« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Mar

2007

Politik Psikoloji Derneği

HASAN ÜNAL 27 Mart 2007

23 Mart akşamı, Politik Psikoloji Derneği’nin toplantısına gittim. Dernek geçen yıl benim de aralarında bulunduğum bir grup meraklı ile Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Çevik’in başkanlığında kuruldu. Gündüz Aktan gibi gerek psikoloji gerekse toplum psikolojisi konularında ‘meraklı’dan epeyce ilerde bilgi birikimine sahip insanlar da dernek yönetiminde.

Toplantıda ırkçılık tartışıldı. Genç araştırmacı arkadaşlar (Oğuz Diriöz, Senem Çevik) Batı’da, 11 Eylül hadiselerinden bu yana ırkçılık anlamında neler yaşanmakta olduğunu örnekler vererek anlattılar. Sonra Abdülkadir Hoca, Türk toplumundaki çocuk yetiştirme kültürünün ırkçılığa neden elverişli olmadığını anlattı.

Türk kültürü ırkçılığa uygun değil

HOCA’YA göre, Türk toplumundaki geniş aile kavramı ırkçılık algılamasının önüne geçen emniyet sübaplarından birisi. Çocuğun 0-5 yaş arası dönemi, kendisi ve yabancı algılaması açısından fevkalade önemli. İşte o dönemde Batılı toplumlardaki çekirdek aile kavramı gereği, çocuk, anne ve babası dışındaki herkesi ‘yabancı’ olarak algılamaya başlıyor.

Oysa bizde geniş aile gereği, büyük anneler, büyük babalar, teyzeler, halalar ve diğer akrabalar hep ‘bizden’ birileri olarak görülüyor. Gerçi şehir hayatında geniş aile kavramı olmasa bile, etraftaki komşular, yakınlar, dostlar ve onların çocuklarının hepsi çocuklarımıza göre ‘bizden birileri’ oluyor. Dar bir ‘biz’ ve çok geniş bir ‘yabancı’ kavramı oluşmuyor. Dolayısıyla bu yapı Batılı toplumlarda, insanları ‘ben ve öteki’ tasnifine çok kolay yatkın hale getirebiliyorken, bizde aynı durum söz konusu değil.

Irkçılığı ırkçılar ve Türk

entellektüeller anlamıyor

DAHA sonra ayrıntılı bir sunum yapan Gündüz Aktan, ırkçılığın ne olduğunu ırkçıların kendileriyle Türkiye’deki entellektüellerin anlamadıklarını ifade ederek sözlerine başladı. Irkçılar anlamıyorlardı; çünkü, örneğin Almanya’daki Türklere karşı ırkçılık yapan her Alman onlara neden karşı olduğunu mantıklı bir şekilde izah edebiliyor. Onların yere tükürdüklerini, medeniyete ayak uyduramadıklarını ve normal insanlar olmadıklarını söylüyor; dolayısıyla onlara karşı yapılacak her şeyi kafasında meşru hale getiriyor. Ve yaptığında ne kötülük olduğunu kendisi anlayamıyor.

Ancak Türk entellektüeller neden anlamıyorlardı? Gündüz Bey bu soruya cevap vermeden sunumunu tamamladı. Ardından söz alan çok sayıda uzman psikiyatr konuyu değişik yönleriyle izah ettiler. Benim, Türk entellektüellerin ırkçılığı anlamama sebebinin Türkiye’deki Batılılaşma kültürüyle ilgili olması gerektiğine dair açıklamalarım destek gördü.

Türkiye’deki Batılılaşma kültürü öylesine idealize edilmiş bir ‘Batı’ kavramı ortaya çıkardı ki, âdeta hakkın, hukukun, adaletin, düzenin, insan haklarının ve bütün güzel değerlerin temsilcisi olarak sunulan Batı ve Batılının eleştirilmesi tabu oldu. Bu yüzden de, Türk entellektüel Batılı toplumların temel hastalıklarından biri olan ırkçılıktan dolayı onları eleştirmesi söz konusu olamıyor. Hatta Batılının kendisine yönelik ırkçı eleştirilerini ‘evet ben kötüyüm, ben beceriksizim, ben geriyim, benim senin tarafından adam edilmem gerekir’ gibi gerekçelerle kabullenmesine bile şahit oluyoruz.

Sonra da bu psikoloji içerisindeki bir diplomata veya üniversite profesörüne aynı Batı’nın Kıbrıs konusunda neden haksız ve adaletsiz davrandığını anlatma mecburiyeti yüklüyoruz. Bu işin uzun vadede sürdürülmesi hemen hemen imkansız. Dolayısıyla Batılılaşma kültürümüzün yeniden ele alınması ve gözden geçirilmesi gerekiyor.

Gündüz Bey’in ırkçı Almanlar ve diğerlerinin psikolojik tahlillerine ayırdığı bölümler enfesti, öğreticiydi.

Örneğin Almanya’da patlak veren Yahudi düşmanlığının Yahudilerin Almanlara benzememesinden kaynaklanmadığını; Almanya’nın o sırada büyük bir ekonomik kriz içinde olmadığını; aşağılanmaya maruz kalan Yahudilerden ‘evet haklısınız, bizim sorunumuz dinimiz, bunu bırakmamız gerekir’ diyerek Alman’dan fazla Almanlaşmaya çalışanların en fazla baskı ve işkenceye tabi tutulduğunu öğrendik.

Aynı sürecin Engizisyon zamanında da yaşandığını biliyorduk. Ayrıca ırkçılık olmayan bir toplumun soykırım yapamayacağını da izah ettiler. Bizim toplumda ırkçılık olmamasının en önemli sebeplerinden birisinin İslam dini olduğu da ayrıntılarıyla ortaya konuldu. Öyle anlaşılıyor ki, Politik Psikoloji Derneği mütevazı imkanlarıyla ciddi entellektüel faaliyetler yapacak.

Ziyaret -> Toplam : 125,17 M - Bugn : 55124

ulkucudunya@ulkucudunya.com