Güneşten sonra ay da batacak...
İbrahim Kahveci 01 Ocak 1970
Herkes çok biliyor. Hele kırsal ve kenar semtler. Onların bilgi düzeyine ulaşmanın imkanı yok.
Alimler
Bilginler
Filozoflar
Her şeyi bilenler de onlar.
Biz cahiller ise uğraşıyoruz öğrenmek için. Gece gündüz çalışıp analiz yapıyoruz ama hala öğrenemiyoruz.
Cahillik işte...
***
Yapılsa olarak bozuluyoruz: Kurumlar, kurallar çalışmayınca; liyakat, adalet gidince ortaya çıkan ve asıl çıkacak sonuçları bulmaya çalışıyoruz.
Yokuş aşağıya giden aracın arada bir tümsekte zıplamalarına mı sevineceğiz; yoksa yokuş aşağı gittiğimize mi üzüleceğiz. Ya da bu gidişin sonu uçurum olduğunu düşününce mi çıldıracağız.
Bilemiyorum açıkçası.
***
Bakın önceki gün Merkez Bankası bankaların elindeki döviz mevduatlarından 9,2 milyar dolar daha kendisine verilmesini istedi. Böylece Merkez Bankamız bankalardaki yabancı para mevduatları nedeniyle kendisinde tutulmasını istediği karşılık tutarını 67,5 milyar dolara yükseltmiş oluyor.
İyi ama ne yapıyor Merkez Bankası bu para ile?
Kasasında mı tutuyor?
Oysa bankalar mevduat toplar ve kredi verir. Bu sayede ekonomide çarklar döner. Ama Merkez Bankası illa istiyor o dövizleri.
Merkez Bankamız son bir kaç yıldır Con Ahmet Devri daim makinesini çalıştırıyor. Bu ne demek? Dövizimiz bir şekilde elden ele dolaşıyor.
Sokağa düştü yani... Kötü yollarda bu dolarlar, eurolar.
Gerçekten kiminledir, nerededir bilmiyoruz.
Merkez Bankası ayrıca özel bankalardan Milletin dövizini swap yolu ile alıyor. Sonra ne yapıyor bilen var mı? Ya da açıklanıyor mu?
Merkez Bankası döviz piyasasına dolar satarak müdahale ediyor mu? Kamu Bankaları ile arasında kurduğu bir döviz satış sistemi var mı?
Bu konuda açıklanan bir bilgi var mı?
Nerede Milletin dövizi?
***
Bu yıl turizm yok. Belki bir kaç Rus gelir.
Rusya’da da covid 19 sayısı 1 milyona dayandı ama neyse...
Yılın ilk 5 ayında -16 milyar 720 milyon dolar cari açık verdik. Artık finans hesabından da para gelmiyor. Sadece Katar 10 milyar dolar swap yollamış. O da olmasa dış borç ödemelerinin de etkisi ile rezervlerimiz 32,4 milyar dolar azalacaktı.
Gerçi ülkede rezerv mi kaldı? Merkez Bankasının net döviz rezervi nedir?
O kadar döviz ihtiyacımız olmasa 9,2 milyar dolar daha getirin der miydik?
Bu yılın ilk 6 ayında Reel Kur Endeksi; yani enflasyondan arındırılmış TL’nin değeri 70,0 sınırının bile altına düşmüş durumda.
TL’nin değeri döviz karşısında yerlerde sürünüyor.
1994 yılında bu değer 78,8’deydi. 2001 yılında ise 87,6 seviyesinde. Bu yılın ilk altı aylık ortalaması ise 69,1.
Bu ne demek oluyor?
Anlatalım: TL değer yitirince ihracat artıyor, ithalat ise azalıyor (du).
2000 yılında dış ticaret açığı -21 milyar 959 milyon dolarken, 2001 yılında bu açık -3 milyar 282 milyon dolara geriliyor.
2017 yılında -58 milyar 575 milyon dolar olan açık, bu yılın daha ilk altı ayında -20 milyar 986 milyon dolar oldu. Yani yolumuz 40 milyar doların üzerinde bir dış ticaret açığına doğru gidiyor.
İyi ama bu sefer bu dış ticaret açığını kapatacak turizm de yok.
Yıllardır bize para yollayan Avrupa ülkelerine de meydan okuduğumuz ve hadlerini bildirdiğimiz için şimdi oralardan da zırnık yok.
Geçmiş yıllarda aldığımız dış borçların da bir kısmını ödemek zorunda kalıyoruz. Daha bu yılın ilk 5 ayında 18 milyar dolar dış borç ödedi özel sektör. 2018 başından bu yana özel sektörün net ödediği dış borç 80 milyar dolara ulaştı.
Devlet yüzde 6 seviyelerinden dış borçlanarak bu açığın sadece yarısını kapatabiliyor.
Nasıl sürecek bu dövizsizlik?
Acaba Mültecileri yeniden sınırlara mı yığsak? Nasıl çözeceğiz bu sorunu? Milletin dövizlerini Merkeze çağırarak ne kadar idare edebiliriz?
En iyisi Salı Akşamı 22:00’de KRT TV ekranlarında tablolarla beraber durumu izah edelim.
***
Güneş çoktan battı ama yakında ay ışığını da kaybedersek ne olacak? Karanlıkta yürümeye ne kadar alışkınız?
O değil de küçücük çocuklarımız, evlatlarımız bu karanlıkta ne yapacak? Asıl onları düşünelim.