KURTUBÎ, Muhammed b. Ahmed
Tayyar Altıkulaç 01 Ocak 1970
Kurtuba’da (Córdoba) dünyaya geldi. Doğum tarihi VI. (XII.) yüzyılın sonları veya VII. (XIII.) yüzyılın başları olarak tahmin edilmiştir (el-Kasabî Mahmûd Zelat, s. 8; Miftâh es-Senûsî Bel‘am, s. 85-86). Babası çiftçilikle geçinen bir kimseydi ve hıristiyan İspanyalılar’ın 3 Ramazan 627’de (16 Temmuz 1230) gerçekleştirdikleri bir saldırıda öldürüldü. Kurtubî, gençlik yıllarında çömlek yapımında kullanılan toprak taşımacılığı yaparak ailenin geçimine yardımcı oldu. Tahsilinin ilk yıllarını Kurtuba’da geçirdi ve burada İbn Ebû Hucce diye tanınan Ebû Ca‘fer Ahmed b. Muhammed el-Kaysî, Rebî‘ b. Abdurrahman b. Ahmed el-Eş‘arî, Ebü’l-Hasan Ali b. Kutrâl el-Ensârî gibi âlimlerden yararlandı. Kurtuba’nın 633 (1236) yılında Kastilya-Leon Kralı III. Fernando kuvvetleri tarafından ele geçirilmesinden sonra şehri terkederek İskenderiye’ye geçti; burada İbnü’l-Müzeyyen diye anılan Ahmed b. Ömer el-Kurtubî’den el-Müfhim fî şer?i ?a?î?i Müslim adlı eserinin bir kısmını dinledi; ayrıca Ebû Muhammed Abdülvehhâb b. Revâc, Ebû Muhammed Abdülmu‘tî el-Lahmî’den faydalandı. Şehâbeddin el-Karâfî ile Feyyûm’a seyahat etti. 647’de (1249) Mansûre’ye uğradı ve burada Ebû Ali Hasan b. Muhammed el-Bekrî’den ders okudu. Kahire’de bir müddet kalan Kurtubî, Saîd bölgesinde Münyetü Benî Hasîb’e yerleşti ve hayatının sonuna kadar burada yaşadı. Kendisinden istifade edenler arasında oğlu Şehâbeddin Ahmed’le İbnü’z-Zübeyr, İsmâil b. Muhammed b. Abdülkerîm, Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed b. Ali el-Meymûnî ve Ziyâeddin Ahmed b. Ebü’s-Suûd es-Satrîcî’nin adları zikredilebilir (Meşhûr Hasan Mahmûd Selmân, s. 89-94). Mütevazi kişiliği ve sade yaşayışıyla tanınan, zühd hayatına önem veren Kurtubî 9 Şevval 671’de (29 Nisan 1273) Münyetü Benî Hasîb’de vefat etti ve burada defnedildi. Kabri, 1971 yılında onun adına inşa edilen camideki türbesine nakledilmiş olup halen ziyarete açık bulunmaktadır (el-Kasabî Mahmûd Zelat, s. 30).
Tefsir, hadis, kıraat, fıkıh gibi alanlarda çok iyi yetişmiş olduğunu eserleriyle ortaya koyan Kurtubî’yi Zehebî “ilimde derya” olarak nitelendirmiş, diğer müellifler de hakkında benzer ifadeler kullanmıştır. Kurtubî eserlerinde Ehl-i sünnet’i savunmuş, başta Mu‘tezile olmak üzere İmâmiyye, Râfiziyye, Kerrâmiyye gibi fırkaları eleştirmiştir (meselâ bk. el-Câmi?, I, 193; VII, 277). Mâlikî olmakla birlikte mezhep taassubuna karşı çıkmış ve taklitçiliği bir metot olarak benimsemediğini dile getirmiştir (meselâ bk. a.g.e., II, 212). Kitap ve Sünnet yolunu tutan tasavvuf ehline karşı çıkmamışsa da telakkileri cehalet ve hurafe temeline dayanan sûfîler hakkındaki olumsuz tutumunu açıkça ortaya koymuştur (a.g.e., X, 366; XV, 215, 249-250). Bu arada devlet adamlarını çekinmeden eleştirmiş, zamanın idarecilerinin rüşvet aldığını ifade etmiş (a.g.e., II, 340), onların hukuk dışı davrandıklarını, menfaat karşılığında hükmettiklerini, Allah’ın dinini değiştirdiklerini ileri sürmüştür (a.g.e., XIII, 179; et-Te?kire, II, 482).
Eserleri. 1. el-Câmi? li-a?kâmi’l-?ur?ân*. Kurtubî’nin en önemli eseri olup geniş hacmine rağmen ilim çevrelerinde büyük ilgi görmüş ve çeşitli baskıları yapılmıştır (I-IV, Kahire 1950; 1353-1369/1935-1950; 1380; I-XX, 1386-1387/1966-1967; nşr. Muhammed İbrâhim el-Hifnâvî ve Mahmûd Hâmid Osman, I-XXII, Kahire 1414/1994, 1416/1996 [bu baskının son iki cildi, Seyyid İbrâhim Sâdık ve Muhammed Ali Abdülkadir tarafından hazırlanmış fihristlerdir]; I-XX, Beyrut 1405/1985). Tefsirin mukaddimesini Alâeddin Ali Rızâ el-Vecîz fî fezâ?ili’l-kitâbi’l-?azîz (Kahire 1412/1992; Kahire, ts.), Muhammed Talha Bilâl Mu?addimetü Tefsîri’l-İmâm el-?ur?ubî (Beyrut 1418/1997) adıyla yayımlamış, Ahmed Hicâzî es-Sekka, aynı mukaddimenin bir kısmını Fezâ?ilü’l-?ur?ân ve âdâbü’t-tilâve ismiyle neşretmiştir (Kahire 1989). İbnü’l-Mülakkın eseri ihtisar etmiş (Keşfü’?-?unûn, I, 534), el-Hey’etü’l-Mısriyyetü’l-âmme Mu?ta?aru Tefsîri’l-?ur?ubî (Kahire 1977) ve Tevfîk el-Hakîm Mu?târu Tefsîri’l-?ur?ubî el-Câmi? li-a?kâmi’l-?ur?ân (Kahire 1977), Muhammed Kerîm Râcih Mu?ta?aru Tefsîri’l-?ur?ubî (Beyrut 1986) adıyla yaptıkları ihtisarları neşretmişlerdir. Meşhûr Hasan Mahmûd Selmân ve Cemâl Abdüllatîf ed-Desûki de eser için Keşşâf ta?lîlî li’l-mesâ?ili’l-fı?hiyye fî Tefsîri’l-?ur?ubî adıyla fıkıh konularına göre düzenlenmiş bir fihrist hazırlamışlardır (Tâif 1408/1988). el-Câmi?i M. Beşir Eryarsoy Türkçe’ye çevirmeye başlamış ve bu çalışmanın on bir cildi basılmıştır (İstanbul 1997-2000). 2. el-Esnâ fî şer?i esmâ?illâhi’l-?üsnâ. Müellifin el-Câmi?de pek çok atıfta bulunduğu eser (meselâ bk. I, 56, 326; II, 191, 241) Muhammed Hasan Cebel’in tahkikiyle yayımlanmıştır (I-II, Tanta 1994). 3. el-İ?lâm bimâ fî dîni’n-na?ârâ mine’l-fesâd ve’l-evhâm ve i?hâri me?âsini dîni’l-İslâm ve is_bâti nübüvveti nebiyyinâ Mu?ammed ?aleyhi’?-?alâtü ve’s-selâm. Tuleytula’da (Toledo) adı bilinmeyen bir kişi tarafından kaleme alınıp Kurtuba’ya gönderilen bir risâleye reddiye olarak yazılmış olup Ahmed Hicâzî es-Sekka tarafından neşredilmiştir (Kahire 1980). Nâşir kitabın kapağında müellif adını sadece el-İmâm el-Kurtubî olarak zikretmiş, yazma nüshanın sonunda müstensihin, “Eserin yazımı 726’da (1326) tamamlandı” şeklindeki ferâğ kaydından hareketle kitabın başka bir Kurtubî’ye ait olabileceğini ileri sürmüş, İbn Ferhûn’un müfessir Kurtubî’nin eserleri arasında bu eseri zikretmemesini de delil olarak kaydetmiştir. Ancak müelliflerin eserlerinin ölümlerinden asırlarca sonra da istinsah edilebildiği gerçeği karşısında bu tereddüde (ayrıca bk. Işık, sy. 40 [1993], s. 39) anlam vermek güçtür. Ayrıca eserin Köprülü Kütüphanesi’nde mevcut iki nüshasından birinde (nr. 794 [mükerrer]) müellif adı Muhammed b. Ahmed b. Ferh el-Kurtubî, diğerinde (nr. 814) İbn Ferh el-Kurtubî olarak belirtilmiştir. Fâiz Saîd Sâlih eseri tahkik ederek bir doktora çalışması yapmıştır (1405/1985, Câmiatü Ümmi’l-kurâ, Mekke). 4. el-İ?lâm fî ma?rifeti mevlidi’l-Mu??afâ ?aleyhi’?-?alâtü ve’s-selâm (el-İ?lâm bi-mevlidi’n-nebiyyi ?aleyhi’s-selâm). Eserin bir nüshası, el-İ?lâm fîmâ yecibü ?ale’l-enâm min ma?rifeti mevlidi’l-Mu??afâ ?aleyhi’s-selâm adıyla Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (nr. 443). 5. Urcûze fî esmâ?i’n-nebiyyi ?allallahü te?âlâ ?aleyhi ve sellem. Hz. Peygamber’in 300’den fazla isminin bir araya getirilip açıklamalarının yapıldığı belirtilen eserin (Keşfü’?-?unûn, I, 62) günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir. 6. et-Te?kire fî a?vâli’l-mevtâ ve’l-â?ire. Müellifin el-Câmi?de adını sıkça zikrettiği eserin (meselâ bk. I, 137, 378; II, 193, 241) çeşitli baskıları yapılmıştır (nşr. Ahmed Hicâzî es-Sekka, Beyrut 1405/1985; nşr. es-Seyyid el-Cemîlî, I-II, Kahire-Beyrut 1407/1987; nşr. Ebû Süfyân Mahmûd b. Mansûr el-Bestavîsî, I-II, Medine 1417/1997; diğer baskıları için bk. Meşhûr Hasan Mahmûd Selmân, s. 129-130; Miftâh es-Senûsî Bel‘am, s. 138). Kitabı Abdülvehhâb eş-Şa‘rânî Mu?ta?aru Te?kireti’l-?ur?ubî (Kahire 1898, 1300, 1301, 1310, 1320, 1926, 1349), Ahmed b. Muhammed b. Ali es-Sühaymî et-Te?kiretü’l-fâ?ire fî a?vâli’l-â?ire (Meşhûr Hasan Mahmûd Selmân, s. 133) ve M. İbrâhim Sâlim Yevmü’l-fevzi’l-ekber (Kahire 1405/1984) adıyla ihtisar etmiş, Şa‘rânî’nin muhtasarı Hasan Tahsin Emiroğlu tarafından Kısaltılmış Tezkire-i Kurtubî adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir (Konya 1995). Süyûtî, et-Te?kire’yi Şer?u’?-?udûr fî şer?i ?âli’l-mevtâ fi’l-?ubûr adıyla şerhetmiş, kısaca Kitâbü’l-Berza? diye meşhur olan bu şerh (Kahire 1309, 1329) Farsça’ya da tercüme edilmiştir (Lahor 1871; bk. İA, XI, 262). 7. ?am?u’l-?ır? bi’z-zühdi ve’l-?anâ?a ve reddü ?ülli’s-sü?âli bi’l-kesb ve’?-?ınâ?a. Adı bazı kaynaklarda, bu arada müellifin tefsirinin değişik baskılarında biraz farklı şekilde zikredilen eser (el-Câmi?, XIII, 16, Beyrut ve Kahire baskıları; Miftâh es-Senûsî Bel‘am, s. 140-141), Mecdî Fethî es-Seyyid tarafından yayımlanmış (Tanta 1408/1988), muhakkik kitabın ikinci kısmını el-Kefâf ve’l-?anâ?a (Tanta 1408/1988), üçüncü kısmını ez-Zühd (Tanta 1408/1988) adıyla ayrı basım olarak da neşretmiştir. Müs‘ad Abdülhamîd Muhammed es-Sa‘denî eseri ayrıca tahkik etmiştir (Beyrut 1414/1994). 8. et-Te?kâr fî ef?ali’l-e?kâr. Nevevî’nin et-Tibyân fî âdâbi ?ameleti’l-?ur?ân’ının metodu üzere kaleme alınan, ancak Nevevî’nin eserinden daha doyurucu olduğu belirtilen kitap (İbn Ferhûn, II, 309) kırk bölüm halinde düzenlenmiştir (nşr. Ahmed b. Muhammed b. Sıddîk el-Gammârî, Kahire 1355/1936; nşr. Abdülkadir el-Arnaût – İbrâhim el-Arnaût, Beyrut 1972; nşr. Servet Muhammed Nâfi‘, Kahire 1979; nşr. Beşîr Muhammed, Beyrut 1406/1986, 1408/1988; Dımaşk-Tâif 1407/1987). 9. ?a?îde fi’??ılâ?i’l-?adîs_ (Köprülü Ktp., nr. 1559). 10. el-Mi?bâ? fi’l-cem? beyne’l-Ef?âl ve’?-?ı?â?. Mu?ta?arü’?-?ı?â? adıyla da zikredilen eserin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Şehid Ali Paşa, nr. 2682). 11. et-Ta?rîb li-Kitâbi’t-Temhîd. İbn Abdülber en-Nemerî’nin et-Temhîd limâ fi’l-Muva??a? mine’l-me?ânî ve’l-esânîd adlı eseri üzerine yapılmış bir çalışma olup bir nüshası Fas Karaviyyîn Kütüphanesi’ndedir (Brockelmann, GAL Suppl., I, 298). 12. Şer?u’t-Te?a??î. İbn Abdülber en-Nemerî’nin et-Te?a??î li-?adîs_i’l-Muva??a? ve şüyû?i’l-İmâm Mâlik adlı eser üzerine yazılmış bir şerh olup günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir. 13. Risâle fî el?abi’l-?adîs_ (bk. Brockelmann, GAL Suppl., I, 737).
Kurtubî bazı eserlerine bizzat kendisi atıfta bulunmuş olup bunlardan tesbit edilebilenler şunlardır: el-Lüma?u’l-lü?lü?iyye fî şer?i’l-?işrînâti’n-nebeviyye (el-Câmi?, X, 268; XVI, 146); Menhecü’l-?ubbâd ve ma?accetü’s-sâlikîne ve’z-zühhâd (a.g.e., XV, 216); el-Mu?tebes fî şer?i Muva??a?i Mâlik b. Enes (a.g.e., I, 173; III, 84; VIII, 3); el-İntihâz fî ?urrâ?i ehli’l-Kûfe ve’l-Ba?ra ve’ş-Şâm ve ehli’l-?icâz (et-Te?kâr, s. 29, 107, 135).
Kurtubî’nin hayatı ve eserleri üzerinde muhtelif çalışmalar yapılmış olup el-Kasabî Mahmûd Zelat, Miftâh es-Senûsî, Abdülkadir Rahîm el-Heytî ve Meşhûr Hasan Mahmûd Selmân’ın eserleriyle (bk. bibl.) bu müelliflerden sonuncusunun el-?ur?ubî ve’t-ta?avvuf (Zerka 1988) ve Şekva’l-?ur?ubî min ehli zemânih (Zerka 1988) adlı diğer iki kitabı burada zikredilebilir. Arif Gezer Kurtubî’nin Hadis İlmindeki Yeri (1999, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü), Bû Şuayb Mihmâdî et-Tefsîrü’l-fı?hî ?inde’l-?ur?ubî (1992, Câmiatü Seyyidî Muhammed b. Abdullah, Fas) adıyla birer doktora çalışması yapmış, Ali b. Süleyman el-Abîd de el-?ur?ubî müfessir adlı bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1402, Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye).