Muhammed Ziyâ ül Hak
12 Ağustos 1924 - 17 Ağustos 1988 01 Ocak 1970
Cullundar doğumlu Muhammed Ziyâülhak, St. Stephen College’dan mezun olduktan sonra II. Dünya Savaşı’nda İngiliz Hindistan ordusunda görev yaptı. Savaşın ardından orduda kaldı. Hint alt kıtası Hindistan ve Pakistan olarak ayrılınca Pakistan ordusunda yer aldı. Kuetta’da kurmay eğitimi aldı, Amerika’da askerî öğrenim gördü. Hindistan-Pakistan savaşında tankçı birliği kumandanlığı, Ürdün kara kuvvetlerinde askerî danışmanlık yaptı. 1975’te Mültan kumandanlığına tayin edildi. 1976’da Başbakan Butto tarafından genelkurmay başkanlığına getirildi. Mart 1977’de seçimlerinde Millî Cephe’nin usulsüzlük iddiasının ardından Ziyâülhak 5 Temmuz’da yönetime el koydu ve Butto’yu tutuklattı. Seçimlerin tekrar yapılacağını söyleyen ve devlet başkanlığı görevini üstlenen Ziyâülhak, ekimde seçimden vazgeçtiğini ve politikacıların yargılanacağını açıkladı. Butto siyasî suikast ve cinayet suçlamalarıyla ölüm cezasına çarptırıldı ve idam edildi.
Dindar olan Ziyâülhak, kendisini milletin hizmetkârı diye nitelendirdi. İslâm’ı Pakistan’ın kurucu değeri olarak vurguladı, Cemâat-i İslâmî hareketinin desteğiyle İslâm’ın toplumda etkinliğini arttırmaya çalıştı. Yönetimin İslâmîleşmesi sürecinde eğitim, hukuk ve ekonomide dine dayalı düzenlemeler yapıldı. “Hudûd kararnâmeleri” ile İslâm hukukundaki had suçlarına ilişkin cezalar kanunlaştırıldı. 1980’de yeni anayasa yürürlüğe girdi. İslâmâbâd’da Federal Şer‘î Mahkeme kuruldu. İlk, orta ve yüksek öğretime din dersleri konuldu, mevcut olanlar arttırıldı. Ekonomide ve bankacılıkta faizsiz sisteme geçme çalışmalarına başlandı. Zekât ve öşürle ilgili düzenlemeler yapıldı. Eğitim dili olarak Urduca öne çıkarıldı. Ziyâülhak, 1980’de üyelerini kendisinin belirlediği Meclis-i Şûrâ’yı kurdu. Aynı yıl devlet başkanlığı referandumu yaptırdı ve devlet başkanlığına seçildi. 1984’te referanduma sunduğu İslâmlaşma programı kabul edildi. Ertesi yıl sıkıyönetim kaldırılarak siyasî partiler faaliyetlerine başladı. 1987 seçimlerinde Ziyâülhak’ın adayı Cüneco seçildi. Bu arada Cemâat-i İslâmî’yle ilişkileri zayıfladı ve cemaat tarafından İslâm’ı siyasî hedefleri için kullanmakla suçlandı, bunun üzerine Müslüman Birliği’nin desteğini almaya çalıştı. 1988’deki Şeriat Kanunu’yla İslâm hukuku Pakistan’ın üst hukuku ve hukuk kaynağı ilân edildi. İçinde Pakistan askerî erkânı ve Amerika büyükelçisinin de bulunduğu uçağının şüpheli bir şekilde düşmesiyle öldü. Vefatından sonra Faysal Camii’ne defnedildi ve “şehîdü’l-İslâm” olarak anıldı.