Doğu Akdeniz ve Kıbrıs Seçimleri...
Yavuz Selim DEMİRAĞ 01 Ocak 1970
Haber bültenlerinde "Doğu Akdeniz'de sular ısınıyor...", "Türkiye kararlı" gibi başlıklar ile televizyon ekranlarında her şeyi bilen yandaşların yağdanlık kokan yorumları mide bulandırıcı. Cumhuriyet tarihinin birikimlerini mirasyediler gibi harcayanlar "Monser" diye küçümsedikleri dış işleri uzmanlarını kovdukları için uluslararası diplomasi yürümüyor. AKP eşi-dostu, şaibeli isimleri büyükelçi yaptı. "Komşularla sıfır sorun" yerinin neyi aldığı ortada. Yığınla problemin bulunduğu ülkelerde büyükelçi bile yok. Lafa gelince "Mavi Vatan" Bir sürü fantezi. Ege'de Soros Körfezi'ni aşamazken, "Haklarımızı yedirmeyiz" nutukları... Burnumuzun dibindeki adalar resmen işgal edilirken yalancıktan posta koymak felan... Sıkışınca "Petrol ve doğalgaz yatakları bulduk" müjdeleri... Harita önünde hayali projeler... Medyada ve siyasette ayağı yere basan yok!.. Oysa Anadolu coğrafyasında, Akdeniz'de tutunabilmenin yegane yolu Kıbrıs'ta hakimiyettir. Kıbrıs'ı yitirirsek Türkiye'yi kaybederiz.
İktidara geldiğinden bu yana Kıbrıs politikalarında sürekli hata yapan AKP iktidarının KKTC'nin kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş'a neler yaptığını hatırlatmaya gerek yok. "Yes be annem" cilerle beraber hareket etmelerine rağmen, Rum tarafının inadı ile kurtulmuştur KKTC... AB hayali ile çoktan gitmişti Kıbrıs... Bu gün gelinen nokta ise gerçek anlamda "Beka" dır... Öyle hamasi nutuklar felan atmakla beka olmuyor. Türkiye'nin gerçek beka sorunu Kıbrıs'tır... Ve KKTC'de 12 Ekim'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri vardır. Dünyayı kasıp-kavuran salgın yüzünden seçimlerin ertelenmesi gerekmekle beraber KKTC'nin Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturak kişi sözde değil özde "Yerli ve milli" olmalıdır. Merhum Denktaş'tan sonra Kıbrıs ve Akdeniz'de sürekli ivme kaybettik. AB ve Rum dayatmalarına maruz bırakılıyoruz. Mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın içeriye yönelik politikaları yüzünden Türkiye Cumhuriyeti güç kaybetmektedir. Başta turizm olmak üzere ekonominin bozulması üzerine vatandaşların kafası da karışıktır.
Maşallah 11 tane Cumhurbaşkanı adayı var. 4'ü partili, 7'si bağımsız aday. Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin konumu belli. Bir tek adında Türk var. Oysa Türk karşıtlığını cümle alem bilir. Adayı Tufan Erhürman. İktidardaki Ulusal Birlik Partisi Başbakan Ersin Tatar için karar aldı. Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı değerli dostum Prof. Dr. Erhan Arıklı'yı çıkardı. Milliyetçi Demokrasi Partisi'nden Fuat Türköz Çiner var. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Alphan Uz, Arif Salih Kırdağ, Ahmet Boran, Mustafa Ulaş ve merhum Denktaş'ın oğlu Serdar Denktaş da bağımsız aday. İki turlu seçimde ön plana çıkan beş isim var. Avantajlı olan Mustafa Akıncı, CTP adayı Tufan Erhürman'ın da potansiyel oyu var. Öte yandan dağınık durumdaki milli unsurların başında Ersin Tatar geliyor. Erhan Arıklı ve Serdar Denktaş kilit konumundalar. Dağınık yapı ile gerçekleşecek seçimde Akıncı öne çıkar. İkinci ise Erhürman olur. Ve ikinci turda başbaşa kalırlar. AB ve Rumların isteği gerçekleşir. Bu durumda KKTC'yi bir süre sonra resmen kaybederiz!.
Geriye tek çare olarak Ersin Tatar'da ilk tur için birleşme zorunluluğu kalıyor. Vatanseverliğinden asla şüphe etmediğimiz Erhan Arıklı ve babasının vasiyetini yerine getirmesi gereken Serdar Denktaş'ın ikna edilmesi kalıyor. Denktaş, Arıklı ve diğer unsurların Ersin Tatar isminde mutabakata varması üzerine seçim büyük ihtimal ile birinci turda biter. Aksini düşünmek bile istemiyoruz. Bu birlikteliği sağlama görevi şüphesiz Türkiye'ye düşüyor. Şu ana kadar Recep Tayyip Erdoğan'ın devreye girmediği ortada. Ne Arıklı, ne de Denktaş Ankara'ya davet edilmiş değil. Erdoğan'ın danışmanları daha ne bekliyor anlamış değiliz. Kıbrıs konusunda kimsenin aldatılmaya, kandırılmaya hakkı yok! Bizden hatırlatması...
Ersin Tatar ile ilgili daha önceki eleştirilerim geçerli olmakla beraber KKTC ve Türkiye'nin geleceği için Tatar'ı desteklemenin milli görev olduğunun bilincindeyiz. Ve bu vazifeyi yerine getireceğiz!.