzlaşma gerçekleşiyor. Zımni bir anlaşma. Yani karşılıklı oturup görüşmeden, kendiliğinden yürüyen bir uzlaşma.
İki büyük tehlike bölücülük ve dinbazlık tehlikesidir.
Bölücülük tehlikesi, devlet dili Türkçenin yanında ikinci bir dili resmî kurumlara sokma çalışmalarından başlayıp federasyon ve bağımsızlık taleplerine kadar uzanan tehlikenin adıdır. Terör dedikleri bunun tezahürüdür. Asıl amaç, terörle veya başka yollarla ülkeyi bölmektir.
Dinbazlık, kutsal bir kurum olan dini siyasete bulaştırmaktan başlayan, selefiliğe ve hilafete kadar uzanan, Türkiye’yi medenî dünyadan uzaklaştırıp Ortadoğu bataklığına saplayacak olan bir tutum ve akımdır.
İşte bu iki tehlikeye karşı, Türk milliyetçilerinin önemli bir bölümü ile kendilerini solcu, sosyalist, ilerici gibi sıfatlarla niteleyen insanların büyük bir bölümü arasında bir süreden beri bir uzlaşma yaşanmaktadır. Seçimlerdeki ittifaklar bunun bir tezahürüdür. Ancak ben alttan alta ve kendiliğinden gerçekleşen bu uzlaşmayı, seçim ittifaklarından daha derin ve daha kalıcı bir süreç olarak değerlendiriyorum.
İki taraf da tehlikelerin büyüklüğünü ve bu tehlikeleri yaratanlarla tek başlarına baş edemeyeceklerini anlamışlardır. Bunun gereği olarak da bazı duyarlıklarından vazgeçmişler, karşı tarafın duyarlıklarına dikkatle yaklaşmışlar, ihmal ettikleri bazı kavram ve konulardaki eksikliklerini anlayarak onları gidermeye çalışmışlardır.
Örnek olarak bazı sol ve sosyalist grupların bölücülük karşısındaki tavırlarını verebilirim. Türkiye’deki bölücülük hareketlerinin, bir zamanların sosyalist partileri içinde kendilerine yer bulduklarını hepimiz hatırlıyoruz. Bugün de sol ve sosyalist akımlardan gelip bölücüleri destekleyenler var. Ama artık onlar kendilerini liberal olarak niteliyorlar. Bölücülüğe karşı tavır alanlar ise kendilerine ulusalcı denilmesini tercih ediyorlar.
Türk milliyetçileri için de bir örnek verebilirim. Türk milliyetçileri, bazı istisnai kişi ve grupçuklar dışında Atatürk’e ve onun devrimlerine karşı olmamışlardır. Ama bu konuda çok duyarlı oldukları da söylenemez. Şimdi onlar da Atatürk’ün önemini daha iyi anlamışlar ve onun Cumhuriyet Türklüğünün bir değeri olduğunu idrak etmişlerdir. Esasen Türk tarihinde ve Türk efsanelerinde bulunan kurucu atalar kültü, milliyetçiliğin önemli bir unsurudur. Diyebilirim ki iki tarafı birbirine en çok yaklaştıran ve uzlaşmanın en önemli paydalarından birini oluşturan değer Atatürk’tür. Ulusalcılar, Atatürk sayesinde milliyetçiliği, milliyetçiler Atatürk sayesinde çağdaşlığı fark etmişlerdir ve fark etmeye devam ediyorlar.
İşin bir başka boyutu nesil farkı ve dünya dengelerindeki değişmelerdir. Ulusalcıların da milliyetçilerin de yeni nesilleri, eski dönemlerde kavgalara yol açan dünya dengeleri (soğuk savaş) içinde yetişmemişlerdir. Gözleri ve zihinleri eski nesiller gibi, soğuk savaşın tek bir kutbuna ayarlı değildir; yeni teknolojilerin de verdiği imkânlarla onlar dünyanın bütün kutuplarını izleyebiliyorlar. Dindar ve kindar nesil yetiştirmeye yönelik eğitim uygulamalarının başarıya ulaşamamasının sebebi yeni teknolojilerdir.
Yeni nesiller çağdaş ulusalcılar ve çağdaş milliyetçilerdir. Adları, ulusalcı, solcu, antiemperyalist olabilir; onlar çağdaştırlar, vatanseverdirler, Türklüğe bağlıdırlar, bölücülüğe ve dinbazlığa karşıdırlar. Adları milliyetçi, Türkçü, ülkücü, Atsızcı olabilir; onlar çağdaştırlar, yurtseverdirler, Türklüğe ve Atatürk’e bağlıdırlar, bölücülüğe ve dinbazlığa karşıdırlar.
Eski nesillerin bir bölümünü içine alan, daha çok yeni nesiller arasında kendini gösteren bu büyük uzlaşma Türkiye’nin geleceğinin garantisidir. Tek başlarına ülkücüler de tek başlarına ulusalcılar da bu vahim tehlikeleri önleyemezler. Esas olan mensup olduğumuz grup değil, esas olan vatan ve milletin bölünmez bütünlüğü ve ileriye doğru gitmesidir. Vatanımız ve milletimiz, grubumuzdan önce gelir. Yeni nesiller bunun farkındadırlar ve bu farkındalık, geleceğimizin teminatıdır.