« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

14 Eyl

2020

Nasıl `hastanelik` oldum

Müyesser Yıldız 01 Ocak 1970

Başlığa bakıp da sakın hemen telaşlanmayın, gayet iyiyim.

Sağlığım açısından merak edilecek bir şey yok, ama sağlık sistemindeki bir garipliği, hapisteyken nasıl hastaneye gitmiş gösterildim, onu anlatacağım.

8 Haziran’da “terörist” gibi gözaltına alındığımda, mutat olduğu üzere Terörle Mücadele Şubesi’nden önce bir hastaneye götürüldüm. Cam arkasından bir memur durumumu sordu, “İyiyim” dedim, işlem bitti.

Sanırım gözaltında olduğum üçüncü gün yine aynı hastaneye götürüldüm. İşlem yine aynı şekilde gerçekleşti.

Son olarak tutuklandığım gece, 12 Haziran’ın ilk saatlerinde Sincan Cezaevi’ne teslimden önce yine aynı hastane, yine aynı işlem…

Ondan sonra ver elini karantina cezaevi olarak kullanılan L-3’e…


Bunda 17 gün kaldım. İki kez koronavirüs testi yapıldı.

En nihayet 29 Haziran akşamı Kadın Cezaevi’ne nakledildim. Buradaki sağlıkla ilgili tek işlem, ertesi sabah revire götürülmem oldu. Ateşim ölçüldü ve herhangi bir rahatsızlığım olup olmadığı soruldu.

4 KERE ACİLLİK OLMUŞUM

Geçtiğimiz günlerde avukatım telaşla cezaevine geldi, hastalandığımı ve hastaneye gittiğimi neden gizlediğimi sordu.

Suçüstü olmuş gibi afalladım, “Ne hastalığı, ne hastanesi?” dedim. Anlattı.

Ailem telaş içindeymiş. Eşim bir işlem için E-Nabız sistemine girdiğinde, benim tam dört kez gözaltı ve tutuklama sürecinde işlemlerimin yapıldığı hastanenin aciline götürüldüğümü görmüş.

İlki 7 Temmuz saat 14.36’da,

İki gün sonra saat 09.44 ve 11.05 olmak üzere iki defa,

Son olarak da 20 Ağustos saat 14.13’te acildeymişim.

Bunlarun doğru olmadığını, avukat ve aile ziyareti dışında koğuşumdan bir kez bile çıkmadığıma, sözkonusu hastaneye sadece 8-12 Haziran’da götürüldüğüme ikna edene kadar akla karayı seçtim.

Ailem de avukatım da enikonu bir şeyler gizlediğime inanmıştı; çünkü hastane kayıtları ortadaydı. En sonunda onları ikna etmek için cezaevi yönetimine dilekçe verip ne olduğunu soracağımı belirttim.

Hemen ertesi günü de dilekçeyi verdim. Yetkililer de geldi, onlar da şaşırmıştı. Çünkü kayıtlarında benimle ilgili böyle bir işlem yoktu.

“Nasıl olabilir?” diye sorduğumda, birilerinin T.C. kimlik numaramı ele geçirerek işlem yapmış olabileceği tahmininde bulunup, savcılığa suç duyurusunda bulunmamı önerdiler.

KUMPAS MI YOLSUZLUK MU

Maruz kaldığım haksız, hukuksuz tutuklama olayı düşünüldüğünde ya hiç bilmediğimiz, tahmin edemeyeceğimiz bir kumpas sözkonusuydu ya da sahte kayıtla gerçekleştirilen bir yolsuzlukla karşı karşıyaydık.

Bir sonuç alabileceğimiz umut veya inancıyla değil, ama kayıtlara geçmesi açısından belgeleriyle birlikte acilde beni muayene etmiş gözüken doktorun da adını vererek, “görevi kötüye kullanma” suçlamasında, ayrıca bir kumpas olabileceği kaydıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduk.

İşte hapisteyken “hastanelik” edilmemin öyküsü!

Endişem, ya koronavirüs kayıt ve takiplerinde de böyle işler dönüyorsa, vay halimize!

Sincan’dan açık cezaevindeki tüm dostlara kucak dolusu sevgiler…

Müyesser Yıldız

Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

G4 Blok

Ziyaret -> Toplam : 125,35 M - Bugn : 113746

ulkucudunya@ulkucudunya.com