CEZAYİR’İN İŞGALİ 1830
01 Ocak 1970
1514 yılında Osmanlı hâkimiyetine giren Cezayir, üç yüz yıl barış ve huzur içinde yaşadıktan sonra, sömürgeci güçlerin dünyanın dört bir yanında sürdürdükleri işgal hareketinde Fransa tarafından 1830 yılında işgal edildi. Bu tarihten itibaren 1962 yılına kadar devam eden sömürge döneminde Cezayir halkı sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik açıdan yok edilmeye çalışıldı. 19. yüzyılın başlarından itibaren Cezayir'i sömürgeleştirmek için fırsat kollayan Fransa, aradığı bahaneyi 1827 yılında buldu. Cezayirli Dayı Hüseyin Paşa'nın, bir görüşme esnasında Fransa'nın Cezayir Konsolosu General De Faulle'e elindeki yelpazeyle vurarak kovmasını, ülkesinin şahs-ı manevisine yapılmış bir hakaret kabul eden Fransa, Cezayir'i denizden kuşattı ve üç yıl süren çatışmaların ardından 5 Temmuz 1830'da Cezayir Limanı'na asker çıkardı. Kısa bir süre sonra da Osmanlı bayrakları indirilerek yerlerine Fransız bayrakları asıldı. Fransa bu süreçte bazı bölgeleri kolayca ele geçirirken, bazılarında ise direnişle karşılaştı ve uzun yıllar devam eden çatışmalar yaşandı.
1830 yılından itibaren Fransa'nın kendi iç işlerindeki sıkıntılar ve Cezayir topraklarındaki direniş nedeniyle ağır ilerleyen işgal, özellikle Osmanlı'nın bölgedeki hâkimiyetinin sona ermesinden sonra öne çıkan ve Fransız işgal kuvvetlerine karşı direnişi yöneten Emir Abdülkadir ve Emir Ahmed'in mücadelesi sebebiyle uzun yıllar tamamlanamadı. Emir Abdülkadir'in 1847 yılında Fransız güçleri tarafından ele geçirilmesinden sonra, Cezayir'deki direniş de neredeyse tamamen son buldu. Bu tarihten sonra işgali ülke çapına yayan Fransa 1857 yılında tüm Cezayir'in kontrolünü ele geçirdi. Yaklaşık 30 yıl süren bu çatışmalarda pek çok yerleşim birimi yok edilirken binlerce masum sivil de acımasızca katledildi.
'Arap Büroları' ve 'Yerli Kanunu' ile Yönetilen Cezayir
Fransa Cezayir'i 1830-1870 yılları arasında 'Arap Büroları' adı verilen teşkilatla, halkı baskı altında tutarak Fransa'nın sömürgeci politikalarını uygulamaya koyan askerî bir idare ile yönetti. Daha sonra Cezayir, Paris'teki İçişleri Bakanlığı'na bağlandı. Askerî idarenin kalkmasının ardından 1871'de 200'e yakın kabile ülkenin tamamına yayılan bir isyan hareketi başlattı. 1881'de Sidi Şeyh liderliğinde kabileler ayaklandılar. İşgalci Fransa bu isyan hareketlerini kanla ve şiddetle bastırma yoluna gitti. 1884'te bastırılabilen isyanlar esnasında yine yerli sivil halktan binlerce kişi öldürüldü. Bu süreçte yargı organları lağvedildi, zaten işlemeyen temel hak ve hürriyetler tamamen yürürlükten kaldırıldı ve 'Yerli Kanunu' (Code de L'indigenat) adı verilen zulüm kanunları resmî olarak yürürlüğe koyuldu. 1919 yılına kadar devam eden bu süreçte Fransızlar çoğunluğu Fransız kökenli Avrupalı göçmenler lehine gelişecek bir toplumsal yapı kurmak için çalıştılar. Sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik alanlardaki tüm gelişmeler Cezayir halkının aleyhine gelişti. Bu sebeple halkın bir kısmı çareyi Cezayir'den ayrılmakta buldu. Bu şekilde vatanlarından ayrılanların sayısı 20. Yüzyılın ortalarına gelindiğinde yarım milyona ulaştı