Suriye-Akdeniz-Libya tek cephe
Mehmet Ali Güller 01 Ocak 1970
Artık Suriye’den Libya’ya uzanan ve Kıbrıs ile Akdeniz’i içeren tek bir cephe var.
Bunu Libya ve Suriye’de olayların aynı hedefle (Esad’ı ve Kaddafi’yi yıkmak) ve aynı süreçte (2011’de) başlaması nedeniyle ya da dün Libya’dan Suriye’ye bugün Suriye’den Libya’ya asker ve silah akışı yaşandığı için söylemiyoruz. Geçen aydan beri yaşanan bir durum değişikliği nedeniyle söylüyoruz.
Neyin değiştiğini net saptayabilmek için de olgulara bakmamız gerekiyor:
Türkiye Libya’da NATO desteği aldı
- ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey: “Suriye’deki askeri varlığımızı devam ettireceğiz ve amacımız Rusya için Suriye’de savaşı ‘çıkmaz’ haline getirmek.” (14.5.2020)
- Erdoğan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüştü: NATO Türkiye’nin desteklediği Trablus hükümetine destek verecek (15.5.2020).
- BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pederson: “Suriye anayasa taslak çalışması için Cenevre’de görüşmeleri yeninden başlatmaya hazırız” (19.5.2020).
- Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: “Rusya ve birkaç ülkenin desteği Libya’da şiddeti tırmandırıyor” (26.5.2020).
- ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı Afrika Kuvvetler Komutanlığı: “Rusya Libya’da savaş uçakları konuşlandırdı” (26.5.2020).
- Rus basını: Türk tankları Libya’da (31.5.2020).
- ABD, Libya’da Rusya etkinliğine karşı Tunus’a asker konuşlandırmayı önerdi (31.5.2020).
- Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Serrac’la görüşen Erdoğan: “Berlin sürecinden NATO’ya kadar tüm uluslararası platformlarda Serrac’la birlikte hareket edeceğiz. ‘Hafter’i kenara koymak mümkün değil’ diyen devlet başkanları hata yapıyor.” (4.6.2020).
ABD’nin ‘Kürt birliği’ hedefi
Bu gelişmelere paralel olarak, bir diğer gelişme de ABD’nin bölgede PKK ile Barzani’yi işbirliğine yöneltme faaliyeti oldu:
- YPG lideri Mazlum Kobani: “Kürtler arasında başlanan diyaloğun ilk aşaması başarılı bir şekilde sonuca ulaşmıştır. Diyaloğun ikinci aşamasına geçilmiştir. Birlikte başarıp tarih yazacağız.” (29.5.2020). Yani James Jeffrey’in Aralık 2019’dan beri yürüttüğü faaliyet meyvelerini vermişti: İlk görüşme Barzani’ye bağlı Suriye Kürt Ulusal Konseyi’nin (ENKS) üst düzey yöneticisi Fuat Aliko ile YPG komutanı Mazlum Kobani arasında, 21 Aralık 2019’daydı. Ardından James Jeffrey 11 Ocak 2020’de Barzani’nin ENKS örgütüyle İstanbul’da buluşmuş ve onlardan PYD-YPG ile birlik oluşturmasını istemişti.
- Jeffrey’in bu temaslarını askeri temaslar izledi. ABD’nin Ortadoğu’daki güçlerinin komutanı General Frank McKenzie, 26 Ocak’ta YPG komutanı Mazlum Kobani ile görüştü.
- Ardından bu kez Jeffrey’in AKP-PYDKDP üçgeninde başlattığı diplomasi trafiği var: Jeffrey 11 Şubat’ta Türkiye’ye geldi, Suriye’de şehit olan Türk askerleri için “sahada şehitlerimiz var” dedi ve çeşitli görüşmeler yaptı. Ardından Irak’a geçti ve 17 Şubat 2020’de Neçirvan Barzani’yle, iki gün sonra 19 Şubat’ta da Suriye’ye geçip Mazlum Kobani’yle görüştü. İşin ilginci, aynı gün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ENKS Başkanlık Konseyi üyesi Nimet Davut ile görüştü!
- ABD bu diplomasi trafiğini yönetirken, bir yandan da Fırat’ın doğusuna, PYD’nin kontrolündeki Haseke bölgesine “yeni petrol stratejisi”nin gereği olarak özellikle mayıs ayında silah ve askeri teçhizat aktardı.
ABD’nin üç hedefi
Olguları sıraladık. Peki bu olgular ne anlama geliyor?
1) ABD, Suriye’yi Rusya için bataklığa çevirmek istiyor.
2) ABD, Suriye ve Libya’da Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirmeye çalışıyor.
3) ABD, Türkiye-Rusya çelişmesinden yararlanarak Fırat’ın doğusunda, PYD’nin kontrolünde bir petrol bölgesi kabul ettirmek istiyor.
ABD bunu gerçekleştirirse, stratejik savunma içinde alt kazanımlar elde edebileceğini hesaplıyor.
Ne yapmalı?
Doğru. ABD bu hamlesinde başarılı olursa, Suriye’de “kötünün iyisini” sağlamış olacak, Suriye’ye federal anayasayı ve PYD özerk bölgesini kabul ettirmiş olacak…
Kuşkusuz bunda Türkiye’nin bütüncül bir stratejisinin olmaması ve AKP hükümetinin ikili ajandaya sahip olmasının büyük katkısı var.
Tamam, Türkiye’nin Suriye’de yürüttüğü operasyonlar Amerikan Koridoru’nu Fırat’ta kesti ama AKP’nin Fırat’ın batısında kendi nüfuz alanı olarak bir ÖSO koridoru kurma hedefi nedeniyle, Fırat’ın doğusunda bir özerk koridor parçasına razı olma durumunu doğurdu…
Hep söyledik, söylüyoruz: AKP’nin Rusya’ya Suriye’de alan açmak için Rusya’yla işbirliği yapma ama bunu ABD’yle pazarlığında kullanma siyaseti, yani neo-Abdülhamitçilik, oldukça sorunlu bir yaklaşımdır.
AKP son dönemde ABD’ye Rusya’yla ilişkilerinin stratejik değil, taktik olduğu mesajını vermektedir. Yürütülen denge siyaseti ve taktik tercih mesajları büyük hatadır. Türkiye’nin ihtiyacı, Suriye-Akdeniz-Libya hattındaki baş tehdit ABD’ye karşı Rusya’yla işbirliğini stratejik seviyeye çıkarmaktır.