Ankara ve Soçi mutabakatları: Kazananlar, kaybedenler
Barış Doster 01 Ocak 1970
Türkiye, geçtiğimiz günlerde Suriye sorununun çözümü ve Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin olarak önce Ankara’da ABD ile 13 maddelik, ardından Soçi’de Rusya ile 10 maddelik mutabakat imzaladı. Mutabakatlarla Türkiye, Suriye’nin kuzeyine yaptığı askeri harekâtı, Rusya ve ABD’ye kabul ettirdi. PKKPYD- YPG terör örgütünün sınırın 32 kilometre güneyine çekilmesini sağladı. Lakin büyük güçlerin terör örgütüne verdiği desteği kesemedi. Terörü tamamen etkisiz hale getiremedi.
Büyük devletlerin bölgeye ilgisini, Türkiye’nin devlet kapasitesini ve Suriye’de rejimin direncini aklımızdan çıkarmadan, gelişmeleri değerlendirelim.
1) Rusya’yla imzalanan mutabakat, ABD’yle imzalanan mutabakata oranla daha fazla Türkiye’nin lehineydi.
2) Hem ABD hem Rusya, PKKPYD- YPG terör örgütünü farklı gerekçelerle, farklı araç ve yöntemlerle destekliyorlar. İki devlet de Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığına karşılar. Barış Pınarı Harekâtı’na başlangıçta itiraz etseler de, güvenli bölgeyi, biraz daraltarak da olsa tanıdılar.
3) Türkiye, askeri harekât sayesinde, Cenevre’deki anayasa görüşmelerinde masaya daha güçlü oturma fırsatı yakaladı.
4) Dünya, Rusya’nın Suriye’de zaten çok güçlü olan nüfuzunu kabullendi. Rusya’nın Suriye’deki etkisi arttı. ABD’ninki geriledi.
5) Suriye meselesinde Türkiye ile Rusya arasındaki işbirliği daha da gelişti. Rusya’nın Türkiye’nin enerji politikası üzerindeki etkisinden sonra, savunma politikası, dış politikası üzerinde de nüfuzu yükseldi.
6) Suriye rejiminin, topraklarında egemen olduğu alan genişledi.
Şam’la ilişki kurmanın önemi
7) ABD’nin Türkiye’ye koyduğu yaptırımlar kalktı.
8) Ne ABD ne Rusya’nın PKKPYD- YPG terör örgütüne verdikleri destekten vazgeçmeyecekleri görüldü. Bu iki devlet sayesinde terör örgütü, güvenlik bölgesinin güneyine yerleşti. İki büyük güç birlikte, Türkiye’nin terör örgütüne daha büyük darbe vurmasını engelledi.
9) ABD’nin Suriye’den kısa vadede çıkmayacağı bir kez daha anlaşıldı.
10) Rusya’nın, Suriye’nin üniter yapısı konusunda Türkiye ve İran kadar hassas olmadığı, özerklik veya federasyon içeren bir çözüme karşı çıkmadığı iyice görüldü.
11) İktidar, Suriye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği ve siyasi birliğini korumanın tek yolunun Suriye devletiyle görüşmekten geçtiğini geç de olsa kabul etmeye başladı. Sayıları 5 milyonu bulan geçici koruma statüsüne sahip Suriyeli sığınmacıların hiç olmazsa üçte birini ülkelerine göndermenin yolunun, Şam’la iletişim kurmaktan geçtiği, nihayet itiraf edildi.
12) Emperyalizm destekli PKKPYD- YPG terör örgütünün, ABD olmadan varlığını sürdüremeyeceği bir kez daha tescillendi.