Louis Althusser 16.10.1918 - 22.10.1990
01 Ocak 1970
İleride felsefe profesörü olacağı École Normale Supérieure ’de okudu. Fransız Komünist Partisi ’nin önde gelen akademik sözcülerindendi ve argümanları sosyalist projenin ideolojik kuruluşuna dönük çeşitli karşıt iddialara birer yanıttı. Bunlar hem Marksist toplum bilimi ve ekonomiyi etkilemeye başlayan deneyciliğin/ampirizmin etkisini hem de Avrupa Komünist Partileri'nde bölünmeye neden olmaya başlayan insancıl ve demokratik sosyalist yönelimlere dönük artan ilgiyi içeriyordu. Althusser’in, diğer Fransız Yapısalcılık okullarıyla ilişkisi basit bir ilgi olmamasına ve Yapısalcılık düşüncesine ciddi eleştiriler getirmesine rağmen, çoğunlukla Yapısalcı Marksist bir düşünür olarak kabul edilmiştir.
Althusser, Amerika’da, tek cilt olarak Althusser’in diğer, daha kısa ve daha önceki otobiyografisi, Gerçekler ile beraber Gelecek Sonsuza dek Sürer adında yayınlanan, iki otobiyografi yazdı;L'Avenir dure longtemps, veya Gelecek Uzun Sürer. Bu belgeler, her otobiyografide olduğu gibi bize sağladığı bilgiler bir şekilde şüpheli olsa da, O’nun hayatı hakkında bildiğimiz bilgilerin çoğunu temin etmektedir.
Althusser Fransız Cezayir’inde Birmendreis şehrinde, Fransa'dan Cezayir'e göç etmiş bir ailenin (Pied-Noir) çocuğu olarak doğdu. O’na I. Dünya Savaşı’nda ölen amcasının adını verdiler. Althusser, aslında annesinin amcasıyla evlenmek istediğini ancak amcasının ölümü yüzünden babasıyla evlendiğini iddia etmiştir. Althusser ayrıca, annesinin, ölen bu amca yüzünden onda derin bir psikolojik hasara neden olacak şekilde, kendisine içten davranmadığını da iddia etmiştir[kaynak belirtilmeli].
Babasının ölümünü takiben , Althusser annesi ve kız kardeşiyle birlikte bütün çocukluğunu geçireceği Marsilya’ya göç etti. 1937’de Katolik gençlik hareketi Jeunesse Etudiante Chrétienne’e katıldı. Okulda parlak başarıları olan bir öğrenciydi ve Paris’te seçkin bir okul olan École Normale Supérieure (ENS)’e kabul edildi.
Ancak, II. Dünya Savaşı öncesinde kendini askere yazılmış olarak ve Fransa’nın düşmesini takiben birçok Fransız askeri gibi bir Alman savaş esir kampında buldu. Burada Jacques Martin ile tanıştı ve komünizme yönelimi başladı. Esir olmaktan nispeten memnundu ve tüm savaş boyunca, birçok arkadaşının tekrar savaşmak için kaçmasının tersine, kampta kaldı - bu, Althusser için daha sonra kendini cezalandırmak için kullandığı bir bahane oldu.
Sağlık
Savaştan sonra, Althusser ENS’ye devam edebildi. Ne var ki, hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak sağlık durumu kötüydü. 1947’de elektrokonvülsif terapi (elektro şok tedavisi) gördü. Althusser hayatının geri kalan kısmında düzenli tekrarlayan ruh hastalığından muzdarip oldu. ENS, hastaneye yattığı zamanlar dışında, onun okuldaki kendi odasında yaşamasına izin vererek bu konuda çok anlayışlı davrandı.
Savaş Sonrası
1946 yılında Althusser, O’ndan sekiz yaş büyük, Litvanya’lı Yahudi bir devrimci olan ve 1980’de Althusser tarafından öldürülünceye kadar onunla yaşayan Helene Rytman ile tanıştı Daha önceleri bir sol-kanatçı ve Roma Katolik kilisesine bağlı bir dindar olan Althusser, başkaları, mesela Maurice Merleau-Ponty, Fransız Komünist Partisi ’ne dönük ilgisini kaybederken 1948’de partiye katıldı. Althusser, kendisinin ENS’de ders vermesini sağlayan felsefe alanında profesör yeterliliğini Hegel üzerine yazdığı tezinin kabul edilmesiyle aldı.
20. Parti Kongresi ile 1956, Nikita Khrushchev "destalinizasyon" işlemine başladı. FKP’nin önder teorisyeni Roger Garaudy dahil birçok Marksist için bu, yabancılaşma teorisi gibi Marks’ın insancıl köklerine yeniden dönülmesiydi. Althusser , ne var ki bu konuda, her ne kadar dikkatli davransa da Çin Komünist Partisi’nin yaptığı eleştirilere yakın duracak şekilde muhalefet etti. Bu dönemdeki duruşu ona FKP içinde kötü bir şöhret kazandırdı. Ve genel sekreter Waldeck Rochet’in eleştirilerine maruz kaldı. Bir düşünür olarak daha sonra kendisini “rastlantısal metaryalizme” (matérialisme aléatoire) götürecek olan başka bir yolda yürüyordu; ancak bu O’nun, 1973’te John Lewis’e verdiği yanıtta olduğu gibi, hereticlerden görülmesini ve (heretic: bir dinin ya da topluluğun inançlarına ters düşen inançlara sahip kimse) Marksist Ortodoks düşünceye karşı mücadele etmesini engellemedi.
Mayıs 1968 olaylarına birçok öğrencisinin katılmasına rağmen , Althusser gelişmeleri başlangıçta sessiz kalarak seyretti. Daha sonra ise, öğrencileri solculuğun çocukluk hastalığının kurbanları olarak tanımlayan resmi FKP çizgisini takip edecektir. Bunun sonucu olarak Althusser birçok eski taraftarının eleştirisine uğrayacaktır. Bu eleştirilere verdiği yanıtta, daha önceki çalışmalarının hatalar içerdiğini itiraf ederek bazı ifadelerini düzeltmiş ve daha sonraki çalışmalarında belirgin bir değişim vurgusu gözlemlenmiştir.
1980’ler
16 Kasım 1980’de eşini boğarak öldürdü. Bu olay, yoğun ruhsal dengesizliklerle dolu bir periyodun içinde meydana geldi. Bu ölümün kaza sonucu mu yoksa kasıt sonucu mu olduğu tartışılmaktadır. Althusser olay anıyla ilgili bir şey hatırlamadığını iddia etmiştir. Eşi öldüğü sırada eşiyle yalnız olduğu için bu konuda bir sonuca varmak zordur. Althusser’de "sorumluluk eksikliği rahatsızlığı" teşhis edilmiş ve dava edilmemiş bunun yerine Sainte-Anne Psikiyatri Hastanesi’ne yatırılmıştır. Althusser 1983 yılına kadar hastanede kaldı. Çıktıktan sonra, Kuzey Paris’e taşındı ve münzevi bir hayat sürdü; çok az insanla görüşerek, otobiyografisi hariç hiç çalışmayarak yaşadı. 23 Ekim 1990’da 72 yaşında kalp krizinden öldü.
Düşüncesi
Althusser’in erken dönem çalışmaları, Karl Marx ’ın Kapital’ini Althusser ve öğrencilerinin yoğun bir felsefi tekrar okumalarını bir araya getiren etkileyici Kapital’i Okumak isimli çalışmayı içerir. Kitap “politik ekonominin eleştirisi” olarak Marksist teorinin felsefi durumunu ve bunun nesnesini yansıtır. Bu çalışmanın İngilizce çevirisi sadece Althusser ve Étienne Balibar’ın yazılarını içerirken, esas Fransızca kitapta Jacques Ranciere , Pierre Macherey ve diğerlerinin ek makaleleri de bulunmaktadır. Proje, Marksizm dahilinde, Althusser’in çok yakın ilişki içinde olduğu Jacques Lacan tarafından üstlenilen Freud’a çağdaş psikoanalitik dönüş çalışması ile oldukça benzerdir. (Althusser’in Lacan ile kişisel ve mesleki ilişkisi çok karmaşıktı; ikili bazen çok yakın arkadaş ve dost bazen düşmandılar) Bazen kendisi, argümanlarını çelişkiyi tahrik etmek için kasten abartsa da, Althusser’in birçok teorik pozisyonu Marksist felsefede oldukça etkili olmuştur. Althusser Genç Marx Hakkında adlı eserinde bilim felsefecisi Gaston Bachelard’dan aldığı bir terimi Genç Marks’ın “Hegel ve Feuerbach etkisindeki” yazıları ile daha sonraki Marksist yazıları arasındaki “epistemolojik kopuşu” ortaya koymak için kullanmıştır. Marksizm ve Hümanizm adlı eseri, bir burjuva ideolojisi olan hümanizmin yansımaları olarak sık sık Marksistler tarafından öne sürülen “insan potansiyeli” ve “insan doğası” gibi düşüncelerin yanlışlığını ortaya koyan Marksist teorinin güçlü bir hümanizm karşıtı tezini ortaya koydu. Çelişki ve Üst-Belirlenme adındaki çalışmasında, politik durumlarda çoklu nedenselliğin daha karmaşık bir modelinin “çelişki” düşüncesinin yerini alması için psikanalizden üst belirlenme düşüncesini ödünç almıştır ( Antonio Gramsci’nin hegemonya düşüncesi ile oldukça yakın bir düşüncedir) Althusser daha çok bir ideoloji teorisyeni olarak bilinir, en çok tanınan eseri İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları: Bir Soruşturmaya Dönük Notlar’dır. Çalışma aynı zaman da Antonio Gramsci’nin hegemonya teorisine dayanarak ideolojinin kapsamını oluşturur. Hegemonyanın sonuç olarak tamamen politik güçler tarafından oluşturulduğu yerde, ideoloji Freud’un ve Jacques Lacan’ın sırasıyla bilinçsiz ve ayna-fazlı düşüncelerini kullanır ve bizim kendinin anlamlı bir içeriğe sahip olarak ulaşmamıza izin verdiği yapı ve sistemleri tanımlar. Althusser için bu yapılar, hem bastırmanın hem de kaçınılmazlığın temsilcileridir – ideolojiden ve onun nesnesi olmaktan kaçmak imkânsızdır. İdeoloji ve bilim veya felsefe arasındaki ayrım epistemolojik kopuş ile bir seferde ve her şey için sağlanamaz: bu “kopuş” kronolojik olarak sağlanan bir olay değil işleyiştir. Nihai bir zafer yerine ideolojiye karşı sürekli bir mücadele söz konusudur: İdeolojinin tarihi yoktur.
Üretimin nihai koşulu üretim koşullarının yeniden üretilmesidir. Bu yeniden üretim, üretim güçlerinin yeniden üretimi (işgücü) ve var olan yeniden üretim ilişkilerinin yeniden üretimi ile olur. Üretim ilişkilerinin yeniden üretilmesi Devletin İdeolojik Aygıtları ile olmaktadır.
Althusser’e göre toplum ekonomik, siyasal ve ideolojik pratiklerden oluşmaktadır. Burada pratiği Althusser, belli insan emeği ile etkilenmiş, belli üretim araçları kullanarak, belli bir ürünün iletişim süreci olarak tanımlar.
Althusser’e göre kapitalizm üretken bir sistem olarak üretim koşullarını yeniden üretir. Yeniden üretim işgücünün düzenin kurallarına uymasının sürdürülmesidir. İşgücünün üretilmesi aileyi, ustalığın ve tekniklerin öğrenilmesi öğretim ve eğitim sistemini gerektirir.
Devlet toplumsal üretimin toplumun tümünün rızasıyla yapılmasını uzun dönemde sermayenin ve yönetici sınıf bloğunun hegemonyasını sürdürmesini güvence altına alan yapıdır. Üretimin yapıldığı aygıtlar, devlet tarafından örgütlenmiş olsun olmasın Devletin İdeolojik Aygıtlarıdır (DİA).