ABD ve Rusya’yı aynı torbaya koyma yanlışı
01 Ocak 1970
Erdoğan yönetiminin, Suriye’nin kuzeydoğusunda “ÖSO koridoru” inşa etme hedefine ulaşmak için uyguladığı taktik şu: Hem ABD’yle hem de Rusya’yla anlaşmak/uzlaşmak; birini diğerine dayanak yaparak her ikisinden de ayrı ayrı taviz koparmak.
ABD de Rusya da Türkiye’nin özgül ağırlığını ve Ankara’yı rakibinin cephesine itmenin maliyetini bildiği için, Erdoğan’ın bu “neo-Abdülhamitçi” denge politikasına ciddi itiraz etmediler şu ana kadar…
Fakat işler gittikçe zorlaşıyor.
Kötü diplomasiye iyi örnek!
Erdoğan yönetiminin bu taktiği gereği uygulamaya koyduğu yeni hamle şu: ABD ve Rusya’yla ikinci tur güvenli bölge görüşmelerinde yeni tavizler elde etmek için, ikisini de “mutabakatı yerine getirmemekle” suçlamak!
Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu suçladı ve “ABD ve Rusya mutabakatın gereğini yapmadı, operasyona devam edebiliriz” dedi (18.11.2019).
Sonra Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın konuştu ve “ABD ve Rusya’ya, anlaşma gereğini yerine getirme çağrısını yineliyoruz” dedi (19.11.2019).
İkiliyi Milli Savuna Bakanı Hulusi Akar tamamladı ve ABD ile Rusya’ya “Suriye’de gerekli tedbirleri alın” mesajı verdi (20.11.2019).
Her iki ülkeyi de aynı konuda suçlamak, elbette sahadaki gerçeklerle tam olarak örtüşmüyordu.
Nitekim Çavuşoğlu, Kalın ve Akar üçlüsüne Moskova’dan “itirazlar” geldi:
Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, “Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun ‘Suriye’deki sözlerimizi tutmadığımız’ yönündeki açıklamalarını şaşkınlıkla karşıladık” dedi (19.11.2019).
Daha önemlisi ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un sözleriydi. Mutabakatın gereğinin yapıldığını belirten Lavrov, Çavuşoğlu’na şu mesajı veriyordu: “Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki harekâtın yeniden başlamayacağına dair güvence verdi!” (20.11.2019).
Raftaki ‘IŞİD dosyası’
Şu açıklamaları alt alta koyup okuduğunuzda, sadece kötü bir diplomasi örneğini değil, AKP iktidarının müttefiklik anlayışını ve işbirliği zeminini ne kadar kaygan tuttuğunu da görüyorsunuz!
ABD’ye karşı Rusya’yı, Rusya’ya karşı ABD’yi “kullanma” kurnazlığının ilelebet yürüyeceğini sanan “özgüven”, umarım ülkemizi aynı anda iki büyük gücün de hedefi haline getirmez!
Zira AKP ne zaman böylesi yöntemlere başvursa, Moskova’nın IŞİD konusunda Ankara’yı hedef alan açıklamalarına şahit oluyoruz. Moskova’nın uçak düşürme olayı sonrası hazırladığı fakat normalleşme başlayınca rafa kaldırdığı “IŞİD dosyası”nın varlığı, önemli bir dış politika kozu olarak duruyor maalesef…
İşte yine aynısı oldu: Hem ABD hem de Rusya, AKP iktidarını IŞİD üzerinden sıkıştırmaya yöneldi.
Önce Pentagon’un -Trump’ı da hedef alan- raporu yayımlandı. ABD Savunma Bakanlığı’nın İstihbarat Kurumu’nun (DIA) değerlendirmesine göre, “Trump’ın Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna harekât düzenlemesine yeşil ışık yakması ve Amerikalı askerleri harekât bölgesinden çekmesi sonucunda IŞİD, kabiliyetleriyle kaynaklarını yeniden oluşturma ve yurtdışında saldırı planlama becerisini güçlendirme yönünde istifade etti” (20.11.2019)
Elbette PYD’ye uluslararası boyutta meşruiyet kazandırma hedefi içinde IŞİD’i “kullanışlı düşman” olarak değerlendiren ABD’nin söylediklerinin bir önemi yoktu.
Fakat bu süreçte Moskova’nın da Pentagon raporundakiyle aynı doğrultuda bir değerlendirme yapması, önemle not edilmesi gereken gelişmeydi.
Rusya Esad’la işbirliğini işaret ediyor
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Oleg Sıromolotov “Türkiye’nin Suriye harekâtından sonra kaçan militanlar, IŞİD’in gücünün yeniden toplanmasını sağlayabilir” uyarısı yapıyordu (22.11.2019).
Peki, bu tehdit nasıl ortadan kaldırılacaktı? Şöyle diyordu Sıromolotov: “Bu tehdidin ortadan kaldırılması ve IŞİD’in yeniden canlanmasını önlemek için, bölgede aktif askeri operasyonların yeniden başlamasına izin verilmemeli ve Suriye’nin toprak bütünlüğü ile egemenliğinin tesis edilmesi için katkıda bulunulmalı.”
Yani Moskova Çavuşoğlu’na “operasyona devam edemezsiniz” diyor ve yine Şam’la işbirliği yapılması gerektiğine işaret ediyordu.
Ne diyelim! Bir iktidarın, birbirine karşıt konumlanan iki ülke yönetimi tarafından aynı anda aynı konuda suçlanabilmesi, en hafifinden ciddi siyasi körlüktür!
“Esad karşıtlığı” yanlışına, şimdi bir de “ABD ve Rusya’yı aynı torbaya koyma” yanlışı eklendi maalesef!