YUSUF ZİYA ORTAÇ 23.04.1895 – 11.03.1967
01 Ocak 1970
Şair ve yazar, siyaset adamı (D. 23 Nisan 1895, İstanbul - Ö. 11 Mart 1967, İstanbul). Arif Ünlü, İzci, Kamber, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Yakuboğlu Işık, Çimdik adlarını da kullandı. İlköğrenimine Beylerbeyi’nde İstavroz Abdullah Ağa Mektebinde başladı. Alyans İzrailit Okulunu ve Vefa İdadisi (lise)’ni tamamladıktan sonra dışardan sınava girerek Darülfünun (İstanbul Üniversitesi) Edebiyat Bölümünü bitirdi (1915). Vefa İdadisinde yakın arkadaşları Peyami Safa ve Hasan Âli Yücel oldu. İzmit, Galatasaray ve Mercan liseleri ile İstanbul’daki yabancı özel okullarda edebiyat öğretmenliği yaptı. Tek başına çıkardığı Şair (1918-19, 15 sayı) ve Orhan Seyfi’nin çıkarmaya başladığı Akbaba adlı haftalık mizah dergisini 1923’ten itibaren yönetti. Orhan Seyfi ile Aydabir (1935-37) adlı dergiyi, 1935’ten itibaren Heray adlı sanat iktisat ve siyaset dergisini yayımladı. 1946’da CHP’den Ordu Milletvekili seçildi. Milletvekilliği görevi sonra erdikten sonra yine dergicilik ve yayıncılıkla uğraştı. Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.
Hece vezniyle yazdığı ilk şiiri “Gecenin Hamamı”, Türk Yurdu’nda yayımlandı. Daha sonra şiirleri; Türk Yurdu, İçtihad, Servet-i Fünûn, Şair, İnci (1919), Büyük Mecmua (1919), Orhan Seyfi ile yayımladıkları Çınaraltı dergilerinde yayımlandı. Mizahî şiirlerini ise yine Orhan Seyfi ile birlikte çıkardığı haftalık Diken (1918-20) dergisinde Çimdik imzasıyla yayımladı. İkdam’da “Perde”, Cumhuriyet gazetesinde “Akisler” adlı yazılarını yayımladı. “Hecenin Beş Şairi”nden biri olarak yalın ve akıcı şiirleriyle tanındı. 1914’te Kehkeşan dergisinin açtığı bir yarışmada bir şiiri birinci seçildi. Bunun üzerine Halid Fahri (Ozansoy) ona bir kravat armağan etti. İçtihad dergisinin toplantılarına katıldı ve uzun yıllar Akbaba dergisini yayınladı.
“Yusuf Ziyâ’nın şiir vadisine girerken okuyucuyu etkileyen unsurların dört maddede toplandığını görürüz: Tabiat, kadın, romantik tarih anlayışı ve bohem hayat... Şiirlerde görülen bu dört unsurun, dört kefesi olan bir mizah terazisinde tartılıp okuyucuya ulaştırılması ise, dikkate değer bir başka noktadır; tabiat, kadın, romantik tarih anlayışı ve bohem hayat, Yusuf Ziyâ’nın şiirlerinde dört çeşit ışık kümesi meydana getirirler, bu ışık demetleri, mizahın aynasından yansıyarak okuyucunun hislerine tercüman olmaya çalışır.
“Yusuf Ziyâ’nın ilgi merkezleri konusunda sonuç olarak diyebiliriz ki; şâir, gönlüne dolan ilhamı, kadın tutkusu, romantik tarih kabulü ve bohem hayatın verdiği uçarılık ile süsleyerek, fikirlerini, duygularını ve hayallerini nazmederken, tabiat temasını da yardıma çağırır; böylece onun şiirinin ana hatları ortaya çıkmış olur. Yusuf Ziya, bu dört temel yorum anlayışını, mizahın perspektifinden okuyucuya aktarmıştır. Bunun yanı sıra, sosyal hayatı konu edinen mesajların bir kısmının, aileye bağlılık duygusu ile şiiriyet kazandığı da görülür; ‘Evim’ adı ile yazılan şiirlerin çokluğu, şâirin bu ilgi merkezini de ortaya çıkarır.” (Mehmet Önal)
ESERLERİ:
ŞİİR: Akından Akına (1916), Cenk Ufukları (1917), Şen Kitap (mizahî şiirler, 1919), Âşıklar Yolu (1919), Yanardağ (1928), Bir Servi Gölgesi (1938), Kuş Cıvıltıları (çocuk şiirleri, 1938), Bir Rüzgâr Esti (Binnaz oyunu ile, 1962).
OYUN: Kördüğüm (1917), Binnaz (hece ölçüsü ile, manzum, 1918, filme de alındı), Şüphe (1918), Name (1919), Latife (manzum, 1923), Nikâhta Keramet (1923).
ROMAN: Kürkçü Dükkânı (1931), Şeker Osman (1932), Göç (1943), Sarı Çizmeli Mehmet Ağa (1956), Gün Doğmadan (1960).
GEZİ: Göz Ucuyla Avrupa (1958).
BİYOGRAFİ: İsmet İnönü (1946).
ANI: Portreler (1960), Bizim Yokuş (1966).