İKİNCİ ANAFARTALAR MUHAREBESİ 21.08.1915
01 Ocak 1970
İkinci Anafartalar Muharebesi, Çanakkale Savaşı'nda son müttefik taarruzudur. Türk resmi tarihinde 21 Ağustos günü müttefik kuvvetlerce girişilen ve Çanakkale Savaşı’nın son büyük çatışması olan muharebeler, İkinci Anafartalar Muharebesi olarak geçer. İngiliz resmi tarihinde ise iki ayrı stratejik hedefe, iki ayrı cephe kuvvetlerince girişilen iki ayrı muharebedir. Her iki operasyon da Osmanlı tarafı açısından Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal’in mevzilerine yönelmiştir.
Gelibolu Yarımadası’na yapılan çıkartmalar, Osmanlı savunması karşısında durma noktasında geldiğinde Müttefik kuvvetler komutanı Sır Ian Hamilton, takviye kuvvetlerden oluşan İngiliz 9. Kolordusu’nu Suvla Koyu’na çıkartarak üçüncü bir cephe açmıştı. 6 Ağustos 1915 günü, Birinci Anafartalar Muharebesi’nde Osmanlı taarruzu, aynı saatlerde başlayan İngiliz taarruzunu kırmıştı. Hemen ertesi gün, 10 Ağustos tarihinde Anafartalar Grup Komutanı Kurmay Albay Mustafa Kemal’in Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında giriştiği taarruz da Anzak Kolordusu’nu geri atmıştı. İzleyen günlerde İngiliz 9. Kolordusu, 12 Ağustos günü Tekketepe Muharebesi, 15 Ağustos günü de Kireçtepe Muharebesi olmak üzere iki başarısız taarruz geliştirmişti.
Müttefik kuvvetler üst komutanı General Sır Ian Hamilton, 15 Ağustos’da, 9. Kolordu komutanı General F. Stopford’u görevden alarak yerine Seddülbahir Cephesi’ndeki 29. İngiliz Tümeni komutanı General B. De Lisle’i atamıştı. De Lisle, ertesi gün, yaptığı incelemelere dayanarak Hamilton’a bir rapor göndermiştir. Bu rapor öylesine olumsuz ifadeler içermekteydi ki, Hamilton İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener’e gönderdiği telgrafta, 45.000’i kayıpları karşılamak, 50.000’i de takviye olmak üzere 95.000 askerlik yeni kuvvet istemiştir.
Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı 5. Ordu’sunun 13 tümeni vardır. Bu 13 tümenden ikisi Kuzey Grup Komutanı (Arıburnu) Esat Paşa’nın, dördü Güney Grup Komutanı (Seddülbahir) Vehip Paşa’nın, yedisi de Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal emrindedir. Mustafa Kemal, ihtiyatlarını cephesinin merkez- gerisinde konuşlandırmıştır. Böylece cephenin gerek duyulacak her kesimine hızla ilerletmek mümkün olacaktır.
General De Lisle’in Suvla’da görevi devraldığında İngiliz 9. Kolordusu bünyesinde 11 tugay bulunmaktadır. Birkaç gün içinde Mısır’dan aktarılan 5.000 mevcutlu bir tümen de sahile çıkmış olacaktır. Ayrıca Anzak Kolordusu’ndan bir tugay 9. Kolordu’yla birlikte hareket edecektir. Yapılması planlanan taarruz için, Seddülbahir Cephesi’nde bulunan İngiliz 29. Tümeni’nin üç tugayı da Suvla’ya aktarılmıştır.
Yusufçuk Tepe ve İsmailoğlu Tepesi’ne yapılması planlanan taarruz, Suvla Koyu’nun Osmanlı topçusunun ateşinden koruyabilmek ve cephe hattını kısaltmak amaçlıdır. Bomba Sırtı taarruzu ise Suvla Koyu ile Anzak cephesi arasındaki zayıf hattı düzenlemeyi amaçlamaktadır. Bu hat devriyerle tutulmaktaydı ve özellikle geceleri çok güvensizdi. General Hamilton ve General W. Birdwood, İsmailoğlu Tepesi ile Bomba Tepe arasında bir siper kazılarak bu hattın güven altına alınmasında büyük yarar görmekteydiler.
Taarruzlar için belirlenen tarih 21 Ağustos 1915 günüdür. Plana göre 9. Kolordu’nun 11. Tümeni İsmailoğlu Tepesi’ne, 29. Tümen’in 86. ve 87. tugayları ise Yusufçuk Tepe’ye taarruz edecektir, 88. Tugay ihtiyatta tutulacaktır. Yarım saat sürdürülecek hazırlık ateşi için o güne kadar kullanılan en yüksek sayı olmak üzere 85 namludan oluşan kara topçusu ve bir zırhlı, üç kruvazör, iki destroyerlik donanma ateşi öngörülmüştür. Her iki tümenin taarruz bölgesi Albay Selahattin Adil komutasındaki 12. Tümen bölgesidir. Saat 15:00’da başlayacak taarruz, Osmanlı kuvvetlerinin dikkatini bu bölgeye çekmişken bir tugaylık kuvvet de Mestan Tepe’ye taarruza geçecektir.
Bomba Tepe’ye Anzak Kolordusu’nun bir tugayı taarruz edecektir. Özellikle Sarı Bayır Harekatı’nda uğranılan kayıplar nedeniyle ancak dört tugay bir araya getirilerek bir tugaylık kuvvet oluşturulabilmiştir. İngiliz, Avustralyalı, Yeni Zelandalı ve Gurkalardan oluşan tugay General Cox komutasında, 45 dk.lık bir hazırlık ateşi ardından saat 15:00’de taarruza geçecektir. Taarruz, Albay Halil Bey komutasındaki 7. Tümen mevzilerine yönelmektedir.
Taarruz günü olan 21 Ağustos gün doğumundan itibaren, müttefik üst komutanlığının beklentileri tersine olarak, müttefik siperlerindeki en küçük bir hareketlilik dahi, Osmanlı tarafından yoğun ateş altına alınmaya başlanmıştır. Ayrıca gerideki Osmanlı ihtiyatları cephe hattına daha yakın bir konuma ilerlemiştir. Taarruzun öğleden sonraya alınmasının nedeni, güneşi arkaya alarak taarruz etmek idi. Ne var ki Ağustos ayı olmasına karşın bulutlanan hava güneşi örtmüştü. Üstüne üstlük, ovadan yükselen hafif bir sis, Osmanlı siperlerinin üstüne çökmüştür. Öte yandan bombardıman sırasında fundalıklar ateş almış, yoğun bir duman örtüsü araziye yayılmıştır.
11. tümen’in 34. Tugay’nın sağ kanattaki taburları ilk hedef olan Osmanlı siperlerine girmeyi başarmıştır. Bu siperler düzenlenmeye başlanmışken Osmanlı tarafından yoğun bir ateş açılmıştır. Ardından başlayan Osmanlı taarruzlarını karşılayabilmek için tugayın bir bölümünün bu yana kaydırılması gerekmiş, bu unsurların planda öngörülen ileri hareketleri iptal edilmiştir.
34. Tugay’ın sol kanadındaki iki taburun ileri hareketi Osmanlı siperlerinden yoğun bir ateş altına alınmıştır. Bu taburlardan biri kısa süre içinde tüm subayların kaybetti. İki tabur da ateş altında hedeflerinden daha kuzeye kaydılar ve ağır bir yan ateşine uğradılar. Taburlar, ağır kayba uğrayarak dağınık halde geri çekildi. Diğer iki tabur hızla ilerledi ise de hedefleri olan siperler takviye edilmişti. İlerleme olanağı bulamayarak geri çekildiler.
Sonuç olarak 34. Tugay’ın taarruzu, planda öngörülen hedeflerin küçük bir parçasındaki iki kuyuyu ve bir siper parçasını elde edebilmiştir. Buradaki İngiliz birlikleri de ertesi gün Osmanlı kuvvetlerinin giriştiği taarruzla geri atılmıştır.
34. Tugay’ın solunda taarruz eden 32. ve 33. tugayları da Osmanlı siperleri önünde yoğun şekilde ateş altına alınmıştır. Makineli tüfek etkisi yapan başarılı bir ateş yönetimi ve isabetlilikle subaylarından çoğunu yitirerek geri çekildiler.
29 Tümen’in cephe hattında 86. Tabur’un öncü müfrezleri kendi topçu ateşi altında kalmıştır. Diğer taburlar gün bitimine kadar Osmanlı siperlerine 500 metreden fazla yaklaşamadılar. Doğrudan Yusufçuk Tepe’ye taarruz eden 87. Tabur’un İrlandalı askerleri ileri atılarak tepeyi ele geçirdiler. Ancak Anafartalar sırtlarından açılan ateş sonucu tepenin batı yamaçlarına çekilmek zorunda kaldılar. Akşamüstü bölgeye ulaşıp taarruza geçen Mısır’dan yeni gelmiş olan 2. Tümen her ne kadar tepeye ulaştıysa da şiddetli ateş yiyerek geri çekildi. İleri çıkan bir müfreze kuşatılarak imha edildi. Tümeni bizzat yöneten Lord Longford harekat sırasında kayboldu ve cesedi bulunamadı.
Gece Yusufçuk Tepe’deki Osmanlı birlikleri geri alınmıştır. Osmanlı subaylar, bu tepede asker bulundurmanın artık gereksiz olduğunu, tepenin yan ateşlerle barınılamaz hale getirilmiş olduğunu düşünmüşlerdir. Gerçekten de Yusufçuk Tepe, gün boyu hemen kuzeyindeki tepedeki Osmanlı müfrezesi tarafından oldukça başarılı bir biçimde ateş altına alınabilmişti. Bu tepe de İsmailoğlu Tepesi tarafından çok iyi korunabilmekteydi. Gerçekten bu üç tepe sırası içinde İsmailoğlu Tepesi kilit konumundaydı.
Hava karardığında tüm müttefik kuvvetlerinde sağ kalabilen subaylar dağılan birlikleri toplamak ve siper kazmakla meşguldürler. Bir subay şunları yazmaktadır. “Soldan, ricat diye yüksek bir ses işitildi ve bütün hat süratle geriye aktı.” Birliklerin çoğunda erat, tam bir bozgun havasındadır, en ufak bir olayda paniğe kapılma ve sahile doğru akma eğilimdedirler. Dağılan birlikler ve kaybedilen subaylar yüzünden komuta birliği de sarsılmıştır. Gece, 86. Tugay karargâhına çağrılan bir yarbaya gece taarruzu için emir verilmiştir. Bu subay birliğindeki subaylara şunları söylemiştir. “Bir istihkam zapt edeceğiz. Fakat bunun nerede olduğunu ben bilmiyorum. Bilen olduğunu da zannetmiyorum. Buna rağmen ileriye yürüyeceğiz ve karşımıza çıkan Türklere taarruz edeceğiz.” Böyle bir harekatın doğal sonucu olarak birlik ağır kayba uğrayarak geri çekildi ve söz konusu yarbay da öldü.
Müttefik kuvvetler geceyi, yaralıların ve dökülen malzemenin toplanmasında kullandılar ve gün ağarmadan taarruz çıkış hatlarına geri çekildiler. İngiliz 9. Kolordusu, bu harekata 14.300 kişi ile katılmış, ölü ve yaralı olarak 5.300 kayba uğramıştır. Hedeflerin hiçbirisine ulaşılamamıştır. Osmanlı kuvvetlerinin kayıpları ise 2.600'dür.
Anzak tugayının taarruzu için öngörülen hazırlık ateşi 45 dk.lık bir ateşti ve tugay, saat 13:00'de, İsmailoğlu Tepesi'ne taarruz eden İngiliz 11. Tümeni ile aynı saatte taarruz edecekti. Ancak 21 Ağustos sabahı plan değiştirildi, hazırlık ateşi yarım saat olarak uygulandı ve taarruz, saat 15:30'da başlatıldı. Saat 15:00'de taarruza geçen 11. Tümen'in 34. Tugay'ı, Osmanlı siperlerinin bir bölümünü ele geçirmişti, ancak sağ yanı açık kaldığı için Osmanlı kuvvetleri bu siperlere rahatlıkla karşı taarruza geçebildiler ve bir kısım kuvveti, ileri harekattan alıkoydular.
Taarruzun sağ kanadında ilk dalgayı oluşturan 150 erat ve subaydan ancak 40'ı, ateşten korunaklı bir hatta ulaşabildi. İkinci dalga aynı sonuca uğradı, üçüncü dalga ileri çıkamadı. Taarruzu karşılamak için Osmanlı topçusunun açtığı ateşle fundalıklar tutuşmuştu, yaralılardan bir kısmı bu ateş içinde kaldı.
Bunun sol kanadından taarruz eden birlikler küçük bir siper parçasını ele geçirdiler. Fakat bu siperi ele geçirenler küçük bir grupdu. Takviye olarak geriden gelen müfreze Osmanlı tarafınan ateş altına alındı ve sadece bir er, öndekilere ulaşabildi.
Anzak taarruzunun en sol kanadı da fazla bir ilerleme gösteremedi. Gün sonunda taarruz ancak Bomba Tepe'nin eteklerine ulaşabilmiştir.
Ertesi gün sabahında yenilenen ileri harekat, Anzak hattını tepeye bir miktar daha yaklaştırmıştır. 27 Ağustos günü Anzak birliklerinin, topçu desteğindeki ileri hareketi, Osmanlı 21. Alayı'nın bulunduğu siperlere girmiştir. 17. ve 33. Alayların sipere akmasıyla Anzak birlikleri püskürtülmüştür. Bölgedeki çatışmalar 29 Ağustos'a kadar devam etmiştir. Anzak birlikleri tepenin batı yamaçlarında siper kazmış, Osmanlı kuvvetleri de tepedeki tahkimatı sağlamlaştırmıştır.