Komutanların kapının önüne konmasının anlamı.. Kimler için bir mesaj
Müyesser Yıldız 01 Ocak 1970
10 gün önce, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün 4. yıl dönümüydü. İktidar ve medyası bu konuyu işledi, şehitler ve gaziler hatırlandı. O gece kimlerin ne kahramanlıklar yaptığı anlatıldı.
15 Temmuz’un iki önemli ismi daha vardı. Biri “darbenin kaderini değiştiren kişi” denilen, dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı, diğeri ise darbecilerin suikast girişiminden son anda kurtulduğu söylenen İsmail Metin Temel’di.
Semih Terzi’yi vurduktan sonra şehit edilen Ömer Halisdemir anılmasa, ona bu emri veren Zekai Aksakalı’nın adı bile hatırlanmayacaktı. İsmail Metin Temel’in ise esamesi bile okunmadı.
Davaları takip ettiğim için 15 Temmuz’daki konumlarına ilişkin çekincelerim bir yana, her iki ismin ortak bir özelliği daha vardı: Suriye operasyonlarının kahramanları idiler.
Ancak önce Zekai Aksakallı Özel Kuvvetler Komutanlığı görevinden alınıp Gelibolu’ya verildi. Ardından, 15 Temmuz’dan sonra 2. Ordu Komutanı yapılan İsmail Metin Temel, Genelkurmay’da rütbesine uymayan masa başı bir göreve atandı.
Neden böyle oldu? Çünkü görünürde her ikisi de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la ters düşmüştü.
Bildiğimiz; Zekai Aksakallı’nın Özel Kuvvetler Komutanlığı davasında özel celsede verdiği ifadede, “O gece kışlalardan çıkılmayacak emri verilse darbe teşebbüsü önlenirdi” sözleriyle Akar’ı üstü kapalı bir şekilde eleştirmesiydi.
İsmail Metin Temel’in kızağa çekilmesinin görünürdeki sebebi ise Afrin operasyonunda görev alan birlik ve komutanlarının ödüllendirilmemesine tepki göstermesiydi.
BAŞKA SEBEPLER DE VAR
Temel için “görünürdeki sebep” dedim, çünkü kulislerde konuşulan başka iddialar da vardı.
Bunlardan ilki; Hulusi Akar’ın Suriye’deki birlik komutanlarına kendisini atlayarak emir verdiği, Temel’in de bu durumu Genelkurmay’a bildirdiği, yani kayıtlara geçirdiği iddiasıydı.
Diğeri ise 15 Temmuz’a ilişkin olarak Erdoğan’la özel bir görüşme yapıp bazı şüphelerini dillendirdiği, Akar’ın da bunu öğrendiği idi.
İsmail Metin Temel’in Genelkurmay emrine çekildikten sonra emekliliğini isteyeceği tahmin ediliyordu, ama olmadı. Yakın çevresinde konuşulan, Temel’in işlerin düzelmesini ve 1. Ordu, hatta Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmayı beklediğiydi. Bırakın bu görevlere getirilmeyi, Perşembe günkü Yüksek Askeri Şura’da orgenarallikte suresini tamamlamadan, tabiri-i caizse TSK’dan atıldı!
Zekai Aksakallı ile ilgili de bir not aktarayım. Birkaç ay önce, sanıyorum Mayıs’tı, “FETÖ’cü” olduğu tahmin edilen bir hesaptan, Aksakallı’nın gözaltına alındığı öne sürüldü. Soruşturdum, doğru değildi.
Gözaltına alınmadı; ama o da Perşembe günü kapının önüne kondu.
SURİYE’DE DURUM NE
Özetle;
Her ikisi de 15 Temmuz’un kritik ismiydi… Her ikisi de “FETÖ”nün hedefindeydi ve yine her ikisi de Suriye’de “kahramanlıkları” ile biliniyordu.
Geçen yılki YAŞ’ta da Suriye’de önemli görevlerde bulunan bazı komutanların emekliye sevk edildiğini hatırlatıp, ABD cenahına ve Suriye’deki durumumuza bakalım.
Ekim’de Barış Pınarı Harekatı başlatıldı. Trump Erdoğan’a önce “akıllı ol” diye ağır bir mektup gönderdi. Mektubun ekinde Trump’ın “general” dediği, Suriye PKK’sının başı Mazlum Kobani’nin mektubu da vardı.
Ardından Trump’ın yardımcısı Mike Pence ve Dışişleri Bakanı Pompeo Ankara’ya geldi. ABD heyeti Saray’dan Mazlum Kobani ile görüştü ve bizimkilere göre, “harekata ara verildi”. ABD’ye göre ise “ateşkes” yapıldı.
ABD sözlerini tutmaz, PKK/YPG’lileri Suriye’nin kuzeyinden indirmezse harekata devam edilecekti. 9 ay geçti, PKK’lılar yerinde duruyor. Dahası, ABD ve Fransa, Suriye’nin kuzeyindeki teröristlerle Barzani’yi, yani “Kürt koridorunu” birleştirmek için harıl harıl çalışıyor. Ankara’nın buna bir tepkisi var mı? Yok!
Bitmedi; Temmuz’un ikinci haftasında ABD’nin Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) McKenzie, Suriye’ye gidip yine Mazlum Kobani ile görüştü. Bunu duyuran medya, görüşmenin ABD’nin NATO müttefiki Türkiye’yi öfkelendireceğini yazdı; ama Ankara ya kanıksamış ya da kabullenmiş olmalı ki, gıkını bile çıkarmadı.
Peki ne görüştüler? Teröristbaşı Mazlum Kobani’nin açıklamasına göre “Bölgedeki olası bir barışı, koordinasyon ve ortak çalışma düzeyini yükseltmeyi”.
Kobani’den “general” diye söz eden McKenzie de, “Ortaklığımızın devam ettiği mesajını verdim. Birlikte kontrol edebildiğimiz bölgelerde yerel güvenlik oluşumlarının devreye girmesini ve dış desteğe ihtiyaç duyulmamasını sağlamaya çalışıyoruz. Süreç devam ediyor. Bu konuda iyimserim” dedi.
ABD Suriye’de ne istiyor? YPG’yi kabullenmemizi, hatta IŞİD’e karşı onlarla birlikte mücadele etmemizi…
Başka? Son günlerde sıkça tartışılmaya başladığı üzere “FETÖ” ile barışılmasını…
Şimdi soralım; bir anlamda “Eski Türkiye ve eski TSK’nın” timsali olan bu iki önemli komutanın 15 Temmuz’dan sonra fiilen, 2018’de de resmen yürürlüğe sokulan “Yeni Türkiye” rejiminde tasfiye edilmesi sadece iç çekişmeye bağlanabilir mi? Bundan ABD-FETÖ-PKK da bir mesaj çıkarmaz mı?
Sincan’dan Silivri’deki Barış Pehlivan’a, Hülya Kılınç’a, Murat Ağırel’e ve açık cezaevindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…
Müyesser Yıldız
Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
G4 Blok