Türkiye Cumhuriyeti İlân Edildi
01 Ocak 1970
Cumhuriyet'in İlanı, milletin yönetilme şeklinin belirlenmiş olduğu, Atatürk'ün siyasi devrimlerinden bir tanesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 29 Ekim 1923'te ortaya çıkan kabine bunalımı sonucunda, bu yönetim şeklinin kusurları daha net ortaya çıkmış ve 29 Ekim'de Anayasanın ilgili maddeleri değiştirilerek, ülkenin yönetim şekli cumhuriyet olarak belirlenmiştir.
Sebepleri
23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışı ile milli egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulmuştu. Ancak Kurtuluş Savaşı devam ederken, milli birlik ve beraberliğin bozulmaması için rejimin adı konulmamıştı.
Saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Antlaşması'nın ardından TBMM'de en çok tartışılan konulardan biri, yeni devletin niteliği sorunuydu. Hükümetinin dayandığı prensipler demokratikti ama bir taraftan da adı "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti" idi. Kendisi bir hükümet olan TBMM'nin ayrı bir hükümeti ve bu hükümeti yönetecek bir başbakanının bulunmaması, meclis içinden bakanların seçiminde adayların gerekli oyu sağlamakta güçlük çekmeleri, sürekli sorunlara yol açmaktaydı. Bu şekil demokrasi idarelerinden hiç birine benzemiyordu.
Bazı yabancı ülkeler, Lozan Antlaşmasını imzalamak ve onaylamak için yeni devlet rejiminin daha açık bir şekilde belirlenmesini istiyorlardı. Devlet Başkanlığı görevini, o güne kadar, TBMM başkanı olan Mustafa Kemal Paşa yürütmüştü. Yeni devletin şeklinin belirlenip başkanının da seçilmesi gerekiyordu.
Tarihçesi
Mustafa Kemal Paşa tavsiyesi ile Ali Fethi (Okyar) Bey başkanlığındaki hükümetin istifası ve Cumhuriyet Halk Fırkası grubunun yeni hükümet listesi üstünde anlaşmaya varamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa 28 Ekim gecesi arkadaşlarını toplayarak sorunun gerçek çözümüyle ilgili düşüncesini açıkladı ve İsmet İnönü'yle o gece, devletin niteliğinin cumhuriyet olduğunu saptayan bir yasa tasarısı hazırladı.
29Ekim 1923 yılında, Halk Fırkası Meclis Grubu bakanlar kurulu listesi üzerinde anlaşamayınca, bazı milletvekilleri Mustafa Kemal Paşa'dan fikir sorulmasına karar verdiler. Mustafa Kemal Paşa, Gruptan bir saat mühlet istedi. Bu müddet zarfında birçok milletvekilini odasına çağırarak gece hazırladıkları kanun tasarısı hakkındaki düşüncelerini öğrendi. Sonra grup toplantısında söz alarak anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi gereğini açıkladı ve okumak üzere tasarıyı katiplerden birine verdi. Tasarıda: "Hakimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir.Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir" gibi esaslar vardı. Uzun görüşmelerden sonra Cumhuriyetin ilanı parti grubunda kabul edildi. Sonra derhal Büyük Millet Meclisi toplandı. Evvela Anayasa Komisyonunun tutanağı okundu. Milletvekillerinden Yunus Nadi, Vasıf Çınar, Eyüp Sabri, Rasih Hoca kürsüye çıkarak cumhuriyetten yana ateşli nutuklar söylediler. Şair Mehmet Emin (Yurdakul) heyecanlı bir konuşmadan sonra bütün milletvekillerini "Yaşasın Cumhuriyet" diye bağırmağa davet etti. Bütün milletvekilleri ayağa kalkarak üç defa "Yaşasın Cumhuriyet!" diye bağırdılar. 29/30 Ekim 1923 Pazartesi saat 20.30'da kanun kabul edildi. Artık Türk Devletinin adı konmuştu: Türkiye Cumhuriyeti.
Aynı toplantıda Büyük Millet Meclisi oy birliği ile Cumhurbaşkanlığına Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı seçti. Türkiye'nin ilk Cumhurbaşkanı vakur ve sevinçli bir yüz ile kürsüye çıktığı zaman büyük bir alkış kopmuş, bu sürekli alkışlar arasında konuşan Mustafa Kemal Paşa, "Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır" cümlesiyle konuşmasına son vermiştir.
Kazandırdıkları
Cumhuriyetin ilanı, Türk kurtuluş mücadelesinin askeri ve siyasi alanda zafere ulaşmasının bir sonucudur.
Osmanlı Monarşik yönetiminin Milli Mücadeleye karşı takındığı olumsuz tavır, batıdaki siyasi gelişmelere paralel olarak çizilmiştir. Fakat bu gelişmelerin sonucunda beklenilenin aksine bir Türk devleti yok olmamış yerine çağdaş bir devlet biçimiyle Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmesiyle, saltanatın kaldırılmasından sonra ortaya çıkan devlet başkanlığı sorunu da çözümlenmiştir. Cumhuriyetin ilanı, Türk Ulusu'nun çağdaş uygarlık seviyesine çıkaran inkılaplar için elverişli bir ortam hazırlamıştır.
Devletin yönetim şekli belirlenmiştir.
Mecliste hükümeti sistemi'nden kabine sistemi'ne geçilmiştir. Böylece Hükümet bunalımı sorunu çözümlenmiştir.
Halkın kendi kendini yönettiği demokratik bir düzen kurulmuştur