Türkiye geniş bir cepheyle karşı karşıya
Armağan KULOĞLU 01 Ocak 1970
Türkiye, PKK'yla içeride ve Irak'ın kuzeyinde, Suriye'de PYD/PKK'yla fiili mücadele içindedir. Bunlara destek olan ABD ve Rusya'yla anlaşmazlık yaşamaktadır.
Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanları ve doğal kaynaklar konusunda GKRY, Yunanistan, İsrail, Mısır ve onlara bu konularda destek olan AB ve ABD'ye karşı, durumlarına göre güç gösterisi veya diplomasiyle mücadele vermektedir.
Deniz yetki alanları konusunda bu mücadele alanına Libya da eklenmiştir. Türkiye burada BM'nin de meşru olarak tanıdığı Sarrac yönetimine destek vermiş, isyancı Hafter'i destekleyen Rusya, Mısır, Fransa, S.Arabistan ve BAE'ni de kapsayan geniş bir cepheyi de karşısına almıştır.
Dolayısıyla mücadele alanı, sahada Libya'dan Irak'a kadar uzanmış, saha dışında da çıkarlarına ters düşen ülkeleri de içine alarak genişlemiştir.
Türkiye'nin amacı güvenliğini sağlamak, ulusal hak ve menfaatlerine sahip çıkmak
Türkiye, güvenliği tehlikede olmadığı, ulusal hak ve menfaatleri uluslararası hukuk çerçevesinde zarar görmediği sürece, diğer ülkelere karşı herhangi bir eylemde bulunmaz. Ancak güvenlik endişesi varsa, hak ve menfaatleri gasp ediliyor ve zarar görüyorsa, bunun gereğini yapmakta da tereddüt etmez.
Türkiye bu çerçevede, Irak ve Suriye'deki mücadelesini güvenliğini sağlama, Libya'dan Suriye'ye kadar Doğu Akdeniz'deki mücadelesini ise güvenlik faktörünün yanında her türlü ulusal hak ve menfaatlerine sahip çıkma kapsamında sürdürmektedir.
Libya'daki durum üstünlüğünü pekiştirmek gerekiyor
Libya'yla meşru hükümetle yapılan anlaşmaları müteakip, Türkiye'nin her türlü desteğini alan Sarrac güçleri üstünlüğü ele geçirmiş, ilerleyen kuvvetler kritik mevki olan Sirte'ye yaklaşmıştır. İsyancı Hafter ve onu destekleyen ülkeler endişe içindedir. Mücadelenin aleyhlerine gelişmesi üzerine ateş kes isteğinde bulunmuşlar ve uluslararası kuruluşlara çağrı yapmışlardır. Ancak asıl maksatları, Hafter güçlerinin yeniden toparlanması, Sirte ve çevresinin korunması, şartlar elverişli olursa kaybedilen yerlerin de geri alınmasıdır.
Bu amaçla Rusya, Hafter yönetimine uçak ve malzeme takviyesinde bulunmuş, Wagner Grubu paralı askerlerini artırmıştır. Ayrıca Sudan ve Çat'tan binlerce paralı asker gelerek Bingazi-Sirte arasında konuşlanmıştır.
İttifakta çatlaklar görülüyor
Türkiye'yi, Libya meşru hükümetine sağladığı destekler nedeniyle hedef yapan Macron, şimdi de bölgedeki petrol sahalarına konuşlanan isyancı Hafter yanlısı Rus paralı askerlerini kınamış, bölgedeki yabancı askerlerin varlığının devam etmemesi çağrısında bulunmuştur.
Fransa'nın Libya'da, sömürge geleneğinden gelen menfaat peşinde koşma düşüncesi açığa çıkmıştır. Macron, kendi iç basınından da, ağır eleştiriler almaktadır.
Arap Birliği'nin, dışişleri bakanları seviyesinde yapılan olağanüstü toplantısında da Libya, Tunus, Katar ve Somali, Libya meşru yönetimi aleyhinde alınan bazı kararlara çekinceler koyarak meşru hükümete destek olmuşlardır.
Cepheyi ülkeler bazında daraltmak gerekiyor
Yunanistan yalan iddialarla, Libya'da Türkiye'nin blöf yaptığını, Mısır karşısında kaybetmeye mahkûm olduğunu söyleyerek Mısır'ı tahrik etmektedir.
Yunanistan İtalya'yla deniz yetki alanları anlaşması yapmış, şimdi de Mısır ve Arnavutluk'la anlaşma yapma ihtimali vardır. Buna GKRY ile yapabileceği anlaşma da eklenirse Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki yetki alanları aleyhinde bir durum oluşması kaçınılmazdır.
Bu durumda Türkiye'nin, ideolojik yaklaşımlardan ve inattan vazgeçip, Doğu Akdeniz yelpazesindeki ülkelerle diplomatik temasa geçip cepheyi daraltması gerekli görülmektedir.
Başta Mısır'ı, Sarraç yönetimine İhvan geleneğinden gelen Müslüman Kardeşler yanlısı olduğu için değil, meşru olduğu ve kendi deniz alaka ve menfaatlerini korumak için destek verdiğine ve Türkiye ile yapacağı deniz yetki alanı anlaşmasıyla kendisinin de avantaj elde edeceğine ikna etmelidir.
İsrail, Lübnan ve hatta Suriye ile de aynı şekilde anlaşma yollarını aramalı, fiili müdahalelerin yanında, diplomasiyi de harekete geçirerek, Libya'dan Suriye'ye kadar olan Mavi Vatan'ına sahip çıkmalıdır.
Tabii Yunanistan'ın haksız ve hukuksuz bir şekilde işgal ettiği Ege'deki 18 adanın geri alınması için de Yunanistan'a anlayacağı yöntemler uygulanmalıdır. Bu adalarda göz göre göre yaptıkları, en son Yunan Cumhurbaşkanının Eşek Adası'na gelişi ve 16 yıldır burada olduklarını söylemesi gururumuzu rencide etmektedir.