« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

09 Ara

2019

Ankara-Trablus mutabakatı

Mehmet Ali Güller 01 Ocak 1970

Türkiye, Libya ile “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” imzaladı. Bu muhtıra, Münhasır Ekonomik Bölge ilanından önceki son basamak olarak değerlendirilebilir.

Türkiye’nin bu hamlesi, Doğu Akdeniz’deki “enerji savaşı” açısından doğru ama iki nedenle eksik adımdır.


Hangi Libya?

Erdoğan, mutabakat muhtırasını Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac ile imzaladı. Yani “Üç Libya”dan biriyle…

Çünkü AKP iktidarının da dahil olduğu NATO saldırısıyla Kaddafi öldürüldü ve Libya iç savaşa sürüklendi, bölündü. Şu anda üç Libya var:

Birinci Libya, Türkiye’nin de desteklediği ve yukarıda bahsettiğimiz mutabakat muhtırasını imzaladığı Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti. İhvancıların kontrolündeki bu hükümeti Türkiye dışında Katar ve bazı AB ülkeleri destekliyor. BM nezdinde meşru Libya temsilcisi, şu anda bu hükümet. Fakat Trablus merkezli bu hükümetin kontrol ettiği Libya toprakları 103 bin 81 km² ve ülkenin sadece yüzde 6.35’i.

İkinci Libya, Tobruk merkezli Libya Ulusal Ordusu. Rusya, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa’nın desteklediği General Hafter liderliğindeki Tobruk hükümetinin kontrol ettiği Libya toprakları ise 1 milyon 259 bin 800 km² ve ülkenin yüzde 77.58’i.

Üçüncü Libya ise Tebu halkının yaşadığı güneydeki “yarı özerk” bir bölge. General Hafter ile işbirliği içindeki bu bölge 260 bin 989 km² büyüklüğünde ve ülkenin yüzde 16.07’sini kapsıyor.

Yani Türkiye’nin mutabakat muhtırası imzaladığı Libya, bu bölgelerden en küçüğüdür.

Öte yandan özetlediğimiz mevcut tablo ABD, Fransa ve Türkiye ağırlıklı NATO güçlerinin eseridir ve ne yazık ki ABD Başkanı Donald Trump’ın ekibinden Sebastian Gorka’nın Avrupalı bir diplomatla 2017 Nisanı’ndaki buluşmasında bir peçeteye çizdiği Libya’yı üçe bölen haritayla uyumludur. O haritaya göre Trablus merkezli kuzeybatı bölgesi Trablusgarp, Tobruk merkezli kuzeydoğu bölgesi ise Sirenayka diye bölünüyor ve güneyde, Çad sınırında da üçüncü bir devlet kuruluyor!



Trablus’la mutabakatın kazancı

Türkiye’nin Trablus merkezli en küçük Libya parçasıyla yaptığı anlaşmanın önemi şurada:

Yunanistan, Libya’nın içinde bulunduğu üç parçalı durumdan yararlanarak ve Girit Adası’nı baz alarak, 2014 yılında Libya’nın 39 bin km²’lik karasuları alanını kendi karasuları ilan etmişti. Oysa adalar üzerinden karasuları ilan etmek için anakaraya sahip bir ülkenin olmaması gerekir.

Atina’nın kendi karasuları ilan ettiği o bölge, Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazın Kıbrıs’tan Yunanistan’a taşınabilmesinin güzergâhıdır.

İşte Ankara, Trablus hükümetiyle bir anlaşma yaparak Kıbrıs-Yunanistan hattını kapatmaya çalışıyor. Böylece Doğu Akdeniz doğalgazının Avrupa pazarına taşınabilmesinin tek güzergâhının Türkiye olmasını sağlamaya çalışıyor.



Türkiye’nin doğal müttefiki kim?

Trablus’la yapılan bu anlaşmanın Doğu Akdeniz enerji savaşı açısından doğru ama eksik olmasının ikinci nedeni ise Türkiye’nin bu konuda asıl Suriye ile anlaşması gerektiğidir!

Zira Suriye, Doğu Akdeniz açısından Libya’ya göre çok daha önemli bir ülkedir. Her şeyden önemlisi doğalgazın bulunduğu Kıbrıs çevresine yakın konumdadır. Diğer yandan Suriye, bu enerji savaşında arkasına ABD ve AB’yi de alan İsrail, Güney Kıbrıs, Yunanistan ve Mısır dörtlüsüne karşı, Türkiye için en doğal “stratejik müttefik”tir.

Dahası Şam yönetiminin pozisyonu, Kahire’nin pozisyonunu gözden geçirmesine de neden olabilecektir. Kaldı ki Mısır’ın enerji savaşındaki bu konumlanışında, AKP’nin İhvancı yaklaşımı nedeniyle Kahire yönetimini tanımamasının etkisi büyüktür. Ankara ile Şam’ın normalleştiği süreçte, Ankara ile Kahire’nin normalleşmesinin de yolu açılacaktır.



Ne yapmalı?

Türkiye, Doğu Akdeniz enerji savaşının kaybedeni olmamak için öncelikle Suriye ile anlaşmalı ancak Rusya’nın desteklediği Tobruk hükümetini doğrudan karşısına alan mevcut politikasını da güncellemelidir.

Zira ABD’nin hem Trablus hem de Tobruk hükümetleriyle görüştüğü ve bölünmediği takdirde Tobruk merkezli hükümetin tüm Libya’da egemen olabilme olasılığının çok daha yüksek olduğu şartlarda, Ankara’nın sadece Trablus’a “oynaması”, sonrasında Türkiye’nin pozisyonunu sıkıntıya sokacaktır!

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 46686

ulkucudunya@ulkucudunya.com