Avram Galanti 04.01.1873 – 08.08.1961
01 Ocak 1970
Avram Galanti, 4 Ocak 1873 yılında Bodrum / Muğla'da dünyaya geldi. XVI. yüzyıldan itibaren ünlü hahamlar yetiştiren Yahudi asıllı bir ailedendir. Babası, Osmanlı Devleti'ne kırk sene kadar hizmet veren Mişon Galanti Efendi, annesi Rodos’un Kadron ailesinden Coya Hanımdır. Kimi Fransızca yazılarında Abraham Galanti ismini kullandı. Altı yaşında iken Bodrum’da ilkokula başladı ve öncelikle İbranicenin esaslarını öğrendi. Dokuz yaşında, daha geniş bir Yahudi cemaatine ve daha iyi eğitim olanakları bulunan Rodos’a gönderildi. 1887 yılında ilkokulu tamamladıktan sonra Bodrum Rüştiyesi (Ortaokul)’ne ve ardından İzmir İdâdîsi (Lise)’ne devam etti. Liseyi tamamladığında İbranice, Türkçe ve Farsçanın yanında Fransızcayı da öğrenmişti. Sonraki senelerde Almanca, İngilizce, ve Arapça da bu dillere ekledi.
Avram Galanti, 1894'de lise öğretmeni olarak Rodos’a giderek, burada Dünya Yahudi Birliği (Alliance İsraelite Üniverselle) ve Rodos Yahudi cemaatinin desteğiyle bir okul kurdu. Arkasından, bu okulun bağlı olduğu Alliance okullarının eğitim programında Fransızca ağırlık taşıdığından, kimi Yahudi aydınları ile birlikte Türkçeye daha fazla önem verilmesi için mücadeleye başladı. Her ne kadar Alliance yönetiminin genel tutumunu değiştiremediyse de Rodos’taki okulların Türkçe eğitim vermesini sağladı. Bu arada Osmanlı Devleti’nin yeni eğitim düzeniyle de ilgilendi ve “Hizmet” gazetesinde “Maarifimiz Ne Yolda Terakki Edebilir?” başlıklı dikkate değer bir yazı dizisi yayımladı. Rodos Lisesi’nde öğretmenlik yaparken altı sene kadar da hükümet adına, yabancı ülkelerde çıkan ve II. Abdülhamid’in kişiliğini, siyasetini eleştiren yayınları sansür etme görevini sürdürdü. Aynı zamanda Maarif Nezareti’nin Cezayir-i Bahr-i Sefid (Oniki Ada) vilayeti müfettişliğini yaptı. Yine Rodos’ta bulunduğu sırada buraya sürgün edilen Şair Eşref gibi birçok Türk aydını ile yakınlık kurdu ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin gizli hücrelerinden birine üye oldu. Fakat II. Abdülhamid yönetiminin resmî sansürcüsü olması bu cemiyetin üyeliğiyle bağdaşmadığından bir süre sonra istifa etti.
Avram Galanti, 1902 yılında Rodos’tan ayrılarak İzmir’e yerleşti ve yine öğretmenlik yapmayı yürüttü. Ayrıca İzmir’de çıkan Yahudice “Ljamîa” ve Fransızca kimi gazetelerde, aşırı muhafazakâr Osmanlı Yahudi cemaatini etkilemek için eleştiriler yazdı. Bu durumdan rahatsızlık duyan kimi kişiler, II. Abdülhamid yönetimine muhalif olduğu iddiasıyla onu ihbar ettiler. Kendisi de aslında daha önce Jön Türkleri desteklediği için Abdülhamid yönetimiyle mücadeleye karar vermişti. 1904'de İzmir’den ayrılarak Mısır’daki Jön Türklere katıldı ve Kahire’de “La’Vara” gazetesini çıkarmaya başladı. Yahudi cemaatinin ve Osmanlı hükümetinin baskılarından uzaklaşmanın verdiği serbestlikle, başta o dönemin hahambaşısı olmak üzere, Yahudi cemaati yönetimini sürekli eleştirdi. Bu arada Fransızca yayımlanan “Progrès” gazetesinde de İttihat ve Terakki düşüncesi doğrultusunda yazılar yazdı.
Bu senelerde Mısır Cem‘iyyet-i İsrâiliyyesi adıyla gizli bir dernek kurarak, sürgünde olan Osmanlı Yahudilerini örgütledi. 1907’de Kahire’yi ziyaret eden Avrupa’daki Jön Türklerin lideri Ahmet Rıza Bey ile tanıştı ve Paris’te toplanacak II. Jön Türk Kongresi’ne, Fransızca konuşan Kahire Yahudilerinin kurduğu Le Comité İsraélite du Caire Derneği’nin desteğini sağlamaya söz verdi. Bu yıllarda “Meşveret”, “ Şûrâ-yi Ümmet”, “Şûra-yi Osmânî” ve “Doğru Söz” gazetelerinde yazmayı sürdürdü. 23 Temmuz 1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilânı ile “La Vara” gazetesini kapattı; bu aynı zamanda siyasî çalışmalarının da sonu oldu.
Avram Galanti, 14 Temmuz 1909 yılında Mısır’dan ayrılarak, daha önce Sudan’da bir Yahudi yerleşim merkezi kurulması önerisinin sonucunu almak için İngiltere ile Almanya’ya gitti. Bu arada muhalif olduğu hahambaşı Moşe Ha Levi’nin vefatını ve Darülfünün-ı Osmanî’nin (İstanbul Üniversitesi) kurulduğunu öğrenince, 1911 yılının sonunda, devamlı kalmak amacıyla İstanbul’a taşındı. 1914’te Darülfünun’un yeniden düzenlenmesi için Almanya’dan kimi hocaların getirtilmesi üzerine Semitik (Sami dil ailesi) diller ve kültürler hocası G. Bergstrâsser’in çevirmeni ve yardımcı olarak görevlendirildi. Aynı zamanda Hilâliahmer Cemiyeti (Kızılay)’nde kâtip olarak çalışmaya başladı ve üç sene boyunca “Hilâl-i Ahmer” gazetesine yazı yazdı. Bergstrâsser ile birlikte “Elsine-i Sâmiy-ye Tarihi” adlı eseri hazırladı. “Yeni Mecmua”, “Büyük Mecmua”, “Dârültünun Edebiyat Fakültesi Mecmuası” gibi dergilerde araştırma ve inceleme yazıları yayımladı. Ayrıca “Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası”nda yayımlanan Osmanlı arşiv belgelerinden doğrudan doğruya Osmanlı Yahudiliğini ilgilendirenleri Fransızcaya çevirdi.
Avram Galanti Efendi, Amerika’ya yerleşen Sefarad Yahudilerini örgütlemek üzere ABD’ye davet edildiyse de gitmedi ve 1918'de Alman hocaların görevlerine son verilmesi üzerine Bergstrâsser’den boşalan kürsüye, “Tarih-i akvam-ı kadime-i şarkıyye” okutmak üzere önce “muallim”, daha sonra “müderris” unvanı ile öğretim üyesi olarak atandı. O senelerde Avrupa’da başlayan ve bağımsız bir Yahudi devleti kurulmasını amaçlayan Siyonist düşünceyi benimsememekte, fakat hahambaşı Haim Nahum’un Osmanlı hükümranlığı ve yönetimi altında Filistin’de millî bir devlet kurulması düşüncesine oldukça sıcak bakıyordu. Mondros Mütarekesi’nden (30 Ekim 1918) sonra müttefik kuvvetlerin korumasını isteyen azınlıklar arasında kimi Yahudiler de görülünce gazetelerde, Yahudi milletinin Osmanlı Devleti’ne olan bağlılığını dile getirdi. Millî Mücadele yıllarında yabancı dillerdeki günlük basın bültenlerini Türkçeye çevirip Mustafa Kemal ve arkadaşlarına iletti. Cumhuriyetten sonra çeşitli lengüistik (dilbilimsel) kaygılarla harf devrimine karşı çıkan kitap ve makaleler yazdı. 1933 Üniversite reformunda kadro dışı bırakıldığından müderrisliği sona erdi. 1934’te soyadı yasası çıkınca Bodrumlu soyadını alan Avram Galanti, 1943'de Niğde’den milletvekili seçildi. Bu süreçte Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivinden yararlanarak “Ankara Tarihi” (I-II, İstanbul 1950-1951) ile “Niğde ve Bor Tarihi”ni (İstanbul 1951) yayına hazırladı.
1946 seçimlerinden sonra milletvekilliği sona erince Ankara’dan İstanbul’a dönerek Kınalıada’ya yerleşen Bodrumlu, uzun süren bir hastalık döneminden sonra 8 Ağustos 1961’de vefat etti, Arnavutköy Musevî Mezarlığı’nda toprağa verildi. Yayımlana Türkçe eserlerinden başka Fransızca eserleri de vardır.