Ömür Çelikdönmez
Ömür Çelikdönmez 01 Ocak 1970
Türkiye ne badireler atlattı? Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti ulu çınarlar gibi dimdik ayakta duruyorsa inanın bu bir mucize. Felaket tellallığı yapmak istemem ama yeni badireler bekliyor güzel ülkemizi! Şeytanın aklına dahi gelmeyen kurguların, kaos odaklarının plan projesi olabileceği kimin aklına gelirdi? İşe Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven soruşturmalarıyla başladılar. İddiaya göre bunlar; Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan başbakanlığındaki AK Parti hükümetlerini devirmek için 2002 - 2004 yıllarında planlanan darbe girişimleriydi. 17 Mayıs 2006’da Avukat Alparslan Arslan’ın Danıştay 2. Daire’ye gerçekleştirdiği saldırı sonrasında hazırlanan dava iddianamesinde, terör eyleminin “Ergenekon” tarafından gerçekleştirildiği, amacının ise “kaos ve kargaşa ortamı yaratmak” olduğunu gündeme taşıdılar. Oysa “Ergenekon… Balyoz… Sarıkız… Ayışığı… Yakamoz…” ve “Askeri Casusluk” davalarının hedefi; uyduruk sahte delillerle Türk askerinin mukavemetinin kırılmasıydı. Kısmen başardılar. “Derin devletle yüzleşme” iddiasıyla başlatılan “Ergenekon davaları”nda çok sayıda isim yargılandı. 21 Nisan 2016 tarihinde üst mahkeme, dava sürecinin yeniden ele alınmasını kararlaştırdı. Allah’tan yargı, “Ergenekon diye bir örgütün olmadığına…” karar verdi de mağdurlar gün yüzü gördüler. Lakin bu süreç 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar aldı başına gitti.
Bülent Arınç, FETÖ kumpasında nasıl “Kozmik Oda”nın anahtarı yapıldı?
19 Aralık 2009’da başkent Ankara’nın Çukurambar semtinde oturan Bülent Arınç’ın, bazı askeri personel tarafından takip edildiği haberi gündeme bomba gibi düştü. Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı’nda görevli Özel Kuvvetler mensubu bir albay ve bir binbaşı, Bülent Arınç’a yönelik suikast hazırlığı yaptıkları iddiası ile derdest edildiler. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı takip ettikleri öne sürülen iki subayın görev yaptığı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı’nda aramalar yapıldı. Daha sonra HSYK Teftiş Kurulu'nca hazırlanan raporda, “Kozmik Oda”nın kapısının nasıl aralandığı, “Arınç’a suikast”la suçlanan subayların, aslında kimi takip ettikleri, FETÖ’cü hâkimin ne kadarlık belgeye el koyduğu, devletin sırlarını, casusluk için ele geçirme amacına yönelik bir kumpas olduğu ayrıntılarıyla anlatıldı. Sonuçta Fetullahçı Terör Örgütü’nün, Bülent Arınç üzerinden kurguladığı kumpasla Kozmik Oda’ya sızdığı ortaya çıksa da kumpasa taşeronluk yapan kiralık aktör, işi pişkinliğe vurdu.
Şimdi bu adam çıkıp, milletin aklıyla dalga geçercesine FETÖ terör örgütüne övgüler düzüyor. “Pompacı Danıştay üyesi.. Yumurtacı Genel müdür… Evime gelen temizlikçi daire başkanı kadın…” senaryosunu hem yazıyor hem oynuyor. Maşallah tam tuluatçı, inanın Dümbüllü'ye rahmet okutur.
15 Temmuz Gecesi, Genelkurmay’da ne yaşandı? Genelkurmay Karargâhı, hem darbecilerin ordunun kontrolünü ele geçirme çabaları hem de Karargâh dışındaki protestolar nedeniyle 15 Temmuz gecesinin en kritik merkezlerindendi. TBMM Darbe Araştırma Komisyonu'nun raporuna göre, MİT’e gelen ihbar ardından saat 16.03’te MİT Müsteşar Yardımcısı, 16.30’da ise Müsteşar Hakan Fidan, Karargâh’a gitti. Karargâh’ta Fidan, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in de katıldığı bir toplantı yapıldı. Toplantı ardından Akar, Türk hava sahasında askeri hava araçların havalanmaması, zırhlı araçların hareketlerinin durdurulması gibi bazı kararları tebliğ etti ve çalışma odasına geçti. Akar, Çolak'ı da kontrol için Kara Havacılık Komutanlığı’na gönderdi. Çolak, herhangi bir olağanüstü duruma rastlamadığını bildirecekti. Fidan ise darbecilerin Karargâh’ta harekete geçmesinden yaklaşık 10 dakika önce, o dönem Genelkurmay Protokol Şube Müdürlüğü'nde görevli eski Üsteğmen Kübra Yavuz tarafından uğurlanarak buradan ayrılacaktı. 15 Temmuz Çatı Davası'nın iddianamesine göre, darbe faaliyeti saat 20.30 sıralarında başladı. Bu saatten sonra, faaliyet Dişli, Mehmet Partigöç, Orhan Yıkılkan ve Ramazan Gözel tarafından yürütüldü. Dişli, saat 21.00’de Genelkurmay Başkanı Akar'ın makam odasına girerek, “Komutanım, operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı, biraz sonra göreceksiniz” diyerek darbeyi tebliğ etti. Verdiği ifadeye göre, söylenenlere tepki gösteren Akar, kısa süre sonra bir grup asker tarafından derdest edildi. Saat 21.20 civarında, Akıncı Üssü’nden gelen Özel Kuvvetler Komutanlığı personelini taşıyan bir otobüs, Karargâh’a ulaştı. Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler de bu sıralarda makam odasında etkisiz hale getirildi. Genelkurmay Nizamiyesi'ndeki Üsteğmen Muhammet Reşit Budak, Güler’i, Akıncı Üssü'ne götürmek isteyen Güler'in emir subayı Mehmet Akkurt'u beylik tabancasıyla vurarak öldürdü. Akkurt, o gece öldürülen ilk şüpheli oldu. Bu sivillerden, “Gülen Hareketi’nin Hava Kuvvetleri imamı” olduğu öne sürülen Adil Öksüz, 15 Temmuz’da “Kazan’a arsa bakmaya gittiğini…” söyleyecekti. İddianamedeki baz ve HGS kayıtlarına göre ise Öksüz, 27 Aralık 2015’ten itibaren 15 Temmuz’a kadar 12 kez Ankara’daki üs yakınlarına gelmişti. “Akıncı Üssü iddianamesi”ne göre, yine Gülen yapılanmasıyla bağlantılı olmakla suçlanan Kemal Batmaz (Batmaz, Adil Öksüz’le 11 Temmuz 2016’da aynı uçakla ABD’ye gidip iki gün sonra aynı uçakla ABD’den dönmüştü) ve Harun Biniş de bu bölgeye arsa bakmak için gittiklerini iddia edecekti. Girişimin başarısızlığı ardından sabah saatlerinde darbeciler, Akar’ın üsten ayrılmasını kabul etti. Akar dışında, girişimin önemli isimlerden olmakla suçlanan Mehmet Dişli’yi de taşıyan helikopter, üsten havalanarak Çankaya’daki Başbakanlık Köşkü’ne gitti. TBMM’nin 15 Temmuz raporuna göre, darbeciler 10.41’de üssü terk etmeye başladı. Sabah saatlerinde jetler, Akıncı Üssü’ndeki pist ve taksi yollarını vurdu. 15.30’da Orgeneral Ünal ve serbest kalan 10 havacı General, Karargâh’a geçti. Akın Öztürk, daha sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na gitti. Saatler sonra Hulusi Akar kamuoyunun önüne çıkacaktı. Adil Öksüz ise savcılık sorgusunun ardından tartışmalı şekilde serbest bırakılacaktı.
FETÖ’cü Adil Öksüz'ü serbest bırakanlar beraat etti… Adil Öksüz’ün serbest bırakılmasında sorumlulukları bulunduğu iddiasıyla yargılanan 28 kişinin davasında karar çıktı. Mahkeme, aralarında eski Başbakanlık Müşaviri Ali İhsan Sarıkoca’nın da bulunduğu 24 sanığın beraatine karar verirken, iki sanık astsubayı “Görevi kötüye kullanmak” suçundan 5 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, bu cezayı “O günün şartları” gerekçesiyle 5 aya indirdi ve bu cezayı da erteledi. Harâba kul olduk bezm-i elemde Abat olsak da bir, olmasak da bir! Düştük çare nedir dâma âlemde Azat olsak da bir, olmasak da bir! Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak adli kontrol şartıyla tahliye edildi, tutuksuz yargılanan Mehmet Altan beraat etti… Zaman tünelinde yolculuğa ne dersiniz? Mehmet ve Ahmet Altan, 15 Temmuz darbe girişiminden bir gün önce katıldıkları bir televizyon programında, “Darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulunmak” gerekçesiyle 10 Eylül 2016'da gözaltına alındılar. Nazlı Ilıcak ise 30 Temmuz 2016'da “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte, bilerek ve isteyerek yardım etmek”ten tutuklanmıştı. Sanıklar, 15 Temmuz darbe girişimini "Önceden bildikleri ve darbe çağrışımı yaptıkları" iddiasıyla İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandılar. Mahkeme, 16 Şubat 2018'de tüm sanıkları "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan, Türk Ceza Kanunu'nun 309/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Şansları varmış; ipten döndüler! Yargıtay'ın bozma kararı sonrasında yeniden yargılanmasına devam edilen Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın aralarında bulunduğu 6 sanığın yargılandığı davada, beraat ve tahliye kararları havada uçuştu. Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak hakkında, adli kontrol şartıyla tahliye kararı verilirken, tutuksuz yargılanan Mehmet Altan'a ise beraat verildi. Daha öncede AYM, kapatılan Zaman gazetesiyle ilgili davada yargılanan Ali Bulaç'ın "Kişi özgürlüğü ve güvenliği ile ifade özgürlüğü" haklarının ihlal edildiğine hükmetmiş, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın başvurularını ise reddetmişti. "FETÖ-PDY" medya yapılanması davasında, haklarında tahliye kararı çıkan Nazlı Ilıcak, 30 Temmuz 2016 ve Ahmet Altan, 23 Eylül 2016’dan bu yana tutukluydu. Nazlı Ilıcak çıkışta "Cezaevinde kalanları Allah kurtarsın diyorum. Lütfen onları unutturmayın, olur mu? Bu infaz yasası bir an önce çıksın lütfen" diye konuştu. Nazlı Ilıcak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a 1 yıl önce yazdığı mektupta, Erdoğan'dan özür dilemiş ve "Beni bu kuyudan çıkarabilir misiniz?" diye sormuştu. Anlaşılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mektuba ilgisiz kalmamış! Nazlı Ilıcak'ın “Bir an önce çıksın!..” dediği “İnfaz Yasası” neleri kapsıyor? Hazırlıkları süren ‘İkinci yargı paketi’, ‘İnfaz’ düzenlemesiyle siyasetin gündemine gelecek. -Düzenlemeden yararlanarak şartlı salıverme yoluyla tahliye olacak hükümlüler bazı suçları işlediklerinde ‘infazları yanmayacak’. Böylece kalan cezalarını çekmek için yeniden cezaevine girmeyecekler. -Şartı ceza indirimi ve denetimli serbestliğin yeniden düzenlenmesi olarak isimlendirilen af yasası teklifi hükümlü ve tutuklu olanların kesinleşmiş cezalarında, cezaların toplamından bir defaya mahsus olmak üzere 5 yıl indiriim yapılmasını kapsamakta. -Cezaevindeki hükümlü ve tutukluların indirim yapıldıktan sonra infazı gereken ceza kalmazsa cezaevinden tahliyeler söz konusu olacak. -Af yasası ceza indirimi denetimli serbestlik yasası terör, tecavüz, kadın ve çocuğa şiddeti kapsamasa da infaz yasası gereğince adli suçlarda cezanın yüzde 66’sının yatılması şartı yüzde 50’ye çekilecek.
Belki yarın, belki yarından da yakın “Af Çıkıyor!” Cezaevleri boşalıyor… Cezaevlerindeki insan sayısı 300 bine ulaşmış durumda. Cezaların infazına ilişkin Meclis'te bu konuda ortak mutabakatın sağlanması kesin gibi. “Kader mahkumları”nın başında Alaaddin Çakıcı var. Zaten MHP Lideri Devlet Bahçeli, ikide bir af çağrısı yapıp duruyor. AK Parti iktidarının, Bahçeli’nin talebine daha fazla kulak tıkaması mümkün değil… Piyango FETÖ’cülere vuracak. Bir tarafta “Kader mahkumları” için af isteyen Bahçeli, diğer tarafta FETÖ’cülerin avukatlığına soyunmuş Arınç, bu süreci hızlandırıyor. Benim merak ettiğim; FETÖ’cülere zeytin dalı uzatan, siyasiler mi yoksa devletin karar alıcıları mı? Aklıma ne geliyor!.. Acaba devletin karar alıcıları, “Tavşana kaç tazıya tut” mu diyecek? Devlete ve orduya itibar suikasti düzenleyenler, bu badireyi nasıl atlatacak? Daha fazla yazamam dostlar, zülfi yare dokunur! Yeni sürece itiraz Aşık Dertli’den… Yürü gönül yürü dostundan kalma Daim hatırını soruver gitsin Eski düşman sakın dost olur sanma Arkasından bıyık buruver gitsin Eğer arif isen dünyadan el çek Yalan meydan aldı tükendi gerçek Baktın bir düşmanın seni serecek Sakalına piyaz veriver gitsin Ey Dertli bu alem dost düşman olur Kişi sevdiğine son pişman olur Öfke baldan tatlı çok ziyan olur Hayr et yüzün hake sürüver gitsin