« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

14 Eki

2019

ABDÜLMECİD SİVASİ

Yusuf Meral 01 Ocak 1970

“DÜNYAYA DİL BAĞLAMA BU DEHR-İ FANİ TİZ GEÇER,
PİRLİK VAKTİ GELİR BU NEV-CİHANI TİZ GEÇER.”

1563 Yılında , O devrin Sivas Eyaletinin Tokat Sancağına bağlı bir kaza merkezi olan Zile’de doğmuştur.
Künyesi: Ebül’l-Hayr, Lakabı:Mecdü’d-Din , Şöhreti:Sivâsî

Mahlası :Şeyhi olan,Abdulmecid b. Muharrem b.Ebü’l Berakat b.Arif Hasan ez-Zili (Zile)es-Sivasi el Hanefidir.
Abdülmecid Sivâsî Hazretlerinin babası Ebü’l Leys eş-şeyh Muharrem Zili’dir.(Zile’de medfun Muharrem Efendi-Muallim Dede) Horasan’dan gelip Zileye yerleşen Hacı İlyas’ın dört oğlundan büyüğü olandır. Bu zat aynı zamanda Abdulmecid Şirvani Hz.Talebesi ve Halifesidir.

Çocukluğu- Tahsili
İlk öğrenimini babasından aldı.Yedi yaşına geldiğinde Kuran-ı Kerimi ezberleyen Abdulmecid Sivasi Hz., buluğa erince babasından arapça ilimleri tahsil etmeye başlamış, kısa zamanda talebeler arasında temayüz etmiştir. Bilahere Amcası Ahmed Şemseddin Sivasi’den zahiri ilimleri tedris eden Abdulmecid Sivasi, yine kısa zamanda diğer din ilimlerini, zamanın ulemasını imrendirecek kadar iyi öğrenmiş yüksek derecede ilim sahibi olmuştur.

Hazreti Şemseddin Ahmed’den ayrıca Farsça öğrendi.Daha sonra Türk,Arap,Fars dillerinde çok güzel eserler yazdı.
Otuz yaşına kadar zahiri ilimler ile meşgul olan Abdulmecid Sivas’inin bu yaşa kadar geçirmiş olduğu tahsil devresindeki ilmi seviyesini değerlendiren amcası Şemseddin Sivasi’ye göre de O, “zahiri ilimlerde emsalsiz birisidir” demiştir.

Tarîkata Girişi
İlk tahsiline tasavufi çevrede başlayan Abdulmecid Sivâsi otuz yaşına kadar zahiri ilimleri tahsil ettikten sonra gerek bulunduğu çevrenin tesiri gerekse öteden beri ders ve sohbetlerine iştirak ederek feyz aldığı amcası Ahmed Şemseddin Sivâsi’de gördüğü kemalâta ulaşmak ve gönlündeki arayışa cevap bulmak için tasavvufa yönelmiştir.
Ancak Abdulmecid sivasi amcasına biat etmek istediğinde o kendisine şöyle demiştir,”Abdulmecid sen zahiri ilimleri bilirsin bu ilimler sana vucud vermiştir İrşad ve tecelli sana geç gelecektir. Ama gayretli olursan bütün talebelerin önünde olur hepsini geçersin”
Fakat Abdülmecid Sivasi buna rağmen israrla biat etmek istemiş, biatını kabul eden Şems o gece yeğenini halvete sokmuştur. Kısa zamanda bir yere gelmesine rağmen sofilerin zikir deki hallerini beğenmiyor ve tenkid ediyordu. Abdulmecid Sivasi sofilerin bu şekilde zikir tarzlarını da inkar halindeyken gördüğü bir rüya sonrası bu tür düşüncelerini terk etmiş sonra kendisinin de girdiği devranda çok büyük zevk ve şevk sahibi olmuştur.
Bundan sonra Abdülmecid Sivâsî şeyhinin göstermiş olduğu yolda yürümüş, samimi bir müridin yapması gereken herşeyi yapmış, Şeyhe bağlılık ve hızmet anlayışında kusur etmemiş, bunu ikraren amcası Şems “bizi tamamen yağmaladın”demek suretiyle taltifte bulunmuştur.
Bir ara Merzifon’a milleti irşada gitmiş dönüşlerinde Eğri Seferinden dönen amcası Karaşems Hazretleri yolda ölen Pir- zade Şeyh Veliyüddin efendinin yerine Zile ‘deki Halveti dergahına M.1596 tarihinde halife tayin etmiştir.

Bu arada vefat eden amcası ve Mürşidi Ahmed Şemseddin Sivâsî Efendi’nin yerine Şeyh postuna oturan Recep Sivâsî Efendi’ninde vefatından sonra halifelerin ve dervişanın istekleri üzerine Sivas’taki dergaha postnişin olmuştur.

İstanbul’a Davet Edilişi
Abdülmecid Sivâsî’nin şöhreti Sivas’a yerleşmeden önce sivas civarlarında duyulmuştu. Bu ilim ve irfan sahibi Abdülmecid Sivâsî hazretlerinin şöhretini duyan devrin padişahı III Mehmed bir hattı hümayun ile İstanbul’a davet eder. Bu Hattı hümayunu alan Abdülmecid Sivâsî Hz. Şeyhi’nin kabrini ziyaret ettikten sonra yol tedarikinide yaparak yola koyulur. Bu gidişte, yanında eşi vefat eden bacısı, Safa hatun ve yeğeni Abdülahad Nuri ve diğer iki kardeşini de beraber götürmüştü.
III-Mehmed’in daveti üzerine İstanbul’a gelen Abdülmecid Sivâsî Ayasofya yakınında bir eve yerleşmiş ve burada birkaç gün istirahatten sonra Yine padışahın isteği üzerine Ayasofya camii’nde vaaz ve nasihatte bulunup hadis ve tefsir dersleri vermeye başladı.

Kısa zamanda İstanbul’da ünü duyularak halktan ve üst tabaka ile saraydan birçok kişi kendisine biat ettiler. Bunlardan Reis-ül Küttab La’li efendi’nin kendisine Eyüb-Nışancı’da bahçe içinde hediye ettiği büyük bir eve taşındı.
Daha sonra Çarşamba’da bulunan darus-saade ağalarından Mehmed Ağa Tekkesi kendilerine tevci edilmiş, burada üç sene hizmet verdikten sonra Selim camisi yakınlarındaki Yavsi Efendi Tekkesi’ne Şeyh olmuşlardır.
M.1628 yılında resmi kuşadı yapılan Sultan Ahmed camisinin açılışına katılmış,Sultan Ahmed Camii’nin temel şeyhi olduğu gibi;bu camiinin ilk vaizi olmuştur.Ayrıca da, Cuma günleri olmak üzere Cuma vaazliği kendisine verilmiştir.

Abdülmecîd Sivâsî,Sultan III.Mehmed Han,Sultan I.Ahmed Han,Sultan IV.Murad Han ile çok yakın münasebetler kurmuştur. Tarikat şeyhi ve devrin önemli vaizlerinden biri olarak halk arasında kazandığı büyük nüfuzunu devlet ricaline kabül ettirip,onları manevî tesiri altına almış,icraatlarını takip etmiş,ölçüsüz ve gayri meşru hareketlere şahit olduğunda çekinmeden tavrını ortaya koyup çözümler sunarak yanlış işler yapılmasına engel olmaya çalışmıştır.

Abdülmecid Efendi,devlet düzeninin korunması taraftarıydı.Bu bakımdan,Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanan Uzun Bölükbaşı ve Kara Yazıcı isyanlarını yapanlarını kınadı.Ayaklanmaların bastırılması için elinden geleni yaptı.IV.Murad’a “Bağdat” ı fethedeceğini müjdelemiş ve sefere çıkmasını teklif etmiştir.Padişah sefere çıkarken de, Hz.Ömer’in kılıcını Sultanın beline bizzat kendi eliyle takmıştır.

Vefatı
Abdülmecid Sivâsî Hazretleri yetmiş altı yıllık hareketli ve bereketli bir ömürden sonra Miladi-1639 yılı Ekim ayı içinde vefat etmişlerdir. Pek çok sevenleri bulunan sultan, zamanın bütün meşayih ve önde gelen ricalin katılımasıyla kılınan cenaze namazından sonra Eyüb-Nışancı mahallesi’nde bulunan evinin bahçesine defnedilmiştir.

Abdülmecid Sivâsî Hazretleri yaptığı evlilikten, bir oğlu ve dört kızı dünyaya gelmiştir. 103 yaşına kadar yaşayan oğlu Azizzâde Abdulbaki Sivâsî Hazretlerinin kabri de aynı türbede bulunmaktadır. Küçük kızı Raziye Sultan ise Adulehad Nuri Hazretleriyle evlenmiş olup o da halk arasında küçük türbe diye bilinen eşinin bulunduğu türbeye defnedilmiştir.

Türbesi ve Bugünkü Durumu
IV-Mehmed’in annesi Mahpeyker Valide Sultan, Abdülmecid Sivâsî’nin vefatından iki yıl sonra gördüğü bir rüya üzerine kahyası Behram Ağa nezaretiyle kabrinin üzerine bugünkü türbeyi yaptırmıştır. Zamanın tüm önde gelen zevatının katılmalarıyla türbe açılmış, uzun yıllar her iki bayramın son günlerinde meşayih ve halk aşıklarının toplanıp, sandukayı ortaya alarak etrafında devran ve zikir etmeye devam etmişlerdir.
R.Ekrem Koçu türbe hakkında bilgi verirken kendi döneminde buranın çok harap bir halde olduğunu, tavanının çökmüş, içinin taş toprak ve pislik içinde olduğunu bahsetmektedir.

Hali hazırda Zile, Sivas,İstanbul ve Ankara’da yaşayan bu aileden önde gelen kişilerin de müracatları sonucu vakıflar 1970 yılında aslına uygun bir tamirat yapmış ise de, eski harap haline dönüşürken 1997 Yılında kurulan dernek kanalıyla bu engellenmiş, bakımlı tertemiz bir şekilde halihazırda her iki türbeye de hızmet verilmektedir.

Ziyaret -> Toplam : 125,40 M - Bugn : 162455

ulkucudunya@ulkucudunya.com