« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

03 Şub

2020

CIA Ajanı “Ayetullah Mike” uçak kazasında öldü-rül-dü!

Ömür Çelikdönmez 01 Ocak 1970

Uluslararası ilişkilerde devamlı dostluklar ve düşmanlıklar yoktur, sadece sürekli menfaatler vardır. Dolayısıyla kimin eli kimin cebinden çıkar tahmin etmek çok zor. Birkaç gün önce Afganistan'ın Gazne vilayetinde ABD Hava Kuvvetleri’ne ait nakliye uçağı, Deh Yak bölgesinde dağlık bir araziye düştü. Düşen uçaktan ilk görüntülerde ABD hava kuvvetleri logosu göze çarpıyordu. Buna rağmen haber ajanslarına geçilen ilk bilgi notlarında Afganistan'ın Gazne vilayetinde düşen yolcu uçağının yerel Ariana Afghan Airlines şirketine ait olduğu servis edildi. Ancak şirket daha sonra açıklama yaparak, uçağın kendilerine ait olmadığını duyurdu. Ardından Taliban'ın kontrolü altında bulunan uçağın düştüğü bölgede Taliban militanlarının olay mahalline ulaştığını ve yanan enkazı söndürmeye çalıştığı, düşen yolcu uçağında 83 kişinin bulunduğu bilgisi geldi.
United States Air Force (USAF)’a ait ABD askeri uçağını düşürdüklerini açıklayan Taliban sözcüsü; Gazne vilayetinin Deh Yak semtindeki Sadukhel bölgesinde bugün öğleden sonra Amerikalı işgalcilere ait özel bir uçak, istihbarat amaçlı uçuş yaparken düşürüldüğünü, uçağın içindeki tüm mürettebatın öldüğünü, aralarında üst düzey CIA (ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı) yetkililerinin de bulunduğunu öne sürdü.
USAF uçağını Taliban düşürmedi Amerikalılar, olayı üstlenmeleri ricasında bulundu!.. ABD'li yetkililer, düşen hava aracının uçak üreticisi Bombardier'e ait bir iş jetinin askeri versiyonu olduğunu ve iletişim maksatlı kullanıldığını söylüyor. Küçük uçakta en fazla 5 kişi bulunduğu, füzeye dair bir bulgu olmadığı, olayın kaza gibi göründüğü falan ileri sürüldü. Amerikalıların açıklamasıyla hava taşıtının yolcu uçağı olmadığı, Ariana Afghan Airlines şirketine ait olmadığı ve düşmediği yani düşürüldüğü netlik kazandı. Her ne kadar Taliban, ABD uçağının kendilerince düşüldüğünü açıklasa da uçağın dağa çakılmasıyla bölgede bulunan Taliban militanlarının olay mahalline ulaşması ve yanan enkazı söndürmeye çalışmaları, Taliban’ın açıklamasıyla uyuşmuyor. Net bir ifadeyle; USAF uçağını Taliban düşürmedi, Amerikalılar olayı üstlenmeleri ricasında bulundu. Olay mahalli kriminal incelemesi, kimlik belirleme deneyim ve bilgisinden yoksun, yoksul Taliban’ın sonrada çıkıp uçağın istihbarat görevinde olduğunu, kabinde üst düzey Amerikalı subayların bulunduğunu, uçakta bulunan Amerikalı personelin kimlik bilgilerini paylaşması sizce de garip değil mi?
Uçakta kimler vardı? Taliban bölgesine düşen uçakta 6 kişi olduğu, uçağın enkazında 4 ceset bulunduğu diğer 2 kişinin ise Taliban tarafından kaçırıldığı iddia edildi.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), geçtiğimiz gün Afganistan'ın Gazni ilinde düşen uçakta ölenlerin kimliklerini açıkladı. Pentagon'dan yapılan açıklamaya göre, düşen ABD uçağında ölen iki isim ABD Hava Kuvvetleri mensubu 46 yaşındaki Yarbay Paul K. Voss ve 30 yaşındaki Yüzbaşı Ryan S. Phaneuf. Ölen iki askerin de uçağın pilotluğu pozisyonunda bulunduğu ifade ediliyor. Pentagon, uçağın düşme sebebine ilişkin araştırmaların sürdüğünü belirtti. 27 Ocak günü Gazni ilinin Diyak ilçesinde düşen uçağın düşüş sebebi belirlenememişti. E-11 BACN tipi uçak ABD Hava Kuvvetleri, Hava Muharebe Komutanlığı’na aitti. Uçağın düşmesinin ardından Rusya ve İran medyası, düşen uçakta üst düzey CIA mensuplarının olduğunu öne sürmüştü. Ancak bu yöndeki iddialar doğrulanmadı.
Afganistan'daki uçak kazasında hayatını kaybedenlerden birisi de, Bağdat’ta öldürülen Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani suikastı planlayıcısı "Ayetullah Mike" lakabıyla bilinen CIA'nın üst düzey üyelerinden Michael D’Andrea.
Kim bu "Ayetullah Mike" takma isimli Michael D’Andrea!.. Bir de benim kalemimden okuyun… Trump’ın göreve getirdiği CIA başkanı Mike Pompeo’nın ilk işlerinden birisi CIA’nın, İran operasyonlarını yöneten İran masasına Michael D’Andrea’ı atamak oldu. Michael D’Andrea'nın geçmişte yaptığı görevler, İran'da çıkan olayların arkasında kimin olduğunu sanki deşifre ediyor. Bu atamanın, Trump yönetiminin İran konusunda daha da sertleşeceği yönünde önemli bir gösterge olduğu yorumu yapılmıştı. CIA Ajanı Michael D’Andrea İtalyan kökenli… “D’andrea" soyadı, Venedik kökenli ailelere ait. “D’andrea" aile ismi, 10. ve 11. Yüzyıllarda kullanılmaya başlandı. D'andrea soyadı, “erkekçe” anlamına gelen Yunanca “Andreas” isminden İtalyanca’ya geçmiş. Yunanca Andreas sözcüğü, yani “erkekçe, mertçe, yiğitçe; kahraman, çalışkan insan” anlamlarını içeren aner, andrós kelimelerinden türemiştir. D'andrea soyadıyla ilgili ilk kayıtlar, İtalya'nın kuzeydoğusundaki Friuli'de 1150 yılında Andriotti ailesiyle birlikte tutulmaya başlandı. İtalya'nın kuzeydoğusunda yer alan Friuli-Venezia Giulia bölgesinde bu aileye ait birçok kalenin mülkiyeti saptanmış. Andriotti /D'andrea Ailesine 1210’da asalet unvanı verilmiş. ABD’ ye ilk gelen D'andrea ailesi üyelerinin bilgilerine ulaşmak mümkün. Nitekim Villa S. Ang., Aquila'dan 18 yaşındaki Achille Andreassi 1909'da, İtalya'nın Prata dAnti Donia'dan 18 yaşındaki Angelo Andreassi 1912’de, Yukarı New York Körfezi'nde Manhattan'ın yaklaşık bir mil güneybatısında bulunan, 1892'den 1943'e kadar Amerika Birleşik Devletleri’nin göçmenleri kabul ettiği ana göç istasyonu Ellis Adası'na adım attılar.
Günümüzde ABD’de, D'andrea soyadını taşıyan 8.000 kişi mevcut bulunmaktadır. Ayrıca D'andrea soyadı taşıyan 5.000 göçmen kaydı var. D'andrea soyadı için 2.000 askeri kayıt tutulmuş. Aile üyelerinde ilerleyen yaşlarda “demans" yani bunama oranıyla, kanserden ölüm oranı yüksek. 1995 ve 2004 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri'nde, D'andrea soyadını taşıyanların ortalama yaşam süresi 56-69 yaş aralığında seyretmiş.
Michael D’Andrea, aile boyu casus… Michael D’Andrea, 1961 Williamsburg doğumlu. Virginia’da büyüdü. Ailesinde hem anne tarafı hem de baba tarafı CIA çalışanı. D’andrea ailesinden Michael; ABD istihbaratında görevli üçüncü kuşak ajan. Anne ve babası, 9.1 mil kare (23.6 km toplam alana sahiptir, 8.9 mil kare (23.1 km olan), 2) arazi ve 0.2 mil kare (0,5 km 2) büyüklüğünde arazi üzerinde kurulu, “The Farm” yani ‘Çiftlik’ diye adlandırılan Camp Peary’da İstihbarat uzmanı ve eğitimcisiydi. Gizli eğitim üssünün kod adı ‘çiftlik’, resmi şifreli adı ‘Isolation/izolasyan’. Virginia'daki gizli eğitim tesisinde bir görevi veya operasyonu başarılı bir şekilde tamamlamanız için gereken farklı ajan taktiklerini ve aletlerini öğretiyorlar. Genetik özellikleri ve anne babasının referansıyla CIA çalışanlarına katılan Michael D’Andrea, The Farm yani ‘Çiftlik’ diye adlandırılan Camp Peary’da klasik eğitimini tamamladıktan sonra ilk görev bölgesi Afrika'ya gönderildi. 2003'te Irak'ın işgali boyunca Bağdad'daki en üst düzey CIA yetkilisi durumundaydı. 2006 yılında ise CIA merkezine geri çağrılarak, Terörle Mücadele Merkezi'nin başına getirildi. 2017’de İran Masası’na atanıncaya kadar bu görevinin başındaydı. Turkish Tobacco / Türk Tütününden yapılan sigara tiryakisi… Mesleğinde uzman, işkolik, acımasız, sigara tiryakisi. Tanıyanlara göre sigarası ağzından hiç düşmüyor. Günde 2-3 paket Turkish Tobacco / Türk Tütününden yapılan sigara tüketiyor. İstanbul’da bulunduğunda Türk meslektaşlarının, kendisini Rakı’ya alıştırdığı ama İstanbul’dan ayrıldıktan sonra alkol kullanmadığı söyleniyor. CIA’nın Türk Casusu Ruzi Nazar’la dostluğu var. Hatta onunla çalıştığı iddia ediliyor. Enver Altaylı’yı tanıdığı söylense de net bir bilgi yok. Çok iyi Arapça/Farsça/Kürtçe ve Türkçe biliyor. D'Andrea, 40 yıl boyunca ABD’nin, İslam dünyasındaki en yetkin istihbarat sorumlusuydu. Yemen'den Afganistan'a kadar çok sayıda suikast ve yüzlerce örtülü operasyonu yönetti. Kariyerindeki son 10 yıl boyunca CIA'nın Terör Masası ve kayıtdışı faaliyetlerde bulunan National Clandestine Service'te yani Operasyon Dairesi’nde tek yetkiliydi. Michael D'Andrea, Usame Bin Ladin'i yakalayan adam. CIA'nin "terörle mücadele merkezi”ne en az 10 yıl süreyle başkanlık eden Andrea'nın o dönemdeki kod adı "Roger". “Roger” argoda “düzmek” gibi anlamı olan bir kelime ama, askeri literatürde “alan, kabul eden, onaylayan” demek. Bu görevinde CIA’ın drone operasyonlarına sürdürülebilir başkanlık eden "CTC Circulating tumor cell/Kanser Teşhis Uzmanı" olarak tanımlandı. Andrea, daha önce işkence ve suikast iddialarıyla Amerikan kongresi tarafından 3 kez sorgulandı. D’Andrea, Suriye iç savaşının başlangıcında isyancıları organize etmişti. Michael D’Andrea, Amerikan kamuoyu açısından önemli bir figür. Nitekim "Zero Dark Thirty" adlı ABD yapımı filimdeki "The Wolf/“Kurt” karakteri Michael D'Andrea'dan ilham alınarak yaratılmış. CIA'da 40 yıl çalışmış bir adam. Düşünsenize onun bu saygın (!) hizmeti, binlerce insanın ölümüyle sonuçlanmış. O nedenle “Tabutçu” diyorlar.
CIA içinde adı pek ağza alınmıyor. “Karanlık Prens/ Ayetullah Mike, Cenazeci / tabutçu / undertaker” lakaplarıyla anılan D’Andrea, ABD istihbaratının insansız uçaklarla Pakistan, Yemen ve Afganistan’da düzenlediği saldırıların bir numaralı sorumlusu. Aynı zamanda da CIA’nın gizli hücrelerinde işkence ile yapılan sorgulamalarda da başrolde. D'Andrea daha önce Mısır'da istasyon şefiydi. 2003 yılı Irak savaşı sırasında Bağdat'taki en kıdemli CIA subayıydı. 2006 yılında Robert Grenier'in yerine CIA'nın Terörle Mücadele Merkezi'nin başkanı oldu. 9 yıl bu görevde kaldı. D’Andrea, 2008’de Lübnan Hizbullah lideri İmad Muğniye’nin Şam’da öldürülmesini sağlayan kişi. İsrail istihbarat teşkilatı MOSSAD ile organize edilen suikastte Şii lider İmad Muğniye, bomba yüklü bir araçla Şam’da evine giderken öldürülmüştü. 2011’de Usame Bin Ladin, Pakistan’da saklandığı evde öldürülürken operasyonu o yönetiyordu. Michael D’Andrea’ın eşi Hint asıllı Müslüman… Kendisi de sonradan Müslüman (!) olmuş!.. “Ayetullah Mike” yani Michael D’Andrea’ı efsaneleştiren; eşinin Hint asıllı bir Müslüman olması ve kendisinin de evlendikten sonra İslam’ı din olarak seçmesi. CIA Ajanı Michael D’Andrea’ın karısı Faridah Currimjee D'Andrea, Mauritius'tan Gujarati kökenli zengin bir Müslüman ailenin kızı. Faridah Currimjee D'Andrea kocası CIA İran masası sorumlusu Michael D’Andrea'dan 10 yaş daha büyük. Faridah Currimjees bir aile şirketi sahibi ve Telekom, Medya, Gayrimenkul, Turizm, Finansal Hizmetler ve Enerji gibi farklı iş alanlarında faaliyet gösteriyor. Faridah Currimjee ve ailesine ait şirketler, CIA’nın örtülü operasyonlarında paravan olarak kullanılıyor. Faridah Currimjee'in memleketi Gucerat Hindistan'ın eyaletlerinden. Mauritius Afrika kıtasında, Madagaskar'ın doğusunda Hint Okyanusu'nun güneybatı kısmında yer alıyor. Ülke nüfusunun üçte ikisini Hint alt kıtasından gelenler oluşturuyor. Nüfusun geri kalan kısmı ise kreol olarak adlandırılan ve Afrika ile Madagaskar köleleri ile Avrupalıların karışımı ile ortaya çıkan gruplar. Ülke genelinde yüzde 2 düzeyinde Çin kökenliler mevcut. Ülkede hakim olan din Hinduizm. Nüfusun yüzde 48,5’i Hinduizm inancına mensup. Hristiyanların oranı yüzde 32,7 civarında. İslamiyet ülke içerisinde en yaygın üçüncü din.
CIA Ajanı Michael ’D’Andrea'ın akrabaları da istihbarat örgütüne insan kaynağı sağlayan işlerle meşgul. Law Corporation Şirketi, yalnızca ABD Göçmenlik Kanunu'nun uygulandığı sahada faaliyet gösteren bir tür hukuk bürosu. Glendora ve Pasadena, California'da ofisleri var. 20 yılı aşkın süredir ABD vatandaşı olmak isteyen göçmenlerin yasal sorunlarıyla ilgileniyorlar.
Türkler, CIA Ajanı Michael D’Andrea’ı nasıl başarısızlığa uğratmıştı? Ürdün İstihbaratının IŞİD bağlantısından söz edeyim. Safavi kenti Ürdün’ün kuzeyindeki çöllük bölgede hem Irak, hem de Suriye’ye yakın bir yerde. Bu kampın finansmanı Suudi Arabistan ve Katar'a aitti. Ürdünlü bazı yetkililer, IŞİD üst düzey üyelerinin 2012'de Ürdün'deki gizli bir kampta CIA ve ABD Özel Kuvvetleri tarafından eğitildiğini belirtmişti. Hatta Türkiye’ye çamur atmak için "WND News"te yer alan bir haberde, “ABD, Türkiye ve Ürdün istihbarat birimlerinin Ürdün'ün Suriye sınırına yakın Safevi kentinde Suriyeli militanlar için eğitim üssünün kurulduğunu, Suudi Arabistan ve Katar'ın IŞİD'e verilen eğitimin masraflarını karşıladığı…” iddia edilmişti. Suriyeli muhaliflerin, rejime karşı savaşması için ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve Suudi Arabistan tarafından Ürdün'e gönderilen silahların bir kısmı, sistematik bir şekilde Ürdün İstihbaratı çalışanları tarafından ülkenin karaborsasına satıldı. Ürdün istihbarat çalışanları, bu silahların satışından elde ettikleri "milyonlarca dolarla" lüks araçlar, telefonlar ve elektronik eşyalar satın aldı. Türkler, IŞİD’in liderlerine kancayı nasıl taktı… CIA ile ABD’nin Ankara Büyükelçiliği arasında 2010’daki yazışmalarda adı geçen ve 2015 yılında IŞİD’e katılan Türk gazeteci Defne Bayrak, Ürdün Başkenti şimdi SDG bölgesinde bir kampta. Bayrak, Hürriyet, Vakit, TimeTürk, İnkaNews, Küresel Haber gibi yayın organlarının ardından IŞİD’in yayın organlarında çalışmıştı. 2015’de sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı paylaşımla, iki kızıyla birlikte IŞİD’e katıldığını duyurdu. İstanbul Üniversitesi’nde gazetecilik okuyan ve aynı üniversitede tıp eğitimi alan Ürdün vatandaşı Halil Ebu Mulal El-Belavi’yle evlendi. Defne Bayrak, 7 yıl Ürdün’de yaşadıktan sonra eşinin 30 Aralık 2009 tarihinde Afganistan’daki ABD üssüne yaptığı 7 CIA ajanının öldüğü intihar saldırısının ardından, çocuklarını alıp Türkiye’ye dönmüş, IŞİD bölgeye egemen olunca, tekrar geri dönüş yapmıştı. Ancak El Belavi’nin saldırıdan önce eşi Defne Bayrak ve çocuklarını Türkiye’ye getirmesi dikkat çekmişti. Suriye’de bir kampta tutulan Bayrak; Türkiye’de IŞİD ile ilişkili olduğunun ve Gaziantep’te gözaltına alındığında Suriye’ye geçeceğinin bilindiğini ama hiçbir şekilde uyarılmadığını söyledi. “Kullanıldık” diyen Bayrak, “Sizleri kullandıklarını düşündüğünüz kişi ya da kurumlar ile aranızda bir anlaşma mı vardı?” sorusuna ise yanıt vermedi. Acaba kim kullanmıştı? Türk İstihbaratı, Defne Bayrak'ın Ürdünlü kocasını angaje mi etmişti? Yargılanmalarına ilişkin kurulması planlanan uluslararası mahkemeye mesafeli yaklaşan Bayrak, Türkiye’de yargılanmak istediğini ve “muhataplarıyla yüzleşmek” istediğini söyledi. Bayrak ile evlendikten sonra Ürdün’e dönen El-Belavi, burada Ürdün istihbaratı tarafından muhbirliğe ikna edildi. Böylelikle El Kaide içerisinde hızla yükselerek, örgüte ilişkin önemli bilgileri Ürdün istihbaratı, dolayısıyla CIA ile paylaştı. El-Belavi, CIA'nın güvenini kazandı. Öyleki CIA'nın güvenilir evlerine, şirket merkezlerine girerken üstünü aramıyorlardı. Nitekim 30 Aralık 2009 tarihinde El Kaide liderlerinden Eymen El Zavahiri’ye ilişkin elinde önemli bilgiler olduğunu belirterek girdiği Afganistan’daki ABD üssünde, biri Ürdün ajanı ve 7’si de CIA ajanı olan gruba karşı intihar saldırısı düzenledi. Afganistan’daki ABD üssüne yaptığı intihar saldırısının nedeni ise uzun süre “CIA ile El Kaide arasında çift taraflı olarak çalışan” El-Belavi’nin sırrı olarak kaldı. Ürdünlü terörist Halil ebu Mulal el Balavi, CIA ve Ürdün istihbaratı ile buluşma yerine geldiğinde üzerindeki bombayı patlatır. Patlamada Ürdün Kraliyet ailesi mensubu ve istihbaratçı Yüzbaşı Ali bin Zeyd de hayatını kaybeder. Yüzbaşı Zeyd, ülkesinde kraliyet töreni ile gömülür. CIA üssüne saldırı düzenleyen Humam Halil Ebu Mulal El Belevi, sonradan yayınlanan videosunda Ürdün İstihbaratı’nın Abdullah Azzam’ı, Zerkavi’yi ve İmad Mugniye’yi öldürdüğünü söyledi. Kendisinin önce Ürdün İstihbaratı tarafından tutuklandığını sonra da Afganistan’a, El Kaide hakkında istihbarat toplaması için gönderildiğini iddia eden Belevi, sadece bir nimet olarak nitelendirdiği Amerikalılara ulaşmasını sağlayan Ürdünlü bir subayın ölümünden mesul olduğunu kaydetti. Abdullah Azzam - İmad Mugniye - Ebu Musab El Zerkavi'nin intikamını Türkler mi aldı?.. O subayın isminin ‘Ebu Zeyd’ olduğunu belirten Belevi, Ebu Zeyd isimli subayın kendisine Ürdün İstihbaratı’nın 20 yıl önce Abdullah Azzam’a suikast düzenleyerek öldürdüğünü, 2 yıl önce Suriye’de suikaste kurban giden Hizbullah’ın askeri sorumlusu İmad Mugniye’ye suikast düzenlediklerini ve El Kaide’nin Irak sorumlusu Ebu Musab El Zerkavi’yi de Ürdün İstihbaratı’nın öldürdüğünü söylediğini iddia etti. Ölümünden önce kaydedildiği düşünülen videoda, Ürdün İstihbaratı’na karşı cihat çağrısı yapan Belevi, Taliban Hareketi liderlerinden Hekimullah’ın da yanında göründüğü videoda, “ümmetin düşmanları” dediği Ürdün ve Amerikan istihbaratlarından intikam almak istediğini söylüyordu.
Asıl bombayı sona sakladım. Türk gazeteci Defne Bayrak'ın eşi Ürdünlü Humam Halil Ebu Mulal El Belevi'nin saldırı düzenlediği Askeri karargahta, CIA Ajanı Michael D’Andrea da bulunuyordu ve operasyon yöneticisiydi. “Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu.” Acaba Türkler, Orta Asya sorumlusu Kaşif Kozinoğlu'nun intikamını mı aldılar?

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 8232

ulkucudunya@ulkucudunya.com