Üç Devir Bir Sadrazam: Sokullu Mehmed Paşa
01 Ocak 1970
Gerçek adı Bayo olan Sokullu Mehmed Paşa 1505’te Bosna’nın Sokoloviç (Şahinoğlu) köyünde dünyaya geldi. Sadrazamlığı döneminde Paşa ile konuşan İtalyan elçileri, onun kendisini Sırp despotlarının soyundan biri olarak tanıttığını bildirmişlerdi. Ayrıca Boşnak asıllı olduğu da belirtilir. Balkan halkları arasında Mehmed Paşa Sokoloviç olarak tanınır. Boyunun uzunluğu sebebiyle Osmanlı tarihinde “Tavîl” veya “Uzun” lakaplarıyla anılır.
İlk eğitimini Bosna’da edebî bir merkez olan Mileşeva Manastırı'nda rahip olan dayısından aldı. Burada iken papaz yardımcısı olarak çalıştı. Kanuni Sultan Süleyman’ın hükümdarlığının ilk yıllarında devşirme toplamakla görevlendirilen Yayabaşı Yeşilce Mehmed Bey tarafından beğenilerek saraya alındı.
Sokullu Mehmed Paşa Edirne’ye getirilerek, Kanuni Sultan Süleyman’a takdim edildi. Bosna’daki ailesini de İstanbul’a getirip, onların İslam dinini kabul etmelerine vesile oldu. İslamı kabul eden babası Cemâleddin Sinan adını aldı. Edirne sarayında eğitim aldığı sürede Mehmed adını aldı. Buradaki eğitiminin ardından Defterdar İskender Paşa’nın maiyetine verildi.
İskender Paşa’nın Irak Seferi sırasında öldürülmesinin ardından Enderun’a alınarak sırasıyla rikâbdar, çuhadar, silâhdar, çaşnigîrbaşı ve büyük kapıcıbaşı oldu. 1561’de üçüncü vezir görevinde bulunduğu Kanuni Sultan Süleyman’ın torunu ve aynı zamanda Sultan II. Selim’in kızı olan Esmehan Sultan ile evlendi.
Sokullu Mehmed Paşa, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat'a toplam 14 yıl, 3 ay, 17 gün sadrazamlık görevinde bulunmuştur. Bununla beraber Paşa, Kanuni Sultan Süleyman'ın son vezir-i azamıdır. Sokullu Mehmed Paşa; icraatları, projeleri ve kişilik özellikleriyle en büyük Osmanlı sadrazamlarından biri olarak kabul edilir.
Sokullu’nun bu¨yu¨k bir devlet adamı olduğunu gösteren olaylardan ilki Don ile Volga ırmakları arasında bir kanal açarak, Orta Asya’ya denizden donanma ve asker gönderme konusundaki girişimiydi. Bu kanalla Osmanlı donanması Hazar Denizine çıkacaktı. Mehmed Paşa'nın Su¨veyş Kanalı’nı açmak, İzmit Körfezi - Sapanca Gölu¨ - Sakarya Nehri u¨zerinden Karadeniz’e alternatif bir boğaz açmak gibi çağının ötesinde projeleri de vardı. Bu teşebbüsün sebepleri ise şunlardı:
Orta Asya’daki Türk devletlerinin İran’daki Safevilerden şikayetçi olması, Osmanlılardan yardım istemesi;
Safeviler'in Osmanlılar aleyhine Avrupa devletleriyle ittifak yapması;
Astrahan Hanlığının Rusların eline geçmesi;
Rusların gerek Orta Asya’yı, gerekse Osmanlı topraklarını ele geçirme istekleri.
Osmanlı Devleti bu proje sayesinde, günümüzdeki İran ile Rusya’yı birbirinden ayırmak istiyordu. Ayrıca Orta Asya ile ilişkiler sağlanacak, böylece Safeviler, iki güç arasında bırakılacaktı. Hazar Denizi'ne 1569 yılında Don ve Volga Nehirleri arasındaki en dar bölgeden kanal açılmaya başlanıldı. Su¨veyş Kanalı du¨şu¨ncesiyle ön adım olarak Sudan alındı. Kırım Hanı Devlet Giray’ın gereken ilgiyi göstermemesi ve ağır kış şartları sebebiyle kanal projesi gerçekleşemedi ve buna bir daha teşebbüs edilmedi.
Sokullu, Kanûnî Sultan Süleyman’ın ikinci İran seferi esnasında 22 Nisan 1549'da Rumeli beylerbeyliğine getirildi. Paşa 28 Temmuz 1549'da padişahın huzuruna çıkarak yeni vazifesine başladı ve yıl sonuna kadar sürecek askerî harekâta katıldı.
Sokullu, Sultan Selim Han zamanında Yemen ve Basra’da meydana gelen olayları etkisiz hale getirdi.
Sokullu Mehmed Paşa, zamanında Yeniçeri Ocağını sağlam tuttu; asker arasındaki disiplin bozukluğunu du¨zeltti. Sadrazamlığı zdöneminde Kıbrıs fethedildi, Akdeniz'de egemenlik gu¨çlendirildi.
İnebahtı’da Venediklilerin Osmanlı donanmasını yakmaları devlet için bu¨yu¨k bir felâket olmuştu. Venedikliler, İnebahtı sonrasında, Osmanlı Devletinin, Haçlılara antlaşmayla taviz vereceğini zannediyorlardı. Bir görüşme esnasında Venedik elçisi bu havaya kapılınca Sokullu'nun verdiği cevap çok ünlendi: “Biz sizden Kıbrıs’ı almakla bir kolunuzu kesmiş olduk. Siz donanmamızı yakmakla ancak sakalımızı tıraş etmiş oldunuz. Bir kol yerine gelmez, ama kesilen sakal daha gu¨r olarak biter”. Bir kışta yeni bir donanma yapıldı ve bütün Avrupa hayretlere düştü.
Sokullu Mehmed Paşa'nın Ölümü
Üç padişaha sadrazamlık yapan Sokullu Mehmed Paşa,ikbal peşinde koşmaktan gözleri kör olmuş bürokratları daima engellemişti. Sultan III. Murat ile de yıldızı bir türlü barışmayan Paşa,tartışmalı bir suikaste kurban gitti.Bu tarihi olayı Selanikli Mustafa Efendi anlatıyor:
"987 Şaban'ın sekizinci çarşamba günü Mehmed Paşa hazretleri ikindi divanında bazı davaları dinledi. Aslen Bosnalı bir divane, sadaka için arzuhal sunar şeklinde geldi. Yeninin içinde sakladığı hançeri vezirin sinesine vurdu. Mehmed Paşa, o gece akşam ezanı vaktinde ruhunu teslim etti. Katil ertesi günü dört parça edilip cesedi ata sürütüldü."
Sokullu, Eyu¨p’te toprağa verildi. Paşa, altmış yıllık devlet hizmeti sırasında hiçbir görevinden alınmamış, on dört yıl süren sadrazamlığı boyunca önemli bir siyasetçi olarak öne çıkmıştır. Birçok askeri ve siyasal başarının elde edilmesinde birinci derecede rol almış, başarıları dolayısıyla sürekli bir u¨st göreve atanmıştır.
Sokullu Mehmed Paşa Tu¨rbesi, İstanbul Eyu¨p’teki Cami-i Kebir Caddesi u¨zerinde medrese, dar’u¨l kurra, tu¨rbe ve çeşmeden oluşan ku¨lliyesi içindedir. Sokullu'nun bir tanesi İstanbul’da, diğerleri Lu¨leburgaz, Edirne ve Hatay’ta bulunan beş ku¨lliyesi ve imparatorluğun hemen her yanına yayılmış eserleri vardır.