Yüzüncü Yıl
Ahmet Bican Ercilasun 01 Ocak 1970
19 Mayıs 1919 – 09 Eylül 1922. Üç yılı aşkın bir zaman boyunca Türkler ölüm kalım savaşı verdiler. Ellerinde kalan son vatanı kurtarmak için ölesiye bitesiye çalıştılar. Vurdular, vuruştular. Al kanlarını toprağa döktüler. Toprağı kutsadılar, yeniden vatan yaptılar.
1919-1922 yılları, Türk tarihinin devamlı düşmekte olan grafik çizgisini tekrar yükselişe döndüren kutsal savaşın tarihidir. 1552’de Korkunç İvan’ın Kazan’ı işgal etmesiyle tarihimizin grafik çizgisi aşağıya döndü. Dört yıl sonra, 1556’da Ruslar Astrahan Hanlığı’nı da yıktılar ve Hazar kıyılarına dayandılar.
Grafik çizgisi düşmeye devam etti. 1683’te Viyana’da bozguna uğradık. 1699’da Avrupa’da ilk kez büyük topraklar kaybettik. 1774’te toprak kayıpları devam etti. 1731’de Kazak topraklarına giren Ruslar Sibirya Türk topraklarına doğru ilerlediler. 1783’te Kırım’ı işgal ettiler. 1805’te Kafkasları aşarak Azerbaycan’a girdiler. Azerbaycan hanlıkları bir bir düştü. 1828’de Aras nehrinde durdular. 93 Harbi (1877-1878), Balkan Harbi (1912) sonunda 500 yıllık vatanımız olan bütün Balkan toprakları elimizden çıktı. 1863-1885 arasında da Batı Türkistan topraklarını Ruslara kaptırdık. Doğu Türkistan da Çin egemenliğine girdi.
Kuzey Türklüğünün, Batı ve Doğu Türklüğünün sürekli düşen grafik çizgisi, Sevr Antlaşmasıyla dibe vurdu. Son vatan Anadolu da düşman çizmesiyle çiğnendi. 19 Mayıs 1919’da başlayan Millî Mücadele, 350-400 yıldır düşmekte olan Türk’ün yeniden ayağa kalkışının tarihidir. Neredeyse 400 yıldır sürmekte olan kötü kaderin değiştirildiği tarihtir.
23 Nisan 1920’nin Millî Mücadele içinde özel bir yeri vardır. Erzurum ve Sivas kongreleriyle Türk milleti bir karar vermiştir. Kendi kaderini kendisi ele alacaktır. İstanbul hükümeti düşmana teslim olmuş, meşruluğunu kaybetmiştir. Bir tek yol kalmıştır. Millet kendi egemenliğini kendisi sağlayacaktır. Bunu da kendisini temsil edecek olan milletvekillerini seçerek yapacaktır. Bunun adı Millî Hâkimiyet’tir. 23 Nisan, Millî Hâkimiyet’in resmen başladığı gündür. Türk devletinin, Millî Hâkimiyet’i temsil eden Büyük Millet Meclisi tarafından idare edileceğinin dünyaya ilan edildiği tarihtir.
Büyük Millet Meclisi o gün açılmış, Millî Hâkimiyet o gün ilan edilmiştir. Düşman işgali kabul edilmeyecek, bağımsızlık elde edilinceye kadar savaşılacaktır. Ve bu savaşı Türk milletini temsil eden Büyük Millet Meclisi yönetecektir.
Tanrı Türklere yeniden bir Bozkurt göndermiştir. Bozkurt Mustafa Kemal Meclis’in reisidir; askerî ve siyasi dehasıyla bu ölüm kalım savaşına kılavuzluk etmektedir. Anadolu’nun her tarafında Türk milleti ayaklanmıştır. Baltasıyla, mermisiyle, kağnısıyla, poturuyla, kalpağıyla vuruşmakta, kanını dökmektedir. Sakarya’da, Dumlupınar’da destan yazılmıştır. Anadolu’nun Türkleri, 20. yüzyılda destanlar çağını yaşar gibidir. Dadaşıyla, gakkoşuyla, seğmeniyle, zeybeğiyle, kadınıyla, erkeğiyle Anadolu ayağa kalkmıştır. Başta, Balkan toprağından kopup gelen Gazi Mustafa Kemal vardır. Balkanlardan ve Anadolu’dan nice şanlı komutan onun emrinde zafere doğru yürümektedir. İşte bu şanlı ordu 9 Eylül’de İzmir’e girmiş, düşmanı denize dökmüştür. Şanlı Meclis’in şanlı ordusu zafere ulaşmış, Türk’ün kaderini değiştirmiştir.
19 Mayıs 1919’dan 29 Ekim 1923’e kadar büyük ve mucizevi günler yaşadık. 2019-2023 arası bu mucizevi günlerin yüzüncü yıl dönümüdür. 19 Mayıs’ın yüzüncü yılı maalesef önemine uygun bir şekilde kutlanmamıştır. Oysa hiçbir millet, millî varlığının temellerini teşkil eden önemli günlerin yüzüncü yıl dönümünü geçiştirmez. 23 Nisan dolayısıyla yayımladığı duyuruda Millî Düşünce Merkezi şöyle diyor:
“Türkiye’yi yönetenlerin bir süreden beri millî gün ve bayramları geçiştirmek istediğini, savsakladığını büyük bir üzüntüyle müşahede ediyoruz. 23 Nisan’ın yüzüncü yıl kutlamaları da virüs salgını bahanesiyle asgari seviyeye indirilmiştir. TBMM’nin dahi kendisine hayat veren bu günü kutlaması âdeta istenmemiş; bizzat meclis başkanı, parti başkanlarının gelmemesini, böylece katılımı azaltmalarını dile getirebilmiştir. Esasen son referandumdan sonra, millet egemenliğini temsil eden TBMM’nin işlevi de âdeta yok edilmiş ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne devredilmiştir.
Yüce Türk milleti, kendisine bir vatan ve istiklal armağan eden Gazi Meclisi’ni elbette unutmayacak, “Millî Hâkimiyet” kavramını temsil eden TBMM’nin yeniden asli durumuna dönmesi ülküsünü gönlünden ve aklından çıkarmayacaktır.”
Genel ağa (internete) “Millî Düşünce Merkezi” yazarak sitesine girmeli ve duyurunun tamamını okumalısınız. Millî Düşünce Merkezi haklıdır; Gazi Meclis yeniden asli işlevine döndürülmelidir.