« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Ağu

2020

Türk ekonomisinde `faiz` bilmecesi

Aram Ekin Duran 01 Ocak 1970

Türk Lirası’ndaki değer kaybı sürerken, Merkez Bankası 4. kez politika faizini yüzde 8,25’te sabit tuttu. Ancak son 1 ayda fonlama faizlerinde yüzde 2 artış yaşanması, "Örtük faiz artırımı" tartışmasına neden oluyor.

Son günlerde bir dizi sıkılaştırma adımları atan Merkez Bankası, merakla beklenen faiz kararını bugün açıkladı. Para Politikası Kurulu sonrası yapılan duyuruda, yüzde 8,25 olan politika faizinde değişikliğe gidilmedi. Böylelikle Merkez Bankası, mayıs ayından bu yana 4. kez faizleri sabit tuttu. Ancak ekonomistlere göre, Merkez Bankası bir yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "faizleri artırmayın" talimatına uyarken, diğer yandan piyasada "örtülü faiz artırımı" yapıyor.

Faizi 4. kez sabit bıraktı

Merkez Bankası, tarihi zirvelere ulaşan döviz kurlarına rağmen dördüncü kez faizleri değiştirmedi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bugün gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, politika faizini değiştirmeyerek yüzde 8,25 seviyesinde bıraktı. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, mevcut sıkılaştırma politikasına devam edileceği mesajı verildi. PPK karar metninde, "Sıkılaştırma adımları makro finansal istikrarı destekler" ifadesi yer alırken; salgının ilerleyişine bağlı olarak ise iç ve dış talep koşullarının seyrine dair belirsizliklerin önemini koruduğuna dikkat çekildi. Beklentilerin aksine, karar metninde faiz koridorunun üst bandı ve Geç Likidite Penceresi (GLP) faizinde değişikliğe yönelik bir ifade yer almadı.

Faiz yüzde 24’e kadar çıkmıştı

Türkiye’de Ağustos 2018’deki Rahip Brunson krizi sonrasında hızla yukarı çıkan faizler, Haziran 2019’da yüzde 24 seviyelerine ulaşmıştı. Temmuz 2019’dan itibaren faiz indirimine başlayan Merkez Bankası, ardı ardına yaptığı indirimlerle Mayıs 2020’de faizleri 8,25 seviyesine kadar geriletti. Sene başında yıllık PPK toplantısı sayısını 8’den 12’ye çıkararak, piyasalar ile daha yakın bir ilişki kurmayı amaçlayan Merkez Bankası yönetimi, Mayıs ayından bu yana gerçekleştirilen 4 Para Politikası Kurulu toplantısında da faiz oranları sabit tutarak piyasa beklentilerinin aksine hareket etmeye devam etmiş oldu. Merkez Bankası bugünkü faiz toplantısı öncesinde geleneksel yöntemle repo ihalesi düzenleyerek sıkılaştırmaya devam etmişti. Geleneksel yöntemle açılan repo ihalesinde ortalama yüzde 11,13 basit faizden 10 milyar TL fonlama sağlandı. Merkez Bankası bu son adımıyla fonlama maliyetini yüzde 9,37'ye yükseltmiş oldu. Bu uygulama, piyasa oyuncuları tarafından "örtülü faiz artırımı" olarak yorumlanıyor. Ekonomistlere göre, Merkez Bankası bir yandan politika faizinde değişikliğe gitmezken, diğer yandan örtülü biçimde piyasa faizlerini artırıyor.

"Örtülü faiz artırımı yapıyor"

Merkez Bankası’nın faiz politikasını DW Türkçe’ye yorumlayan Işık Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Evren Bolgün, piyasalarda zaten Merkez Bankası’nın politika faizinin değişmeyeceğine dair bir görüş olduğunu hatırlatıyor. Buna karşın piyasa oyuncularının Geç Likidite Penceresi (GLP) üzerinden bir faiz artırımı beklentisi olduğunu ifade eden Bolgün, "Ancak bu beklenti gerçekleşmedi. Ama Merkez Bankası örtülü faiz artırımına aslında devam ediyor" diyor. Temmuz ayından itibaren yüzde 7,34 olan ağırlıklı ortalama fonlama faizinin yüzde 9,37'ye kadar çıktığına işaret eden Evren Bolgün, "Yani aslında Merkez Bankası örtülü olarak yüzde 2 civarında faiz artırımı yapmış durumda" diye konuşuyor. Merkez Bankası’nın son kararı ve açıklamasıyla da piyasaya yanlış sinyaller vermeye devam ettiğini dile getiren Doç. Dr. Bolgün, şunları söylüyor: "Merkez Bankası kendi açıklamasında çekirdek enflasyon göstergelerinde yükseliş olduğunu söylüyor. Dolayısıyla kura da bağlı olarak enflasyonda yükseliş beklenen bir dönem içerisinde resmi faiz üzerinde bir değişiklik yapmıyor olması, piyasaya verilen sinyal açısından doğru bir uygulama değil.''

Erdoğan "faiz daha da düşecek" demişti

Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak 11 Ağustos’ta gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada faizlere değinmişti. "Kur saldırılarının etkisiyle yüzde 24’e çıkan Merkez Bankası politika faizi yüzde 8.25 seviyesine indi. Aynı şekilde yüzde 35’lere çıkan piyasa faizleri yüzde 8 bandına kadar geriledi" diyen Erdoğan, şunları söylemişti: “Hamdolsun, daha da inşallah düşecek. Çünkü bütün arzumuz, isteğimiz bu ülkede yatırımcı çok daha rahat, güçlü bir şekilde yatırımlarını yapabilsin."

"Merkez Bankası, Saray'dan çekiniyor"

DW Türkçe’ye konuşan Ekonomist Mustafa Sönmez'e göre, Merkez Bankası’nın uyguladığı "arka kapı" stratejisinin nedeni Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "düşük faiz" ısrarı. Merkez Bankası’nın politika faizini resmen artırmadan, uygulamaya koyduğu bazı sıkılaştırma adımlarıyla piyasayı kontrol etmeye çalıştığını ifade eden Mustafa Sönmez, "Burada Merkez Bankası’nın Saray’dan çekindiğini düşünüyorum. Faize bu kadar meydan okumuş bir otorite, faizlerin yükseltilmesini kabul edemez. Ama adını koymadan faizlerin yükselmesinin yolunu açıyorlar" diye konuşuyor. Bankalara Merkez Bankası eliyle verilen likiditenin daraltılması ile bankaların kredi ve mevduat faizlerini artırmaya zorlandığını dile getiren Sönmez, "Son dönemde kredi ve mevduat faizlerinin giderek arttığını görüyoruz. Son 2 aydaki kredi patlamasının ardından şimdi ekonomiyi soğutmaya çalışıyorlar" değerlendirmesinde bulunuyor.

Bir sıkılaştırma adımı daha

Öte yandan, faiz kararı sonrasında Merkez Bankası, reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankalar için Türk lirası ve yabancı para zorunlu karşılık oranlarının artırılmasına karar verdi. TCMB'den zorunlu karşılık oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, normalleşme süreci çerçevesinde 18 Temmuz'da yabancı para zorunlu karşılık oranlarının tüm bankalar için tüm yükümlülük türlerinde ve vade dilimlerinde 300 baz puan artırıldığı hatırlatıldı. Duyuruda, bu kez reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankaların yabancı para zorunlu karşılık oranlarının, tüm vade dilimlerinde geçerli olmak üzere, kıymetli maden depo hesapları için 700 baz puan, diğer tüm yabancı para yükümlülükleri için ise 200 baz puan artırılmasına karar verildiği belirtildi. Buna ek olarak, son dönemde Türk lirası likidite yönetimi kapsamında atılan adımlarla uyumlu olacak şekilde, reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankaların Türk lirası zorunlu karşılık oranlarının 6 aya kadar vadeli tüm mevduat/katılım fonu yükümlülükleri ve 1 yıla kadar vadeli diğer yükümlülükleri için 200 baz puan, 3 yıla kadar vadeli diğer yükümlülükleri için ise 150 baz puan artırılmasına karar verildiği bildirildi. Duyuruda, "Alınan bu kararlarla, piyasadan yaklaşık 17 milyar Türk lirası ve 8,5 milyar ABD doları karşılığı döviz ve altın cinsinden likiditenin çekilmesi beklenmektedir" denildi.
© Deutsche Welle Türkçe

Ziyaret -> Toplam : 125,37 M - Bugn : 131796

ulkucudunya@ulkucudunya.com