UYUYANLARA AĞIT
Galip ERDEM 03 Nisan 2007
Derin bir uyku içindesiniz. Rahatsınız, huzurlusunuz, memnunsunuz ! Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağınızı düşünememenin keyfini sürüyorsunuz. Saadetinizin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamanızı isterdim. Fakat maalesef bir gün gelecek, siz de uyandırılacaksınız. Yazık ki o zaman, "Artık çok geç olacak !" Bir daha uyumak şöyle dursun yatak bile bulamayacaksınız. Ve o vakit, sizin hesabınıza üzülmek yine bize düşecek.
Biliyorum: Düşünmeyi sevmiyorsunuz. Düşünürseniz rahatınızın kaçmasından korkuyorsunuz. "Yuvanızın temeline dinamit koymak istiyorlar." diyoruz, aldırmıyorsunuz. Sözümüze kulak verirseniz, tedbir almak gerekeceğini anlıyor, zahmete girmek istemiyorsunuz. Bir tek endişeniz var: Gününüzü gün etmek, dilediğiniz gibi yaşamak.
Mücadeleden ürküyorsunuz. Öylesine ürküyorsunuz ki, sizin için yapılan mücadelelerle ilginiz olmadığını göstermek ihtiyacını duyuyorsunuz.
Memleketimizin bin bir davası var. Nizâmımızı yıkmak isteyen düşman kuvvetler sayılamayacak kadar çok. Diken üzerindesiniz. Fakat dikenli bir yolda ayağınızı yaralamadan yürümenin mümkün olmayacağını unutuyorsunuz.
Tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya görmüşcesine, sırtınızı dönüyor, yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyorsunuz.
Canınıza kastedenler, her geçen gün yatağınıza daha fazla yaklaşıyor, korunma imkanlarınızı gittikçe azaltıyorlar.
Hiçbir feryat sizi uyandırmıyor, tehlikeyi anlamanızı temin etmiyor. Yaklaşan düşmanın ara sıra yumruğunu yiyor, hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor, şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da sayın başınızı yastığa gömüyorsunuz.
Kurtuluş ümitlerine vedâ etmeden uyunmanızı istiyoruz.
İyi niyetimize akıl erdiremiyor, gayretlerimize yabancı kalıyorsunuz. Hatta biz olmasak daha rahat uyuyacağınızı sandığınız, bu yüzden bize düşman kesildiğiniz bile oluyor. Yine de baş ucunuzda davul calmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Gözünüzün açılması için ne mümkünse yapacağız.
Gafletten sıyrılmaya, biraz da sizin çalışmanızı bekliyorsak, acaba haksızlık mı ediyoruz ?