« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

09 Mar

2020

MUHAMMED el-GAZZÂLÎ

Muhammed İmare 01 Ocak 1970

22 Eylül 1917’de Mısır’ın Buhayre vilâyetinin Neklâl‘ineb köyünde doğdu. Tasavvuf ehline karşı büyük saygısı olan babasının, rüyasında Ebû Hâmid Muhammed el-Gazzâlî’den aldığı işaret üzerine oğluna Muhammed el-Gazzâlî ismini koyduğunu bizzat kendisi söyler (İslâmiyyetü’l-ma?rife, II/7 [1417/1997], s. 157). İlk öğrenimine köyünde başladı ve Kur’an’ı ezberledi. Ailesinin İskenderiye’ye göç etmesi üzerine Ezher’in ilköğretim kısmına girdi ve 1937’de lise kısmından mezun oldu. Bu sırada İskenderiye’de İhvân-ı Müslimîn lideri Hasan el-Bennâ ile tanıştı ve teşkilâta katıldı. 1941’de Ezher’in Usûlüddîn Fakültesi’ni bitirdi. 1943’te aynı fakültenin Dâvet ve İrşad Bölümü’nde yüksek lisansını tamamladı, ardından Kahire’deki Atebetü’l-hadrâ Camii’ne imam-hatip olarak tayin edildi.

Hasan el-Bennâ’nın 12 Şubat 1949’da bir suikast sonucu öldürülmesi üzerine yerine kimin getirileceği konusunda tartışmalar başladı ve teşkilât sarsıntı geçirdi. Cemaat üyelerinin tutuklandığı dönemde Muhammed el-Gazzâlî, Sînâ yarımadasındaki Tûr Hapishanesi’nde bir yıla yakın süre kaldı. Ekim 1951’de Hasan el-Hudaybî’nin başa geçmesiyle İhvân-ı Müslimîn’deki iç çalkantılar sona erdi. Ancak Hasan el-Hudaybî’nin görüşlerini paylaşmayan Muhammed el-Gazzâlî teşkilâttan ayrıldı ve bu dönemden itibaren hiçbir teşkilâta bağlı kalmadan İslâmî davete devam etti.

Muhammed el-Gazzâlî’nin 1943-1974 yılları arasındaki hayatı Mısır toplumunda büyük çalkantıların yaşandığı bir dönemde oldukça hareketli geçmiştir. 1962’de Mısır’da Cemal Abdünnâsır’ın liderliğinde iktidarda bulunan Mısır Sosyalist Partisi’nin Halk Güçleri Millî Toplantısı’nda açıkladığı İslâmî fikirlerinden ötürü liberal ve sol görüşlü gazetelerde ağır tenkitlere uğrarken başta Kahire olmak üzere Mısır’ın çeşitli şehirlerinde halk tarafından büyük destek gördü, lehinde gösteriler yapıldı. Bu sırada Vakıflar Bakanlığı’nda camiler müfettişi, camiler müdür yardımcısı ve camiler müdürü olarak vazife aldı. Ezher Camii’ndeki uzun vâizlik görevinin ardından Abdülhalîm Mahmûd’un Vakıflar bakanlığı sırasında Kahire’deki Amr b. Âs Camii’ne hatip ve vâiz tayin edildi. Kendi ifadesine göre, Seyyid Kutub hakkındaki bir tahkikat sırasında İhvân-ı Müslimîn aleyhinde ifade vermesi yönündeki bir talebi reddetmesi yüzünden tutuklanarak Tûr Hapishanesi’nde yaklaşık bir yıl hapis yattı (1965).

1968-1973 yıllarında ramazan ayında konuşma yapmak üzere Küveyt, Katar, Sudan ve Fas’ta bulunan Muhammed el-Gazzâlî Küveyt’teki ikameti esnasında bir kısım eserlerini yayımladı. 2 Temmuz 1971’de Dâvet ve İrşad Dairesi Başkanlığı’na getirildi. 1974’te Muhammed Ebû Zehre ile birlikte medenî kanundaki tâdilât çalışmalarına karşı çıktığı için görevinden alındı; ayrıca Kahire’de Amr b. Âs Camii’nde vâizlik yapması da yasaklandı. 1974-1981 yılları arasında Enver Sedat rejimiyle ters düştüğü için Mısır’dan ayrıldı. Bu dönemde Suudi Arabistan üniversitelerinde ve özellikle Mekke’deki Ümmülkurâ Üniversitesi’nde hocalık yaptı. Enver Sedat’ın ölümünden sonra 8 Mart 1981’de Mısır’da Vakıflar bakan yardımcılığı görevine getirildi. 1982-1985 yıllarında Katar’daki üniversitede misafir hoca olarak vazife yaptı. 1985-1989 arasında Cezayir’deki Emîr Abdülkadir Üniversitesi’nin hem kurucusu hem akademik kurul başkanı oldu. Hayatının son yıllarında Kahire’deki el-Meclisü’l-ilmî li’l-ma‘hedi’l-âlemî li’l-fikri’l-İslâmî adlı müessesenin başkanlığını üstlendi. 1970’lerden itibaren şöhreti İslâm dünyasında yayılmaya başladığında birçok ülkeyi ziyaret edip buralarda İslâmî davetle ilgili pek çok toplantıya katıldı. Riyad’da bulunduğu bir toplantı sırasında 9 Mart 1996 tarihinde vefat etti ve Medine’deki Baki‘ Mezarlığı’na defnedildi.

İslâm dünyasının I. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşadığı ağır toplumsal şartlar, siyasî ve dinî akımların bütünleşmesi, hilâfetin kaldırılması gibi konular Muhammed el-Gazzâlî’nin kişiliğinin oluşmasında etkisini göstermiştir. Hocaları arasında lise döneminde özellikle İbrâhim el-Garbâvî ile Abdülazîz Bilâl’in, üniversite yıllarında Abdülazîm ez-Zerkanî ile Mahmûd Şeltût’un tesirinde kaldığını bizzat kendisi söyler (?u?abü’ş-Şey? Mu?ammed el-Gazzâlî, hazırlayanın girişi, s. 14-15). Hasan el-Bennâ da onun mânevî hayatında ve irşad anlayışında derin etkiler bırakmıştır. Eserlerinin büyük bir kısmında bu tesirin boyutunu görmek mümkündür. Seyyid Kutub’un da dahil olduğu, Muhammed el-Gazzâlî, Abdülkadir Ûdeh ve Mustafa es-Sibâî’den oluşan ilim ve fikir adamları grubu özellikle Hasan el-Bennâ’nın İslâm’da sosyal adalet öğretisinden etkilenmiştir (The Oxford Encyclopedia of the Modern Islamic World, I, 197-198).

Mısır toplumunun geçirmekte olduğu fikrî ve mânevî buhrana dair gözlemleri dikkate alınacak olursa Muhammed el-Gazzâlî’nin, başta Mısır olmak üzere bütün İslâm dünyası için bir ıslah programı çerçevesinde fikirlerini sunmayı hedeflediği anlaşılır. Muhammed bir yandan Batı hayranlığı ve taklitçiliğini destekleyen çevrelere, öte yandan 23 Temmuz (1952) inkılâbı öncesi İngiltere sömürgeciliğine karşı tavır almış, Filistin sorunu konusunda İhvân-ı Müslimîn’e destek vermiş, 23 Temmuz inkılâbının ardından Batı’nın sosyal ve kültürel açıdan dinin toplumdaki etkinliğinin azaltılması projesine karşı büyük tepki göstererek tek kurtuluş çaresinin İslâm’ın temel değerlerine dönmek olduğunu savunmuş, bu konuda İslâm davetçisine büyük görevler düştüğünü belirtmiştir. Muhammed el-Gazzâlî, İslâm dünyasındaki yozlaşmanın başlıca sebeplerini mezhep kavgaları, siyasî bunalımlar, yöneticilerin ihmal, gaflet ve Batı taklitçiliği, ilim adamlarının faydasız tartışmalarla vakit geçirip gereken ictihadı yapmamaları, müslümanlar arasındaki çıkar çatışmaları, toplumun Batı hayat tarzına yönelmesi, ilim ve teknik bakımından geri kalması gibi hususlarda görür. Mısır’a İslâm vatanının bir parçası olarak bakarken modern dönemde kin, düşmanlık ve ırkçılık üzerine kurulan milliyetçilik anlayışını reddeder. İslâm’ın diğer dinler ve Batı’dan gelen sosyalist, komünist vb. ideolojiler önünde üstünlüğünü savunur; bu tür ideolojilerden müslüman milletlerin korunması ve kurtarılması yönünde irşad faaliyetlerini sürdürmenin zaruretini vurgular.

Dinî konularda akılla nakil arasındaki dengenin sağlanması ve aklın nakil için bir esas teşkil etmesi şeklindeki temel görüşüyle Muhammed Abduh ve Reşîd Rızâ’nın el-Menâr çizgisini devam ettiren Muhammed el-Gazzâlî, Kur’an’ın sünnetten önce geldiği ve âhâd hadisler yerine Kur’an’ın ima ettikleriyle amel etmenin daha doğru olacağı görüşüyle İbn Teymiyye ekolünü benimsediğini göstermektedir. Onun, İslâm’ın “takvâ sahibi bir kalp ve zeki bir akıl”dan ibaret olduğunu söylemesi İslâm davetçilerine yönelik bir yöntem olarak algılanmaktadır. Muhammed el-Gazzâlî aklın taklitçilikten korunması, ictihad ve tecdîdin önünün açılması gerektiğine inanmaktadır. Tevhidin evrensel bir varlık kanunu ve hayat düzeni olduğunu belirterek insanın toplumdaki etkinliğinin Allah’tan başka varlıklara kul olmaktan arındırılmasına bağlı olduğunu söyler. Kur’ân-ı Kerîm’deki kıssalar sadece toplumun eğitimi ve tezkiyesi için vârit olmuştur. Gayb ve ölümden sonra dirilme haberleri toplumun ahlâkını güçlendirir. Muhammed el-Gazzâlî, camileri ibadet mahalli olması yanında İslâm kültür üniversitesi olarak da nitelendirmiştir.

İlmî kişiliğiyle geniş bir şöhret kazanan Muhammed el-Gazzâlî’ye Ezher’deki Mecmau’l-buhûsi’l-İslâmiyye, Ürdün’deki el-Mecmau’l-melikî li-buhûsi’l-hadâreti’l-İslâmiyye, Washington’daki el-Ma‘hed el-âlî li’l-fikri’l-İslâmî ve Küveyt’teki el-Hey’etü’l-hayriyye el-İslâmiyye el-âlemiyye gibi kurumlarda üyelik verilmiştir. Ayrıca Cezayir’de Visâmü’l-esîr (1988), Suudi Arabistan’da Milletlerarası Kral Faysal (1989), Pakistan’da İmtiyaz (1991), Mısır’da Devlet takdir (1991) ve yılın düşünürü ödüllerine lâyık görülmüştür.

Eserleri. A) İslâm Daveti. 1. Fî Mevkibi’d-da?ve (Kahire 1957). Eserde İslâm davetinin metotlarına işaret edilmekte ve yanlış metotlar uygulayan gruplar eleştirilmektedir. 2. Ma?allah: Dirâsât fi’d-da?veti ve’d-du?ât (Kahire 1959, 1992; Dımaşk 1989). 3. Hümûmü dâ?iyetin (Kahire 1985). İslâm davetçilerini yönlendirmek amacıyla kaleme alınmıştır. 4. ed-Da?vetü’l-İslâmiyye testa?bilü’l-?arneha’l-?âmise ?aşere (Kahire 1990). 5. Te?emmülât fi’d-dîn ve’l-?ayât (İskenderiyye 1992). Mecelletü’l-İ?vâni’l-müslimîn, Cerîdetü’l-İ?vâni’l-müslimîn gibi gazete ve dergilerde çıkan makalelerinden oluşmaktadır.

B) Siyaset ve Ekonomi. 1. el-İslâm ve’l-evzâ?u’l-i?ti?âdiyye (Kahire 1947, 1987). 2. el-İslâmü’l-müfterâ ?aleyhi beyne’ş-şuyû?iyyîn ve’r-re?simâliyyîn (Kahire 1950, 1960). Mısır’ın 1944-1949 yılları arasında yaşadığı siyasî azınlıklar iktidarı döneminde kaleme alınmış olup müellifin bazı dergilerde yayımlanan makalelerinden meydana gelmektedir. 3. el-İslâm ve’l-menâhicü’l-iştirâkiyye (Kahire 1960). Cemal Abdünnâsır döneminde Mısır’daki sosyalist ideolojiye reddiyedir. 4. el-İslâm ve’l-istibdâd es-siyâsî (Kahire 1984). Müellifin 1951’de Tûr Hapishanesi’nde iken hazırladığı, bir kısmı dergilerde yayımlanmış konferanslarının derlenmesinden oluşmaktadır. 5. Türâs_üna’l-fikrî fî mîzâni’ş-şer? ve’l-?a?l (Kahire 1994). Harun Ünal tarafından Düşünce Mirasımız: Eleştirel Bir Yaklaşım ismiyle Türkçe’ye çevrilmiştir (İstanbul 1994).

C) Geleneksel İslâmî İlimler. 1. Min hünâ na?lem (Kahire 1965). Hâlid Muhammed Hâlid’in Min hünâ nebde? adlı eserine reddiyedir. 2. Fı?hü’s-sîre (Kahire 1976, 1987). Resul Tosun kitabı aynı adla Türkçe’ye çevirmiştir (İstanbul 1987, 1991, 2000). 3. es-Sünnetü’n-Nebeviyye beyne ehli’l-fı?h ve ehli’l-?adîs_ (Kahire 1984). Ali Özek tarafından Nebevi Sünnet: Fakihlere ve Muhaddislere Göre ismiyle tercüme edilmiştir (Ankara 1992). 4. Na?arât fi’l-?ur?ân (Kahire 1986). 5. ?A?idetü’l-müslim (Dımaşk 1987; İskenderiyye 1990). 6. ?ulu?u’l-müslim (Dımaşk 1987; Kahire 1989). 7. Rekâ?izü’l-îmân beyne’l-?a?l ve’l-?alb (Kahire 1979). 8. Keyfe nete?âmelü ma?a’l-?ur?âni’l-Kerîm (Kahire 1992; el-Mansûre 1993). Çağdaş dönemde Kur’an’ı anlama metodu, Kur’an’ın konuları, tefsiri ve te’vili gibi hususları içerir. Emrullah İşler eseri Kur’an’ı Anlamada Yöntem adıyla Türkçe’ye çevirmiştir (İstanbul 2002). 9. et-Ta?a??ub ve’t-tesâmu? beyne’l-Mesî?iyye ve’l-İslâm: ?ahdu şübühât ve reddü müftereyât (Kahire 1993). Mısırlı bir hıristiyan yazarın İslâm’a yönelik ithamlarına cevap vermek üzere kaleme alınmıştır. 10. Na?ve tefsîrin mevzû?iyyîn li-süveri’l-?ur?âni’l-Kerîm (Kahire 1996). Şahin Güven ve Ekrem Demir tarafından Kur’an’ın Konulu Tefsiri adıyla tercüme edilmiştir (İstanbul 2000). Muhammed el-Gazzâlî’nin çalışmaları hakkında ayrıntılı bilgi, vefatından bir yıl sonra yayımlanan İslâmiyyetü’l-ma?rife dergisinin özel sayısında mevcuttur (bk. bibl.). Bazı dergilerde ve özellikle Arap dünyasının kadın sorunlarını dile getiren Seyyidetî dergisinde yazıları hâlâ neşredilmektedir.

Ziyaret -> Toplam : 125,34 M - Bugn : 100886

ulkucudunya@ulkucudunya.com