İSMAİL GERÇEKSÖZ 1925- 04.04.1980
01 Ocak 1970
Gerçeksöz, 1925'te İzmir'de doğdu. 4 Nisan 1980 tarihinde Ortadoğu Gazetesi'nin başyazarlığını yaparken arkadan vurularak şehit edildi. Gerçeksöz'ün cenazesi 6 Nisan 1980 tarihinde Bursa'da toprağa verilmişti.
Aslen Bursa'nın Köprühisar köyünden olup İzmir'de doğmuştu. 55 yaşında, evli ve dört çocuk babasıydı. Ailece, İstanbul-Acıbadem'de oturuyordu. Gazeteci, şair ve yazar olup Türk Edebiyatı Vakfı'nın kurucularındandı. İlhan Darendelioğlu'nun şehadetinden sonra Ortadoğu Gazetesi'nin başyazarlığını üstlenmişti.
4 Nisan 1980'de Acıbadem Dörtyol semtinde 2 Dev-Sol militanının silahlı saldırısı sonucu şehit düştü. Yanında bulunan oğlu İbrahim Gerçeksöz de ağır yaralandı. Cenazesi, Aksaray Valide Camii'nde kılınan namazdan sonra götürüldüğü memleketi Bursa'da toprağa verildi.
Türk milliyetçiliği fikrinin seçkin bir kültür adamı olan İsmail Gerçeksöz, Ülkücü Hareketin örgütlendiği 1960'lı yıllarda davayı geniş kitlelere ulaştıran Arif Nihat Asya, Emine Işınsu, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Yavuz Bülent Bakiler, Yetik Ozan (Turgut Günay) gibi Ülkücü şair ve romancılar arasında yer alır.
Şiir ve yazıları 1944'ten itibaren Demet, Uludağ, Sanat ve Edebiyat, Şadırvan, Bizim Türkiye, Çatı, Kaynak, İstanbul, Hisar, Devlet, Ortadoğu, Millet, Türk Edebiyatı gibi gazete ve dergilerde yayınlandı. Eserlerinin bir kısmını Aşık Sazından Şiirler (1944) Bursa'nın Destanı (1951) Yaşayan Ağaç (1952) Gökbayrak (1954) İkinci Dönüş (1972) adı altında kitaplaştırmıştı.
Babasından arapça ve farsça dersleri alan Gerçeksöz daha küçük yaşlarda edebiyata ilgi duydu. Şiirlerinde genellikle duygulu bir ton içinde vatan ve millet sevgisini işleyen, serbest vezinli epik bir eda ile milli ve tarihi konuları ele alan, halkımız ve memleketimize olan hayranlıklarını dile getiren İsmail Gerçeksöz, sade bir dil sade ve yalın bir üslup kullanmıştır.
Merhum şehit İsmail GERÇEKSÖZ Türk Edebiyatı Dergisi'nin Mart sayısında çıkan son şiirinde, tevekkül içindedir. Dostluğu, ıstırabı, neşesi yani her şeyi ile ölçülüdür. Sanki, meçhul sonunu görmüş gibidir. Dünyaya elveda demektedir. İşte şehidimizin son şiirinden beş kıt'a:
SONA DOĞRU
Hani bir şarkı takılır ya insanın dudaklarına
Eski, yarı unutulmuş kırık dökük.
Bir kaç mısra dil ucunda döner durur da
Nice baharlar alıp gitmiştir en güzel düşlerini
Sonra yapraklar sararır, çiçekler kurur da!..
Sille yemiş gibidir kişi felekten
Eşe dosta gülme zorluğu bir yana,
Yürek olmadık acılarla yoğurulur da!
Upuzun gölgelerde bir akşam güneşi,
Camlardan odalara vurur da!
Çoktan bitmiş kadehinde son yudum,
Meyhane boş, masa tarumar,
İlk yudumlardaki mutluluk kaybolur da!.
Bir köşede meyhaneci uyukluyordur,
Son müşteri hala oturur da!.
Ya da istasyon boşalmış,
Son tren çoktan gitmiştir,
Yolcu koskoca dünyada kaybolur da!
Karanlığa uzanan saat kulelerinden,
Oniki'ler hep birden vurur da!
Budur işte feleğin bize oyun oynamışlığı
Unun elenip eleğin duvara asılmışlığı,
Nefes daralır, dizler iki adımda yorulur da!
Uzanıp kalıvermek de var günün birinde ansızın.
Olur da!...