Adolf Hitler 20.04.1889 – 30.04.1945
01 Ocak 1970
Adolf Hitler, Almanların yoğunlukta olduğu Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na bağlı yukarı Avusturya’nın Braunau am Inn kasabasında doğmuştur. Babası bir gümrük memuru olan Adolf, babasının hükmünde bir eğitim hayatı yaşamıştır. İlkokul eğitimine doğduğu kasabada başlamıştır.
Orta okul eğitimine Linz'de başlayan Hitler, bu dönemlerde ressamlığa büyük merak duymuş ve derslerinden çok çizime vakit ayırmıştır.
Lise eğitiminde daha 1. sınıftaki sınavlarını veremeyen Hitler sınıfta kalıp Lise 1'i tekrar etmek durumunda kalmıştır. Hitler'in babası, Hitler'in çocukluğundan beri onun ileride memur olmasını istemiştir. Hitler ise kendisini ressamlığa adamış ve hep ressam olmak istemiştir. Hitler, bu konuda babasıyla birçok kez karşı karşıya gelmiştir. Lisedeki öğretmenlerini çok ağır bir şekilde eleştiren Hitler, sadece tarih öğretmenini çok sevdiğini ve ona çok şey borçlu olduğunu belirtmiştir. Hitler Kavgam'da şöyle belirtir: "En çok tarih ve coğrafya derslerinde başarı gösteriyordum. İşte bu sıralarda milliyetçi oldum ve tarihin gerçek anlamını anlamayı, idrak etmeyi ve bu konuya nüfuz edebilmeyi öğrendim. Zevklerim, beni babamın hayatına benzer bir hayata itmiyordu." 3 Ocak 1903'te geçirdiği bir felç sonucu babasını kaybeden Hitler, ağır bir ciğer hastalığı geçirmiş ve okula ara vermek zorunda kalmıştır. Düzeldikten sonra da ailesine bakmak için çalışmak zorunda kalan Hitler liseye devam edememiştir. 1907 yılında Viyana Güzel Sanatlar akademisine başvurmuş fakat ressamlığa uygun olmadığı gerekçesiyle kabul edilmemiştir. 1908 yılında bir kez daha başvurmuş ve bir daha reddedilmiştir. Eğer kabul edilseydi Hitler belki de bir askeri lider değil de bir ressam olacaktı.
Babası öldükten sonra ailesine bakmak zorunda kalan Hitler, bir süre inşaatlarda işçi olarak çalışmıştır. Fakat bu dönem boyunca da çizimlerine devam etmiştir. Bu dönemlerde okuduğu kitaplardan etkilenmiş ve antisemitist olmuştur. Bu konuda şöyle der: "Ne zaman bir tiyatro gösterisi, bir müzik abartılırsa Yahudi yapımı bir şey olduğunu görüyordum. Bunu abartanlar da Yahudilerdi. Birçok alanı ele geçirdikleri için tüm alanlarda birbirlerini kayırıyorlardı. Güzel bir Alman yapıtı 10 üzerinden 5 alamazken Yahudi yapıtları 10 alıyordu. Bu yüzden bir antisemitist olmaya karar verdim."
Aldığı yetim maaşının da yetmemesi üzerine inşaat işçiliğini bırakıp Viyana'ya giden Hitler, burada Viyana güzel sanatlar akademisine başvurmuş fakat ressamlık için yeterli bulunmadığı için birer yıl arayla iki kez reddedilmiştir. Bunun üzerine parası tamamen bitmiş ve aldığı yetim maaşının da bir kısmını kardeşine göndermiştir. Akabinde kendisi 1909 yılında evsizler yurduna yerleşmiştir. Posta kartlarından kopyaladığı manzara resimlerini çizip dükkanlara ve turistlere satarak geçimini sağlamaya çalışan Hitler 1910 yılında evsizler yurdundan çıkmış ve birkaç fakir adamla birlikte ortak eve yerleşmiştir. İki sene de burada kalmış olan Hitler son parasıyla da 1912 yılında Almanya'nın Münih şehrine gitmiştir. O dönem asker kaçağı olan Hitler, Avusturya ordusu tarafından Münih'te yakalanmış ve geri götürülmüştür. Fakat fiziksel olarak askerliğe elverişli bulunmadığı için Hitler'in Münih'e dönmesine izin verilmiştir.
Avusturya ordusuna alınmayan Hitler Almanya'ya dönmüştür. 1914'te Almanya I. Dünya Savaşı'na dahil olduğu zaman Bavyera kralı 3. Ludwig’den Bavyera alayında savaşmak için izin istemiş ve bu isteği kabul olmuştur. Hitler, Batı Cephesi'nde Albay Julius List komutasındaki 16. Bavyera Yedek Piyade Alayı’na (List Alayı) verilmiştir. Birinci Ypres Muharebesi, Somme Muharebesi, Arras Muharebesi ve Passchendaele Muharebesi’ne katılmıştır. Fransa ve Belçika'da alayında aktif haberci olarak görev yapan Hitler yemeklerden ve zor koşullardan hiçbir zaman şikayet etmemiştir. Görevini yaparken gösterdiği sürati ve başarısı nedeniyle ilki Aralık 1914’de İkinci Sınıf Demir Haç, Ağustos 1918’de Birinci Sınıf Demir Haç olmak üzere iki askeri nişan almıştır. Almanya’da Hitler gibi onbaşı (gefreiter) rütbesine sahip olan hiçbir asker, bu kadar yüksek dereceli iki madalyayı kazanamamıştır. Üst rütbeli askerlere verilebilecek bu iki madalyayı kazanabilen tarihteki tek onbaşı, Adolf Hitler’dir. Savaşın sona ermesinden kısa bir süre önce zehirli gaz saldırısından dolayı geçici körlük yaşayan Hitler'i hiçbir şey durduramamıştır. Alman vatandaşı olmamasına rağmen üst düzey bir vatansever olmuştur. Savaşın sonunda Almanya'nın teslim olmasıyla ve Versay Antlaşması'nı imzalamasıyla şoka uğrayan Hitler, savaşı masada kaybettiklerine inanmış ve bunu sırtından bıçaklanma olarak adlandırmıştır.
Akademik kariyeri olmayan Hitler olabildiğince askeriye de kalmak istemiştir. Kış ayını Traunstein'deki esir kampında gardiyanlık yaparak geçirmiş ve ilkbaharda Münih'e geri dönmüştür.
Münih’te kısa süreli bir Sovyet rejimi yaşanmış ve bu dönemin sorumlularını incelemek amacıyla, 2. Piyade Alayı tarafından bir tahkikat komisyonu kurulmuştur. Hitler de bu komisyona bağlı olarak bilgi toplama vazifesini üstlenmiştir.
Ordu görüşlerini benimsetmek için askerlere siyasi eğitim kursları açmıştır. Bu kurslardan birinde Yahudiler adına iyi bir şey söylenince Hitler hemen söz istemiş ve Yahudileri kötüleyen uzun bir konuşma yapmıştır. Hitler'in bu konuşması üstleri tarafından çok beğenilmiş ve kendisine Münih alayında eğitim subaylığı görevi verilmiştir.
Hitler Eylül 1919'da ordu siyasi şubesinden Alman İşçi Partisi adındaki yeni kurulan oluşumu incelemesi üzerine emir almıştır. Bu emir üzerine partinin Münih'teki toplantısına gitmiştir. Toplantı gayet iyi geçerken bir profesör ayağa kalkmış ve Bavyera’nın Prusya’dan ayrılmasını, Avusturya ile birlikte bir Güney Alman ulusunu teşkil etmesini teklif etmiştir. Buna çok sinirlenen Hitler, ayağa kalkarak bu fikri çok sert bir dille eleştiren bir konuşma yapmıştır. Profesör salonu terk etmiştir. O sırada nasyonel sosyalizmin gerçek kurucusu denilebilecek olan Anton Drexler Hitler'in yanına gelmiş. Drexler ile böyle tanışmışlardır. Ertesi gün Hitler, Alman İşçi Partisine kabul edildiğini bildiren bir kart almıştır. Her ne kadar Hitler kendi partisini kurmak istese de bu teklifi kabul etmiş ve partiye yedinci üye olarak katılmıştır. Hitler kısa sürede partinin propagandasını eline almış ve parti liderliğine yükselmiştir. 24 Şubat 1920’de Alman İşçi Partisi’nin adı Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP) olarak değiştirilmiştir.
Hitler 29 Temmuz 1921'de NSDAP'nin lideri olmuştur. NSDAP'nin taraftarlarına, üyelerine komünistler ve sosyal demokratlar tarafından kısaca "Nazi" ismi verilmiştir. Parti 25 maddelik bir program hazırlamıştır. Bu programın ilk maddesi Almanya’yı Versay Antlaşması’nın getirdiği güçsüzlükten kurtarmak olmuştur. Bu görüşlerini gazete gibi basın organlarıyla güçlendiren parti yükselmeye başlamış halk arasında büyük etkiler yaratmaya başlamıştır. 8-9 Kasım 1923'te Hitler Bavyera hükumetini devirmek amacıyla Birahane Darbesi eylemini gerçekleştirmiş ve bu eylem sebebiyle yargılanmıştır. 1 Nisan 1924'te 5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. 20 Aralık 1924’te de tehlike oluşturmadığı amacıyla serbest bırakılmıştır. Hapishanedeki döneminde Kavgam adlı kitabını yazmıştır. Hapisten çıktıktan sonra tekrar partinin başına geçmiştir. Dünya ekonomik krizinin (Büyük Buhran) bu dönemde etkileri Almanya'ya ulaşmış ve halk bir çıkış yolu aramıştır. Bu nedenle oyları artan parti 1930 yılında %18 oy ile ikinci büyük parti olmuştur.
1925 yılında Avusturya vatandaşlığından çıkan Hitler, Alman vatandaşı da değildir. Bu durum Hitler'in seçimlere adaylığını koyamaması ile bile sonuçlanabilirdi. Brunswick Devleti’nin nasyonal sosyalist olan İçişleri Bakanı, 1932 yılında Hitler’i Berlin’deki Brunswick temsilciliğine Ataşe tayin etmiş ve bu hamleyle Hitler otomatik olarak Alman vatandaşı olmuştur. Almanya Cumhurbaşkanlı'ğına adaylığını koymaya hak kazanmış 1932'deki Cumhurbaşkanlığı seçimine NSDAP'den katılan Hitler, ufak bir farkla ikinci olmuş ve cumhurbaşkanlığını Hindenburg'a kaptırmıştır. 31 Temmuz 1932’de, parti üçüncü kez genel seçime katılmış ve oyların %37'sini alarak parlamentodaki en çok sandalye sayısına sahip olan parti konumuna gelmiştir.
Komünistlerin genel grev ilan edeceği ve ülkede devrim olacağı söylentileri yaygınlaşmıştır. Bunun üzerine 1933 yılının Ocak ayında Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg Katolik Merkez Partisi’yle istikrarlı bir koalisyon hükümeti kuracağı umuduyla şansölye atamıştır. Fakat Katolik Merkez Partisi koalisyona yanaşmamıştır. Bunun üzerine Hitler partiyi tekrar genel seçimlere götürmüş 5 Mart 1933'de oyların %44'ünü almıştır. Bu oy çoğunluğunda Reichstag (parlamento binası) yangını bahanesiyle Hitler'in Hindenburg'a imzalattığı diğer partilerin seçim propagandalarının durdurulması kararı da etkili olmuştur. Çünkü yangından komünistler sorumlu tutulmuştur. Seçimlerin hemen ardından parlamento bir yetki kanunu çıkarmış bu kanunla, Reichstag’ın tüm yetkilerini dört yıl süre ile kabineye devrettirmiş ve çalışmalarına bir süre için ara verdirmiştir. İşin ilginç yanı bu kanunun çıkması için 3'te 2'lik bir oy sağlanması gerekmiş ve %44 oy buna yetmemiştir. O gün 81 komünist'in tutuklanması ve parlamento binasının SA tarafından kuşatılması ve komünistlerin içeri alınmaması üzerine %44'lük kesim 3'te 2'ye tekabül ederek kanun çıkmıştır.
23 Mart 1933 günkü parlamento oturumunda "Halkta ve İmparatorlukta Sıkıntının Kaldırılmasına Dair Yasa" adındaki yetki tasarısı kabul edilmiş ve Almanya'daki parlamenter demokrasi sona ermiştir. Artık parlamento üyelerini seçme görevini Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi üstlenmiştir. Hitler, 23 Mart 1933’ten sonra Alman İmparatorluğu’nun tek lideri olmuştur. Bu Hitler'i Führer yapmış çünkü Hitler hem yasamayı hem de yürütmeyi eline almıştır. 2 Ağustos 1934’te Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg vefat etmiştir. Bunun üzerine Hitler Cumhurbaşkanlığı makamını da kendisine almıştır. Bu karar halkın oylamasına sunulsa da referandum sonucunda % 89,93 “evet” oyu çıkmıştır. Hitler artık Almanya'nın hem Şansölyesi hem Cumhurbaşkanı hem de Führeri olmuştur.
Hitler Almanya'sı Versay Anlaşması'nın gerekliliklerini yerine getirmeyerek silahlanmaya başlamış ve çıkarmalar yapmaya başlamıştır. Almanya 1 Eylül 1939'da ortada hiçbir savaş yokken Sovyetler Birliği ile anlaşarak Polonya'ya saldırmıştır. Fransa ve Birleşik Krallık da Almanya'ya savaş ilan etmiştir. Bu şekilde II. Dünya Savaşı başlamıştır. 19 Aralık 1941'de Alman Kara Kuvvetleri Baş Komutanı ilan edilen Hitler, Avrupa'nın korkulu rüyası olmuştur. Almanya 1941 yazı sonunda bir savaş ilanı olmaksızın Soveyetlere de saldırmış Doğu cephesini tamamen ele geçirerek Hitler Stalingrad'da kalmıştır. ABD'nin de savaşa girmesi dengeleri iyice değiştirmiştir. Almanya'nın İtalya ve Fransa ile de savaşı girmesiyle doğu cephesinde dengeler iyice değişmiştir. Stalingrad'da bir çok askerinin esir düşmesi üzerine Hitler iyice güç kaybetmiştir. Sovyetler ilerlemeye başlamış 1945 baharında Polonya'yı ele geçirmişlerdir. 16 Nisan'da başlayan Berlin Muharebesi 2 Mayıs'ta sonuçlanmış ve Reichstag'da Sovyet bayrağı dalgalanmıştır. Bunun üzerine Hitler 30 Nisan 1945'te intihar ederek yaşamına son vermiştir.