Topal Osman 1883 – 02.04.1923
01 Ocak 1970
Asker, Mustafa Kemal'in muhafız kıtası komutanı (D.1883, Giresun – Ö. 2 Nisan 1923, Ankara). Osman Ağa olarak da bilinir. Varlıklı bir aileden gelen Feridunzade Mehmet Bey’in oğludur. Balkan Savaşları, Kafkas Cephesi, Kuvay-ı Milliye hareketine katıldı, Sakarya Savaşı’nda bulundu. Koçgiri İsyanı'nın bastırılmasında yararlıklar gösterdi.
Osmanlı İmparatorluğunun içersinde çeşitli etnik kökenlere mensup milletler birer birer bağımsızlıklarını ilan etmeye başlamışlardı. Bunlardan biri de 1828 yılında bağımsızlığını ilan eden Yunanistan’dı. Yunanistan sadece bağımsızlığını ilan etmekle kalmamış, Megalo-İdea (Büyük Yunanistan İdeali)’yı gerçekleştirebilmek için de faaliyetlere başlamıştı. Bu amaçla Pontus Devletini yeniden diriltmek için Karadeniz Bölgesinde hummalı bir faaliyete başladılar. Nüfusunun yarıya yakını Rumlar’dan, çok azı da Ermeniler’den meydana gelen Giresun en önemli faaliyet üssü durumundaydı. Osman Ağa daha çocuk yaşlarında Rumlar’ın bu sinsi faaliyetlerini sezmeye başlamıştı. Ayrıca, askerliğe karşı içinde büyük bir istek olmasına karşın, askeri okula gitme şansı bulamadı. İçinde kalan bu isteği, vatan savunmasına gönüllü olarak katılmak suretiyle gidermeye çalıştı.
Osman Ağa’nın girdiği yoğun mücadele içersinde gerçekleştirdiği eylemlerin en önemlileri şöyle sıralanabilir:
Ekim 1912’de altmış beş gönüllü arkadaşıyla birlikte Balkan Savaşı’na katıldı ve bu savaşta sağ dizinden yaralandı. Doksan üç gönüllü arkadaşına, Trabzon hapishanelerinden tahliye ettirdiği yüz elli Giresunlu mahkûmu da ekleyerek, 30 Kasım 1915’te Birinci Dünya Savaşı’na katıldı ve Ruslar’a karşı dört yıl savaştı. 14 Şubat 1918’de Ruslar’ı Harşıt Deresi’nden geri çevirdi ve Batum’a kadar takip etti. Şubat 1918’de Hacı Bey’in çekilmesi üzerine Giresun Belediye Başkanlığı makamına oturdu. Şubat 1919’da Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyetinin Giresun Şubesini kurdu ve ilk başkanı oldu. Ermeni Tehcirine adı karışınca, İstanbul Hükümeti tarafından idama mahkûm edilmesi üzerine dağa çıkarak eylemlerine çete savaşlarıyla devam etti.
Topal Osman Ağa, 29 Mayıs 1919’da aldığı davet üzerine Havza’da Atatürk’le gizlice buluştu. 8 Temmuz 1919’da hakkında af kararı çıkınca tekrar Giresun’a döndü ve bir süredir boş bıraktığı Belediye Başkanlığı koltuğuna tekrar oturdu. Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Başkanlığı sıfatını da üzerinde taşıyan Osman Ağa, Atatürk’ten aldığı talimatlar doğrultusunda çalışmalarına hız verdi.
23 Temmuz 1919’da Dr. Ali Naci (Duyduk) ve İbrahim Hamdi Bey gibi iki Giresunlu aydını Erzurum Kongresine delege olarak gönderdi. Ancak Giresunlu delegelerin Atatürk’e karşı oy kullanmaları üzerine, müthiş öfkelenen Osman Ağa’nın korkusuyla ikisi de yurtdışına kaçtılar.
Osman Ağa, Şubat 1920’de Gedikkaya gazetesini yayımlamaya başladı. Giresun Askerlik Şubesi Başkanı H. Avni Alpaslan (Tirebolulu) Bey de bu gazeteye imzasız yazılar yazarak milli mücadeleye destek verdi. Ayrıca, Osman Ağa başkalarına yazdırdığı sert makalelerin altına kendi imzasını koyarak basın yoluyla da mücadeleye devam etti. Eylül 1920’de Ermeni Harekatını bastırmak üzere 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa’nın emrine sekiz yüz elli kişilik bir gönüllü birliği gönderdi. Atatürk’ün davetiyle, on beş seçkin adamını alarak Kasım 1920’de Ankara’ya gitti. Mustafa Kemal’in isteği üzerine de on adamını onun yakın korumasına tahsis etti. Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı korumakla görevlendirdiği bu ilk muhafız grubu, Riyaset-i Celile Muhafız Bölüğünün ilk mangasını oluşturdu. “Giresun Gönüllü Maiyet Müfrezesi” de denilen bu birliğin sayısı Atatürk’ün isteğiyle yüz ve daha sonra iki yüz elli kişiye kadar çıkarılmıştı. Bu birlik, Atatürk’ün yanı sıra Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin yakın korumasını da üstlenerek görevini sonuna kadar yürüttü.
Osman Ağa, Atatürk’ten aldığı talimat üzerine, Muhafız Birliği’nin yönetimini yakın arkadaşı Mustafa Kaptan’a bırakarak Giresun’a döndü. Tamamen Giresunlular’dan oluşan ve mevcudu beş bini bulan 42. ve 47.Giresun Gönüllü Alaylarını kurdu. 47. Alay’ın başına geçerek Nisan-Mayıs 1921’de Koçgiri İsyanı’nı bastırdı. Daha sonra da, H.Avni Alpaslan komutasındaki 42. Alay’la Samsun’da buluşarak Pontus Rumları’nın merkez üssü olarak kullandıkları Merzifon Amerikan Koleji’ne bir baskın düzenledi. Böylece “Pontus Rum Devleti” düşüncesini tümüyle ortadan kaldırmış oldu. Sakarya Meydan Savaşı’nın kritik bir sürece girmesi üzerine, Ağustos 1921’de 42. Alay savaşa girdi. Komutanları H. Avni Alpasalan Bey de içlerinde olmak üzere tamamına yakını şehit düşen bu alaydan sadece kırk sekiz kişi sağ kaldı. On gün sonra da 47. Alay savaşa girdi ve bu alaydan da iki yüz seksen beş kişi kurtulabildi. Giresun’dan getirilen yeni gönüllülerle takviye edilen 47. Alay, 26 Ağustos 1922 tarihindeki Büyük Taarruz’a da katıldı ve Afyon ile Dumlupınar cephelerinde büyük kahramanlıklar gösterdi.
Gösterdiği üstün başarı ve kahramanlıklardan dolayı Osman Ağa’ya TBMM tarafından “Milis Yarbayı” rütbesi verildi. Osman Ağa, düşmanın İzmir’de denize dökülmesinden sonra Mustafa Kemal Paşa’dan izin alarak Giresun’a döndü. Giresun’da istirahata çekilmişken, Paşa’nın telgraf emri ile Aralık 1922’de tekrar Ankara’ya çağrıldı.
Bu sıralarda, TBMM’de Mustafa Kemal’in liderliğindeki I. Grup’un karşısında yer alan Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey’in önderliğindeki II. Grup şiddetli bir muhalefet hareketi başlatmıştı. Meclis’te kavga hiç eksik olmuyordu. Hatta bir ara Atatürk ile A. Şükrü Bey birbirlerinin üzerine dahi yürüdüler. 27 Mart 1923’te yine böyle bir meclis oturumundan sonra Ali Şükrü Bey birdenbire ortadan kayboldu ve aramalar sonunda cesedi yeni kazılmış bir çukurun içinde bulundu. Elde edilen bulgular şüphelerin, daha önceden aralarında Trabzon’da geçen bir olay nedeniyle kendisine kızgın olduğu Ali Şükrü Bey’i Topal Osman Ağa’ın öldürdüğü üzerinde yoğunlaştı. Mustafa Kemal, Osman Ağa’yı çok seviyor olmasına karşın; “Adalet neyi emrediyorsa gereği yapılsın” diye adaletten yana tavır koyunca, Osman Ağa’nın tutuklanmasına karar verildi ve Osman Ağa’nın adamlarından kurulu olan Muhafız Birliği dağıtıldı.
İsmail Hakkı Tekçe’nin komutasındaki yeni muhafız birliği ile Osman Ağa’nın adamları arasında 1 Nisan’ı 2 Nisan’a bağlayan gece sabaha kadar süren bir çatışma sonucunda Osman Ağa ağır yaralı olarak Ayrancı Bağları’nda ele geçirildi. Sedyede iken beynine ateş edilmek suretiyle İsmail Hakkı Tekçe tarafından öldürüldü ve başı gövdesinden ayrılmış olarak alelacele gömüldü. Ertesi gün cesedi mezardan çıkarılarak, ayaklarından asılmak suretiyle meclis önünde teşhir edildi. Daha sonra cenazesi Giresun’a gönderildi ve Giresun Kalesi’nin kuzey yamacındaki Kurban Dede Türbesi’nin yanında toprağa verildi. 1925 yılında Mustafa Kemal’in emriyle, Giresun Kalesi’nin en yüksek yerine bir anıt mezar yaptırılarak oraya nakledildi.