Libya Aşiretleri ve Siyaset
Levent kemal – Çağatay Cebe 01 Ocak 1970
Kaddafi’nin düşüşünün ardından Libya’da oluşan çatışmalı ortamın sür-git hal almasında eski rejimin güvenlik aygıtlarının büyüttüğü aşiretler ciddi roller oynuyor. Kırk yılı aşan Kaddafi döneminin sosyolojik ve siyasi mirası 2011 yılındaki devrim ve bugüne uzanan şekilde etkisini koruyor. Kaddafi’nin katı güvenlik ve kontrol rejimi ile aşiretler askeri birliklerde ve güvenlik kurumlarında görevler alıyor ve giderek güçleniyorlardı. Bu görevler sayesinde Şubat Devrimi olarak anılan ve Libya’da çatışmalı dönemin miladı olan süreç teçhizat olarak silahla donatılmış aşiretleri ülke siyasetinin ana damarlarından biri haline getirdi.
Savaşın başlarında Kaddafi yanlısı aşiretlerin devrimcilere katılması ve çözülmeler yaşanmasıyla askeri güç dengesi hızlı bir şekilde Kaddafi rejiminin aleyhine değişti. Savaşın ilerleyen safhalarında ise aşiretler, kendilerine ait silahlı gruplardan oluşan örgütler haline gelerek, iç savaş içerisinde hem siyasi hem de askeri olarak öncü güç oldular. Bugün ise Libya sahasında bilhassa Halife Hafter’in yanında devrik lider Kaddafi’ye çok yakın ve eski rejimin muhafızlığını yapan çok sayıda aşiret bulunuyor.
Aşiretlerin bu güçlerinin Libya’da iç savaşın ikinci safhasında nasıl askeri ve siyasi bir güce tahvil edildikleri konusuna girmeden önce Şubat Devrimi olarak anılan ve Kaddafi’nin devrildiği süreçte şekillenen Trablus müttefik güçleri arasında da Kaddafi döneminde ötekileştirilmiş bazı aşiretlerin olduğunu belirtmek gerekmektedir. Ne var ki, Trablus güçleri bünyesinde aşiretleri barındırsa bile asıl gücünü kentli ve aşiret bağları daha zayıf, daha kozmopolit bir ortamdan sağlamıştır. Aşağıda genel bir şekilde özetlenecek ve Libya’yı anlama çabasında aşiretler konusunda rehber olması amaçlanan yazının okunurken bu durumun dikkate alınması gerekmektedir.
Libya’daki aşiret bağlarının en güçlü bölgeler arasında doğudaki Sireynika geliyor. 1 Senüsi Hanedanlığı ve Kaddafi dönemlerinde ülkede söz sahibi olunması noktasında öne çıkan aşiretler ağırlıkla ülkenin doğusunda konumlanmış vaziyetteler. Aşiretlerin birbirleriyle ya da Kaddafi’yle sürdürdükleri mücadeleler genel olarak Libya’nın doğusu ve güneyinde vuku buldu. Örneğin tarihi birbirleriyle mücadeleyle geçen Tebu ve Evlad Süleyman aşiretleri, iç savaş sürecinde daima çatışmışlardır. Bu sebeple iki aşiretin bugünkü çatışmalarda farklı saflarda olması da esasen bu tarihi çatışmaya dayanıyor.2
Libya’da yüz kırk civarında belli büyüklükte aşiret varken, bunların sadece otuz ya da kırkı ülkede etkin. Aşiretler; alt-aşiretler, soylar ve geniş ailelerden oluşuyor. Örf olarak adlandırabileceğimiz aşiret kültürü, Libya’da hayati öneme sahip. Aşiretler, Libya’daki iç savaşta merkez haline gelerek milislerin kontrolünden, çatışmaları artırmaya ve azaltmaya kadar geniş bir yelpazede yönetimde oldu.3 Şubat 2011’de Libya’daki protestolar sadece gençlerin öncülük ettiği sokak hareketleri değildi. Orta sınıfın da başı çektiği gösteriler oldu. Çünkü ülkedeki özel sektör Kaddafi’nin baskısı altında, kısıtlamalarla gelişirken, kamu sektörünün maddi olarak getirisi de bu sınıf için pek yeterli değildi. Öte yandan Libya’ya gelen işçi sınıfı ise Sahra Altı Afrika ve diğer Mağrib ülkelerine dayanıyordu. İşçi sınıfının bu sosyolojisi de protestolara yansıdı zira ülkede sendika olmaması sebebiyle işçileri sokakta organize bir şekilde tutabilecek herhangi bir oluşum da yoktu. Sadece ekonomik ve siyasi kar sağlayan devlet kurumları ve şirketler haricinde Libya’da ekonomik ve siyasi geçişi sağlayabilecek herhangi bir kurum da bulunmuyordu.
Tunus ve Mısır örneğinde olayların belirli bir aşamada ordu güçlerince müdahil olmasıyla – tersine yahut ileriye yönelik – bu geçiş sağlanırken, Libya’daki bürokratlar ve yüksek rütbeli subaylar görevlerini, güçleriyle birlikte terk ederek Kaddafi’ye karşı açık bir tutum takındılar.4 Kaddafi’den ilk ayrılan askeri birliklerden olan özel kuvvet yapısına sahip Saika Tugayı, Ubeydat, Avakir ve Barağisa aşiretlerinden oluşuyordu. Çatışmalar boyunca da Bingazi’de savaştılar.
2013 yılında Saika Tugayı ile çalışan Libya Kalkanı 1 lideri Vasim Bin Hamid, kendilerine yaptıkları yardım çağrısına gelmediklerini ve “Libya halkının yanında değil Barağisa aşiretinin yanında olduklarını” ifade etti. Saika’nın komutanı Albay Vanis Buhamada, 2013-14 yıllarında birliği aşiret bağları üzerine şekillendirdi. Kendisine bağlanan aşiretlerle olan ilişiğini yine aşiret kuralları çerçevesinde kurdu. Albay Buhamada’nın subayı kendisi için “askeri komutandan çok aşiret şeyhi gibi” dedi, bu ifade Kaddafi’nin askeri birlikler haline getirdiği aşiretlerin geldiği noktayı çok daha somut şekilde dile getiriyordu.5 Saika Tugayı’nın mevcut komutanı olan Varfalla aşiretinden Mahmud el-Varfalli, işlediği savaş suçları yüzünden Uluslararası Suç Mahkemesi tarafından aranıyor.6
Libya’daki güvenlik kurumlarına yapılan alımlarda aşiret ilişkileri göz önüne alındığı için başkent Trablus’un düşmesinden sonra bile Sirte’deki Kaddafa aşiretinin, Beni Velid’deki Varfalla ve Fizan’daki Magariha aşiretlerinin bölgeleri, eski rejimle ve rejim sayesinde kurulan bağlar sebebiyle devrime karşı direniş odaklarına dönüştü.
Yukarıda belirttiğimiz gibi 2011 yılında, Libya’daki devrimcilerin silahlı örgütlenmesinin temelinde de şehir ve kasaba kültürü yatıyordu. 1960lı yılların başında ülkedeki petrol varlığı ile artan şehir nüfusu da kentlere taşınmaya başladı. Kaddafi, aşiretler arasında sınıfsal bir çatışmaya mahal vermemesi için devlet kurum ve makamlarını aşiretler arasında liyakat değil kayırmacılığa dayanarak paylaştırdı. Ve buna istinaden şehirlere petrol üretimine dayalı istihdam için gelen aileler de kendi aşiretlerinin olduğu mahallelere yerleştiler. Bu yerleşimler Libya’da Arap Baharı başladığı zaman devrim yanlıları ve karşıtları olarak kendisini ortaya çıkardı.7
Libya’daki devlet mekanizmasının 2011 yılında çok hızlı çözülmesinin temelinde de Kaddafi’nin getirdiği ve devletin merkezi yapısını kan soylu ilişkilere bölen aşirete olan bağlılık vardı. Aşiret yapılanması devlet ve kurumların zayıflamasına neden oldu. Bu zayıflık ise Kaddafi’nin gayri resmi bir şekilde kurumları aşiretlerde merkezileştirmesine dayanıyor. Libya’daki düzenli ordu, darbe tehdidine karşı olarak bilerek zayıf tutulurken, birbirlerini izleyen güvenlik kurumları, özel kuvvetler ve paramiliter güçler ise Kaddafi’nin aşireti Kaddafa ve iki yakın müttefiki olan Varfalla ve Magariha aşiretleri üyelerinden oluşuyordu.
Libya’da devrimin başında kısa süreliğine kurulan Ulusal Geçiş Hükümeti’ni oluşturan kişiler arasında Kaddafi ile birlikte darbe yapan üst düzey bürokratlar haricinde yine Kaddafi tarafından sürgüne gönderilen monarşi döneminin yine güçlerini aşiretlerinden alan aristokrat ailelerinin üyeleri vardı.8 Bu sebeple de Libya’nın kuzeydoğusu, ülkenin diğer bölgelerine göre daha fazla hızla özgürlüklerine kavuştular. Zira bu bölgenin seçkin aileleri, monarşi döneminin önde gelen aşiret ailelerinin isimleriydi.9 Kaddafi sonrasında kurulan Ulusal Kongre’de daha çok aşiret temsil hakkı elde ederek yasama ve yürütmeye dahil oldu. Eski yönetimde yer alan aşiretler ise devrim sonrasında kamu ve siyaset dışı bırakıldılar. Artık daha çok aşiret, aracı olmadan doğrudan yönetime ulaşabilme fırsatına erişmiş oldu.10 Ancak Şubat Devrimi’ni takip eden olaylar aşiretlerin geçmişlerinden gelen ilişkiler, siyasi ve askeri tercihlerini perçinleyen bölünmelere ve ikinci bir iç savaşa neden oldu. Bu iç savaşın anahtarı olarak da sınır ötesi bağları ve etkinlikleri ile aşiretler karşımıza yeniden çıktı. Peki kimdi bu aşiretler?
Varfalla Aşireti
Libya’da kırk iki yıl hüküm süren Muammer Kaddafi, rejiminin devamlılığı için kendi kabilesinin de içinde olduğu üçlü bir aşiret koalisyonu üyelerini askeri ve güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarına yerleştirdi.11 Bu aşiretlerden demografik olarak en büyüğü ise yaklaşık bir milyon nüfusu ile Varfalla aşireti idi.12
Varfalla aşireti Kaddafi’nin iktidarı ele geçirmesinin ardından, özellikle 1975-1993 arasında, Kaddafa aşireti ile güçlü bir ittifak yapan Varfalla aşireti devlet kurumlarında hızla yükselerek pek çok konumu işgal etmeye başladı. Trablus’un güneydoğusundaki Beni Velid yerleşiminden bir ucu Sirte ve Bingazi’ye bir ucu Trablus şehrine uzanan aşiretin güney kolu ise az miktarda da olsa Sebha kentinde varlığını sürdürüyordu 13 ve bu durum Kaddafi rejiminin kontrol amaçlı güvenlik bürokrasisi için oldukça kullanışlıydı.
Ne var ki, zamanla Varfalla aşireti içinde devletin özellikle güvenlik kurumları ve askeri kurumlarındaki üyeler ile aşiret büyükleri arasında Kaddafa aşireti ve Kaddafi ile girilen ilişkiler konusunda görüş ayrılıkları yaşandı. Bu tartışmaların gölgesinde ordu ve güvenlik kurumları içindeki Varfalla üyeleri 1993 yılında bir darbe girişiminde bulundu ancak girişim başarısız oldu.Kaddafi rejimi oldukça sert bir tepki verdi ve üçlü aşiret koalisyonu kısmen dağıtıldı.14
Bu süreç Varfalla aşireti içinde bir ayrışmaya, aşiretin merkeziyetini kaybetmesine neden oldu ve 2011 yılına gelindiğinde Kaddafi rejimi karşısında Varfalla aşireti birbirinden farklı görüşler ve saflaşmalar içinde yer aldı. Beni Velid’teki ve Trablus’taki aşiret kolu Kaddafi’ye destek sunarken ülkenin doğusundaki, Sireynika’da, aşiret yönetimi ise Kaddafi’nin yönetimi bırakarak ülkeyi terk etmesini istedi. Aşiretin doğu kolundan aşiret ileri gelenlerinden Ekrem Varfali de El Cezire’ye verdiği rçportajda Kaddafi yönetimi bırakmazsa petrol üretimini ve ihractını kesmekle tehdit etti.15
Varfalla içindeki görüş ayrılıklarını gidermek ve birleşik bir devrimci tutum için yapılan görüşmeler ise başarısız oldu.16 Aşiret içindeki Kaddafi yanlısı ve devrim yanlısı ayrımı ve askeri yansımaları sürdü. Trablus’un düşmesinden sonra bile bazı Varfalla üyeleri kent içinde güçlü oldukları Hadba ve Ebu Selim bölgelerinde Şubat Devrimi güçlerine karşı çatışmalara devam etti.17
Trablus’taki Kaddafi yanlısı tutum Beni Velid’te kendisini göstermedi. Beni Velid’te Şubat Devrimi döneminde aşiretin kurduğu Dinin Şehitleri Tugayı ile 28 Mayıs Tugayları arasında devrim-karşı devrim iddiaları ile küçük çaplı çatışmalar yaşansa da bunlar yayılmadı.18
Sirte’deki Varfalla kolu ise gerek kentteki Kaddafa aşiretinin baskınlığı gerekse Batı Libya’daki kollar arasında yaşanan çatışmalardan uzak kalmak adına Kaddafi yanlısı tutumlarını sürdürdüler. Bu kentteki aşiret kolu geçmiş koalisyonun izlerini takip etmeyi tercih etti.19
2014 sonu ve 2015 başında Sirte ve doğu kıyı kentlerinde yükselen IŞİD varlığı ve Sirte’nin IŞİD tarafından ele geçirilmesinin ardından çok sayıda Varfalla üyesi Sirte’den Beni Velid’e göç etti.20 IŞİD’in Doğu Libya kıyı kentlerinde yükselen varlığı ile Varfalla aşiretinin doğu kolu Halife Hafter komutasındaki Şeref Operasyonu ile hareket etmeye başladı.
Kaddafi rejiminin yıkılma evresinde rejimden kopan ve bir özel kuvvetler birliği olan Saika Tugayı Varfalla aşiretinin askeri olarak temsil edildiği birimdi. Merkezi Bingazi’de olan bu tugayın Şubat Devrimi sırasında Kaddafi’ye olan bağlılığına son vermesi ile doğu kentleri hızla eski rejimden koptu. Ne var ki Saika Tugayı daha sonraki süreçte doğu kentlerindeki İslami merkezli gruplarla ve bazı aşiret grupları ile çatışmalar yaşadı.21 Bu çatışmalar daha sonra Bingazi’de IŞİD’in ortaya çıkması ile şiddetlendi. Saika Tugayları komutanları Vanis Bukhamada’nın döneminde Hafter güçleri ile tam bir uyum içinde değildi, ancak Bukhamada’dan sonra komutanlık kademesini ele geçiren Mahmud Varfalli ile Saika Tugayı ve Hafter arasındaki mesafe giderildi. Günümüzde Sirte ve Bingazi’de Hafter saflarında savaşan Saika Tugayı’nın yanı sıra Varfalla aşiretinin Beni Velid’te sosyal konsey ile yönetilen kolu Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti ile anlaşma sağlamış ve kentin kontrolü UMH güçlerine geçmiştir. Bu gerçeklikler göz önüne alındığında Varfalla aşiretinin 1993 darbesi arefesinden bu yana yaşadığı görüş ayrılıklarını halen koruduğunu söylemek mümkündür.
Kaddafa Aşireti
Libya’da kırk yıldan biraz uzun hüküm süren Muammer Kaddafi’nin aşiretidir. Kaddafa aşireti Sirte ve güneyi ile Bingazi ve Trablus çevresinde yaşamaktadır. Ülkenin güneyinde ise Sebha kentinde dominant nüfusa sahip olmasa da aşiretin güçlü bir kolu bulunmaktadır. .22
Libya tarihinde Kaddafi öncesi dönemde (İtalyan işgali ve krallık döneminde) etkisi çok az ve genel olarak kırsal nüfusu nedeniyle dikkat çekmeyen aşiret 1969 yılında Muammer Kaddafi’nin iktidarı ele geçirmesi ile güç kazanmıştır. Kaddafi, aşiretinin üyelerini herhangi bir darbe girişimine karşı kendisine yakın tutmuş, güvenlik kurumlarına yerleştirmiş ve bunun meyvesini 1993 yılında Varfalla aşireti subaylarının darbe girişiminde almıştır.23
Kaddafa aşiretinin Sirte kentindeki ağırlığına rağmen aşiret akrabalık yoluyla kentte diğer aşiretlerle iç içe geçmiştir. Bu aşiretlerin başında Fercan ve Varfalla aşireti gelmektedir. 24 Aşiretin Sebha kolu ise Evlad Süleyman, Ebu Said, Magariha, Varfalla ve Hasavna aşiretlerine kıyasla nüfus olarak az durumdadır.25 Ancak burada yine Kaddafi döneminde oldukça etkin bir şekilde varlık gösteren Kaddafa güç paylaşımının üst sıralarındadır. Aşiretin Sebha’daki bu etkinliği Kaddafi’nin iktidar döneminden önce bu bölgede geçirdiği gençlik yıllarına kadar uzanmaktadır. Sebha, Kaddafi’nin siyasi hayat ve düşüncesi ile tanıştığı yer olarak bilinmektedir.26
Siyasi olarak Kaddafa aşireti Şubat Devrimi sırasında devrimci güçlere karşı savaşan Kaddafi birliklerinin temelini oluşturdu. Ancak devrimin ilerlemesi ve Trablus’un düşmesi ile bölgede Kaddafa ile rekabet halindeki Şubat Devrimi döneminde muhaliflerden yana bir tutum sergileyen Evlad Süleyman aşireti Sebha’da Kaddaf aşiretine karşı devrimcilerden aldığı destekle giderek güçlendi. Bu güçlenme Evlad Süleyman aşiretinin Kaddafa üyelerine ait malları yağmalaması ve el koymasına kadar gitti.27 Benzer bir akibet Sirte ve Bingazi’de de yaşandı. Muammer Kaddafi Sirte’de öldürüldükten sonra Kaddafa, Tavırga ve Beni Velid – Varfalla – üyelerinden yaklaşık yedi bin kişi tutuklandı.28
Sebha’da ve ardından Sirte ve Bingazi’de doğan bu politik intikam eylemlerinin arkasında Kaddafa aşiretinin Muammar Kaddafi döneminde devlet ve güvenlik kurumlarında aldıkları kilit rollerin ve faili oldukları olayların etkisi vardı. 29
Kaddafa aşireti nüfusunun az olmasına karşın Kaddafi döneminde diğer Libyalı aşiretler ve sınır ötesi aşiretler için Libya’daki askeri-güvenlik mekanizmalarına eklemlenmenin anahtarı pozisyonunda idi. Kaddafi döneminde Sirte, Bingazi ve Trablus muhafız alaylarının ana omurgası Kaddafa aşiretinden oluşurken gövde kadrolar Varfalla ve Magariha aşiretlerinden oluşuyordu. Bunun yanında Kaddafi rejimi Osmanlı’ya isyan ve İtalyan işgali döneminde Çad ve Sudan’a göç etmiş olan aşiretleri ülkeye geri çağırırken Afrika’nın Sahil bölgesindeki diğer aşiretleri Arap kimliği ile vatandaşlığa kabul ederek ordu ve diğer kurumlara Kaddafa aşireti üzerinden yerleştiriyordu.30
Kaddafi bu aşırı güçlendirilmiş güvenlik mekanizması girişimine sınır ötesi aşiret ilişkilerini de dahil ederek Libya içindeki askeri ve politik dengeleri de etkilere açık hale getirmiş, ancak demir yumruk döneminde bu etkiler kendisini göstermemişti. Kaddafi döneminde Mali ve Nijer’den Libya dışından Tuaregler ve Nijer’den Torşan aşireti Ubari kentinden kurulan Komando Tugayı’nda konuşlandırılmıştı.31
Şubat Devrimi döneminde Kaddafa aşireti Sirte’de ve Sebha’nın Fatih bölgesinde de ciddi bir karşı direniş gösterdi.32 Devrimin ilerleyen aşamasında Libya Şafağı ile Hafter güçleri ayrımında Sirte ve Bingazi’deki IŞİD etkisi ile Hafter’in Şeref Operasyonu odasına katılan Kaddafa Sebha’da da petrol bölgelerinin kontrolü için rakibi Evlad Süleyman aşireti, Tebu ve Tuareg güçlerine karşı şiddetli çatışmalar yaşadı.33
Ayrışmaların ileri aşamasında, ikinci iç savaş döneminde, Kaddaf aşireti kendisini eski rejimin de sadık aşiretleri olan Varfalla’nın bir bölümü, Varşefana ve Magariha ile Hafter yanında tanımladı.34
Zintan Aşireti
Trablus’un güneybatısındaki Cebel Nefusa ve çevresinde, güneyde Fizan bölgesine uzanan şekilde dağılmış olan aşiret Zintan aşiretidir.35 Kaddafi döneminde güneyden komşusu Meşaşiye aşireti ile sorunlar yaşayan Zintan aşireti Kaddafi’nin devrilmesi döneminde askeri bir güç olarak hızla yükselmiştir.36
Zintan, aşiretin adını alan bölge ve aşiret, Kaddafi sonrası dönemde Misrata ile beraber Libya’da iç savaşın batıdaki ağırlık merkezlerinden biri haline geldi.37 Bölge yakınlarındaki askeri üsler ve uzun süredir yurtdışında bulunan Zintan kökenliler üzerinden sağladıkları silahlar ile Şubat Devrimi sırasında aşiret olarak öne çıka Zintan bu kazanımlar ile Meşaşiye gibi ‘düşmanlarına’ karşı da harekete geçti. Misratalı güçlerin Tavırga ahalisine uyguladıkları yerinden etme stratejisini uygulayan Zintan aşireti Uveyniya ve Kavaliş çevresindeki Meşaşiye halkını güneye sürdü.38
Zintan aşiretinin askeri olarak yükselişi aşiret üyelerinin de yükselişini sağladı. 2011 Kasım ayında Usame Cuveyli, Zintan askeri konseyi başkanı iken, Libya Ulusal Geçiş Konseyi’nin ilk savunma bakanı olarak atandı.39 Cuveyli’nin bu atamadan sonraki uygulamaları ise Libya’daki askeri gücün yeniden aşiret bazlı şekilde yerelleşerek feodal tabanlı bir parçalanmaya gitmesine neden oldu. Cuveyli sık sık şişirilmiş askeri kadrolar üzerinden eleştirildi. Cuveyli’nin Zintanlı güçlerden devşirdiği güçlerle temelini attığı bir grup olan ve sonradan Varfalla aşiretinin kontrolüne geçen Petrol Tesisleri Muhafızları grubu da bakanlık döneminde aldığı eleştirilerin içindeydi.40 Petrol Tesisleri Muhafızları (PTM) vakası zamanla Trablus içinde, ülkenin doğu ve güneyinde ciddi sorunlara neden oldu. PTM’nin temelinde yer alan Zintanlı gruplar ve Misratalılar arasında yaşanan çatışmalar sonunda Zintanlılar karşı-devrimcilerle iş birliği yapmakla suçlandı.41
Bu gelişmeler ile Kaddafi’yi deviren güçler Trablus’un batısındaki etkilerini kaybetmeye başladı. Zintan aşireti siyasi ve askeri olarak iki ayrı görüş çevresinde ayrıştı. Zintan aşiretinin devrim karşısında tutum takınan kolları ve aileleri nedeniyle Kaddafi yanlısı aşiretler Cebel Nefusa’dan Fizan’a kadar yayılma imkanı buldu.42 Trablus’ta geçiş konseyi çevresinde toplanan Şubat Devrimi güçleri ile Zintan arasındaki kopukluklar Trablus’un batısında ve güneyinde çatışmalara neden oldu. Zintan güçlerinin bir kısmı Trablus havalimanını işgal ederek bir süre tuttu. Misrata ve Trablus güçleri bir aydan uzun süren şiddetli çatışmalar sonunda havalimanını ele geçirdi ve Zintan güçlerini Trablus’tan çıkardı.43
Zintan aşireti askeri olarak bu şekilde gündemde iken aşireti dünya gündemine taşıtan diğer olay Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyful İslam Kaddafi’yi ele geçirmeleri idi.44 Bu büyük olay Zintan aşiretinin elindeki siyasi bir kozdu.45 Daha sonra Zintan aşiretinin Hafter yanlısı kesimi Hafter’in de baskısı ile Seyful İslam’ı serbest bıraktı.46 Zintan aşiretinin Hafter yanlısı kolunun lideri İdris Madi idi. Madi Kaddafi yanlısı bir subay olarak uzun süre Zintan bölgesinde Hafter adına komutanlık yaptı.47 Madi’nin güçleri ile Zintan lı Cuveyli güçleri arasındaki bölünmeyi Zintanlıları askeri konseyde toplayan Cuveyli lehine sonuçlandı.48 Madi ve çevresindeki güçler Türkiye destekli UMH güçlerinin ilerlemelerinin ardından Hafter’e verdikleri desteği çektiklerini açıkladı.49 Ne var ki buna rağmen Zintan aşiretinin bölgesinde halen tam olarak UMH’nin kontrolünden bahsedemiyoruz.50
Libya Aşiretleri
HD Grafik İndirme
Tarhuna Aşireti
Trablus’un güneydoğusundaki Tarhuna kenti ve çevresinde etkili olan Tarhuna aşireti dört büyük aileden teşekkül bir aşiret olarak sınırlı bir bölgede varlık gösteriyor.51 Trablus, Misrata, Beni Velid ve Garyan arasında oldukça stratejik bir coğrafi konuma sahip Tarhuna kentinin baskın aşireti olan Tarhunalılar Kaddafi döneminde güvenlik kurumlarında ayrıcalıklı bir yere sahipti.52
Kaddafi’nin devrilmesi ile başlayan devrim sürecinde Tarhuna aşireti devrime karşı net bir tutum sergilemekten kaçındı.Tarhuna aşireti Kaddafi’nin 1996 yılında rejime sadık aşiret liderleri ve şeyhlere verilen onur belgesi olan birkaç aşiretten biriydi.53 Bölgelerini korumak amacıyla sık sık Misratalılar ile çatışmalar yaşadılar.54 Ancak aşiret güvenlik kurumlarındaki ilişkileri üzerinden Beni Velid ve Trablus’un Hadba ve Ebu Selim bölgelerindeki Kaddafi yanlısı aşiretlerle – Varfalla ve Magariha – oldukça yakın ilişkilerini sürdürdü. Daha sonraki süreçte bu ilişkiler üzerinden Hafter saflarında kendisini tanımlayan silahlı gruplar kuran Tarhuna aşiretini Libya iç savaşında askeri olarak öne çıkaran grup Kani – Kaniyat Tugayları oldu.55 Kani ailesinden üç kardeşin kurduğu bu grup savaşın ilk yıllarında belirsiz siyasi çizgisi zamanla Hafter yanlısı bir şekil aralarak fanatikleşmiştir.
Esasen Tarhuna’nın Nacah ailesine – aşiret altı büyük ailesine – üye olan Kani ailesinin56 tugaylarının adı pek çok savaş suçu ile anılmaktadır ve Libya’nın BM tarafından tanınan hükümeti bu suçların soruşturulması için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne çağrı yapmaktadır.57
Zuvaya Aşireti
Zuvaya aşireti de Tarhuna gibi büyük kabilelerden olmasa da coğrafi konumu nedeniyle oldukça dikkat çeken bir aşirettir. Libya’nın doğusunda, Sireynika’da, petrol rezerv bölgelerinin bulunduğu Kufra’dan Sirte’ye kadar yayılan aşiret petrol alanlarındaki varlığı ile düşük ve seyrek nüfusuna rağmen önemli bir konumdadır.58 Bedevi özellikleri baskın olan aşiretin yaşadığı coğrafya Libya’nın en az kentleşmiş ve en az nüfusa sahip bölgesidir ve aşiretin bu nedenle yabancılara ve diğer aşiretlere kapalı bir doğası vardır.
Ekonomik faaliyet alanı genel olarak klasik bedevi ekonomisine – hayvancılık ve küçük ölçekli ticaret – dayanan Zuvaya aşireti Kufra’dan Mısır, Çad ve Sudan sınırlarının kesişme alanına uzanan ticaret ve kaçakçılık yollarına da hakimdir.59 Zuvaya aşireti ticaret sayesinde Kufra dışında Ecdebiye kentinde de yerleşmiş unsurlara sahiptir ve burada petrol ve ticaret sayesinde dominant bir karakter çizmektedir. 60
Şubat Devrimi sırasında orta yolcu bir tutum sergileyen aşiret ilk dönemde zaman zaman devrimin kazanımlarını desteklemesine rağmen daha çok tarafsız kalmaya özen göstermiştir.61 Bu dönem, Zuvaya aşiretinin de diğer pek çok aşiret gibi Kaddafi rejiminden desteğini çektiği ve bunu açıkça ifade ettiği döneme denk düşmektedir. Zuvaya aşireti de Şubat Devrimi’nin başlaması ile desteğini çektiğini açıklamıştır.62 Bu açıklamadan kısa bir süre sonra Zuvaya aşiretine bağlı güçler devrimci müttefiklerine destek vermek amacıyla harekete geçmiştir.63
Şubat Devrimi’nden sonraki süreçte Zuvaya aşireti de tutum değiştirmiş, kendisini Hafter yanlısı güçler arasında tanımlamıştır. Bu değişimin temelinde Kufra – Ecdebiye üzerinden sınır ötesine uzanan ticaret yollarından elde edilen gelirlerin yani aşiret çıkarlarının korunması yatmaktadır. Bu çıkarların korunması için Zuvaya aşireti sık sık Tebu aşiretleri ile çatışmalar yaşamıştır.64 Zuvaya aşiretinin Tebular ile geçmişten gelen mücadelesi Şubat Devrimi sürece de yansımış, Tebuların devrimden sonra Kufra ve çevresindeki petrol kuyularına el koymaları ile çatışmalar yaşanmıştır. 2015 yılına kadar süren çatışmalarda 2015 içinde üç aylık çatışmaların ve çokça sivil kaybın ardından Zuvaya aşireti ile Tebular birbirlerine ait yerleşim alanlarını kuşattı. Bu süreçte Tebular Kufra’daki 600 Zuvaya üyesini yerinden etmişti.65 2016 yılında ve sonrasında Çad, Katar ve BAE’nin arabuluculuk girişimleri ile Kufra bölgesindeki tansiyon düşürülmeye çalışıldı66 ancak çekişmeler küçük çaplı çatışmalar halinde devam etti.
Zuvaya aşireti Tebular ve zaman zaman Hasavna aşireti ile girdiği bölge mücadelesi üzerinden aşiret çıkarlarını, Çadlı savaşçıların Libya’ya girişinin getirdiği çıkarları düşünerek, Hafter yanlısı bir çizgiye yöneldi.67 Zaman zaman Hafter yanlısı Zuvaya aşireti ve diğer aşiretlerin Libya güneyinde Tebulara karşı bir etnik temizliğe giriştiği ifade edildi, Zuvaya aşireti de bu iddialar arasında sıkça anıldı.68
Fercan Aşireti
Libya’nın doğusunda sahil kentlerinden biri olan ve Sireynika bölgesinin çöl alanına açılan kavşak noktası durumundaki Ecdebiye’nin batısında, Sirte ve Zilten’de bulunan aşirettir.69 Aynı zamanda Trablus’ta da küçük bir kolu bulunan aşiret kentte eski rejim yanlısı aşiretlerle aynı yerleşim bölgelerinde varlık gösteriyordu.70
Libya’nın doğusunda kendisini egemen güç ilan eden Halife Hafter’in de üyesi olduğu kabiledir. 2011’de Şubat Devrimi’ni destekleyen aşiret daha sonra aşiret etkisi ile Hafter saflarında yer almıştır.71 2011 sonrasında Fercan aşireti doğuda büyüyen Halife Hafter etkisi ile Trablus, Misrata ve Zintan ittifakının Libya’nın Şafağı operasyon odasına rakip Hafter yönetimindeki Libya Şeref Operasyonu odasına katılmıştır.72
Bu seçimde aşiret ilişkileri diğer müttefik aşiretler ile ilşikiler önemli olduğu kadar Fercan aşireti için Sirte ve Bingazi’deki IŞİD savaşçıları da etkili olmuştur.73 Sirte’de Fercan aşiretinden selefi din adamı Hliad Bin Recep Fercani’nin öldürülmesi74 sonrasında kentteki Fercan aşireti IŞİD’in bağlılık isteğini reddedip çatışmaya başladı.75
Ardından Sirte’de IŞİD ile Fercan aşireti başta olmak üzere yerel aşiret güçlerinin de aralarında olduğu güçler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.76 Fercan aşireti bu süreçler ve aşiret ilişkilerinin getireceği ortak çıkar üzerinden halen Hafter saflarında yer almaktadır.
Kuloğlu - Köroğlu Aşireti
Libya’nın sahil kesiminden Trablus’tan Misrata kentine uzanan aralıkta yaşayan, kökenleri itibari ile Osmanlı hakimiyeti dönemindeki asker ve görevli Anadolu’dan getirilen kişilerden müteşekkil aşirettir.77 Yazar Tahir El Zavi Kuloğlu – Köroğlu aşiretini “Türk babalardan olan Trabluslu annelerden doğan topluluk” olarak tarif etmektedir.78
Bu tanımlama zamanla Yavuz Sultan Selim döneminden (1512-1520) itibaren askerlik ve Akdeniz’de denizcilik yapan ve Kuzey Afrika bölgesine getirilen Anadolu kökenli asker ve görevlilerin soylarını tanımlayan bir anlam kazanmıştır. Batı kaynaklarında “yeni Türk” veya “ikinci derecede Türk” mânasında kullanılan kelime kuroglu, kourouglis, couloughlis, culuglis ve kulughlis gibi farklı şekillerde yazılmaktadır. Kuloğulları imtiyazlı birer sınıf teşkil ederek kendilerine mahsus bir sosyal hayat oluşturmuş ve Kuzey Afrika tarihinde önemli bir yere sahip olmuşlardır. 79
Kuloğlu – Köroğlu topluluğu zamanla Berberi ve Arap aşiretlerle akrabalık ilişkisi geliştirmiş ve Araplaşmıştır. Misrata’dan batıya doğru ana alanları bulunan bu aşiretin Bingazi kentinde de kolu bulunmaktadır.
Kaddafi’nin devrilmesi döneminde önemli bir rol üstlenmiş olan aşiret ülkenin doğusunda Ubeydat aşireti ile hem rekabet hem iş birliği içindedir. İkinci iç savaş döneminde büyük çoğunluğu Trablus yanında yer alan aşiretin bir kısmı ise Hafter tarafında yer almaktadır.
Varşafana Aşireti
Trablus’un batı ve güneyinde yerleşik olan Varşafana aşireti Kaddafi dönemindeki üçlü kabile koalisyonuna yakın aşiretlerden biri idi. 80 Şubat Devrimi sonrasında ise üçlü koalisyon aşiretleri – Kaddafa, Varfalla ve Magariha – gibi Varşafana da devrimci güçler ve geçiş konseyi tarafından siyasi ve askeri karar mekanizmalarından uzak tutuldu. 81
2011 – 2014 arasında aşiretlerin siyasi ve askeri gücü tekelleştirme sürecinde, Varşafana aşireti Trablus’un batısında komşu olduğu Zintan aşireti ile ciddi sorunlar yaşadı. Devrimi destekleyen Zintan aşireti Varşafana’yı Kaddafi döneminin bir kalıntısı olarak gördüler. .82 Ne var ki Zintanlar ile devrimci güçler arasındaki ayrışmadan sonra Zintan güçlerinin bir kısmının Trablus havaalanı savaşında Kaddafi yanlısı yüzlerce tutukluyu salıvermesi ile Varşafana aşireti ‘Aşiretler Ordusu’ oluşumu ile güç kazandı.83
2014 yılında Trablus’un Aziziye mahallesinde çeşitli aşiretlerden yaklaşık iki bin kişinin katılımı ile kurulan Aşiretler Ordusu’nun belkemiğini Varşafana aşireti oluşturuyordu. Ordunun geri kalanınn ağırlığı ise Kaddafi döneminin aşiret koalisyonu üyelerindendi.Varşafana aşiretinin rakibi Zintanlılar arasındaki Hafter yanlıları ise bu orduda yer almamıştı. 84 Aşiretler Ordusu Trablus’taki çatışmalarda Misratalı güçlere yenildi ve Trablus’tan Cebel Nefuse’ye geri çekildiler. Bu süreçte ise binlerce Varşafana üyesi aile ve savaşçılar Trablus ve Cebel Nefuse’den Beni Velid’e göç etmek zorunda kaldı.85
2015 yılında Trablus güneyinde Hafter adına savaşan Varşafana güçleri ile Misrata güçleri arasında ilan edilen ancak sıkça küçük ölçekte bozulan ateşkes döneminde göç etmek zorunda kalanlardan geri dönüşler başladı. 2017 yılında Trablus yanlısı Zintanlı komutan Cuveyli ve güçleri Varşafana aşiret bölgesine girerek buradaki Hafter güçlerini ciddi şekilde zayıflattı.86 Cuveyli’nin bu hamlesi ile geri çekilen Varşafana güçleri Trablus’a karşı Hafter yanında savaşlarını Beni Velid ve Trablus’un güneyindeki hatlarda sürdürdü. Trablus’un güneyinde Hafter saflarında savaşan Varşafana güçlerinin en bilinen komutanlarından Mesud El Davi 2019 yılında yine Hafter yanlısı Kani Tugayı ile bir tartışma sonucu öldürüldü.87
Türkiye’nin desteklediği UMH güçleri Trablus çevresindeki alanlarda ilerleme kaydetti ve Varşafana bölgesini ele geçirdi. Bu gelişmeler ile daha güney ve doğuya çekilen Varşafana aşiretinin yüksek konseyi Hafter ve Mısır öncülüğünde UMH karşıtı açıklamalar yaparak siyasi ve askeri faaliyetlerine devam etmektedir.88
Ubeydat Aşireti
Ubeydat aşireti, Libya’nın Sireynika bölgesinde ikamet eden en güçlü aşiretler arasında. Ubeydatların en güçlü ailesi olan Sa’da, 18. yüzyıldan bu yana bölgede bulunuyor. Ubeydat aşiretinin Libya’daki konumu esasen Senusi hanedanlığı dönemindeki ayrıcalıklı konumları ve askeri uzmanlıklarına dayanıyor.89 Tobruk ve çevresinde yoğunlaşan ve güney-güneydoğu kesime yayılan aşiretin altın dönemi Libya krallığı dönemi iken Kaddafi’nin dönem dönem değişen aşiret politikaları sayesinde, özellikle 1990’ların ortalarından itibaren, Libya’nın doğusunda Ubeydat aşireti tekrar söz sahibi olmaya başladı.90 Arap Baharı’nın başlarında daha 2011 yılının Şubat ayında Kaddafi’nin Libya’nın doğusunu kaybetmesiyle birlikte Ubeydat aşireti de yönünü değiştirdi. Tobruk Limanı ve Marsa el-Hariga Petrol Depolama Tesisi yöneticisi Süleyman Mahmud el-Ubeydi, Kaddafi’ye uzun süre hizmet eden Bingazi Güvenlik Tugayı komutanı Abdel-Fettah Yunus ve Tobruk’un güneyindeki Cemal Abdünnasır Hava Üssü’ndeki askeri personelleri Kaddafi’den ayrıldılar.91 Ne var ki bu geçişler Ubeydat aşiretinin tümünü devrimci güçlerin yanına taşımıyordu. Zira daha önce Tobruk’ta göstericilere müdahale zamanı ile Kaddafi tarafından Ubeydat Güçleri’nin Derna’ya saldırma emri verildiğinde yaşanan bölünme gibi aşiret Kaddafi ve karşıtları olarak bölünmüştü.
Ancak devrimden sonra Tobruk’ta diğer bölgelerdeki gibi bir çatışma ortamı oluşmadı. Anlaşmazlıklar olsa da Ubeydat içinde ve diğer kent aşiretleri ile sorunlar siyasallaşmadı.92 Şarkiye adı ile de anılan doğu aşiretleri arasında olan Ubeydat aşireti Tobruk ve çevresinden, Evlad Ali aşiretinin Mısır’da Libya sınırı boyunca olduğu gibi, Mısır sınırı boyunca uzanan bir etkiye sahip ve bu açıdan Kaddafi ile devrimciler arasındaki çekişme döneminde oldukça önemli bir yer işgal ediyordu.93 Şubat Devrimi’nin ardından ikiye bölünen saflarda 2013 ve 2014 yıllarında Bingazi – Derna hattında Hafter’in Libya’nın Onuru Operasyon odasına katılan ve Hafter’e destek açıklaması yapan aşiretin üyesi Akila Salih de şu anda Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi’nin başkanlığını yürütmektedir.94
Ubeydat aşiretinin tutumu Derna savaşından sonra değişmemiş, Hafter saflarında ülkenin doğusunda görece özerk ve ‘İslamcı’ yönetimden uzak bir Libya hususunda, Arap miliyetçiliği ekseninde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Aşiret pek çok kere Hafter’e ve aşiret üyesi Akila Salih’in ilderliğini yaptığı Tobruk Temsilciler Meclisi’ne bağlılıklarını dile getirmişlerdir.
Avakir Aşireti
Bingazi’nin doğu ve batısında bulunan Avakir aşireti, 1950’li yıllarında Libya’da petrolün ticari olarak kullanımıyla birlikte şehirleşme yaşayan aşiretler arasındadır. Aşiretin bazı kollarında hala yarı-göçebelik olsa da bazıları yerleşik halde yaşıyorlar. Bingazi’nin dış mahallelerinde yaşayan bu aşiret, Kaddafi’nin göreve gelmesiyle birlikte kendilerine bakanlık düzeyinde yer bulabildi ve yönetimin vazgeçilmez bir parçası oldu. Kaddafi’nin düşüşünün ardından Libya siyaseti ve bürokrasisinde eski günlerini devam ettirmek için lobicilik faaliyetleri yürütse de Avakir aşireti, istediği sonuca erişemedi. Güçleri elinden alınan Avakir aşireti, Ebu Selim Hapishanesi’nde işkencelere maruz kalan bir yapı olmakla birlikte şehirde Kaddafi’ye karşı devrim hareketinin etkili olmasını da sağladı.95 Bingazi’deki IŞİD ve Ensar’üş Şeria varlığına karşı yapılan “Şeref Operasyonu”nda önemli bir rol oynayan aşiret üyeleri ile askeri harekatın başındaki Halife Hafter’in ilişkileri kötüleşerek, araları açıldı.96 Bunun sebepleri ise Birleşmiş Milletler’in (BM) tanıdığı hükümetin Savunma Bakanı olarak el-Mihdi el-Barağati’yi tanıyan aşiret ve liderleri arasında olan ve operasyon komutanlarından Nuri Bu Fennara’nın Hafter güçlerince tutuklanması. Bingazi’nin güneydoğusundaki Sulug’ta tutuklanan Fennara, bulunduğu el-Kufiye Hapishanesi’nden Avakir aşireti tarafından çıkarıldı.97
Şeref Operasyonu’na başlamadan önce Halife Hafter doğunun güçlü aşiretleri olan Ubeydat, Avakir ve Barağisa’nın destek vermesi için oldukça uğraştı. İbrahim Vakvak komutasında Barağisa aşireti, Kufa şehrinden Tebu aşireti ve Ubari bölgesinden Tuaregler, Hafter’e Bingazi’de destek verdiler.98 Hafter’e destek veren Avakir, Mağariba ve Hassi aşiretleri ayrıca üniter değil federal bir devlet kurulması talebinde bulundular.99 Hafter bu aralarında Avakir’in de bulunduğu bu üç aşiretin desteğini alabilmek için bir yıldan uzun süre bu görüşmeler gerçekleştirdi.100 Hafter’in saflarında olmalarına rağmen Varfalla aşireti ile sık sık sorunlar yaşayan Avakir aşireti ile Hafter arasındaki sorunlardan biri de Özel Görevler Gücü lideri ve eski başkanlık konseyi içişleri bakan yardımcısı Ferac Egaim’i tutuklaması oldu.101 Bu olaydan sonra geçen karşılıklı heyetler arası görüşmeler ile uzayan süreç 2018’e geldiğinde Avakir gençlik hareketi ile Hafter arasında sorunlar yaşandı ve aşiret Bingazi sahil yolunu giriş çıkışlara kapatarak Ferac’ın serbest bırakılmasını talep etti.102
Ferac vakasının neden olduğu süreç Avakir aşireti ile Recma’daki Hafter güçlerini ciddi bir gerginliğe sürüklemiş, Hafter’in komutaya atadığı oğlu genel komuta merkezine yönelik saldırı endişesi ile üsse gelmemişti. Ferac vakasının dışında Derna ve Bingazi’deki IŞİD üyelerinin Hafter kontrolündeki alanlardan kaçışları ile ilgili Avakir ile Hafter arasında da gerginlik yaşanmıştı.103
Ne var ki sorunlar sadece siyasi veya askeri değildi. Avakir ile Bingazi’de üslenen Hafter yanlısı güçler arasında bölgenin dominant figürü olma ve ekonomik kaynakların kontrolü konusunda da ciddi hoşnutsuzluklar vardı.104 Ancak bu tartışma ve çekişmelere rağmen Avakir aşireti üyelerinin 2013 yılında IŞİD ve Ensar’uş Şeria ile savaşmak için kurdukları Kan Muhafızları adlı grup Hafter için kaçırma, işkence ve infaz gibi eylemlerini yerine getiriyor.105 Geçen yıl bir televizyon programında verdiği röportajda Hafter’in Trablus operasyonunu eleştiren Siham Sergewa’nın da Kan Muhafızları adlı Avakir aşireti üyelerinden müteşekkül grup tarafından kaçırılıp öldürüldüğüne inanılıyor.106
Magariha Aşireti
Trablus bölgesinin anahtar aşiretlerinden olan Magariha, 1970li yıllardan itibaren Libya’da nüfuzlu bir aşiret oldu. Ülkedeki istihdam alanlarını bünyesinde barındıran önemli bir kurum olan Genel Halk Komiteleri’nde ve güvenlik kurumlarında etkili oldu. Kaddafi ve Kaddafi’nin aşireti ile ilişkileri en güçlü olan ve buna bağlı olarak en fayda sağlayan aşiret olan Magariha, bu paralelde Kaddafi’ye en bağlı aşiretlerden oldu.
Yönetim düşüne kadar bu bağlılığını diri tuttu. Brek eş-Şati bölgesinde bulunan ve uzun süre Mani dinine inan bu aşiret bu nedenle geçmişte ötekileştirilmişti. Bu durumu gözlemleyen Kaddafi aşiret üyelerini güçlü aşiretlerle denge oluşturması için güvenlik kurumlarında görevlendirdi. Bu Kaddafi rejiminin aşiret tabanlı güvenlik örgütlenmesinin temelinde yer aldı.107 Kaddafa ve Magariha aşireti arasındaki bu ittifak; devletin zayıflığı, hükümetin yapısının bozulması ve Libya’daki aşiretlerin zengin sosyal ve politik rolleri sebebiyle zaman içerisinde hegemonya ilişkisine dönüştü. Kaddafa ile kurulan bu ilişki Magariha’ya zenginleşmesi açısından sınırsız imkanlar da getirdi. Kaddafi ile birlikte darbenin başını çeken Magariha, devamında ise kendisini Libya’nın önemli bürokratik makamlarında bulundu. Bu süreçte aşireti şekillendiren kişi ise Cemahariye Güvenlik Teşkilatı’nın başındaki isim Albay Abdullah es-Senusi108 oldu. Kaddafi’nin sağ eli olarak bilinen eski Başbakan Abdüsselam Calud da yine albay gibi Magariha aşiretin olan isimdi.109 Calud aynı zamanda 1969 yılındaki darbeyi gerçekleştiren on iki kişilik Devrimci Komuta Konseyi’nin de bir üyesiydi. Aşiret 2011 yıl boyunca, Kaddafi düşene kadar rejime bağlılıklarını sürdürdü.110 Magariha aşiretinin rejim içindeki ciddi yükselişi ise Varfalla aşiretinin 1993 yılındaki darbe girişimi ile oldu. Bu darbe girişiminden sonra Kaddafi Magariha aşiretini devletin kilit noktalarına yerleştirdi.111
Berberiler - Amazigler
Berberiler ya da Amazigler. Kuzey Afrika’nın sahil şeridinde Arap kökenli olmayan ve Mısır’dan Fas’ın batı kıyılarına kadar uzanan coğrafyada kendilerine özgü dilleri, gelenek ve sosyolojik yapıları bulunan halk Berberiler yahut Amazigler olarak anılır. Libya’da Berberilerin büyük bölümü Trablus’un batısında, Zintan bölgesini de içine alan Cebel Nefuse ve çevresinde yaşamaktadırlar. Seyrek de olsa Libya ile Tunus ve Cezayir sınırı boyunca, güneye doğru önemli şehirlerden biri olan Gadamaes de dahil olmak üzere Berberi nüfusuna rastlanır.112
Berberilerin Kuzey Afrika ve Suriye’deki varlıkları milattan öncesi zamanlara dayanmaktadır. Cebel Nefuse’ye de adı veren Berberi aşireti, soyunun Nafûs b. Zahyek b. Medagis el-Ebter’e dayandığı ifade edilen aşiret, çeşitli alt kollara ve ailelere sahiptir.113 Berberiler Libya’ya adını veren halktır. Libya’nın adı antik dönemdeki Mısırlıların Berberilerin diyarı manasında kullandıkları Lebu sözcüğünden gelmektedir.114 Bu bakımdan Berberiler Libya’da şu an azınlık olarak ifade edilseler de coğrafyanın asli unsurudurlar.
Kaddafi döneminde Berberiler / Amazigler negatif bir ayrımcılık siyaseti ile ötekileştirilmiş, Kaddafi’nin Araplaştırma politikası nedeniyle Tamazig olarak anılan anadilleri yasaklanmıştır. 115 Libya’daki toplam nüfus içinde Berberi / Amaziglerin oranı %10-15 civarında tahmin edilmektedir.116
Kaddafi döneminde Arap olarak tanımlanan Berberiler / Amazigler 2011 yılındaki Şubat Devrimi sırasında yaşadıkları ötekileştirme ve asimilasyon nedeniyle kaybettikleri haklarını geri almak için Trablus’un batısında devrimci güçlere açık destek verdi.117 Berberiler / Amazigler Kaddafi döneminde sadece dilleri ve kökenleri üzerine değil İbadilik / İbaziye118 olarak bilinen mezhepleri ile İslam içinde de bir ayrımcılığa tabi tutuldular. 119
Berberiler / Amazigler 2011 yılında devrim başladığında Zuvara başta olmak üzere Trablus batısında gösterilere destek verirken aralarından Kaddafi rejiminin sadık subayları çıkan Zintan aşiretini de yakından izledi. 2011 sonrasında Berberiler / Amazigler UGK hükümetlerinden dilleri ve kültürleri ile ilgili taleplerini yerine getirmesini bekledi. Trablus’un muhaliflerin eline geçmesi ve ülkenin doğusunda Hafter yanlısı güçleri doğuşu ile başlayan ikinci iç savaş evresinde Berberiler Hafter karşısında, bazı çekinceler ve eleştirilerine rağmen, Trablus hükümeti yanında yer aldılar. Berberiler / Amazig Yüksek Konseyi halen Trablus’ta Libya’ya adını veren halkın dil, kültür ve sosyolojik yapısının geliştirilip korunması için çalışmalarını devam ettirmektedir.
Libya’nın Güneyindeki Aşiret Mücadelesi: Evlad Süleyman ve Tebu
Evlad Süleyman aşiretinin, İtalyan işgali döneminde Çad ve Nijer’e sürülen üyeleri, Kaddafi döneminde ülkeye geri getirildi. Libya’ya gelmeleriyle birlikte Evlad Süleyman aşireti, Kaddafa aşiretine bağlı kilit bir oyuncu olarak kendisini konumlandırdı. Aşiretin en önemli ve saygın ailesi ise Seyf’ül Nasr. 19. yüzyılda Osmanlı ve 20. yüzyılda İtalya’ya karşı savaşan aşiret, 2011 yılındaki siyasi ortama uygun şekillenip, Kaddafi karşıtı bir konuma geçerek Fizan’daki Sabha’nın en güçlü aşireti oldu ve Misrata ile ittifak yaptı.120
Tebu aşireti, Libya’nın güney ve güneydoğusu boyunca yer alan Çad ve Nijer sınırı ve Çad’daki Tibesti Dağı’na yayılmış vaziyette ikamet ediyor. Arap olmamaları sebebiyle anayasada tanınmayı istiyorlar.121 Aşiretin diğer ülkelere de dağılmış olması, uyrukları konusunda tartışma oluşturuyor. Siyah deri renkleri sebebiyle Mağribli yerine Sahra Altı Afrikalılara benzemeleri onların en belirgin özellikleri.
Tebu aşireti, Sahra Altı Afrika’dan Akdeniz kıyısına kadar uzanan ticaret yollarını kontrol ediyor. Aşiret, çekirdek ailelerden mütevellit klanlardan oluşuyor. Aşiret, Libya’nın çeşitli şehirlerinde istihdam aramanın haricinde hurma, otlakçılık, tarım ve uyuşturucu ticareti ile geçimini sağlıyor.
Kaçakçılık için ayrıcalıklı bir bölge olan sınır bölgesinde Tebular, Arap ve Berberilerle sorunlar yaşıyorlar. Kaddafi’nin iktidardan düşmesinin ardından sınır bölgesinin kontrolü için Tebu aşireti ile Arap olan Zaviye ve Evlad Süleyman aşiretleri arasında düşük yoğunluklu çatışmalar yaşandı. 2014 yılını ortasından beri Tebu aşireti, Hafter’in kurduğu ordu güçlerine dahil olmuş vaziyette. Aşiret kaynakları müttefikliğin bir hayli önem kazandığı Libya’da bu dönemki siyasi boşluğu kendi lehine kullanan Tebu aşireti siyasi güç, sosyal hizmetler ve vatandaşlıkları konusunda daha baskın girişimlerde bulunuyor. Kaddafi tarafından satın alınan bir müttefik olan Tebu aşireti, Evlad Süleyman’ın Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni desteklemesi sebebiyle Hafter’in safına geçen ve bu sebeple de hızla değişebilecek bir konumda bulunuyor.122 Sabha şehrinde kurulan aşiret ittifakı Evlad Süleyman’a karşı Kaddafa, Tebu ve Mağarba’dan oluşuyor.123 Bu aşiretlerle birlikte Varfalla, Hasavne ve Mehamid şehirdeki banka ve kamu binalarının güvenliğini de ellerinde tutuyorlar.124