« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 Nis

2020

CEVHER DUDAYEV 08.02.1944 – 21.04.1996

01 Ocak 1970

Çeçenistan’ın Yalho köyünde, 8 Şubat 1944 günü dünyaya gelen Cahar Dudayev’in mücadelesi, daha 15 günlükken ailesinin kucağında sürgüne gönderilmesiyle başladı. Soğuğa ve kötü şartlara rağmen hayatta kalmayı başaran nadir bebeklerdendi belki de. Allah’ın yardımıyla, mücadeleci ruhu daha bu zamanlarında kendini göstermiş ve direnmişti.

Annesinin adı Rabiat, babasının adı Musa’ydı. Altısı öz, altısı üvey olmak üzere 12 kardeşi vardı.

Dudayev’in çocukluk yılları, Çeçenlerin sürüldüğü Kazakistan’ın Çimkent kentinde, büyük maddi ve manevi sıkıntılar arasında geçti. Annesinin anlattığı Çeçenistan hikâyeleriyle büyüdü ve o zamanın bütün yasaklarına rağmen iyi bir Müslüman olarak yetiştirildi. 23 Şubat 1944 Çeçen–İnguş sürgünü sonrasında, 1957 yılında çıkarılan, insanların kendi vatanlarına dönme izni öncesi, 1956 yılında henüz 12 yaşındayken tek başına Kazakistan’dan kaçtı; bir tren vagonunun üzerinde gizlenip Çeçenistan’a döndü. 15 günlük bebekken sürgünle çıkarıldığı vatanında 12 yaşında bir delikanlı olarak bulunuyordu artık.

Zeki bir çocuktu. Yaşadığı onca sıkıntıya rağmen eğitim hayatını oldukça başarılı ilerletmişti. Orta öğrenimini Çeçenistan’da tamamladıktan sonra 1960 yılında Vladikafkas’taki Fen Fakültesi’nin Fizik-Matematik bölümüne devam etti. Ardından, Tambov Askeri Pilot Yüksekokulu’na girmeyi başardı ve 1962’de mezun oldu. 1966 yılında Uzun Mesafe Uçak Pilotluğu ve Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. 1969’da eşi Alla ile evlendi ve 1970’te ilk oğlu Ovlur, 1973’te kızı Daana ve 1983’te de ikinci oğlu Degi dünyaya geldi.

Dudayev, başarılarına başarı katarak 1971’de Gagarin Hava Harp Akademisi’ne girdi ve 1974 yılında buradan mezun olarak “birinci sınıf pilot ve mühendis” unvanını kazandı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) tarafından kendisine 12 madalya verildi. Tümgeneralliğe yükseldi ve ülke tarihinde Stratejik Hava Kuvvetleri’nde tümen komutanı olmayı başaran ilk Müslüman olarak adından bahsettirdi.

SSCB, 1985 yılında Mihail Gorbaçov’un iktidara gelmesiyle, “Glasnost (Açıklık)” ve “Perestrokya” politikalarını uygulamaya başladı. Siyasi sistemin, devlet örgütünün ve hükümet organlarının yeniden yapılanması anlamına gelen bu politikalar, fikir ve uygulamalarıyla bütünleşince SSCB için dağılma sürecine neden oldu. İnsan hakları ve hürriyet hareketleri şeklinde başlayan gelişmeler, zamanla Moskova`nın hegemonyasına karşı bağımsızlık mücadelesine dönüştü. Ancak, bunlar patlama şeklinde değil, yavaş yavaş gelişen bir seyir halinde meydana geldi. Baltık devletleri başta olmak üzere SSCB’ye bağlı ülkelerde bağımsızlık ilanları başladı.

Cahar Dudayev’in Ruslara karşı ilk direnişi de, 1986’da tuğgeneral olarak bulunduğu Estonya’nın ve Baltık ülkelerinin bağımsızlığı için yapılan isyanlarda, SSCB’nin verdiği emirleri yerine getirmemesiyle başladı.

SSCB, isyanları bastırması için Dudayev’in zor kullanmasını istemiş ve Dudayev “kendi bağımsızlığı için savaşan insanlara bomba atmayacağını” söyleyerek emirlere karşı gelmişti. Estonya halkı, Dudayev’i kahraman olarak nitelendiriyor ve ona sevgilerini yüzlerce kırmızı gül sunarak ifade ediyordu. Artık Dudayev, Estonya için kahraman, Rusya için asi bir general olmuştu ve Dudayev bunu onur bilmişti.

“Savaşa karşıyım ancak haksızlığa karşı savaşmak karakterimdir” diyordu.

SSCB, Dudayev yüzünden Estonya’ya yapamadığını Litvanya’ya yaptı. 12 Ocak 1989 Litvanya’nın başkenti Vilnus’taki mitingi dağıtmak için insanların üzerine Rus tankları sürülmüştü ve yüzlerce insan hayatını kaybetmişti.

O günlerde Baltık ülkelerinden SSCB’ye yalnızca kin, nefret, öfke, faşist sitemleri yükseldi ve Rus demokrasisine dair inançlar tamamen yok oldu. Dudayev, gördüğü manzaralar karşısında derin bir üzüntü ve SSCB’ye karşı büyük bir öfke duyuyordu. Lituanya’da yaşananlar sonrası “vahşi hayvan karşısına ancak silahla çıkılır” düşüncesinde karar kılmış ve özgürlük adına kalbine tohumlar ekmişti.

Baltık ülkelerinde bu olaylar gerçekleşirken, Çeçenistan içinde de bazı hareketlilikler söz konusuydu. Zelimhan Yandarbiev ve arkadaşları, Çeçenistan’ı bağımsızlığına kavuşturmak için organize olmuşlar ve bağımsızlık için mücadeleye başlamışlardı. Estonya’da yaşanan kriz sonrası Dudayev’in Rus ordusuna karşı asiliği, Rus ordusunda istenmeyen adam olmasına yol açmıştı. Dudayev de bunun üzerine Yandarbiev’in de davetiyle Rus ordusundan istifa edip, vatanına dönüş yaptı. Bu tarihten, ölüm gününe kadar da Çeçenistan’ın bağımsızlığı için mücadele etti.

1990 yılında toplanan Halk Meclisi’nin başkanlığını yapan Dudayev, 6 Eylül 1991 tarihinde bağımsızlık kararı alınınca, aday olarak girdiği başkanlık seçimlerinden oyların %85’ini alarak galip çıktı ve Çeçenistan devlet başkanı oldu.

Cahar Dudayev’in hayali tıpkı dedesi Şeyh Şamil gibi, Kuzey Kafkasya halklarını bir araya getirerek, bağımsız bir devlet olabilmek ve kendi vatanlarında, o vatanın insanlarını tutsak eden Rusya’nın hâkimiyetinden çıkmaktı. Bu sebeptendir ki, 1992 yılında başlayan Abhazya Savaşı’na Şamil Basayev komutasında Çeçen savaşçıları gönderip, Kafkas Halkları Konfederasyonu’na destek vermiştir.

Sovyetler Birliği’nin dağılma süreci, bağımsızlık ilan eden ülkeler, Kafkasya’da yaşanan bu olaylar Rusya gündeminin oldukça yoğun olmasına sebebiyet veriyordu. Bu karmaşa içinde Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Çeçenistan’ın bağımsızlık kararını yok sayarak seçimleri geçersiz ilân etti ve 1991-1994 tarihleri arasında Çeçenleri görmezden geldi. Bu arada Dudayev, eski SSCB’nin silâh depolarından ele geçirdiği her türlü silâh ve teçhizattan faydalanarak kendisine bağlı birlikleri olası bir Rus işgaline karşı hazırladı.

1994 yılından sonra Dudayev, Rusya ile olan anlaşmazlıklarını siyasi yollarla halletmeye çalışsa da Rusya tarafından bu durum karşılık bulmadı. Moskova, aynı zamanda muhalif Çeçenleri silahlandırarak bir iç savaş çıkarmaya çalışmışsa da Dudayev’e bağlı kuvvetler muhalifleri bastırdı.


Bu gelişmeler üzerine Rusya devlet başkanı Boris Yeltsin, 29 Kasım 1994 tarihinde bir ültimatom vererek, savaşan tarafların 48 saat içerisinde silahlarını bırakmasını, aksi takdirde Çeçenistan’da olağanüstü hâl ilan ederek askeri operasyonlara başlayacağını açıkladı. Rus ve Çeçen temsilciler arasında görüşmeler devam ederken 11 Aralık 1994 sabahı, Rus birlikleri “iki saatte alma” düşüncesiyle Çeçenistan’a girmiş fakat gördüğü direniş karşısında bunun kolay olmadığını çok net anlamıştı.

Dudayev komutasındaki Çeçen direnişçiler ülkelerini Rus işgalinden kurtarmak için var güçleriyle mücadele ettiler. Birinci Çeçen Savaşı sırasında, Çeçenlere dünyanın çeşitli yerlerindeki Müslümanlar tarafından yardım ve destek gönderildi. Elinde her tür imkânı olan Rusya’ya karşılık, elinde inancından daha büyük hiçbir şey olmayan Çeçen savaşçılar, savaş sürecinde oldukça başarılı operasyonlar gerçekleştirdi ve dünya gündeminde bir süre de olsa adından bahsettirdi.

21 Nisan 1996’da Çeçenistan’ın batısında bulunan Gekhi-Çu köyünde telefon ile görüşme yaparken uydu ile Cahar Dudayev’in yeri tespit edildi ve ABD’li Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından Ruslara bildirildi. ABD’nin gönderdiği NEC marka telefon, daha net haberleşme amaçlı Dudayev’e ulaştırılmıştı. Daha sonra elde edilen bilgilere göre telefon, önce CIA’ya, oradan da ajanlar aracılığıyla KGB’ye giden bir yol haritası çiziyordu. Bu sayede Ruslar, Dudayev’in koordinatlarına ulaşabilmiş ve orayı füze yağmuruna tutmuştu. Cahar Dudayev, bu saldırı sonrası hayatını kaybetti.

Çeçenistan’ın tarihi boyunca gördüğü en iyi komutanlara bu tarihlerde tanıklık etmişti. Zelimhan Yandarbiev, Şamil Salmanoviç Basayev, Aslan Mashadov, Dokka Umarov, Salman Raduev ve daha niceleri, Dudayev’den sonra da Çeçenistan mücadelesine devam etmişlerdi. Bu yüzdendir ki Cahar Dudayev, “Her Çeçen generaldir; ben sadece milyon birincisiyim.” demişti.

Dudayev’in ölümünden sonra Çeçenler, büyük bir yasa bürünse de yerine geçen Zelimhan Yandarbiev ile, 1996 yılı Ağustos ayında başkent Grozni’yi yeniden ele geçirerek önemli bir başarı elde ettiler ve Grozni’nin ismi yeniden Rusya’ya bağımlı olana kadar -Dudayev anısına- Caharkala (Caharyurt) olarak değiştirildi.

Rusya, Çeçenler ile barış görüşmelerini ancak Dudayev’in ölümü sonrası gerçekleştirmiş ve 1997 yılında imzalanan Hasavyurt Antlaşması ile Çeçenlere aşamalı olarak bağımsızlık sözü vermişti. Fakat Rusya verdiği sözü çok kısa bir zaman tutacak ve ilerleyen vakitlerde Çeçenistan için özgürlük diye bir şey olmadığını Çeçenlere yeniden gösterecekti…

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 117818

ulkucudunya@ulkucudunya.com