Talat ve şurekasının miyadı doldu
Hasan ÜNAL 27 Mart 2007
Can Ataklı Vatan’daki köşesinde Mehmet Ali Talat’ın büyük bir hayal kırıklığı yaşamakta olduğu tesbitini yapmış. Bence de bu tesbit yerinde. Yaşadığı hayal kırıklığı yıllarca Türkiye’ye karşı işbirliği yaptığı Rum Akel Partisi’nin özel tavrından ve Rumların sergilediği genel tutumdan kaynaklanıyor.
Talât ve arkadaşları, vaktiyle Sovyet çizgisinde hareket eden bir solculuğun hatta komünistliğin öğretisi ile ODTÜ’deki öğrencilik yıllarından itibaren Türkiye’ye karşı tavır aldılar. Kıbrıs’da Türkiye’yi işgalci ilan edenler onlardı. O yıllarda en fazla Rum tarafındaki Komünist AKEL Partisi ile Türkiye’ye karşı işbirliği yaparlardı. Sloganlarını bilmeyen yoktur.
Bunlara göre, işgalciler adadan çekilirse Türkler ve Rumlar adada barış ve huzur içinde yaşayacaktı. Ayrıca Rumların Türkleri kestiğine ve/veya yoketmek kasdıyla hareket ettiğine dair Türkler arasında varolan hikayeler ya söylentiden ibaretti ya da aşırı derecede abartılıydı. Bunların hepsi milliyetçi Rumlarla milliyetçi Türklerin çatışan tutumlarının eseriydi. Normalde Kıbrıs Türkleri ve Rumlar, kolaylıkla bir arada yaşayan ne Yunan milletine ne de Türk milletine mensup olma ihtiyacı duymayan Kıbrıslı bir toplumdu.
Talat, Soyer ve arkadaşları yıllarca bu lafları söyleyip durdular ve AKEL ile işbirliğini sürdürdüler. Hâlâ da AKEL ile yaşadıkları hayal kırıklığına rağmen ipleri kopardıklarına dair ortada her hangi bir bilgi yok. Rumlar 24 Nisan referandumunda birleşmeyi reddetmekle kalmayıp, Türklerle her hangi bir şekilde devlet yönetimini paylaşmak istemediklerini açıkça gösterdikleri halde ve Kıbrıs’ın dört bir yanının petrol ve doğalgaz deposu olduğu anlaşılmasına rağmen, Talat ve arkadaşları Rumlarla birleşme ideallerinden vazgeçmediler ve geçmeyeceklerdir.
Hayal kırıklığına gelince, Rum-Yunan toplumunun ana ideolojisinin milliyetçilik olduğunu; onlardaki ve özellikle de Rumlardaki en liberal grupların bile bizim en azgın milliyetçi unsurlardan bile daha saldırgan ve Türk düşmanı olduğunu; Türk milliyetçiliğinin tabanı olan hiç bir grubunda ırkçılık bulunmadığı ve yabancı düşmanlığına dayanmadığını bilmek için Kıbrıs’ı pazarlamaya kalkmak mı lazımdı?
Diğer bütün Rum-Yunan siyasi grupları gibi AKEL de kendi tarihi misyonuna hizmet ediyor. Talat ve arkadaşlarını fikren iğfal edip, onları Türkiye ile açıkça çatışma içerisinde gösterdikten sonra, artık işbirliği yapmaya bile değer görmüyor. Çünkü, Talat ve arkadaşlarının altın tepsi içinde Kuzey Kıbrıs’ı Doğu-Batı Almanya’nın birleşmesi modelinde olduğu gibi Güneye teslim edeceğini düşünüyor.
Tarih defalarca göstermiştir ki, işbirlikçiler hizmet ettikleri ülkeler tarafından yok edilirler. Talat ve arkadaşlarının ipini de Rumlar çekmişlerdir. Siyaseten yok edecek olan da Kıbrıs Türk halkıdır. Bugün Talat ve arkadaşlarının Rumları güzel gösterme operasyonlarına Kuzey Kıbrıs’da inanan kimse kalmadığı açık. Kıbrıs Türk toplumu bu propagandanın boş olduğunu ve Rumların fanatizmini gayet iyi görmüş durumdadır. Yapılan anketler Annan Planının tekrar referanduma tâbi tutulması halinde büyük ekseriyetle reddedileceğini gösteriyor. Ayrıca Rumlarla birlikte bir hayatın varlığına inandırılan Türk toplumunun hızla bu safsatadan uzaklaştığı ve artık iki devletli modelden başka çare görmediğini gösteriyor bütün anketler. Bu gerçekleri görmek istemeyen Mehmet Ali Talat ve arkadaşları Türk Ordusu ile polemik yaratmak suretiyle puan toplamaya çalışıyorlar. Ama komik oluyorlar. Hele Ferdi Sabit Soyer, ’Türklüğümüzden kuşku mu duyuyorsunuz Paşam’ diye sorarken gülmekten kendimi alamıyorum.
Kısacası bunlar siyaseten bitmiştir. Hızla yükseldikleri makamlardan daha hızlı bir şekilde tasfiye edileceklerine şüphe yoktur. Bu insanlar için yakın bir gelecekte Güneye sığınmaktan başka bir çare kalmayabilir. Ama, Güney onları alır mı bilemem? Rumlar ve Yunanistan vefa duygusuyla bugüne kadar hiç hareket etmedi. Bundan sonra da bu kavramları hatırlamama ihtimalleri yüksek.